bugün

entry'ler (44)

beyaz tv

yayın politikasındaki iğrençlik çalışanlarına da sirayet etmiş kanal. her biri birbirini yer, dedikodudan, ayak oyunlarından geçilmez bir mekan. Allah kimsenin yolunu düşürmesin.

kazağını sırtına asan ibiş

90'lardan kalan ibiş güruhundandır. kazağını üzerine giymez, onun yerine kolları gössünde olacak şekilde sırtına asar. ibiş gibi göründüğünün farkında değildir. hatta kendisini iyi bir bok yapıyormuş sanır. tam dayaklıktır. millet kendisiyle taşşak geçerken o artist artist ortalıkta gezinmeye devam eder.

en yakındaki kitabın son cümlesi

ne şerefli bir an...

jailbreak

ios 6.0 ve 6.0.1'e unthethered jailbreak yapılamaması nedeniyle "jailbreak dönemi kapanıyor mu" dememe neden olan iphone modifikasyonu. sürüm 5.1.1'de takıldılar kaldılar. thethered işi zor be.

eski sevgiliden kalan hatıra

eski sevgiliden kalan hatıra varsa o "eski sevgili" olmamıştır henüz.

atratürk öldü

hetretürk'ün özlü sözü.

yazarların şu an aklından geçen yemekler

kuşbaşılı kaşarlı sampi pidesi.

nizamiyede taraf okumak

zor ancak imkansız değil. ben yaptım. askerliğimi yaptığım nizamiyede her sabah dönemin en sakıncalı gazeteleri olan taraf ve radikal okudum her sabah.

askeri kantin de taraf gazetesi okumak

nizamiyede taraf okumak

rüyada başbakanı görmek

dün gece başıma gelen olay. rüyamda başbakanla aynı arabada seyahat ediyorduk. yanımızda beyaz ve şu an hatırlamadığım popüler bir kadın daha vardı. onlardan ayrıldıktan sonra uğur dündar'la bir masa başında sohbet etmeye başladık. neye yormak lazım?

sigarayı bırakmak

bırakmaya çalışanlara bir tavsiye: ginseng, b vitamini ve balık yağı kombinasyonu.

bu üçünü sabah kahvaltısından sonra içiyorsunuz. internetten çok araştırıp sigarayı bırakmaya yardımcı olduğuna dair hiçbir şey bulamasam da ilk aldığım günlerde sigarayı kolay bırakabilme iradesini gördüm kendimde. sigaraya elim gidiyor ancak içerken çok fazla keyif alamıyor ve yarıda söndürüyordum. ilk günlerde yaşadığım etkiler yavaş yavaş azaldı. şu anda günde bir buçuk pakete devam ediyorum.

bırakabildim mi? hayır. ama belki ilk günler yaşadığım psikoloji bazı arkadaşlarda daha olumlu etki yapar ve onlar bırakabilir. denemekten zarar gelmez.

kanal a

işten çıkarttığı ya da kendi isteğiyle ayrılan personelinin açtığı davalar sonrası dünyanın tazminatı ödeyen, o güne kadar deli dumrul gibi astığı astık kestiği kestik, o saatten sonra kuzu kesilmiş medya kuruluşu. fazla mesai bile ödüyorlar artık. bir de duydum ki saat 18:00'i bir dakika geçtiğinde mesai ödememek için çalışanlarını evine postalıyormuş.

beauty in black

videosu rezalet derece kötü, kendisi iyi olan parça.

cem garipoğlu nun kırmızı bültenle aranması

içişleri bakanı'nın verdiği sevindirici haber. dün itibariyle 10 gündür kırmızı bültenle aranıyormuş kendisi. bakan da olayın üzerine hassasiyetle gidildiğini ve kendisinin de süreci yakından takip ettiğini duyurdu...

ülker dondurmanın diğer markalardan iyi olması

bir nevi ülkere "uludağ sözlük'e reklam ver" çağrısıdır. desteklenmesi gereken bir slogandır, tabi ki algida reklam vermeyi teklif edene kadar.

cem garipoğlu

özel harekattan ergenekon'a bulaşmış bazılarının kontrgerilla taktikleriyle şeytanın aklına gelmeyecek yerlere gömdükleri koca mühimmatı, el bombalarını, lav silahlarını bir çırpıda buluveren devletin saklandığı yerden çıkartmakta zorlandığı şey...
fare gibi girdiği delikten çıkırtılmasını istediğim, çıkartılması istenilen...
yakalanması adalete olan güveni perçinleyecek şey...

diplomasi muhabiri

sabah akşam dışişleri bakanlığı ve ab genel sekreterliği haberlerini takip eden, gece resepsiyon resepsiyon gezen muhabir profilidir. "monşer" diye çağırır genelde vakit geçirdikleri yerler nedeniyle piyasanın diğer alanlarına bakan gazetecileri bu alana bakan habercileri. zaman zaman bazılarının bu ünvanı hak edecek şekilde davrandıklarıysa çok doğru bir saptama olacaktır.

büroda arkaya geçip mal mal monitöre bakan insan

olmaması gereken insan tipidir. şöyle ki:
büroda bilgisayarınızın başına geçmiş çalışmaktasınız, ya da keyif değil mi kardeşim, sözlüğe entry'ler döşüyorsunuz ya da okuyursunuz. işte tam o anda sözü geçen mal arkanıza gelir. aslında büro içinde mal mal volta atarken seri bir şekilde sıra sizin bilgisayarınıza gelmiştir ve bakar da mal mal. o anda monitörü alıp kafasında parçalayasınız gelir, sinirleriniz bozulur. şöyle bir dönüp bakarsınız anlamaz hatasını. kolunuzu koltuğun üstüne atarsınız "eeee aga naber, keyifli mi bari yaptıklarıma bakmak, ne mal mal bakıyorsun bilader bi siee..." der gibi bakarsınız. gecikmeli olarak aksak beyni yerine gelir ve yavaş yavaş bilgisayarınızın başından uzaklaşır. bir dahaki tacizine kadar rahat edersiniz. ancak o beyinsiz herkesi kendisi gibi sandığından unutacağınızı sanır. ya da gerizekalı gerçekten bunun yaşandığını hemen unutuverir. birkaç gün geçer ve yine damlayıverir...

maaşını zamanında alamayan personel

dünyanın en mutsuz personelidir. çalışır, çalışır ve çalışır ama bilir ki maaşının yatacağı gün meçhuldür. kredi kartlarının son ödeme tarihi geçer, faturaları dersen faizleri almış başını gitmiştir ama o bekler, yine bekler, yine bekler. ümittir onu ayakta tutan.

kadınla aynı çuvala konulan şeytanın ilk sözü

dehşete düşen bir ifadenin ardından büyük pişmanlıkların dile getirildiği yakarıştır.