bugün

entry'ler (195)

tıkılamak

çok gurur incitici bir söylemdir. özellikle pes oynarken gol atan taraf söylüyorsa muhtemelen kavga çıkar. "eline verdim falan de oğlum, ne biliyim nasıl koydum falan de" gibi sinir olunduğunu belli eden konuşmaların geçmesi ise muhtemeldir.

evlat olsa sevilmeyecek kişiler

(bkz: evlat sahibi olmadan önce sevilen kişiler)

babayı camiden çıkarken yakalamak

caminin minaresini gördün mü...

israil in yaptıklarını tüm yahudilere mal etmek

"bu genelleme dahil, bütün genellemeler yanlıştır"(nietzsche). bu genelleme dahil demesi ise istisna var olabilir düşüncesinden kaynaklanıyor.(burda hakiketen büyük bi ikilem var ama konu bu değil) istisna olan şu; bütün israil yanlıları, bütün iSRAiLliler şerefsizdir, ahlaksızdır, insanlık için büyük bir tehdittir. dinine en bağlı ırk yahudi ırkıdır. dini inançlarına göre hareket ederek; katliam yapan dünyaya peşkeş çeken bir ırka düşmanlık besleyen birisine de yanlışsın denmez. iki yanlışın doğru yaptığı nadir durumlardan biridir ve YANLIŞ yapıp doğduklarına doğacaklarına pişman etmek gerekir. aşağılamak gerekir. hatlerini bildirmek gerekir. gerekirse ırkçılık, gerekirse psikopatlık, gerekirse adiliktir. hakedene hakettiği verilmelidir...

gözünde gözümü görmek istiyorum

aşkıım aşklarından bulasıın gibi bişey lan bu. allahım çıldıracam yine mi o şarkı.

bana mısın diyen insan

herşeye aldıran, paranoya ruhlu insandır.

nerde bir türbanlı görsem bir kötü oluyorum

biyerlerde arkadaşım dediği türbanlı kötü görmüştüm bir türlü birbirimizi amlıyamayorum.
(bkz: ne diyosun sen ya)

kadınların mini etek giyme nedenleri

(bkz: benim babam pasta yapmayı nereden öğrendi)

karşı görüşteki insanla karşılıklı kahve içmek

ne kadar güzel geliyor deme kulağa. fanatizm her zaman kötüdür...

türklerin toplu olarak hıristiyanlığı kabul etmesi

hayal gücünün gerekli konularda devreye girmesi gerektiğini kanıtlayan bir önermedir.
(bkz: salak mısın lan sen)

artık ağlarken gülüyorum

yukarda güneş bana bakıyor. gözlerinde hiç görmediğim bir yaşam sevinci, belli bahar da onu seviyor. kuşlarla ağaçlar bu sevgiyi görünce kavuşurlar ya işte onlar gibi oluyorum. içimde anlamsız bir huzur, sevgi, .. dedim ya anlamsız kime kavuşacaksın ki...

***

yarın en yakın arkadaşımın doğum günü. şans bizimkiler şehir dışında olacaklar. akşam orda parti yapalım burda eğlenelim curcunası olmayacak. gece bi vakte kadar dolaşır gezerik, sonra evimizde üç beş sevdiğimiz dostla muhabbete girerik diye düşünüyorum.(zaten öyle partiydi şuydu buydu fazla yok bizde, laf olsun diye yazıyorum bakma). aradım bizimkini anlattım böyle böyle. o da beklediğim gibi "oh oh en iyisi o" cevabını verdi. hasıl-ı kelam çıktık gezdik iki taşak geçtik falan, oturuyoruz mekanın birinde. akşam kalacağımız büzdeklerden biri geldi. lan bi baktım yarak yemiş gibi yüzünden düşen bin parça. hacı noldu anlat diyorum tek kelime etmiyor. belli oldu akşamki muhabbet sisli olacak. üstüne gitmiyorum. aklımdan da -lan belliydi sabahki güneşten bir bokluk çıkacağı- diyorum. diğer arkadaşlarda geliyor gecenin anlam ve önemine binaen konuşmalar yapılıyo saçma sapan geyik derken. haliyle kurtlar dürtmeye başlıyor, kalkma zamanı geldi. eve gidiyoruz. taşakları yaya yaya oturup iki geyik daha çeviriyoruz. bizim dertli oğlan da belli etmemeye çalışıyor doğum günü arkadaşın falan diye ama nafile. e dostuz ya amınakoyim paylaşalım arkadaşın derdini azalsın diye konuya giriyorum ben yavaştan. lan yarakçı sen ne açıyon konuyu kimse cesaret edemiyo amı götü dağıtcan olan o olcak deme yok olmaz. önceleri konuşmuyor ama kendinle ilgili bir iki bahsedince herkes, o da dökülüyor. ben arkadaşın derdini paylaşayım derken gidiyorum yine o karanlık vadiye. herşey kararıyor içimde. ne bir ses duyabiliyorum ne bir şey görebiliyorum. bir anda dünyadan bezginliğimin dünyalar kadar eski olduğunu hissediyorum. sonra tekrar arkadaşın söylediklerine dönüyorum. gülerek bunlar birşey değil diyorum "ben bittim hüseyin" lafına karşılık. bir anda tekrar o lanet yerdeyim. eskiler geliyor aklıma, o geliyor aklıma. olmayan o geliyor. ağlamak istiyorum ama yine ağlayamıyorum. o akmayan gözyaşlarım içimde sele dönüşüyor ve kalbimdeki yıkık dökük hisleri dahada hırpalıyor.. hala gülüyorum. yine aynı şeyi yaşıyorum. güçlendiğimi düşünürken mağlup olduğumun farkına varıyorum. çünkü artık ağlarken gülüyorum...

dolmuşta ineceğini söyleme şekilleri

kaptan müsait olduğun bi vakit inelim.

nasılsın sorusuna içtenlikle yanıt verebilen insan

cevap beklerken ayar olunabilecek sorudur.
- nasılsın?
-- bildiin gibi sen napıyon.
- ?!?! malmın olum nasılsın diyom.
-- napam efe ya hayat.
- illa küfür yiyecek amık.
-- hehehe
- hadi eğlenelim allağm yaa...

insanın aşkı uğruna vazgeçebileceği şeyler

aşkıdır. sensizliği bile seviyorum çünkü sensizlkite bile sen var...

özdemir asaf

Var olanlara saygısızlıkmı ediyorum bilmiyorum, 'yokluğun' diyorum bugünlere. Ve ben unuttum seni 'yokluğun' da. Unutsam yokluğun da olmazdı aslında. Bu nasıl unutmaksa... sözleri ile ambityusun amına ayrı bityusuna ayrı koymuştur...

kürtlerin ıslıklanacak bir milli marşının olmaması

yemek yediği yere sıçan bir ...? ...! (ne lan bunlar en iyisi sürü diyelim) sürüye ne ıslık çalacaksın ya. bırak memleket kokan nefesine yazık. sen kardeşiz dersin, sen ırkçı değiliz dersin, onlar artık soylarından gelen birşeyden midir bilinmez illa ki amcıklık yaparlar. gel kardeşiz dedin mi cıngar çıkartırlar. gel aynı memleketin havasını soluyoruz dedin mi memlekete laf ederler. terör örgütüne laf ettin mi ortalığı ayağa kaldırırlar. ama zamanı gelecek ororspu çocuğu dedik mi buyur abi diye önümüzde eğilecekler...

ben hep aynı ruhu sevdim

ben hep aynı ruhu sevdim. o başka bedenlere girdiyse benim suçum ne ki?

severken vazgeçmek

vazgeçersin artık dersin artık düşünmeyeceğim, sevmek istemiyorum lanetler okursun. kimi zaman dalarsın, kimi zaman dağ başları kadar yalnız hissedersin kendini. belki ağlarsın, ama öyle gözünden yaş akmasından bahsetmiyorum kalbinden bir şeyin koptuğunu düşünerek ağlamak dediğim. sonra affetmeyi düşünürsün ama biraz sonra dersin ki yar dediğin muradı muradında seni bırakıp gitmeyecek. hep yanında, geceyle karanlık gibi, yıldızla hayal gibi. dudağın istemsiz şarkılar söyleyecek. sesleneceksin sesleneceksin işitmeyecek sonra ağlayacaksın ama hatırlayacaksın ölüleri göz yaşı diriltmez ölüler ses işitmez. anlamaya başlayacaksın yavaş yavaş vehminde sadece gölgesi kalmış. onu yokluğunda bulduğuna inanacaksın. istemeyeceksin artık onu. ta ki bir yerde karşına çıkıp aradığın o gözlerle sana yıldızlar gibi göz kırpıncaya kadar...

soğuk havalarda yapılacak şeyler

sıcak bir yer bulmak.

karşılığının ne olduğunu bilmeden sevmek

o sevmek değildir efendim o aşık olmaktır. heyecandır, kalbin onu görünce hızlı hızlı çarpmasıdır, karşılık beklemeden düşünmeden kapılmaktır. sevmek o kadar kolay olmaz; zaman ister, güven ister, karşılıklıdır aslında biraz da ve kolay kolay da bitmez. ama aşk dediğin sevgiye dönüşmediği sürece paylaşılmadığı sürece tam olarak anlatmaya çalışırsak her iki taraf da aşık olup maşukluğu bırakmadığı sürece devamlı olmaz, unutulur gider...