bugün

ali imran suresi

62-81. ayetler ise aşağıdaki gibidir.

63.eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz ki allah fesat çıkaranları çok iyi bilir.

64.de ki: “ey kitap ehli! bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: yalnız allah’a ibadet edelim. o’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâh edinmesin.” eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “şahit olun, biz müslümanlarız.”

65.ey kitap ehli! ibrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz. oysa tevrat da, incil de ondan sonra indirilmiştir. siz hiç düşünmüyor musunuz?

66.işte siz böyle kimselersiniz! diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? allah bilir, siz bilmezsiniz.

67.ibrahim, ne yahudi idi, ne de hıristiyan. fakat o, hanif (allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. allah’a ortak koşanlardan da değildi.

68.şüphesiz, insanların ibrahim’e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (muhammed) ve mü’minlerdir. allah da mü’minlerin dostudur.

69.kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti. oysa sadece kendilerini saptırıyorlar, fakat farkına varmıyorlar.

70.ey kitap ehli! (gerçeğe) şahit olduğunuz hâlde, niçin allah’ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?

71.ey kitap ehli! niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?

72.kitap ehlinden bir grup, “mü’minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler” dedi.

73.“sizin dininize uyandan başkasına inanmayın” (dediler). de ki: “şüphesiz hidayet, allah’ın hidayetidir. birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?” de ki: “lütuf allah’ın elindedir. onu dilediğine verir. allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”
74.o, rahmetini dilediğine has kılar. allah, büyük lütuf sahibidir.

75."kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. bu da onların, “ümmîlere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur” demelerinden dolayıdır. onlar, bile bile allah’a karşı yalan söylerler.
76.hayır! (gerçek, onların dediği değil.) kim sözünü yerine getirir ve allah’a karşı gelmekten sakınırsa, şüphesiz allah da sakınanları sever.

77.şüphesiz, allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. onlar için elem dolu bir azap vardır.

78.onlardan (kitap ehlinden) bir grup var ki, kitab’dan olmadığı hâlde kitab’dan sanasınız diye (okudukları) kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “bu, allah katındandır” derler. hâlbuki o, allah katından değildir. bile bile allah’a karşı yalan söylerler.

79.allah’ın, kendisine kitab’ı, hükmü (hikmeti) ve peygamberliği verdiği hiçbir insanın, “allah’ı bırakıp bana kullar olun” demesi düşünülemez. fakat (şöyle öğüt verir:) “öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz kitap uyarınca rabbânîler (allah’ın istediği örnek ve dindar kullar) olun.”

80.onun size, “melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin.” diye emretmesi de düşünülemez. siz müslüman olduktan sonra, o size hiç inkârı emreder mi?

81.hani, allah peygamberlerden, “andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz” diye söz almış ve, “bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?” demişti. onlar, “kabul ettik” demişlerdi. allah da, “öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım” demişti.