bugün

entry'ler (10)

ne güzeldir yollarda olmak şimdi

kalabalık yine boğmaya başlamıştı onu. uzun süren bir sessizlikten sonra özellikle fark ediliyordu bu ve uzun süren sessizlikleri bulabildiği yerler azdı:sınav salonları ve gecenin yatağı. sabah kalkmak istememesi de bundandı aslında her ne kadar arkadaşları onun derslerini sevmediğini düşünseler de o sessizliği seviyordu, bozmak istemiyordu o büyülü anları. gündüz hiç bulunmazdı çünkü öyle anlar sınavı olmadığı sürece. o yüzden ne zaman 1 saat herkesin sessizce oturduğu o büyülü zaman dilimi bitse kapıdan çıkınca birden karşılaştığı kalabalık, birden karşılaştığı kargaşa, birden karşılaştığı hırs, birden karşılaştığı yargılar, birden karşılaştığı toplum onu boğuyor, insanı az havası bol yerlere kaçmak istiyordu. o gün de birden havasız kaldı gitmek istedi sessizliğin bozulmadığı yerlere doğru. ama yürüdü sadece otobüse de binebilirdi aslında orası da sessiz sayılırdı ama insanların birbirleri hakkında düşündüklerinin sesleri kafalarının içinden taşar onu yine boğardı, sınav salonları o yüzden güzeldi ya zaten kimse kimseyi umursamazdı. yürüdü hep yürüdü, bundan sonra diye başlayan cümleler kurmak istedi vazgeçti, dua etmek istedi, pişman olmak istedi vazgeçti, insanların gözlerine bakıp onu bulmak istedi vazgeçti, ağlamak istedi belki o kendisini bulur diye vazgeçti; ya da hiçbirini yapamadı bunların, ne yapacağını da bilemedi. ama hep yürüdü o konuda hiç tereddüte düşmedi, hiç düşünmedi adımlarını atarken, bazen o geçti arabaları çoğunlukla arabalar onu geçti; ama onun amacı kimseyle yarışmak değildi ki zaten, yürümekti sadece ve de yürüdü. bir de yağmur yağdı üstüne ne de güzel üşüdü; ama gene de yürüdü. bi işaret bekledi; hadi dedi başarabileceğimi göster, yolların sonu bi yere çıksın amaçlamıyordu ama yine de merak ediyordu belki de çıkardı bir gökyüzüne. o yüzden bir işaret bekledi köşebaşında buldu da işaretini. 'ne güzeldir yollarda olmak şimdi' diyordu işte ona gözleri parlayan, elleri üşüyen biri. yollardaydı işte, başka ne istiyordu ki, aşkın şehri ayaklarının altında kayıp gidiyordu, ayakları olması yeterdi, belki de çok düşünmesindi artık bunları, bir sonuç çıkarmaya çalışmasındı her şeyden. yürüsündü sadece. 'ne güzeldir yollarda olmak' yeterdi.

yaşlılık belirtileri

sürekli şikayetçi olmaktır. aslında bunun nedeni düşünülürse üzülür insan, çünkü bana göre nedeni ölümün yaklaştığını bilmektir. bunu bildiğimiz halde neden mi şikayetlerimiz artıyor hayatın kıymetini bilmek yerine? yaşlanana kadar neden kıymetini bilmediysek o yüzden işte.

serbest düşme

kafama pis sorular getiren eylemdir. insan kendini bıraktığı andan yere çarpana kadar ne hisseder? ya pişman olursa geri almak isterse yaptığını? 'hayatımın pişmanlığı' denen olay var ya, bundan başka bi şey konulamaz bu söz yerine, hayatınıza mal olur çünkü sonuç. ölüm düşmeden gerçekleşir belki de, o pişmanlık anında. içimden 3 saniye sayıyorum, bu kadar kısa bir zamanın taşıyamayacağı çok büyük bir pişmanlıktır belki de onu öldüren. ama eğer anlık mutlulukların en anlığını yaşıyorsa kimse ağlamasın arkasından.

doğru insan

'doğru insana rastlayana kadar herkes çoluk çocuktur. sonra bir bağ kurarsın ve bir de bakmışsın büyümüşsün. ya da o insana hiç rastlamazsın ve hiçbir zaman büyümezsin'*

ceketini verir misin diyen kıza banane diyen erkek

arda'dır o arda. devamında kıza tarzan gibi çıkmamayı öğütlemesi muhtemeldir.
http://www.youtube.com/watch?v=KPVOo9RRM48

ahmet kaya

http://www.izdiham.com/Ya...n-biz-asik-oluyorduk/1317
'devlet bize aşk bağlasa ya'

insan olmasaydınız ne olurdunuz sorunsalı

'insan mıyız ki?' şeklinde cevap verilecek sorudur.

bir kürtü anlamak

bir insanı anlamaktan farkı olmayan eylemdir. insanları milli kimliklerine göre değil kişisel olarak ve genel yargılardan uzaklaşarak yapıldığında gerçekleşecektir. bunu yapmak kolay mı değil tabi ki, sınıflandırmalara doymayarak yetiştiğimiz bir sistemde aileden başlayıp okul süreciyle devam eden hayatımızdaki önyargıları kırmanın kolay olmayacağı gibi.

ıspanak bar

arandığında bulunamamış, aramazken rastgele karşına çıkmış ama hala gidilmemiş iyi izlenimler edinilmiş bar.

edip cansever

'ben seni uzun bir yolda görürken görmedim ki hiç' diyerek çaresizliğini pek güzel anlatmış şairdir.