bugün

tomas incili

isa aleyhisselâm tarafından havarilerinden Thomas'a bizzat yazdırıldıgı rivayet edilen bu sözler, 1945 yılında Yukarı Mısırda Nag Hammadi bölgesinde, köylüler tarafından mezarlık olarak kullanılan kaya oyuğunda bakır levhaya sarılı 12 el yazması halinde bir testinin içinde bulunmuştur.

Hazreti isa zamanında konuşulan Aramaic lisanında yazılmış bu belgeler üzerinde Kiliseler tarafından oynanmamıştır ve bu yüzden Vatikan bunu kabul etmemiştir

(1)

Ve, O dedi:

Bu sözlerin yorumunu bulan ölümü tadmayacak.

(2)

isa dedi:

Arayan, (aradığını) bulana kadar aramayı bırakmasın!

Bulunca şaşıracak. Ve, şaşkınlıkta kalarak hayran olacak. Ve her şey üstünde, hüküm sürecek.

(3)

isa dedi:

Eğer size yol gösterenler;

işte, Melekût göktedir, derlerse o zaman, göğün kuşları önünüzde gidecek. yok eğer, Melekût denizdedir, derlerse o zaman, balıklar önünüzde gidecektir.

Fakat Melekût hem içinizdedir ve hem dışınızdadır.

Kendi kendinizi bilince, o zaman bilineceksiniz! . Ve siz, Diri Baba'nın oğulları olduğunuzu bileceksiniz.

Lakin kendinizi bilmezseniz, o zaman fakirliktesiniz (yoksulluktasınız) ve bu yoksulluk, sizsiniz! .

(4)

isa dedi:

Yaşlı adam, hayatı sırasında yedi günlük bir sabi'ye hayatın yeri hakkında (soru) sormakta gecikmeyecek, Ve o (adam) yaşayacak! . Çünkü, birincilerin çoğu sonuncu olacak ve BiR olacaktır.

(5)

isa dedi:

Yüzün önünde olanı bil! .

Sana gizli olanın üstü açılacaktır. Zira ortaya çıkmayacak saklı hiç bir şey yoktur.

(6)

Şakirtleri sordular O'na:

Oruç tutmamızı ister misin?

Nasıl dua edelim?

Sadakayı nasıl verelim?

Ve yiyecekte neyi gözetelim ? .. dediler.

isa dedi:

Yalan söylemeyin! .. istemeyeceğinizi (reddedeceğinizi) yapmayın! . Zira her şey göğün karşısında açıktır. Doğrusu ortaya çıkmayacak gizli, ve örtüsü açılmadan kalacak, keşfedilmeyecek hiç bir şey yoktur.

(7)

isa dedi:

insanın yiyeceği o aslana ne mutlu! ve aslan insan olacaktır;

Ve aslanın yiyeceği insan kirlidir, ve aslan insan olacaktır.

(8)

Ve O, dedi:

insan tedbirli bir balıkçıya benzer. Ağını denize atar ve onu küçük balıklarla dolu denizden çeker.

Onlar arasında, tedbirli balıkçı iri ve iyi bir balık buldu. Küçük balıkların hepsini denize attı, zahmetsiz iri balığı seçti.

işitmek için kulakları olan işitsin.

(9)

isa dedi:

işte ekinci çıktı (tohum ekmeye) .

(Taneleri) avucuna doldurdu ve serpti. Gerçekte, birkaç tanesi yola düştü. Kuşlar gelip onları gagaladılar.

Bazıları kayalık yere düştüler, ve ne kök saldılar toprağa ne de göğe doğru başak sürdüler.

Ve (daha) başkaları tohumu boğan (dikenli) çalılara düştüler, ve kurt onları yedi.

Ve öbürleri de, doğru iyi meyve veren iyi toprağa düştüler; mahsulü altmış nispetinde ve yüzyirmi nispetinde oldu.

(10)

isa dedi:

Dünyaya bir ateş attım, ve işte onu sarıncaya kadar koruyacağım.

(11)

isa dedi:

Bu gök geçecek, ve onun üstünde olan da geçecek! .

Ve, ölü olanlar yaşamazlar. Diriler de ölmeyecekler.

Ölü olanı yediğiniz günler diriden yiyordunuz.

Nur içinde olduğunuz zaman ne yaparsınız?

Siz bir iken ikiyi yaptınız (hasıl ettiniz) . Ama, iki olarak ne yapacaksınız?

(12)

Şakirtleri, isa'ya dediler:

Biliyoruz ki, sen bizi terkedeceksin. Üzerimizde büyük kim olacak?

isa onlara dedi:

Bulunduğunuz noktadan adil Yakub'a doğru gideceksiniz:

Göğün ve yerin olan, ona intikal eder.

(13)

isa, şakirtlerine dedi:

Mukayese edin beni! . Söyleyin kime benziyorum?

Simun-Petrus, O'na dedi:

Sen adil meleğe benziyorsun.

Matta, O'na dedi:

Bilge bir filozofa benziyorsun.

Thomas, O'na dedi:

Muallim, ağzım asla kabul etmeyecek kime benzediğini söylemeyi.

isa dedi:

Senin muallimin değilim, zira kendi ölçtüğün kaynayan kaynaktan içtin sen, kendi kendini sarhoş ettin, dedi.

Ve isa onu tuttu kendine çekti ve ona üç kelime dedi:

Thomas arkadaşlarına döndüğünde arkadaşları ona sordular:

isa sana ne dedi?

Thomas onlara:

Eğer bana dediklerinden birini size söylersem (yerden) taşları alır, bana atardınız. Ve o zaman, taşlardan bir ateş çıkar ve sizleri yakardı.

(14)

isa onlara dedi:

Eğer oruç tutarsanız, kendiniz için bir hata'ya sebep olacaksınız, ve eğer dua ederseniz, mahkum olacaksınız.

Ve, eğer sadaka verirseniz, ruhlarınıza vereceksiniz. Ve eğer herhangi bir memlekete giderseniz ve etrafı dolaşırsanız ve eğer sizi kabul ederlerse, önünüze konulanları yiyiniz, aralarında hasta olanları iyi ediniz. Zira ağzınıza girecek olan sizi kirletmeyecek! . Ama ağzınızdan çıkacak olan, (işte) sizi kirletecek olan, odur! .

(15)

isa dedi:

Kadından doğmamış Olan'ı gördüğünüz zaman yüz üstü yere kapanın (secde edin) , ve O'na tapın .

Baba'nız O'dur.

(16)

isa dedi:

Belki insanlar sanıyorlar ki ben yeryüzüne selamet getirmeye geldim. ve onlar bilmiyorlar ki yeryüzüne ayrılık getirmeye geldim,

Ateş, kılıç, savaş.

Zira bir evde beş (kişi) olacak, üçü ikiye, ve ikisi üçe karşı, baba oğula, ve oğul babaya karşı olacak,

Ve onlar ayakta, münzevi olacaklar.

(17)

isa dedi:

Size gözün görmediği, kulağın işitmediği, elin dokunmadığı, ve insanın yüreğine girmeyeni vereceğim.

(18)

Şakirtleri isa'ya dediler:

Sonumuz nasıl olacak? . Söyle bize! ..

isa dedi:

Sonu aradığınıza göre başlangıcın perdesini mi açtınız? Çünkü başlangıç nerede ise, son orada olacak.

Mesut o kimsedir ki başlangıçta duracak ve sonu bilecek ve ölümü tatmayacak.

(19)

isa dedi:

Mesut o kimsedir ki var idi, mevcut olmadan önce.

Benim şakirtlerim olursanız ve sözlerimi işitirirseniz bu taşlar size hizmet edecektir.

Cennette gerçekten beş ağaca sahipsiniz! . Ne yazın, ne kışın sallanmayan ve yaprakları dökülmeyen.

Onları tanıyan kimse ölümü tatmayacaktır.

(20)

Şakirtleri isa'ya dediler:

Göklerin Melekûtu kime benzer, söyle bize! .

Onlara dedi:

Bir hardal tanesine benzer O! . bütün tohumların en küçüğü. ama o işlenmiş toprağa düşünce, göklerin kuşları için bir sığınak olan büyük bir sürgün verir.

(21)

Mariam isa'ya dedi:

Şakirtlerin kime benziyorlar?

isa dedi:

Kendilerinin olmayan bir tarlaya oturmuş küçük çocuklara benzerler. Tarlanın sahipleri gelince 'tarlamızı bize bırakın! ' derler. Onlarsa, onların önünde tarlayı boşaltmak ve tarlayı geri vermek için, soyunurlar. Bu yüzden derim ki:

Eğer ev sahibi bilirse hırsızın geleceğini, o gelmeden önce gözetir onu bırakmamak için kendi Melekûtu'nun evinde delik açıp da öte-beriyi götürmesin diye.

Ama size gelince; Dünya karşısında uyanık olun! . Size doğru gelmek için haydutlar bir yol bulmasınlar diye büyük bir güçle beliniz üzerinde doğrulun.

Zira gözettiğiniz kazancı, onlar bulacaklar. Kendi özekinizde (tâ içinizde) uyanık bir insan bulunsun! Meyve olgunlaşınca, elinde orağı ile çıkageldi, ve hasadı topladı.

işitmek için kulağı olan, işitsin!

(22)

isa dedi:

Meme emen çocukları (bebekleri) gördü ve şakirtlerine şöyle dedi:

Melekût'a giden kimselere benzer süt emen çocuklar! .

O'na dediler:

O hâlde çocuk iken mi Melekût'a gideceğiz?

isa onlara:

ikiyi Bir, içinizi dışınız, dışınızı içiniz, yukarıdakini aşağıdaki gibi yapınca! . Erkeği ve dişiyi bir tek kılmak için erkek, erkekleşmesin ve dişi, dişileşmesin diye; Bir gözün yerine gözler, bir elin yerine tek el, bir ayağın yerine tek ayak, bir suretin yerine tek suret yapınca, (işte) o zaman Melekût'a gideceksiniz.

(23)

isa dedi:

Bin arasında birinizi on bin arasında ikinizi seçeceğim ve onlar ayakta, Bir olacaklar.

(24)

Şakirtleri:

Bulunduğun yeri öğret bize, zira o yeri aramak bize gereklidir, dediler.

isa onlara:

Kulakları olan işitsin! Dedi.

Aydınlık var ışıktan bir varlığın içinde ve bütün dünyayı aydınlatır. Eğer aydınlatmıyorsa o karanlıktır (zulmettir) .

(25)

isa dedi:

Kardeşini ruhun gibi sev, gözünün bebeği gibi ona dikkat et.

(26)

isa dedi:

Kardeşinin gözündeki saman çöpünü görürsün de, kendi gözündeki merteği görmezsin. Kendi gözündeki merteği çıkarınca, kardeşinin gözündeki saman çöpünü atmak için daha iyi görürsün.

(27)

isa dedi:

Dünyada oruç tutmazsanız, Melekût'u bulamıyacaksınız! . Eğer Sebt gününde sebt yapmazsanız, Baba'yı göremiyeceksiniz.

(28)

isa dedi:

Dünyanın ortasında durdum ve onlara bedende göründüm. Hepsini sarhoş buldum. Aralarında susamış olan kimse bulamadım ve ruhum insanoğulları için ıstırap duydu. Çünkü onlar yüreklerinde kördüler ve görmüyorlar dünyaya boş geldiler ve oradan boş olarak gitmeye çalışıyorlar.

Ama işte, şimdi onlar sarhoşturlar. Şaraplarını reddedince (bırakınca) o zaman zihniyetleri (şuurları) değişecek.

(29)

isa dedi:

Eğer beden ruhtan dolayı olmuşsa bu bir harikadır; Ama şayet ruh bedenden dolayı olmuşsa bu bir harikanın harikasıdır. Fakat ben, şunda hayranım: Bu kadar büyük zenginlik bu fakirliğe nasıl konmuştur! .

(30)

isa dedi:

Nerede üç ilâh var ilahlar onlardır; Nerede ki, bir ya da iki ilâh var, ben onunlayım.

(31)

isa dedi:

Hiç bir peygamber kendi köyünde (yöresinde) kabûl edilmemiştir.

Hekim kendisini tanıyanları iyileştirmez.

(32)

isa dedi:

Yüksek bir dağda kurulan ve kuvvetli olan bir şehir ne düşürülebilir, (ele geçirilebilir) ne de, gizlenebilir.

(33)

isa dedi:

Bir, ya da öteki kulağınla işittiğini damlarınızda bağır (ilan et) .

Çünkü kimse bir ışık yakıp da onu ne kiler altına ne de gizli bir yere komaz. Fakat onu şamdana kor. Tâ ki, gidip-gelenler ışığını görsünler.

(34)

isa dedi:

Bir kör bir körü yederse (götürürse) ikisi de çukurun dibine düşerlerr.

(35)

isa dedi:

Biri, kuvvetlinin evine girsin ve o evi kuvvetle (zorla) ele geçirsin, mümkün değildir! . Yeter ki O, kuvvetlinin ellerini bağlaya! . O zaman (da) evini darmadağan eder.

(36)

isa dedi:

Ne giyeceksiniz diye sabahtan akşama akşamdan sabaha kaygılanmayınız.

(37)

Şakirtleri dediler:

Hangi gün bize görüneceksin ve hangi gün seni göreceğiz?

isa dedi:

Utancınızdan vazgeçtiğiniz ve elbisenizi küçük çocuklar gibi ayaklarınızın altına alıp çiğnediğiniz zaman;

Diri Olan'ın Oğlu'nu göreceksiniz. ve korkmayacaksınız.

(38)

isa dedi:

Size dediğim bu sözleri birçok kereler duymayı arzuladığınız ve onları duyacağınız bir başkası da yoktu.

Beni arayıp bulamıyacağınız günler olacaktır.

(39)

isa dedi:

Ferisîler ve yazıcılar bilginin anahtarlarını aldılar ve onları sakladılar. Kendileri girmediler, girmek isteyenleri de (içeri) bırakmadılar. Ama Siz, yılanlar gibi tedbirli ve güvercinler gibi saf olunuz.

(40)

isa dedi:

Bir asma çubuğu Baba'nın dışına dikildi ve, kuvvetli olmadığı için, kökünden sökülecek ve telef olacak.

(41)

isa dedi:

Elinde olana verilecek; Ve (elinde) olmayandan (elinde) az da olsa, elindeki alınacaktır.

(42)

isa dedi:

işlek yol olun! .

(43)

Şakirtleri, O'na dedi:

Bize böyle şeylerden söz açan Sen kimsin?

'Size dediğim şeylerden kim olduğumu bilemediniz mi? Ama siz Yahudiler gibisiniz. Onlar ağacı severler, (ama) meyvesinden nefret ederler ve meyveyi severler, (ama) ağaçtan nefret ederler.'

(44)

isa dedi:

Baba'ya (karşı) küfreden affolunacak ve Oğul'a karşı küfreden de affolunacak. Ama saf Ruh'a karşı küfreden, ne bu dünyada ne de gökte, affolunmayacaktır.

(45)

isa dedi

Dikenli çalılarda üzüm yetişmez ve deve dikenlerinden (de) incir devşirilmez, zira onlar meyve vermezler.

iyi adam, kendi iyi hazinesinden iyi şeyler çıkarır. Kötü insane, yüreğindeki kötü hazinesinden kötü şeyler çıkarır ve kötü şeyler söyler: Çünkü yüreğin taşmasından (bolluğundan) kötü şeyler hâsıl eder.

(46)

isa dedi:

Âdem'den Vaftizci Yahya'ya kadar, kadınlardan doğanlar arasında kimse Vaftizci Yahya'yı aşamadı. Çünkü, O'nun gözleri kör olmamıştı. Fakat size: Aranızda küçük olacak olan, Melekût'u tanıyacak ve Yahya'yı aşacak derim.

(47)

isa dedi:

Mümkün değildir ki, bir adam iki ata binsin, iki yay gersin! . Ve mümkün değildir ki, bir hizmetkâr iki efendiye hizmet etsin! . Birine saygı gösterince diğerini tahkir edecektir.

Hiç bir insan eski şaraptan içmez ve hemen yeni şaraptan içmeyi arzu etmez. Ve yeni şaraptan da patlamasın diye eski tuluma boşaltılmaz; bozulmaktan korkarak yeni bir tuluma (da) eski şarabdan boşaltılmaz.

Yeni bir elbiseye eski yama dikilmez (vurulmaz) zira yama yırtılacaktır.

(48)

isa dedi:

Aynı evde iki (kişi) birbiriyle barışık olursa dağa:

Uzaklaş derler, ve dağ uzaklaşır.

(49)

isa dedi:

Münzeviler ve seçkinler, mutlusunuz! . Çünkü, Melekût'u bulacaksınız;

O'ndan geldiniz, oraya döneceksiniz.

(50)

isa dedi:

insanlar, neredesiniz derlerse size, onlara:

Işıktan gelmekteyiz, ışığın kendiliğinden doğduğu yerden! . deyiniz.

Işık dikildi ayağa (doğruldu) ve kendi suretinde tezahür etti. Eğer size kimsiniz? derlerse, onlara:

Biz oğullarıyız ve Diri Baba'nın seçkinleriyiz! . deyiniz.

Size eğer: Baba'nızın sizde olan işareti nedir? . derlerse, onlara;

Bu (hem) bir hareket ve (hem) bir durgunluktur (sükûnettir) deyiniz.

(51)

Şakirtleri O'na:

Hangi gün ölü olanlara sükûn gelecek? Ve hangi gün yeni dünya gelecek? dediler.

isa onlara:

O beklediğiniz geldi, ama siz, bunu anlamıyorsunuz, dedi.

(52)

Şakirtleri O'na:

Yirmidört kâhin (peygamber) israil'de konuştu, ve hepsi senin vasıtanla konuştu, dediler.

isa da onlara:

Önünüzde diri olanı bıraktınız ve ölülerden söz ettiniz, dedi.

(53)

Şakirtleri O'na dediler:

Sünnet faydalımı değil mi?

Onlara:

Eğer faydalı olsaydı, dedi.

Baba'ları onları analarından sünnetli doğurturdu. Fakat ruhtaki hakiki sünnet çok faydalı bulundu.

(54)

isa dedi:

Mutlu olun fakirler, çünkü göklerin Melekût'u sizindir.

(55)

isa dedi:

Anası ile babasını reddetmeyen benim şakirtim olamaz, ve erkek ile kız kardeşlerini reddetmeyen ve benim taşıdığım gibi haçını taşımayan bana lâyık olmayacaktır.

(56)

isa dedi:

Dünyayı tanıyan kişi bir ceset buldu; ve cesedi bulan kişiye dünya ona lâyık değildir.

(57)

isa dedi:

Baba'nın Melekût'u iyi bir tohumu olan insana benzer. Düşmanı gece geldi.

iyi tohum arasına delice ekti. Biz deliceyi sökeceğiz deyip gitmeyesiniz, ve onunla (birlikte) buğdayı sökmeyesiniz diye adam deliceyi adamlarına söktürmedi.

Gerçekten, hasat vaktinde delice görünecek sökülecek ve yakılacaktır.

(58)

isa dedi:

Ne mutlu imtihanı bilen adama! O hayatı buldu.

(59)

isa dedi:

Diri olana bakınız yaşadıkça ölmeyesiniz, diye. O'nu görmeye çalışmayınız; göremezsiniz.

(60)

Bir kuzu götüren ve Yahuda'ya giren bir Samiriye'li gördüler.

isa şakirtlerine:

Kuzuyu ne yapacak? dedi.

Şakirtleri O'na:

Onu öldürmek ve yemek için, dediler.

isa onlara:

Kuzu yaşadıkça adam kuzuyu yemiyecek meğer ki onu öldüre, ve kuzu bir ceset ola, dedi.

Onlar:

Başka türlü yapamazlar dediler.

O da, onlara dedi:

Ceset olmayasınız, ve yenmeyesiniz diye, sükûnet içinde siz de yer arayın kendinize! .

(61)

isa dedi:

Bir yatakta yatan iki kişiden biri ölecek, öteki yaşıyacak.

Sakome: 'Sen kimsin adam?' dedi. BiR'den geldin diye mi yatağıma çıktın, ve soframda yedin?

isa ona:

Ben eşit olandan gelenim. Bana Baba'mdan gelen verildi, dedi.

Senin şakirtin benim.

Bu sebepten; şakirt boş olunca ışıkla dolacak, diyorum. Ama bölünürse zulmetle dolacak.

(62)

isa dedi:

Sırlarıma lâyık olanlara sırlarımı söylüyorum.

Sağ elinin (ne) yaptığını, sol elin bilmesin! .

(63)

isa dedi:

Büyük bir servete (çok mala) sahip zengin bir adam vardı.

Adam kendi kendine. Hiçbir şeyden yoksun olmayayım diye ekini ekmek, biçmek, dikmek ve tahıl ambarını tahılla doldurmak için servetimi (mallarımı) kullanayım dedi.

Yüreğindeki düşüncesi böyleydi;

Ve o gece adam öldü.

Kulağı olan işitsin!

(64)

isa dedi.:

Bir adamın konukları vardı ve yemek hazırladıktan sonra hizmetçisini konukları davet etmek için gönderdi.

Hizmetçi ilkine gitti ve ona:

Efendim seni davet ediyor dedi. Konuk ona:

Tüccarlara verilecek param var; bu akşam evime geliyorlar, onlara emirlerimi vereceğim.Yemek için beni bağışlayın dedi.

Hizmetçi bir diğerine gitti ve ona, Efendim seni davet ediyor dedi.

Konuk ona:

Bir ev satın aldım ve benden bir gün isteniyor. Müsait değilim dedi.

Hizmetçi bir başkasına gitti ve ona: Efendim seni davet ediyor dedi.

Konuk ona:

Dostum evlenecek ve yemeğini veren benim! .. Gelemiyeceğim. Yemek için beni bağışlayın! . dedi.

Hizmetçi bir başkasına gitti ve ona:

Efendim seni davet ediyor, dedi.

Konuk ona:

Bir çiftlik satın aldım. Borçları (vergileri) toplıyacağım, gelemiyeceğim. Özür dilerim dedi. Hizmetçi geri döndü. Efendisine:

Yemeğe davet ettiklerin özür dilediler dedi. Efendi hizmetçisine:

Yolların kenarına git, bulacağın kimseleri yemeğe davet et dedi.

Alıcılar ve satıcılar Baba'nın yerlerine girmeyecekler.

(65)

O dedi:

Zengin bir adamın bağı vardı. Bağı çiftçilere verdi işletmek ve ellerinin ürününü (semeresini) almak için.

Çiftçiler bağın ürününü versinler diye hizmetçisini gönderdi.

Onlar hizmetçiyi yakaladılar ve dövdüler. Az kaldı onu öldüreceklerdi.

Hizmetçi kaçıp gitti. Efendisine olanları anlattı. Efendisi:

Belki onu tanımadılar dedi. Başka bir hizmetçi daha yolladı. Çiftçiler onu da dövdüler. Ozaman efendi, oğlunu yolladı; Belki oğluma saygı ederler, dedi.

Onun bağcının mirasçısı olduğunu çiftçiler bildiklerinden, oğlunu yakaladılar ve öldürdüler.

Kulakları olan işitsin.!

(66)

isa dedi:

inşaatçıların kaldırıp attığı taşı bana gösterin:

O, köşe taşıdır.

(67)

isa dedi:

Bütünü bilen kimse kendisinden mahrum ise, Bütün'den de mahrumdur.

(68)

isa dedi:

Ne mutlu size,

Size kinlendikleri ve eza eyledikleri zaman size zulmedilen hiç bir yer bulunmayacak.

(69)

isa dedi:

Ne mutlu, yüreklerinde eza edilmiş olanlara! . Onlar, Baba'yı hakikaten tanımış olanlardır.

Ne mutlu aç olanlara çünkü isteyenin karnı doyurulacaktır.

(70)

isa dedi:

Kendinizde onu meydana getirince sahip olduğunuz bu şey sizi kurtaracaktır; Eğer kendinizde bu yok ise, sizde olmayan o şey sizi öldürecektir.

(71)

isa dedi:

Bu evi alt üst edeceğim, ve kimse onu yeniden kuramıyacak..

(72)

Bir adam isa'ya:

Kardeşlerime söyle Baba'mın mallarını benimle paylaşsınlar dedi.

isa ona:

Ey adam, kim beni kassam (bölüştüren) yaptı, dedi. Şakirtlerine döndü, onlara:

Ben kassam mıyım? dedi.

(73)

isa dedi

Gerçi hasat bereketli, ama işçiler nadir. imdi Rabb'e niyâz ediniz hasada işçiler yollasın.

(74)

O dedi:

Muallim, kuyunun etrafında olan çok, ama kuyuda kimse yok! .

(75)

isa dedi:

Kapının yanında dikilip duran çok var. Ama, düğün yerine girecekler münzevilerdir.

(76)

isa dedi:

Baba'nın Melekûtu, bir inci bulduğu zaman ağır bir dengi olan tacire benzer. Bu tacir bilgeydi; Dengi sattı, ve tek inciyi satın aldı.

Siz de, ziyan olmayan, yemek için güve'nin yaklaşamadığı, ve kurdun yiyip bozmadığı yerde duran hazineyi arayınız.

(77)

isa dedi:

Hepsinin üzerinde olan ışık benim.

Bütün Ben'im! .. Bütün, Ben'den çıktı ve Bütün Bana erişti.

Ağacı yarın! . Ben oradayım;

Taşı kaldırın! Beni orada bulursunuz.

(78)

isa dedi:

Neden kırda dolaşıyorsunuz?

Rüzgârın salladığı kamışı mı, yumuşak esvapları olan bir adamı mı görmek için?

Kırallarınız ve büyükleriniz orada; onların yumuşak elbiseleri var ve onlar hakikâti bilmeyecekler.

(79)

Cemaatten bir kadın O'na dedi:

Seni taşıyan rahme (karına) ve seni besleyen memelere ne mutlu!

isa ona dedi:

Baba'nın Kelâmı'nı işiten, ve hakikâti koruyanlara ne mutlu!

Zira şöyle diyeceğiniz günleriniz olacaktır:

Gebe kalmayan rahme (karına) ve süt vermeyen memelere ne mutlu.!

(80)

isa dedi:

Dünyayı bilen bedeni buldu, fakat bedeni bulana, dünya ona lâyık değildir.

(81)

isa dedi:

Zenginleşen kral olsun! . Ve kudreti olan (kudretinden) vazgeçsin!

(82)

isa dedi:

Bana yakın olan, aleve (ateşe) yakındır, ve bana uzak olan, Melekût'tan da uzaktır.

(83)

isa dedi:

Suretler (imgeler) insanda tezahür ediyor ve onlarda olan ışık saklıdır.

Baba'nın ışığının suretinde, O kendi örtüsünü açacak ve kendi sureti kendi ışığıyla saklanacak.

(84)

isa dedi:

Kendi şeklinizi (forme) gördüğünüz günler, seviniyordunuz. Ama ne ölen (ve) ne de tezahür eden, ve başlangıçta sizde olan, örneklerinizi (modele) gördüğünüz zaman, nasıl dayanacaksınız!

(85)

isa dedi:

Âdem büyük bir kudretten ve zenginlikten geldi, ve sizden liyâkatlı olmadı; çünkü lâyık olmuş olsaydı ölümü tatmamış olurdu.

(86)

isa dedi.:

Tilkilerin inleri ve kuşların yuvaları vardır. Ama, insanoğlunun başını yaslayıp dinlenecek yeri yoktur.

(87)

isa dedi:

Bir bedene bağlı olan beden sefildir, ve bu ikisine bağlı olan ruh (da) sefildir.

(88)

isa dedi:

Melekler size peygamberlerle gelecekler ve sizin olanı size verecekler. Siz de elinizde olanı Onlara veriniz ve şunu sorunuz:

Hangi gün gelecekler (ve) kendilerinin olanı alacaklar?

(89)

isa dedi:

Neden çanağın dışını yıkıyorsunuz?

Anlamıyor musunuz ki, içi yaradan dışı da yaradandır?

(90)

isa dedi:

Bana gelin çünkü benim boyunduruğum iyidir ve velâyetim hâlimdir, ve kendiniz için sükûn bulursunuz.

(91)

Onlar O'na:

Söyle bize sen kimsin, tâ ki sana inanalım, dediler.

O onlara:

Yer ile gökyüzünü araştırıyorsunuz, ve karşınızda olanı tanımadınız, ve bu durumda, onu değerlendiremediniz! dedi.

(92)

isa dedi:

Arayınız bulacaksınız! . Fakat bu şeyleri o günlerde sizin bana sorup o zaman size söylemediğim şeyleri şimdi hep söylemek istiyorum, ve siz onları istemiyorsunuz.

(93)

isa dedi:

Saf olanı köpeklere vermeyin, gübreliğe sürüklemesinler diye!

incileri domuzlara atmayın, onları kirletmesinler diye! .

(94)

isa dedi:

Arayan bulacak ve (kapı) çalana, açılacaktır.

(95)

isa dedi:

Eğer paranız olursa, tefecilik yapmayın! Lâkin, parayı kâr getirmeyene veriniz.

(96)

isa dedi:

Baba'nın Melekût'u bir kadına benzer; Kadın biraz maya aldı, onu hamurun içine sakladı ve ondan büyük ekmekler yaptı.

Kulakları olan işitsin.!

(97)

isa dedi:

Baba'nın Melekût'u un dolu bir testi taşıyan, ve uzun bir yolda yürüyen kadına benzer.

Testinin kulpu koptu, un arkasındaki yola döküldü. Hiç bir şey bilmediğinden, kederlenmedi. Evine dönünce testiyi yere koydu ve onu boş buldu.

(98)

isa dedi:

Baba'nın Melekût'u ulu bir kişiyi öldürmek isteyen adama benzer. Evinde kılıcı kınından çıkardı ve elinin güvenli olup olmadığını bilmek için duvarı deldi.

O zaman O, ulu kişiyi öldürdü.

(99)

Şakirtleri O'na:

Anan ve kardeşlerin dışarıda, dediler.

isa onlara:

Burada olanlar Babam'ın istediğini yaparlar. Onlar, benim anam ve kardeşlerimdir. Babam'ın Melekût'una girecek olanlar onlardır.

(100)

isa'ya bir altın para gösterdiler ve O'na:

Sezar'ın memurları bizden vergi istiyorlar dediler.

isa onlara:

Sezar'a ait olanı Sezar'a verin, Rab'be ait olanı Rab'be verin ve, bana ait olanı (da) bana veriniz, dedi.

(101)

isa dedi:

Benim gibi ana ve babasını reddetmeyen şakirtim olamaz;

Ve benim gibi ana ve babasını sevmeyen şakirtim olamaz,

Çünkü anam beni doğurdu, ama benim gerçek Anam bana hayat verdi.

(102)

isa dedi:

Zavallılar, Ferîsiler! Çünkü köpeğe benziyorlar sığırların yemliğinde uyurlar da ne yerler ne de sığırlara yedirirler.

(103)

isa dedi:

Ne mutlu o insana ki, yağmacının hangi zaman ve nereden gireceğini bilir; Onlar içeri girmeden evvel öyle bir doğrulur ki gücünü toplar ve daha evvel davranır.

(104)

Onlar O'na:

Gel, bugün dua edip, oruç tutalım, dediler.

isa dedi:

Şimdi hangi hatayı işledim, ya da neden bana hükmettiler?

Ama güvey düğün odasından çıkınca işte, o zaman oruç tutulsun ve dua edilsin!

(105)

isa dedi:

Ana'yı ve Baba'yı tanıyan kimseye fahişenin oğlu denir mi?

(106)

isa dedi:

ikiyi Bir yapınca, insanoğlu olursunuz, ve eğer derseniz:

Uzaklaş ey dağ, dağ uzaklaşacaktır.

(107)

isa dedi:

Melekût, yüz koyunu olan çobana benzer. Koyunlardan biri, en irisi kayboldu. Doksan dokuzunu bıraktı çoban, ve buluncaya kadar o, Bir'i aradı.

Aramadan sonra, koyuna:

Seni doksan dokuz koyundan fazla istiyorum, dedi.

108)

isa dedi:

Ağzımdan içen benim gibi olacak; ben de onun gibi olacağım, ve saklı olan ona ifşa olunacak.

(109)

isa dedi:

Melekût, tarlasında bilmediği, saklı bir hazinesi olan adama benzer.

Ve (adam) öldükten sonra hazineyi oğluna bıraktı. Oğul (bir şey) bilmiyordu;

Tarlayı aldı ve onu sattı.

Ve tarlayı satın alan geldi. Ve sürerken tarlayı, hazineyi buldu kim istiyorsa parayı faizle vermeye başladı.

(110)

isa dedi:

Dünyayı bulan ve zenginleşen, dünyadan vazgeçsin (el çeksin) !

(111)

isa dedi:

Gök ile yer önünüzde birbirine dolanacaklar ve Diri'den gelen Diri, ne ölüm, ne de korku görecek.

Çünkü isa:

Kendini bulan kimseye, dünya ona layık değildir, diyor.

(112)

isa dedi:

Ruha bağlı olan vücut zavallıdır (merhamete lâyıktır) .

Vücuda bağlı olan ruh (da) zavallıdır.

(113)

Şakirtleri O'na:

Melekût ne zaman gelecek dediler.

Geleceğini kollayıp gözetleyerek olmaz bu! .

işte burada, işte şurada, denmez! .

Ama Baba'nın Melekûtu dünyaya yayılmakta! .

Ve insanlar onu görmüyorlar.

(114)

Simun Petrus onlara dedi:

Mariam aramızdan çıksın! . Çünkü kadınlar Hayat'a lâyık değillerdir.

isa dedi:

işte onu erkek kılmak üzere cezbedeceğim. Size, erkeklere benzer yaşayan bir ruh olsun diye.

Zira erkekleşecek kadınların hepsi semânın Melekûtu'na girecekler.