bugün

entry'ler (20)

bardan kaldırılan hatun olmak

öncelikle azizim, şüphe yok ki gece hayatı sıkıcı rutinliklerden ve iş/okul nefessizliğinden kurtulmak için icat edilmekten ziyade edilmiş müthiş bir keşif olsa bile aslen şu yalın zamanda teknolojinin ve adhood reklamlarının da katkısıyla müthiş bir iş alanı yarattığı gibi, bir o kadar müthişlikte de zorluk çıkarttığı aşinadır biz sevgili cuma, cumartesi dışarı çıkmak için hafta içi bazı masraflarından kısan orta gelirin az biraz üzerinde olduğunu düşünen fakat ülkenin orta gelir seviyesinden bir habersiz fakir zihniyetli, fakir bedenlerdeki fakir kişiliklere olduğu kadar zengin bireylerin bile dönem dönem zorluk çektiği bir sektör olmakla beraber olduğu gibi, oldurganlığı oluşturulmuş bir olgu yapısı kadar da yapışkanlığı meydane çıkartılmış bir ilişki cıvıklığı hissiyatı veriyormuş gibi hissettirse de bazı kişiler kendilerini, zannımca onlara kulak asmadan adeta metro'da ipadiyle çok ciddi şeyler yapıyormuş gibi gözüken henüz üniversiteli genç arkadaşlarımız ciddiyetinde tepkisiz kalmalı ve bir o kadar da ilk ücretli uygulamasını satın alacak insan heyecanı ve karamsarlığı olaya yaklaşacağımız söz konusu iken bile, sanıyorum akşam saatinde içilen filtre kahvenin zihin açma gerçeğiyle beraber şişkinlik yaptığı da göz önüne alınacak olursa, ömrünü sevgilisini bekletmeyle geçiren tazecik ve göğüsleri çoktan tomurcuklanmış 18'li yaşlardaki yeni üniversiteli kızçelerin o hayatlarındaki hissettikleri yoğun küçük sırlar havasının gereksizliği kadar gereklidir belki de aşk hayatında entrika, yalan dolan, anal domal gibi tümcelerin dilimize bu denli pelesenk olduğu şu dönemde acaba hanginiz 10 kasım günü beşiktaş'taydınız diye sorarım?

son olarak, sanıyorum hissiyatsızlış oluşturduğu için çok fazla sıcak suyla yıkanmamalıdır bu insanlar. adeta kendilerine günah arayan keçi gibiler.

uzun bir aradan sonra merhaba arkadaşlar

öncelike azizim, hayati devrimimizin ahenk içindeki sorunlarının ihtimalleri dışında olasılıklarının yarattığı buhran tavrın içindeki mutluluğu arayışımızdaki umut kadar toz pembesi ve bir o kadar kolalınmış anne danteli kadar sert ve dominant tavırlarımızın, üzerinde yatay taşlar sektirilmiş denizler gibi dalgalandığını görmek de varsa şu yaşamda sevdiklerimizin göz kapakları kadar yumuşak ve sıcak bir yâr kucağı gibi bucaksız ve daracık bir timsah kalbi odacığı gibi yarı zarlı veya zarsız bir tavlanın düşeş gelme ihtimali kadar karamsar bir ceylanın gözlerindeki parlaklık gibiyse eğer sevdiğiniz kadının/adamın dibi; ulaşabileceğiniz en büyük ve en somut üstelik en yalın mutluluğun parmak uçlarınıza yaydığı sıcak ateşi hissettiğiniz anda oluşan mide kasılması gastrid ya da ülserin habercisi olmamakla birlikte art niyetsiz tekliflerin içi cino dolu kutuları kadar mutlu edici ve nostaljik yılların sepya anıları kadar da tozlu raflarından koparılmış bir bukle çiçeğin geçici kokusunun yaratacağı sevincin biteceğini bile bile koklayan burun bazen öyle adi ve yalancıdır ki, gösteremez ucundaki kılın kıvrımını.

son olarak; umutlar oldukça mutsuzluk da olur.

milli susucu

(#12080949) id'li yazısına istinaden :

öncelikle azizim, şüphe yok ki tutkunun akışkan kreması, kekstranın muhteşem jolesi, angelina jolie'nin de dudakları bu dünyada insanoğlunun yer ettirdiği katkısız güzelliklerden bir yahut bir kaçı olup, üçünü de birleştirdiğimiz takdirde akışkan dudaklı bir joleye sahip olmak yerine er kişinin kişisel zevkleri ve tatminiyet uğruna feda ettiği egosunu da bir kenara koyarak, insan ilişkilerine hiç uğramadan sağa dönüp aşk çıkmazına varıldığında yapılması gereken tek şey, bitmiş bir tutku'yu idat ettirmeye çalışan tek taraflı bir ilişki adamının son dönemlerin moda olan sendromlarından ıssız adam isimli meşhur hayat tarzına dönüşmeye yüz tutmuş kişinin aman allah'ım öyle bir yazıydı ki cümleleri ayırt etmeksizin aklıma estiği gibi yazmama sebebiyet vermesiyle birlikte, şu sözlükte okuduğum 1356. entry olması yüzünden benim için ayrı bir keyif ve tarifi mümkün olmayan coca cola sırrı kadar başka hangi uçaklarda farklı bilim adamları uçabilir diye düşünmeyi dahi es geçerken, 2 günlük ömrümüzde vazgeçemeyecek kadar çok sevmek yerine, affedebilecek kadar az sevmenin getirdiği bir garip insan ruhunu ilelebet hapsetmek, gavur inanışında mikail ve şeytan'ı mahşerin dört atlısı'nın dört yüzüğüyle açabildiğimiz çok da derin olmasa da büyülü bir uçuruma sahip ilginç çukura hapsedermişcesine bu raddede içe gömülmesi gereken ya gurur olmalı ya da aşkın ta kendisi.

son olarak; erkeği aşk büyütür kadını ise aşksızlık.

gecenin yarısında anneyle babanın duş alması

öncelikle azizim, aileyle birlikte yaşamanın inanılmaz ötesindeki muhteşem rahatlığının yansıttığı keyif halinin bile ergenlik çağında bulunduğumuz yıllarda "kaçacağım, gideceğim" tavrı yüzünden dirhem bünyelerimizi soğurmasının tek sebebi belki de güneşin doğudan bizlere merhaba dediği şu mesut günlerimizdeki yüzsüzlüğümüzle birleşmesi gibi en büyük ihtiyacımız olan suyun küresel ısınma sebebiyle yok olduğunu sanan cesaret cahili bünyeler yüzünden, suyun aslında kutuplarımızı eriterek yer kürenin üzerinde metre kareye düşen su miktarının neredeyse yüzde 300 artacağından bir haber olması gibi gerçekliği apaçık ortada olan geleceği görmezden gelen ebeveyn misali, oğluna yahut kızına her kim olursa vereceği asılsız öğütleri destekleyen bitmek bilmeyen odadan çıkmama cezalarının bu ve benzeri olaylara şahit olunulması göz ardı edilmeksizin yapılan bu çaresiz olduğu kadar sorumsuzca hareket demin de söylediğim gibi hayatın ana ve baba ocağında geçeceğini sanan, yarın öbürgün tek başına hayata atılacağından habersiz kendisine sunulan keyif ve lüksü elinin tersiyle iten kardeşlerimiz ve hepsinden öte kendimiz için mevzu bahsini açtığım durum belki de aramızdaki bir çok yazar, yazar değilse bile okur olan arkadaşlarımızın başına gelme ihtimaliyle birbirimizi yüzleştirirken, sözüm ona olan aile büyüklerinin bu cesaret isteyen eylemde çocuklarının yahut gerekirse evcil hayvanlarının bile iyice uyuduğundan emin olmaksızın harekete geçirdiği bu eylemsizlik bütününü asla yavrusunun zihnindeki yansımasını hayal etmeden, onun gelişimi ve blue çağı yüzünden aklında yer edinmiş yersiz düşünceleri göz ardı ederek, küresel ısınma sebebiyle yok olan geleceği için yaptığı tüm bu hareketlerden sonra utanmadan sıkılmadan bir de öğüt verip kendisini zorlayarak, zaten hayati bunalımını tam da o yıllarda uç noktalarda yaşayan genç bireyimizi gereksiz atraksiyonlara, küçük bir ihtimal intihara bile sürükleyerek anne ve baba olmanın hepsinden önce büyük olmanın getirmesi gereken sorumlulukları elinin tersiyle itmiş bir şekilde, hayatını birleştirdiği insana karşı duyduğu aşk ve hormon doğrultusundaki arzu ikileminde seks eyleminin güzelliğinde kendini yenip, umarsız davranışlarla eşiyle birlikte olduğu yetmiyormuş gibi, bunu herkesin uykusunun en hassas olduğu saatlerde güle oynaya duşa yahut jakuziye girerek ev halkına duyurma çabası, ebeveynlerimiz olmasa da bizden önceki kuşakların bizim neslimiz için ortaya attığı terbiyesizlik ve arsızlık sıfatlarının aslında kendi çocuklarına ön ad olduğunu es geçerek şahıslarımızın üstünde kurdukları baskıyı bu muhteşem ironiyle sömürmüş olup; aslen verilmesi gereken aile terbiyesi ve cinsel açlığı bastırma güdüsü gibi şeyleri mahalle baskısı yahut yetiştiriliş biçimi sebebiyle farklı şekilde çocuklarına aşıdıkları için işte tam da bugün olmasa da yakın zamanlarda ve de bizim çağımızda anne ve babamızın seviştiğini belirtme, prezervatif ve benzeri maddeleri evde bulunacak yerlere koymaları çocuklarına yapılmış en büyük hakaret olup, telafisi olmayan yanlışlar bütününde genç bireylerimizin beyinlerindeki soru işaretlerini ünleme dönüştürme çabalarını başarıyla sonuçlandırırlar.

son olarak; delinen ozon tabakası bugün umrumuzda olmasa da yarın cildimizde, ertesi gün çocuklarımızda etkisini gösterecektir.

hamza isimli erkeklerin çok sea kish can olması

öncelikle azizim, şunca zamandır terkedilmişliğin getirdiği hüzünlerde raks eden binlerce kelebek kanadının günlük ömürlerini törpülemiş anlık kederleri oluşturan pet şişe etiketiymişcesine kendi statik elektiriğinde tene yapışmakla kalmayıp, istediğini elde edememek ve elde etmek olarak ayrılan en büyük hayati 2 trajedinin meyvesi twinkle twinkle litte star şarkısını bile gerekli şekilde telaffuz edemediği halde ingilizce şarkı yazma çabalarına bürünmüş alt sınıf bir türkücünün bıyıklarına ulaşan ter deyimi kadar yerine cuk oturmayan hiçbir şey olmadığı gibi, uçma yetisi olmadığı halde kendini pikaçu ilan edip 3. kattan atlayan çocuk misalli hayallere bürünüp bucaksız gudubetlere sarmalanmış her kar tanesi gibi benzersiz olduğu kadar günahsız bir çocuk beyazlığına hüpper emici tanecikleri olmayan plazma damlatıldığı takdirde, pırasa yemeğimiz fırınlanmış şekilde önümüze sunulan tavuk ve bezelyeyle muhteşem bir bütün oluşturacağı gibi, canınızın sıcak yahut soğuk olması muhtemel olsa da ılık servis edilmesi gereken bir kasenin yarısı kadar kafeinsiz ve sütsüz olduğu halde kahve olmayan kolayla birlikte sunulması damak tadının ve hazır damak demişken; damak çikolatanın benzersiz lezzeti ve çıtır antep fıstığı gibi bir öpücük ancak aşık olunan kişiyle yaşadığınız ilk öpüşmenin empoze ettiği nesquiki tam kıvamında konulmuş sütlü içecek gibiyken, el değmeden üretilen uno ekmeklerinden kalın kaşarlı çıtır tostlar gibi buhran sonuçlar doğuran kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi el emeği göz nuru olan bebek arabalarının da tekerleklerini üreten insanın gün itibariyle telif hakkından elde ettiği serveti bir çok girişimci ve yatırımcıyı buram buram kıvrandırmaktayken, coca cola klipslerinden de aynı miktarda para kıran adama imrenmemek de elbette elde değilmiş gibi davranıldığı takdir de mevzu bahis hamza isimli erkeklerin, sonuç itibariyle denizcilik yaparak kiraz likörü kazanma eyleminde başarılı oldukları takdire şayan bir biçimde yüzüme vurulmaktadır.

son olarak, hayatta iki şey çok önemlidir.

modifier : imlâ.

7qvt6t2738wrkjb

--spoiler--
öncelikle azizim, ters köşeden gol atmaya çalışmak; bir erkekten öte delikanlılığa sığmayan bir hareket olup, sinsice yaklaşımları vurdumduymaz sorunlara dönüştüren küçük, kırışık, gri bir fil timsali; cinsî ayrımları da bir kenara bırakırsak insaniyet namına yapılan küfür içerikli senfoni uktelerinden dem vurmak hoş olmayan bir davranış belirtisi olmakla beraber, 18. yy başlarında ortaya çıkmış görsel nihilizm akımının rus edebiyatına dostoyevski, turgenyev, gogol ve tolstoy tarafından sinsice yerleştirilip film makarasına konan saliselik coca cola reklamları gibi bünyeyi "ne oldumcu" ya getirdiği yetmiyormuş gibi beyine gönderilen sinyallerin sol lobu çalıştırarak aşılanmış düşüncelerin değiştirdiği insan yapılarında gelmiş geçmiş en büyük psikolojik savaşın ürünü haline gelmiş günümüz nihilistçilerinin de savunduğu "hiçcilik" kavramının somut ürünü olan yokluk ve yoksulluk, zamanın küçük çaplı beyinlerin kendi dünya savaşlarında meydana gelmiş ganimeti fütursuzca paylaşmak isteyen devlet büyüklerinin de içinde bulunduğu bir grup; fiziksel açıdan bir sürüngeni andırmasa da avına yaklaşım tarzı adeta kertenkelenin doğasına yeni bir tarz katan sıcak olduğu sanılan soğuk savaş oyuncularının da içinde bulunduğu parfüm yerine "koku" adı verilen çiçekli yağlarla, pis beyinlerini taşıdıkları vücutlarının bir bölümünü temiz tutma çabasına giriştikleri, hiçbir değeri olmayan anüslerinden çıkan, değersizden daha değersiz dışkılarının da ayak tırnaklarının arasında bıraktığı metan kalıntısından yoksun kalmak amacıyla keşfedilmiş topuklu ayakkabıların bugünki çeşitlilik farkı gibi dank etmesi gereken bazı hususlarda doğrunun apaçık ortaya çıkmış bulunduğu günümüz modasının hala topuklu ayakkabı kullanımı sebebiyle çok da fazla gelişmediği, gelişen şeyin tekstilin kullanım alanı ve çeşitliliği olduğu gibi kullandığımız teknolojinin; teknolojide varılan noktadan 50 yıl geride olmasının da getirdiği bazı soru işaretlerinin silinmeye yüz tutmuş noktasını temsil eden silik ve bir o kadar da eksik kişilerin, bizi en başında da bahsettiğim gibi farkında olmadığımız bir psikolojik savaşın ortasına attıkları, istediğimiz her şeyi yapabileceğimizi düşündürtüp tamamiyle kendi istek ve çıkarları doğrultusunda bizimde içinde bulunduğumuz insanlığı kullandıkları, 2012 yılında ortaya çıkması muhtemel "koca yarık" gibi beyin dalgalarımızı yardıkları doğruluğu ispatlanmaya yüz tutmuş bir gerçekken, hazır da 2012 demişken bahsedilmemesi sakınca yaratacak nükleer kaygıların ortaya çıkmış bulunduğu dünyevi hareketliliğin, yaşam enerjimiz olan güneşin erimeye başlaması gibi dünya çekirdeğinin de kendi katı ve soğuk kabuğunu oluşturmasını sonucu oluşan doğa felaketlerinin, çoğu sci-fi filminde inandırılığı tavan yapmış zombi furyasının gerçekliğini tartışalacak boyuta getirirken de yapmamız gereken tek şey; düşünce akımlarımızla oynamaya çalışan, tamamiyle beynin duygusal yerine kendince yön veren düşüncelerden arınmanın huzura çıkan bir kurtuluş olduğunu farketmek akaben yer küremizi koruyacak çocuk ve torunlarımıza doğru bilgiyi aktarmanın tartışılmaz gerekliliğinin getirdiği farkındalığı da görmemezlikten gelmek, inanın acımasızlık olurdu.

son olarak; küresel ısınmaya hiç değilse kendinizce dur deyin.
--spoiler--

bir başlıktaydı, silinmiş. kayıp gitmesin istedim azizim.

(#11237389)
(#11237842)
(#11237444)
(#11237438)

hakkında.

robdöşambrdan süzülen bir garip kış ayazı

öncelikle azizim, stor perde denilen lanet teknolojik ürününe denk gereksizlikler silselesini temsilen ortaya atılmış düşünce akımlarının verdiği o hayattan aldığı hazzı acıdan alamayan hedonist bireylerin ilkokul aşklarını facebook gibi sosyakültürel ortamlarda yatağa atma amaçlı aradıkları asamimi davranışlarını, vurduğu yerde belki gül biter diye sol göğüs lobuna yumruk attıran anlaşılması zor liselinin dövme tutkusu, parmak uçlarını gökyüzüne doğru birleştirtip cetvelin geniş kısmıyla vurup bir kısım telafisi ve özrü zor, üstelik çoğu insanda çocukluğundan yerleşmiş kabus görme yetisine sebep olan psikopat ilkokul öğretmeni furyasını temsil eden, kitap yazmak için şehir şehir gezip, sanatın gördüğünü anlatmaktan çok anlattığını göstertmek olduğu inceliğini kaçıran 2. derecelik gereksiz yazarların fildişi ve desensiz kupalarından filtre kahve içmelerine olanak sağlayan porselen mühendislerinin iş yoksunluunun getirdiği can sıkıntısı gibi bünyeye alışılmışın dışında olmasa da marjinal yetiler ve fikirler kazandırdığı önesürülen ağlak ingiliz gruplarının, yamuk ağızlı vokalistlerinin hiçbir müzik aleti çalmadan grubun asıl altyapısına bir saygısızlık göstergesiymişcesine ön plana çıkıp, bataryası bitmiş 2003 model panasonic telsiz aletleriyle telefon görüşmesi yapma eziyetini andıran müzmin mutsuzlukları hiç olmamış kabûl eden doğuştan sindirdiği kabullenmişliği kişisel ezikliğinin bile arkasında kalan fotosentez yapmaktan yoksun yeşil yüzlü insan benzeri yaratıklar gibi şeytan tırnakları için sustalı kullanmak, yüzeyi aşınmış mouse pedinden bardak altlığı olarak kullanmasıyla bir akımın öncüsüne haline dönüşen alternatif dizaynırların biliyorsunuz ki yaptığını savunduğu tek iş farkında olunan görünmezliği göstermekken, pencere pervazına konan güvercinlerin bile bayat ekmekleri ayıklayacak derece şımartıldığı bir dünyada yaşamanın insanı emotional punk'a terk etmekle kalmadığı gibi bir grup mahalle berberine akım eden 15 ilâ 22 yaş arasındaki insanların berber fiyatlarını yükselterek türkiye ekonomisini farkında olmadan getirdiği noktada, "nokia şarj aleti olan var mı?" gibi yaratıcılıktan yoksun tamamiyle bilinmiş çağrışımlar ile akılda kalma yolunu seçen, üstelik akılda kalmanın iyiliğini veya kötülüğünü düşünmeyip önem verdiği tek şeyin çaresizlik olduğunu belirten reklam şirketlerinin ürünü "118 reklamları" gibi sinir harbinin ücra köşelerinde terkedilmiş sokak kedilerinin bereketsiz geçen mart ayında yaşadığı hüznün üstüne, cazgır mahalle teyzeleri tarafından üzerlerine de su döküldüğünden bir haber sokak köpekleri tarafından köşe bucak eziyet edilmesi, çok şükür yangın oranının düştüğü ülkemizde itfaiyecileri bıranş dalı belirlediği damdan, ağaçtan kedi toplama eyleminin en büyük sebebi, farkettiğiniz üzre gördüğümüzde yolumu değiştirdiğimiz, ani hareketle sıçratmak istediğimiz geçimlerini insanların keyfine göre belirleyen kitlenin, günümüz işsizlerine olanak sağlamasını göz ardı etmeyeceğimiz gibi, farklı kültürlerden dilimize yer etmiş kelimeleri adeta biz türetmişiz gibi savunmak da tüm bunların üstüne elbette pek bir garip gelmeyeceği için, kültürel ve ekonomik yönden gelişmenin, üretken olmanın insanlara aşıladığı o bir garip ayazdır işte.

son olarak; alın-verin, ekonomiye can verin.

7qvt6t2738wrkjb

öncelikle azizim, gün be gün içindeki buruklukları hormonal dengesiyle örtüştürmediği halde aşkını da doyasıya yaşamayan bireyin içinde bulunduğu müzmin şaşkınlığın ilk defa kulak memesini emdiren ve hala içtiği içeceğin kamışında su tutmaya çalışarak içindeki çocuğu öldürmemeye adeta yemin etmiş bir delikanlının yaşadığı heyecanı betimlemesi gerektiğini düşünedurmuş, aziz bir erkeğin gündelik meşguliyetine anlam ve eğlence katarak kendini mutlu etme çabasına bürünmüş çocuksuz çoluksuz, acıdan aldığı hazzı unutulamayacak şekilde sindirmenin peşinde olduğu halde hazların bile mutsuzluk aşıladığını öğrendiğini çığırarak duyurma ve kendinden sonraki nesillere yalın olması sebebiyle akışkan bir dille hisettirmeye çalıştığı popüler kast ajansların gözdesi mankenlerinin inci gibi dizelenmiş dişlerindeki minimal olduğu halde etkisi çok büyük ve temiz bir gülümsemeye yol açan bir umudunu, kışları soğuk yazları kurak geçen bir ilde su alan ayakkabıları yüzünden midesini üşütmüş ve çoraplarıyla avuçlarını kaloriferde ısıtma çabasına bürünmüş minik tatlarını geniş hayallerinde yaşatan ak bir alındaki kader yazısı gibi geleceğin bir mimarı olacak ölçütte yaratıcı ve başarılı gençlerin ellerinden tutan bir ahbap misali yardımda bulunmak istediğimi ve çoğaldıkça artan bilgiyle kendime de bir şeyler katmak için sözlük mecralarına başvurduğumu bilmenizi isterim.

son olarak, hoş gelmiş bulunmaktayım.

format atılır mı çekilir mi sorunsalı

öncelikle azizim, yaklaşık olarak windows 3.1 ile dilimize karışan bir tümcenin en zarif ve etkili maddelerinden biridir. format kelimesinin anlamı belirlenen sabit diskteki tüm bilgilerin silinmesi, kullanılacak işletim sistemi ile alakalı dosyaların baştan kurulmasıdır.

bu sebeple format ne atılır ne çekilir, format bir komuttur. teknolojinin göğüsleri tomurcaklanmaya başladığı yetmiyormuş gibi, genital bölgesinde yeşilliklerin de arttığı varsayılacak olan bu çağ da ki hala ulaşılmış olan teknolojinin yaklaşık 50 yıl gerisinde olan bir teknolojiyi kullandığımızı belirtme gereği duyuyorum artı parantez içinde, komutlarla god mode dışında pek bir işlem yapılamaz. akıllı kutucuk, bilgisayar denen alette hiç değilse. iş bu sebeple "format atıyorum" tabiri günümüz teknolojisinde yanlış bir tabirdir. bunun yerine "işletim sistemi kompakt diski yardımıyla diskimi yeniden biçimlendiriyor, yine aynı diskle neredeyse fabrika ayarlarında sayılacak bir sistemi silmiş olduğum boş diskin içine kuruyorum" demek gerekebilir. uzun lafın kısası, format kelimesi komutlarla işlem yapılan dos bazlı işletim sistemlerinden bu yana dilimize yerleşmiş, fakat içinde bulunduğumuz çağda yanlış bir anlamı ile kullanılıyordur.

0 km kadın

insanları kirleten şey altında veya üstünde terledikleri ten sayısı değildir. "günah" olarak nitelendirilen birbirini çeken 2 tenin karşı konulamaz tuz alışverişi, inanca belli bir çerçeveden bakan bağnaz birlikler için kirliliktir ancak.

oysa ki bir kadının vücudunu örten o estetik yapıda parmak uçlarınızı topuklardan kulak arkasına kadar gezdirirseniz anlarsınız fiziksel çekimin ne denli ruhu temizlediğini. tırnak diplerinize yaydığı sıcaklığı ensenize kadar hissettirirken, kasıklarından beline, belinden sırtına, sırtından ani bir dönüşle göbek deliğinde mola verilen bir yolculukta gözlerine bakın kadınınızın. kadınınız diyorum, çünkü... o an sahip olduğunuz tek şey, ellerinizin esiri olmuş o bedendir. güçlü ve hafifce kesik nefes alışı, minik tebessümü, istemsizce dışarıya bükülen poposu, dişleriyle mora dönmeye yüz tutmuş dudaklarının üstüne bir de ıslanmış gözleri vardır çünkü kadının. ve o gözlere iyice baktığınız parlaklığında gördüğünüz tek şey kasvetin yerine konmuş hazzın muhteşem arzusudur. böyle güzel bir görüntüye sahip ademoğluna kim kirli diyebilir ki, ruhunun pisliği tenlerini kokuşturan onlarca insanın en yerinde örnek olarak dank ettiği dünyada?

0 km olmayan insanın cinsiyeti erkektir. çünkü her şey ahşap bir ortaokul sırasında raks etmeye başlayan penisciklerle başlar. yıllarca beraber okuduğunuz, yemek yediğiniz, 7 kişi birleşip seviyorum dediğiniz, her ne olursa olsun kardeşlikten öteye gidemediğiniz bir ilişkiyi yaşadığınız hanımkızla artık ıslak öpücükler hayal eder hale gelirsiniz. bu durum lise de "mala kaymak, kamyon devirmek, çavuşu tokatlamak, eşeği öldürmek, can almak, 31 çekmek" gibi argo kelimelerle bütünleştirilmiş ıslak kokulu gecelere terkeder sizi. ufak bir günaydından, minik bir nidâdan, yumuşak bir esnemekten sertleşmeye giden yolda artık etrafındaki her kadını düşleyerek mastürbasyon yapan bir ergene dönüşmüşsünüzdür.

peki ya kadınlar? çoğuna "sikilecek" gözle baktığınız o dirhem vücutların hepsi size en başta iyi niyetle ve arkadaşcıl yaklaşırken, binbir türlü oyunlarla ileri derecedeki minimal bir kısmını kandırdığınız takdirde, kirli dünyanızdaki temiz vücudunu sperme boğarak... her şeyi kendiniz yaparak... bir de onları nasıl suçlarsınız?

0 km kadın kavramını yaratan bir beyin, kendi tecavüzüne uğramış bir bireye aittir.

audi

bir araçtan çok, keyif yaşamak istediğinizde kaçamak yaptığınız oyuncak gibidir.

black is black

çok fazla kişi tarafından bilinmeyen, erol büyükburç yorumu gayet güzel olan şarkıdır.

taş plak

33'lük ve 45'lik olarak 2 çeşidinden de tonlarca elimde olan, kıtırtısı ve cızırtısı insana huzur kılan müzik aparatı.

yusuf

geneli dert sahibi olan erkek ismi. bahtsız da olurlar.

v yerine w yazmak

internetin fenomen olduğu bir dönemin vazgeçilmez eylemidir.

30 yaş

her yaşın güzelliği farklıdır felsefesini durultan yaştır. bu yaştan sonra insan bazı şeyler için düşünmekle yetinmeyip, kaygılanmaya da başlar.

little lucy

erol büyükburç'un sözü ve müziği kendine ait olan, hızı yüksek eğlenceli ve sempatik bir parçadır.

kalorifer

içindeki sıvıyı derecelendirmiş ölçütlerde sabit veya değişken ısılarda tutmaya yarayan ısınma aleti.

the beatles

her parçası bir hite dönüşmüş, gelmiş geçmiş en büyük ingiliz müzik grubu. elvis presley'den esinlendikleri parçalarıyla, elvis'e rakip olmak onları da hayri onare etmiştir.

the platters

queen grubunun esin kaynağı olan, 50'li yılların müzik grubu. bugün queen varsa, platters yüzünden vardır.