bugün

ali imran suresi

154.sonra o kederin ardından (allah) üzerinize içinizden bir kısmını örtüp bürüyen bir güven, bir uyku indirdi. bir kısmınız da kendi canlarının kaygısına düşmüştü. allah’a karşı cahiliye zannı gibi gerçek dışı zanda bulunuyorlar; “bu işte bizim hiçbir dahlimiz yok” diyorlardı. de ki: “bütün iş, allah’ındır.” onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde saklıyorlar ve diyorlar ki: “bu konuda bizim elimizde bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik.” de ki: “evlerinizde dahi olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmış bulunanlar mutlaka yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gideceklerdi. allah, bunu göğüslerinizdekini denemek, kalplerinizdekini arındırmak için yaptı. allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.”

155.iki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. ama yine de allah onları affetti. kuşkusuz allah çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).

156.ey iman edenler! kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, “onlar bizim yanımızda olsalardı, ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi” diyen inkârcılar gibi olmayın. allah, bunu (bu düşünceyi) onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. allah, yaşatır ve öldürür. allah, yaptıklarınızı görmektedir.

157.andolsun, eğer allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır.

158.andolsun, ölseniz de öldürülseniz de, allah’ın huzurunda toplanacaksınız.

159.allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. artık sen onları affet. onlar için allah’tan bağışlama dile. iş konusunda onlarla müşavere et. bir kere de karar verip azmettin mi, artık allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). şüphesiz allah, tevekkül edenleri sever.

160. allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? mü’minler, ancak allah’a tevekkül etsinler.

161. hiçbir peygamberin emanete hıyanet etmesi düşünülemez. kim hıyanet ederse, kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir.

162. allah’ın rızasına uyan kimse, allah’ın gazabına uğrayan ve varacağı yer cehennem olan kimse gibi midir? o, ne kötü varılacak yerdir!

163. onlar (insanlar) allah’ın katında derece derecedirler. allah, onların yaptıklarını görmektedir.

164. andolsun, allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.

165.onların (müşriklerin) başına (bedir’de) iki mislini getirdiğiniz bir musibet (uhud’da) sizin başınıza geldiğinde, “bu, nereden başımıza geldi?” dediniz, öyle mi? de ki: “o (musibet), kendinizdendir.” şüphesiz allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

166,167. iki topluluğun (ordunun) karşılaştığı günde başınıza gelen musibet allah’ın izniyledir. bu da mü’minleri ortaya çıkarması ve münafıklık yapanları belli etmesi içindi. onlara (münafıklara), “gelin, allah yolunda savaşın veya savunmaya geçin” denildi de onlar, “eğer savaşmayı bilseydik, arkanızdan gelirdik” dediler. onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler. ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. oysa allah, içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi bilmektedir.

168.(onlar), kendileri oturup kaldıkları hâlde kardeşleri için, “eğer bize uysalardı, öldürülmezlerdi” diyen kimselerdir. de ki: “eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü savın.”

169,170. allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. bilakis onlar diridirler, rableri katında allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.

171.(şehitler) allah’ın nimetine, keremine ve allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.

172.onlar yaralandıktan sonra allah’ın ve peygamberinin davetine uyan kimselerdir. onlardan güzel davranıp iyilik edenlere ve allah’a karşı gelmekten sakınanlara büyük bir mükâfat vardır.

173. onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun”
dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “allah bize yeter, o ne güzel vekildir!” dediler.

174.bundan dolayı allah’tan bir nimet ve lütufla kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler ve allah’ın rızasına uydular. allah, büyük lütuf sahibidir.

175.o şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. onlardan korkmayın, eğer mü’min iseniz, benden korkun.

176.küfürde yarışanlar seni üzmesin. onlar, allah’a hiçbir şekilde zarar veremezler. allah, onlara ahirette bir pay vermemek istiyor. onlar için büyük azap vardır.

177.iman karşılığında küfrü satın alanlar allah’a hiçbir zarar veremezler. onlar için elem verici bir azap vardır.