entry'ler (71)

bedenlerimiz ruhlarımızın hapishaneleridir

ve biz neredeyse o hapishanelere tapıyoruz.

gecenin şarkısı

sezen aksu- git
https://www.youtube.com/watch?v=7KIyGPMzrek

blade runner

"Siz insanların aklının almayacağı şeyler gördüm. Orion'un yamaçlarında yanan hücum gemileri, Tannhauser geçidinin yakınında karanlıkta parıldayan C-ışınlarını seyrettim. Tüm o anlar zamanla kaybolacaklar, tıpkı yağmurdaki gözyaşları gibi. Ölmek zamanı... " ve "Onun yaşamayacak olması çok kötü! Zaten, kim yaşıyor ki? " gibi etkileyici replikleri olan 1982 yapımı bilimkurgu filmi.

tıp okuyanlardaki aşırı göt kalkıklığı

Genellemeler yaparak insanları ötekileştirmeye çalışan kişilerin tespiti olduğunu düşündüğüm genelleme. Tıp okuyan biri olarak çevremde başlıktaki tarzda tipler yok diyemeyeceğim. Ama bu kişilik meselesi arkadaşım. Götü kalkık olan sadece diğer fakültelerde okuyanlara karşı götü kalkık değil, yanında oturan tıpçıya da öyle davranıyordur emin olun. Ben arkadaşlarım arasında gayet mütevazi birçok kişi sayabilirim. Olay 2 yıl okumak yada 6 yıl okumak değil, olay sen neysen onu ortaya koyabilmek. 6 yıl okudun diye adam olmadığın gibi 6 yıl okuyorsun diye otomatikman götün de kalkmıyor. Birkaç olumsuz davranış gördünüz diye herkese önyargı ile yaklaşmanın alemi yok.

damien rice

adını dahi gördüğümde içimi hüzün kaplayan, oturup karşılıklı birşeyler içip sohbet etmek istediğim irlandalı sanatçı. adam öyle sözler yazıyor, öyle yorumluyor ki benim için neredeyse tüm şarkıları durduk yere adamın a.ına koyan şarkılar kategorisinde. ah be güzel adam seni kim bu kadar üzdü diyesim geliyor ama kendisine bu melankolik hal o kadar yakışıyor, birçokların duygularını öyle güzel ifade ediyor ki hiç ses edemiyorum ya bu sesten mahrum kalsaydım korkusuyla. lisa hannigan ile beraber şarkı söylemek için yaratılmış gibiler. melanie laurent ile şu düetlerini çok sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim;

https://www.youtube.com/watch?v=DZWCPUC_ijQ

xavier dolan

bu genç yaşına rağmen başardığı işleri gördükçe bana kendime bu hayatta şu zamana kadar ne başardın diye sorgulatan yetenekli yönetmen.

sözlük yazarlarının itirafları

öyle bir boşluk içerisindeyim ki canım derdimi buraya yazmak dahi istemiyor. sürekli itiraflardan kaçıyorum. yalnızca itiraflardan değil, canımı acıtacağını düşündüğüm herşeyden, herkesten. sanırım bu yüzden ya canım acır korkusuyla yada mutlu olacağıma inancım olmamasından mutlu olamıyorum. bilemiyorum. şu sıralar tek yaptığım hüzünlü filmler izleyip, dokunaklı şarkılar dinleyip, birkaç güzel dize şiir okuyup kendime yapay acılar yaratmak. çünkü ben acı çekmesini bile bilmiyorum sözlük.

je vais bien ne t en fais pas

instagramda gezinirken gördüm bu filmi ve soundtrackı. açtım hemen dinledim ve müptelası oldum sonra da tabi. Son bir haftadır da sürekli lili dinler oldum. final haftam olduğundan oturup izleyememiştim, bu akşama kısmetmiş. bundan sonra yazacaklarım spoiler içerebilir.
--spoiler--
abisine çok düşkün biri olduğumdan ve şu sıralar ailemin abime ufak kırgınlıkları olması nedeniyle film beni hemencecik içine çekti. başta izlerken herşey çok yüzeysel geldi, çok sade. içimi bir hüzün kapladı ama ağlamadım. zaten öyle film izlerken ağlayabilen biri değilim ama final sahnesini izledim ve film bitti ya işte o zaman içimi kaplayan o hüzün büyüdü büyüdü ve mideme oturuverdi herşeyi tekrardan düşününce, bütün olayları kafamda yerine koyunca. işte o zaman anlayabildim oyunculukların mükemmelliklerini. o acı, daha doğrusu yaşanamayan, bastırılan o acı, pişmanlık hissi, keşke'ler, diğer evladını koruma isteği. ayrıca filmin sonunda lili'nin bunu bana nasıl söylemezsiniz tarzı bir isyan moduna girmemesine memnun oldum. film biteli yarım saat oldu ama ben hala etkisindeyim. bu naif filmi tüm sevdiklerime tek tek tavsiye edeceğim. ayrıca filmin sonunda lili'nin bunu bana nasıl söylemezsiniz tarzı bir isyan moduna girmemesine memnun oldum.
--spoiler--

gecenin şarkısı

https://www.youtube.com/watch?v=xTKfrY4cQ9I
AaRON-U-Turn (Lili)

mutsuz olunca yapılan şeyler

mutsuzluk dereceme göre değişir. ama genelde gerçekten mutsuzsam ve ağlayabildiğim bir dönemdeysem oturur ağlarım. hem de içimde duygu kırıntısı kalmayana kadar, yorulup uyku için can atana kadar ağlarım. biraz öncesinde yaşadığım duygu patlamasını yaşamamışcasına uyumaya koyulurum sonra. uykuya dalmadan o kısacık süre içinde bir boşluk kaplar içimi. ama şu sürekli şikayet ettiğim boşluktan değil. daha farklı, sanki duygularım yokmuş gibi. sanki toplumun bana atfettiği tüm sıfatlara sahip değilmişim gibi, sanki kalbim atmıyormuş, nefes almıyormuşum gibi, sanki hiç üzülmemiş, hiç gülmemiş gibi, hiç var olmamışım gibi bir boşluk, bir hafifleme hissi ve ardından hiçbir şey olmamış gibi davranacağım bir güne uyanmak üzere daldığım uyku.

ağlayamamak

bir nevi kişinin kendini koruma mekanizmasıdır. peki ama kişi kendini neyden korur? güçsüz olmaktan mı, insanların veya olayların onu üzmesinden, kırmasından mı? bastırır duygularını hiçbir şey canını acıtamaz gibi gelir, kimse üzemez, ağlatamaz onu. peki o kırılma noktası geldiğinde ne olacak sözlük? iki damla yaş geldiğinde gözümden, bastırdığım tüm duygular açığa çıktığında nasıl susturacağım kendimi, nereye tutunacağım?

dinlenilen şarkının en vurucu kısmı

don't try to fix me, i'm not broken.

gecenin şiiri

bütün yalnızlıkların ilenci
korusun çoğulluklarınızı
cinnet koyun erdemin adını
maskeleriniz kuşanıp, yalanlarınızı çoğaltın
hepiniz mezarısınız kendinizin

nilgün marmara

kemal doğulu

uzayda aşk var adlı bir şarkısı varmış kendisinin. şarkıyı dinledim kulaklarım kanadı, klibi izledim korneam daha fazla izlemeyi reddetti. hani yanlışlıkla şu jürisi olduğu saçma sapan yarışmada olsam, bu adam benim üzerime yürüdüğü an dalga geçmek için derim ki uzayda aşk var kemal bey. gerçi dokundurmayı da anlayabileceğinden şüpheliyim de neyse en azından kendi kendime eğlenirdim.

düğün dernek 2 nin gişede starwarsı katlaması

benzer bir konu da the hateful eight'in sadece 2 seans gösterilip düğün dernek 2'nin 5 seans gösterilmesi olabilir.

gitme

hiç gelmedi ki bana O'na gitme diyebileyim.

cem adrian

dün akşam canlı performansını izleme fırsatı yakaladığım ve geniş oktav aralığındaki sesiyle, müthiş yorumlarıyla, her alkışın ardından mütevazı ve karizmatik ''çok teşekkürler'' deyişiyle beni kendisine aşık etmiş sanatçıdır. sürekli kaçtığım o içimdeki boşluk hissini hissettirdi bana şarkılarıyla yeniden. garip bir huzura kavuşturdu tuz kral.

rüya görürken rüyada olduğunu anlamak

Bir süre önce benim de sık sık gördüğüm lucid rüya olarak adlandırılan rüya türüdür. Rüya görürken rüyada olduğumun farkındaydım ve olayları hoşuma gidecek şekilde yönlendiriyordum. Baktım ki bir ara kontrolü elimden kaybediyorum, olaylar istediğim gibi gitmiyor neyse bunlar zaten gerçek değil rüyadayım diyordum. Bu aralar pek başıma geldi. Değil rüyayı yönlendirmek uyandığımda rüya gördüm mü onu bile hatırlamıyorum.

özgecan boş dolmuşa niye bindi

Özgecanın katil zanlılarının avukatının yaptığı bu savunma ile mideme birşeyler oturdu, bir hüzün çöktü üstüme bir tiksinti. Türkiye cumhuriyetinde boş dolmuşa binen bir kadın binemez eğer binerse tecavüze uğrar diye bir beyan mı var da biz bilmiyoruz. Bu nasıl bir zihniyet, nasıl bir müslümanlık, nasıl bir sapkınlık anlayabilmiş değilim. Anlamak da istemiyorum ve özgecanı katleden o itlerin de bu olayı meşrulaştıran şerefsizlerin de bu dünyada da diğer dünyada da cezalarını çekmelerini diliyorum. Özgecanın ailesine ve sevenlerine de Allah sabır versin. Diyecek başka söz yok.

insanlarda katlanamadığınız davranışlar

Bazen direk insan denen varlığa katlanamıyorum kendim de dahil olmak üzere. Ama benim için en dayanılmaz olanlar insanların fikirleri olmadan zikirleri olması, ben her şeyi bilirim tavırları, ego, kibir, insanın insanı sınıflandırma çabaları ve yemek yerken ağız şapırdatılması.