bugün

ali imran suresi

131.kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının.

132.allah’a ve peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin.

133.rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.

134.onlar bollukta ve darlıkta allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. allah, iyilik edenleri sever.

135.yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki allah’tan başka günahları kim bağışlar- ve bile bile işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.

136.işte onların mükâfatı rab’leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedî kalacaklardır. (allah yolunda) çalışanların mükâfatı ne güzeldir!

137. sizden önce(ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.

138.bu (kur’an), insanlar için bir açıklama, allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.

139.gevşemeyin, hüzünlenmeyin. eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.

140. eğer siz (uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (müşrikler de bedir’de) benzeri bir yara almıştı. işte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. allah, zalimleri sevmez.

141.bir de allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar.

142.yoksa siz; allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

143.andolsun, siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. işte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.

144.muhammed, ancak bir peygamberdir. ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? kim gerisin geriye dönerse, allah’a hiçbir zarar veremez. allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.

145.hiçbir kimse allah’ın izni olmadan ölmez. ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. kim de ahiret mükâfatını isterse, ona da ondan veririz. biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.

146.nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok allah dostu çarpıştı da bunlar allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. allah, sabredenleri sever.

147.onların sözleri ancak, “rabbimiz! bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. kâfir topluma karşı bize yardım et” demekten ibaretti.

148.allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. allah, güzel davrananları sever.

149.ey iman edenler! siz eğer kâfir olanlara uyarsanız sizi gerisin geriye (küfre) çevirirler de büsbütün hüsrana uğrarsınız.

150.hayır! yalnız allah yardımcınızdır. o, yardımcıların en hayırlısıdır.

151.hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. barınakları da cehennemdir. zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür.

152.andolsun, allah, izniyle, onları (müşrikleri) kırıp geçirdiğiniz sırada size olan va’dini gerçekleştirdi. nihayet sevdiğiniz şeyi (zaferi) size gösterdikten sonra, za’f gösterdiniz. (peygamber’in verdiği) emir konusunda tartıştınız ve emre karşı geldiniz. içinizden dünyayı isteyenler de vardı, ahireti isteyenler de. sonra sizi denemek için onlardan yüzünüzü çevirdi. (kaçıp hezimete uğradınız. buna rağmen) sizi bağışladı. allah, mü’minlere karşı çok lütufkârdır.

153.peygamber, arkanızdan sizi çağırırken siz durmadan dağa yukarı kaçıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz. bundan dolayı allah, size keder üstüne keder verdi ki, (bu durumlara alışasınız ve daha sonra) elinizden gidene, ve başınıza gelene üzülmeyesiniz. allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.