bugün
- hz muhammed ayı dikey mi yatay mı böldü18
- spaceglider25
- kocam bana yetmiyor diyen kadın9
- yiğit bulut12
- milli eğitim bakanının halka gerizekalı demesi28
- lgs de 36 türkiye birincisi aynı imam hatipten28
- pandela 316
- as maca16
- türkiyeli olan yazarlar10
- kucakta yatağa kadın taşırken üst limitiniz kaç kg15
- mobbing ile nasıl başedilir9
- yatakta ceset gibi yatan kadına yapılacaklar18
- gocu10
- siyan giyen adam13
- sözlükteki alfalık yarışının kaybedeni13
- pardonadinizasizmi14
- anın görüntüsü14
- gocu'nun online olması8
- kendi kendine karakter ve npc ler tasarlayan ai19
- arapzon9
- knk kapak fotomu blade runner 2049 daki10
- sürekli çişin gelmesi16
- gocu ne iş yapıyor sorunsali9
- kibar erkeklere top demek9
- sözlükten kaç sevgili edindiniz10
- fotokopici bi erkek10
- hadisle ayet çelişirse hadisle amel edin31
- mühendis erkeklerin çekici olması14
- suriye9
- israil16
- sözlük kızlarına yavşarken dikkat edilecekler22
- hz muhammed karikatürü yayınlamak özgürlüktür9
- apaçi esnaf modeli turizmi bitirdi10
- 15 temmuz 2016 da ne yapıyordunuz12
- gaziantep fk8
- 15 temmuz demokrasi ve milli birlik günü17
- yazarların gitmek istedikleri gezegen11
- 15temmuzda ölenlerin telef oldugu gerçegi15
- tek tokatta bayıltırım dediğiniz sözlük yazarları9
- kendinden kaç yaş küçük biriyle evlenirsin24
- ara verelim diyen sevgili18
- hadis inkarcılığı rehabilitasyon merkezi9
- yazarların bitirme tezi konuları10
- hannover 969
- aslan burcu erkeği17
- ağrıdan uyuyamamak19
- as maca senin attığın capsleri inci sözlükte11
- sevişirken bana orospu de diyen kadın19
- abdulkadir geylani'nin allahı düşmekten kurtarması17
- kuranda namaz kılmanın olmayışı32


entry'ler (717)
paylaşılmayandır.
Uzun yıllar sonra Uludağ sahalarına dönen yazar.
Muaviye ve Yezid'den övgüyle bahseden şeriat sevdalısı kimse.
bir gollum olamaz.
Suriye Devrimcileri ve Muhalifleri Konseyi başkanı. RTE'nin Ortadoğu'da parlattığı new age imam star.
liseden yeni mezun olmuştur.
antalya sıcağında göt kadar klimanın altında 1.85lik bir adamın sığmasının mümkün olmadığı ilkokul sıralarında girdiğim sınav. bir de atatürk köşesi yapmışlar, hüzünlendim valla mini mini birler sizi.
tekrardan açılan ve sistemi raya giren sözlük.
Yunanistan sokak gösterilerinde görünen anarşist grup.
An itibariyle trend topicden düşmüş ya da Twitter Türkiye editörler tarafından spamlanmıştır.
aleminde tek değildir. Bunun gibi binlercesi mevcut.
birkaç ptc sitesi:
(bkz: easycash2011)
(bkz: bigeurobux)
birkaç ptc sitesi:
(bkz: easycash2011)
(bkz: bigeurobux)
http://www.gercekgazetesi...e-haz%C4%B1rlan%C4%B1rken kıdem tazminatı muharebesine hazırlanırken
akpnin kendi deyimiyle ustalık döneminin ilk icraatı, belli ki iş güvencesi açısından işçi sınıfının pratikteki en önemli mevziine göz dikmek, kıdem tazminatını kaldırmaya girişmek olacak.
bu hakkın kaybedilmesi, türkiye burjuvazisinin on yıllardır süren bir hayalinin gerçekleşmesi, omzundan büyük bir yükün kalkması anlamına geliyor. peki işçi sınıfının örgütleri olarak sendikalar, konfederasyonlar bu saldırıyı göğüslemeye, sadece göğüslemek de yetmez püskürtmeye hazır mı?
akpnin işçi bürosu gibi çalışan hak-i̇şi bir kenara bırakırsak, türk-i̇ş ve di̇sk için de bunu söylemek mümkün değil. hükümetin nabız yoklama ve ısındırma hamlelerinin ardından hızlı bir taarruz sürecinin başlayacağı şimdiden belli olduğu halde, henüz her iki konfederasyon cephesinde de ciddi bir hazırlık başlamış değil. daha da kötüsü, türk-i̇ş, örgütlü olduğu işyerlerindeki işçileri mücadeleye çağırmak yerine yatıştırmaya çalışıyor. 15 temmuzda türk-i̇ş genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında mustafa kumlu, işçilere kıdem tazminatı kalkacak diye paniğe kapılmayın diyerek bu hakkın gasp edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. i̇şçiler mücadeleye atılmadan, evlerinde otururken konfederasyon yöneticilerinin bugüne kadar savunabildikleri bir mevzi oldu da, biz bilmiyoruz herhalde. kumludan öğrenmek lazım!
kumlunun hesabı farklı tabii. kıdem tazminatı bugün öyle bir noktada ki, işçi sınıfının sınırlı bir kesiminin bile bu saldırının içeriğinin farkına varması, çığ etkisi ile büyüme potansiyeli taşıyan, sendika bürokrasisinin dizginleyemeyeceği bir mücadelenin fitilini ateşleyebilir. bu nedenle türk-i̇ş yönetimi başından itibaren mümkün olduğu kadar kendi kontrolünden çıkmayacak biçimde süreci yönetme, yasak savma şeklindeki eylemlerle geçiştirme eğiliminde olacağının sinyallerini veriyor.
di̇sk ise özellikle tarihsel olarak kıdem tazminatı mücadelesinin merkezinde yer alan bir konfederasyon olarak o dönemin hakkını veren bir noktada değil. kıdem tazminatının, bugün özellikle kriz dönemlerinde toplu işten çıkarmaları ciddi bir maliyet haline getirerek fiilen işçilere iş güvencesi sağladığı gerçeğini görmezden geliyor. meseleyi anti-demokratik çalışma yasalarına karşı olma gibi sınıfsal temelden yoksun bir bakış açısıyla değerlendiriyor.
hükümetin sendika istatistiklerini açıklama kozu, en çok 70li yıllara oranla gücü kat be kat zayıflamış olan di̇ski etkileyecektir. i̇statistiklerin açıklanması, işkolu barajı üzerinden sadece yetkinin kaybedilmesi değil, sendikaların tepesine çöreklenen bürokrasi açısından elde ettikleri avantajları da kaybetmesi anlamına gelecektir. türk-i̇şe bağlı birçok sendikanın da benzer bir duruma düşmesi söz konusu olabilir. dolayısıyla hükümetin kıdem tazminatına direnenlere karşı bu kozu oynama ihtimali var.
buraya kadar çizdiğimiz tablo karamsar görünse de aslında değil. çünkü işçi sınıfı saflarında işyerlerinden başlayarak sınırlı da olsa bir hareketlilik var. bir dizi işkolunda, çeşitli yerlerde direnişler devam ediyor. i̇şçiler sendikal haklarına sahip çıkmak için mücadele ediyor. bazı sendikalar, konfederasyonlarını önümüzdeki dönemde daha fazla zorlayacaklarını, konfederasyon ayrımı gözetmeksizin işçi sınıfının dayanışması ve birlikte mücadelesi için çalışacaklarını gösteren adımlar atıyorlar. bu adımların yarıda kalmaması için, mücadele çağrısı yapan sendikaların bir an bile kaybetmeden işyerlerinden başlayarak bu mücadeleyi örmeye girişmesi ve tüm güçlerini seferber etmesi gerekir. konfederasyon yönetimlerini köşeye sıkıştırmak, geri adım atılmasının önüne geçmek ancak o zaman mümkün olacaktır.
di̇sk, konuyla ilgili olarak türk-i̇ş ile aynı gün gerçekleştirdiği basın toplantısında i̇şçi sınıfının bugüne kadar uğrunda bedeller ödeyerek kazandığı hakların elinden alınmasına asla göz yummayacağız. bu uğurda mücadele etmeyenleri de tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa bırakacağız. şeklinde açıklama yapmıştı. di̇ske bağı işçiler bu sözlerin takipçisi olmalı, di̇sk yönetiminin mücadeleden geri durduğu bir an bile olsa onları sadece tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa bırakmamalı, hesabını sormalıdır. türk-i̇şteki işçilere ise tekel mücadelesinin dersleri yeter.
ve gelelim keske. bugün kıdem tazminatı saldırısının kamu emekçileri üzerinde bir etkisi olmayabilir. ama bu mevzi kaybedilirse, bütün işçi sınıfı kaybetmiş olacak. yarın sıra kamu emekçilerinin iş güvencesine gelecek. kesk üyesi emekçilerin özellikle polis barikatlarının önünde sıklıkla attıkları bir slogan vardır: biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz? bugün kesk, kıdem tazminatı saldırısına karşı mücadelede var gücüyle yer almazsa, yarının işçilerinin tümüyle güvencesiz çalışması sorumluluğunun yükünü omuzlarında taşır.
o halde gün, kamu emekçisiyle özel sektör işçisiyle, ev kadınıyla emeklisiyle, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle bütün işçi sınıfının seferberlik günüdür. yeni kazanımlar elde etmek için son mevzii savunmak, örgütlülüğü arttırmaktan başk
akpnin kendi deyimiyle ustalık döneminin ilk icraatı, belli ki iş güvencesi açısından işçi sınıfının pratikteki en önemli mevziine göz dikmek, kıdem tazminatını kaldırmaya girişmek olacak.
bu hakkın kaybedilmesi, türkiye burjuvazisinin on yıllardır süren bir hayalinin gerçekleşmesi, omzundan büyük bir yükün kalkması anlamına geliyor. peki işçi sınıfının örgütleri olarak sendikalar, konfederasyonlar bu saldırıyı göğüslemeye, sadece göğüslemek de yetmez püskürtmeye hazır mı?
akpnin işçi bürosu gibi çalışan hak-i̇şi bir kenara bırakırsak, türk-i̇ş ve di̇sk için de bunu söylemek mümkün değil. hükümetin nabız yoklama ve ısındırma hamlelerinin ardından hızlı bir taarruz sürecinin başlayacağı şimdiden belli olduğu halde, henüz her iki konfederasyon cephesinde de ciddi bir hazırlık başlamış değil. daha da kötüsü, türk-i̇ş, örgütlü olduğu işyerlerindeki işçileri mücadeleye çağırmak yerine yatıştırmaya çalışıyor. 15 temmuzda türk-i̇ş genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında mustafa kumlu, işçilere kıdem tazminatı kalkacak diye paniğe kapılmayın diyerek bu hakkın gasp edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. i̇şçiler mücadeleye atılmadan, evlerinde otururken konfederasyon yöneticilerinin bugüne kadar savunabildikleri bir mevzi oldu da, biz bilmiyoruz herhalde. kumludan öğrenmek lazım!
kumlunun hesabı farklı tabii. kıdem tazminatı bugün öyle bir noktada ki, işçi sınıfının sınırlı bir kesiminin bile bu saldırının içeriğinin farkına varması, çığ etkisi ile büyüme potansiyeli taşıyan, sendika bürokrasisinin dizginleyemeyeceği bir mücadelenin fitilini ateşleyebilir. bu nedenle türk-i̇ş yönetimi başından itibaren mümkün olduğu kadar kendi kontrolünden çıkmayacak biçimde süreci yönetme, yasak savma şeklindeki eylemlerle geçiştirme eğiliminde olacağının sinyallerini veriyor.
di̇sk ise özellikle tarihsel olarak kıdem tazminatı mücadelesinin merkezinde yer alan bir konfederasyon olarak o dönemin hakkını veren bir noktada değil. kıdem tazminatının, bugün özellikle kriz dönemlerinde toplu işten çıkarmaları ciddi bir maliyet haline getirerek fiilen işçilere iş güvencesi sağladığı gerçeğini görmezden geliyor. meseleyi anti-demokratik çalışma yasalarına karşı olma gibi sınıfsal temelden yoksun bir bakış açısıyla değerlendiriyor.
hükümetin sendika istatistiklerini açıklama kozu, en çok 70li yıllara oranla gücü kat be kat zayıflamış olan di̇ski etkileyecektir. i̇statistiklerin açıklanması, işkolu barajı üzerinden sadece yetkinin kaybedilmesi değil, sendikaların tepesine çöreklenen bürokrasi açısından elde ettikleri avantajları da kaybetmesi anlamına gelecektir. türk-i̇şe bağlı birçok sendikanın da benzer bir duruma düşmesi söz konusu olabilir. dolayısıyla hükümetin kıdem tazminatına direnenlere karşı bu kozu oynama ihtimali var.
buraya kadar çizdiğimiz tablo karamsar görünse de aslında değil. çünkü işçi sınıfı saflarında işyerlerinden başlayarak sınırlı da olsa bir hareketlilik var. bir dizi işkolunda, çeşitli yerlerde direnişler devam ediyor. i̇şçiler sendikal haklarına sahip çıkmak için mücadele ediyor. bazı sendikalar, konfederasyonlarını önümüzdeki dönemde daha fazla zorlayacaklarını, konfederasyon ayrımı gözetmeksizin işçi sınıfının dayanışması ve birlikte mücadelesi için çalışacaklarını gösteren adımlar atıyorlar. bu adımların yarıda kalmaması için, mücadele çağrısı yapan sendikaların bir an bile kaybetmeden işyerlerinden başlayarak bu mücadeleyi örmeye girişmesi ve tüm güçlerini seferber etmesi gerekir. konfederasyon yönetimlerini köşeye sıkıştırmak, geri adım atılmasının önüne geçmek ancak o zaman mümkün olacaktır.
di̇sk, konuyla ilgili olarak türk-i̇ş ile aynı gün gerçekleştirdiği basın toplantısında i̇şçi sınıfının bugüne kadar uğrunda bedeller ödeyerek kazandığı hakların elinden alınmasına asla göz yummayacağız. bu uğurda mücadele etmeyenleri de tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa bırakacağız. şeklinde açıklama yapmıştı. di̇ske bağı işçiler bu sözlerin takipçisi olmalı, di̇sk yönetiminin mücadeleden geri durduğu bir an bile olsa onları sadece tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa bırakmamalı, hesabını sormalıdır. türk-i̇şteki işçilere ise tekel mücadelesinin dersleri yeter.
ve gelelim keske. bugün kıdem tazminatı saldırısının kamu emekçileri üzerinde bir etkisi olmayabilir. ama bu mevzi kaybedilirse, bütün işçi sınıfı kaybetmiş olacak. yarın sıra kamu emekçilerinin iş güvencesine gelecek. kesk üyesi emekçilerin özellikle polis barikatlarının önünde sıklıkla attıkları bir slogan vardır: biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz? bugün kesk, kıdem tazminatı saldırısına karşı mücadelede var gücüyle yer almazsa, yarının işçilerinin tümüyle güvencesiz çalışması sorumluluğunun yükünü omuzlarında taşır.
o halde gün, kamu emekçisiyle özel sektör işçisiyle, ev kadınıyla emeklisiyle, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle bütün işçi sınıfının seferberlik günüdür. yeni kazanımlar elde etmek için son mevzii savunmak, örgütlülüğü arttırmaktan başk
iran pazarında çalışan bir tur şirketi.
hastir yine işe geç kaldım.
o değilde iranlı bir iktisat öğrencisinin akdeniz üniversitesinde sanırım idt dersinde, hocanın iranın neresindensin sorusuna kürdüstan diye cevap vermesi aklıma geldi. çocuğa herkes "ööö biz öle demiyoruz aslında" mealinde bakışları sonunda çocuk ne yaptığının farkına vardı. işte böyle değiştirsek değiştirmesek de ahanda biri gelir, irandan, suriyeden, ıraktan, bütün anfiyi göt eder basar gider.
planlı ve pusu kurup oynatmaya çalışan akrabalar oldukça bu tür birçok sebebimiz olacak.
gençlik ya da lise yıllarında muhtemelen iron maiden gibisinden metalcilerin tişörtlerinin başına gelen vuku. yıllarca him'li, metallica'lı tişörtler giyilir. bazıları abartır üniversite yıllardında giyer. ancak işe girip büyüdüğünü ve babanın sana para yollamadığını fark ettiğin an, en sevdiğin metal tişörtleri sadece yatmak için kullanılan kıyafetlere dönmüştür.
çamur değil, taş atıyoruz. hopa'yı sindirseniz iyi olur. Polisiniz elinde son model silahlar varken, bizden size çamur atma inceliği beklemeyin. zira taş da yetmiyor artık. bak Metin lokumcu hocaya onu da öldürdünüz.