entry'ler (98)

sözlük yazarlarını mutlu eden cansız nesneler

kitaplar.

geri dönen sevgiliye söylenecek ilk söz

ben sana erken geldim.

kaşlarını incelten ve dövme yaptıran lanetlidir

on sekiz defa dövme yaptırmış olduğumdan lanetlenmiş bulunmaktayım.

siyaset

siyasetle ilk karşılaşmam evde babamın kitapları ve haberleri yorumlayış biçiminde oldu. ve bu zamanlar ben yedi sekiz yaşlarındaydım.
lisedeyken duvara siyasetle ilgili yazılar yazdığımda on beş yaşındaydım ve uzaklaştırma aldım.
ilk sokağa çıkıp yumruğumu havaya kaldırdığımda ise on altı.
üniversitede kollektif partilerin hangisinin bana hitap edeceğini merak ettiğimden bir yıl araştırdım. aileme ise daha iyi bir üniversite için tekrar hazırlandığımı söyledim.
bir yıl sonra kendimi bulacağım üniversitedeydim: odtü. günlerim sokakta elimde broşürler ile gectiginde on dokuz yaşındaydım. insanların en güzel yaşaması, sömürülmemesi için toplantılara katıldığımda ise yirmi.
okudum, en siktiriboktan kitabı. okudum, en ağır kitabı. okumaktan beynim ağrıyordu. bir şeyleri değiştirmek için çeşitli grevlerde bulunduğumda hep en son yalnız dönüyordum.
ve artık anladım. siyaset, özgürlük, mutluluk. o kadar saçma ki o kadar boş ki. bizler olmayını, varmış bir zamanlar ama kaybetmişız gibi davranıyorduk.
okulu bırakıyorum, daha çok kitap ve içki için çalışıyorum sadece. artık siyaset adına hiçbir bok duymak ya da görmek istemiyorum. bu yüzden gözümü gökyüzüne, kulağımı müziğe veriyorum. ölen insanlar ise dolabın arkasında isimleri hep var olacak. ama onlar için sokağa çıkıp, bağırmayacağım. ve inanın dostlar ne kadar toplanırsanız toplanın, bu dünyanın sizi dağıtacak kirli elleri vardır.
hiç bir insan ölmesin ve sömürülmesin diye verdiğim bedenimi toparlayıp siktirip gideceğim.
ha soğuktu bizi tıkıp dövdükleri odalar, ailemin artık ailem gibi olmadığını anladığım zamanlar. kaç arkadaşımı kaybettiğimi artık saymıyorum.
bu dünya sizin, istediğiniz yerde yaşarsınız fakat anladım ki en sonunda yaşam, insanlığa en uzak ve en son.
siyasetin olmadığı, belki de soyut olan her şeyin, hiçbir zaman somutlaştırılmayacağı yerde.

sabah uyanıldığında düşünülen ilk şey

şu sıralar hep finaller.

çocukluğa dair yanlış inanışlar

tanrı diye bir kavrama inanmak.

ölümü kolaylaştırmanın yolları

kitaplara dalmaktır. içlerine girip bir süre sonra dünyanı bulamamaktır. franz, sartre, paul, joyce. bunlar bu süreci daha da hızlandırır, daha da sancı çekersiniz nefes almak için.

içmek

şu sıralar tüm param, tüm zamanım ona gidiyor. hatta sırf bu yüzden borca girdik. şu hayatı çekilebilir kılan tek şey gözümde.

pamgnr

geçen muho yine plan yapmış kafasına göre. telwede oturulup muhabbet, içme olacakmış. bu sıralar çıkmadığım odamdan onun zoru ile götürülüyorum, gidiyoruz masa tanıdık sonra bir kaç arkadaş gelecek deniliyor. ve iki kız geliyor. ikiside farklı bir dünya ama belli diyorum anlaşırız. sonra ikiside güzel. konuşuyoruz muhabbet muhabbeti açıyor biri sanki yaşadıklarımın diğer hayatta karşılığı. sonra bir öğreniyorum aynı sözlükte yazıyormuşuz, hatta ben bunu bir kaç yazısını o kadar beğenmişim ki (#22357917) takibe başlamışım.
heh işte o yazar, selam olsun sana.
yüzün kadar güzel yazdıklarında. selam olsun.

doğru bilgi mümkün müdür

doğruluk, bizim bedenimizde doğup büyüyen ve ölen bir yapıdır.
ve tektir, beni, seni oluşturur buda. ve farklılıklar ile ayrılırız bu durumda benim doğru gördüğüm bilgi diyalektiliğin esiri olan doğada doğru kabul edilmez. hep bir değişim içinde olan yapılarda gelip geçiciliği yüzünden mümkün görülmez.
bu durumda doğru yoktur ve.yine bu durumda bizler yokuz. doğa durdugu zaman doğru bilgi ve biz var olacağız.

sabahın köründe uyumayan yazar sebepleri

düşünceler ağır bastığı vakit, sıraya koyamıyoruz zamanı gece güneş doğunca da gece oluyor dünyamızda.

dört mevsim dinlenilesi şarkılar

http://www.youtube.com/watch?v=2AudTBMW_YU

yazarlara piyango çıksa alacakları ilk şey

bir çok kişinin kaybettiği insanlığı onlara geri alırdım.

ve çeliğe su verildi

"hayat denen orospuyu yenmek için ne yaptın?
ne yaptın kırmak için bu demirden çemberi-...
ve hüzünle cevap verdi kendi kendine:
-bu sefer her şeyi yaptım."

tribal

cristal castles: air war, baptism.

ahlak kişiye göre değişir mi sorunsalı

ahlak evrensel olmadığı için kişiye göre pek tabii değişebilir. ama bu değişimi dizginleyen hep bir şeyler vardır toplum gibi. bu durumda evrensel olmayan ahlak, tam anlamıyla kişiye görede belirlenemez. diyalektik olmadığı zaman sorun ortadan kalkacaktır. ve diyalektik hep olağandır.

cinayet romanı sonuna yazılabilecek en son cümle

cehennemde egemenlik yeğdir
cennette uşaklığa.

sözlük yazarlarının itirafları

ne kadar sahtesiniz.

kendi annesi ile ilişkiye giren yahudi

(bkz: womb)

okunması gereken kitaplar

gündüz vassaf- cehenneme övgü.
james joyce-ulysses.
ezilenler pedagojisi-paulo freire.