bugün

entry'ler (13)

selahattin demirtaş

lider...

insan eti yemek

neden uç bir sapıklık, yamyamlık olarak değerlendirildiğini aslında kimsenin bilmediği eylem.

bir cevabı olan var mı? insan eti gerek protein yapısı olarak gerek de biyokimyasal olarak diğer beslenen hayvan etlerinden farksız ve aşağı yukarı aynı lezzette. tad farklılığı ise sadece yağ oranı ve tabiiki insanın 2 ayak üstünde durması ile dağılımı yüzünden farklı. alışsanız seversiniz bence.

pkk lıların ölümüne sevinen kişi

her insan biraz ölü sevicidir. her insan kan/et/kırılmış kemik parçalarını sever.

hangimiz değiliz ki?

kan içmek

ılık ılıkken, kaynağına ağız dayayarak yapılması gereken eylem. taze kan bir nevi abı hayattır, yaşamın özütüdür.

aşık olunan kadının yüzünü jiletle soymak

seni benim gözümle kimse görmesin gayesiyle yapılmış eylem.

saç diplerinden başlamak, alın çıkıntısı boyunca inip şakaklardan o güzel tombul yanaklara inmek gerek. ne fazla derine inmek ne de alt deriyi yanak kaslarına yapışık bırakmak gerek. arada az bir yağ dokusu olacak, işte orada bırakmak lazım. sonra güzel üçgen çenede bitirmek...

göz kapaklarını bırakmalı, gözlerin de karanlığa ihtiyacı olacak. karanlık daim olan günlere dek. bu günlük bu kadar yeter...

vajina bıçaklamak

kadının doğurganlığını sona erdirecek en büyük günahlardan. sadece bir bedeni değil, kadının kasıklarında bekleyenleri de öldürmek.

ardarda ama rastgele değil nizami darbelerle, karnabahar gibi pörtük pörtük edene dek kıymaya çevirmekten bahsediyorum. canice...

kan revan içinde sevişmek

hayatın değerini anlamak için yaşanması gereken haz.

bıçak benim elimde, sen altımda inliyorsun. zevkten mi yoksa karnına açtığım yarıktan dolayı acıyla mı inliyorsun. bilemem. bakalım ilk kim ölecek. sonu kanlı olacak...

kolu ve bacağı olmayan bir kadınla sevişmek

kafası yerindeyken keyifsizdir. içinden elektrik akımı geçen bir kafa hazzı zayıflatır.

son ve kesin bir darbe.

adet kanına süt karıştırıp içmek

adet doğmamış çocukların kanlı gözyaşı, süt yeni bedene doğanın armağanıdır.

zıtlıkların kusursuz uyumudur.

safaky

belki de çoktan ölmüştür.

ceset

ruhun posası, tazeyken üzerinde tüten acıları ve karanlığı hissetmek ve dokunmak...

ölü geride kalanların ruhunu besliyor, bir kısmına da haz veriyor. belki de o yüzden bazılarımız böyle tapıyor.

kan

paslı bir lezzeti olan kızıl su.

anlamak için pıhtılaşmaya yüz tutmuş halini hafifçe dil üzerinde tutup somurmak kafi; o an yaşamın, etlerin arasından süzülmüş demirin tadını alacaksınız.

ölüm

her canlının ölesiye korktuğu son.

ölümden mi ötesini bilememekten mi korkuyoruz, asıl soru bu? korkmaya gerek var mı? ölüm bir son değil; ölüm kederin bittiği gün; olabildiğince acılı ve çığlık çığlığa olmalı ölüm. ıstırabı bedeni aşıp ruha nakşetmeli; bedene aynı anda saplanan onlarca çivi gibi, tırnakların kerpetenle sökülmesi gibi, kafatasını delip beyne giren bir matkap ucu gibi olmalı ölüm.

kan her yeri kaplamalı, yıkamalı her noktayı. biliriz ki kanla yıkanan beden, hiçbir sıvıyla temizlenemeyecek kadar kirlenir.