bugün

entry'ler (330)

tatilin ilk günü sabahın köründe kalkmak

işe gitmek için yapılan eylemdir. millet için tatil 3 gün öncesinden başlamıştır ama benim için tatil bugün başlayacak.

sevgilinin ailesiyle tanışmak

gereksiz kasılmaya neden olan hadisedir. fazla samimi olmamak gerek. zamanı gelince istemediğin kadar sık görüşülür nasıl olsa.

31 mayıs olayları

habersiz kalmamak için saniye saniye twitter olsun sözlükler olsun takip ettiğim eylemdir. günlerdir o kadar şaşkınlık içerisindeyim ki doğru düzgün hiçbir şey yazamadım. deyim yerindeyse resmen kal geldi. polislerin insanlığa sığmayan hareketlerine şahit olduktan sonra, kendi çocukları yaşındaki kızlara ettikleri hakaretleri ve muameleyi duyup okuduktan sonra elim ayağım buz kesti diyemedim yazamadım hiçbir şey. ömrüm boyunca kimseye bed dua etmedim ama 6 gündür bu adamlara ettiğim bed duanın haddi de hesabı da yok. hakettiğinizi yaşarsınız inşallah.

şehir dışında üniversite okumak

zordur şehir dışında üniversite okumak. her zorlukla sadece kendiniz başetmek zorundasınızdır. maddi manevi her türlü zorluklarda sadece kendiniz varsınızdır. etrafınızdaki insanların sizi kandıracağını ya da çıkarsız yanınızda olduklarını görmenizle başlar ve evin maddi her türlü maddi giderleriyle harçlığınızı ayarlamanızda hayatta para yetirme olgusunu öğrenmeye başlarsınız. sonra da hayatı yavaş yavaş öğrenmeye başlarsınız. ya ailenizden gördüğünüz eğitimi unutmaz ona göre yaşarsınız ya da ne olduğunuzu unutursunuz yazık edersiniz her şeye. seçim sizindir.

1 mayıs işçi bayramında çalışmak zorunda olanlar

polis değilim, doktor değilim, ağır sanayi işçisi de değilim ama fabrika müdürünün egosu tatmin olsun diye çalışıyorum bugün. kendisi şuan uyuyordur sanırım.

kızların ilanı aşk etmesi

ederlerse kaşar olurlar etmezlerse de kezban olurlar hislerini sakladıkları için.

en yakın arkadaştan soğuma sebepleri

sevgilisi olunca ailesine devamlı olarak sizin adınızı vererek sizin bile haberiniz olmadan sizi kullanması. sevgilisi olmadığında 7/24 yanınızdayken sevgilisi olduğunda sadece 'anneme sendeyim dedim bozma' demek için araması gibi davranışlar baş sebeplerdendir.

kredi kartı borcu

bir türlü kapanmayan, bu da yetmezmiş gibi faizi ile bizlere duyduğu sevgisini günden güne arttırandır.

üniversite tercihi yapacaklara tavsiyeler

sırf aileniz istedi diye bir bölümü tercih etmeyin. ben bunun acısını 3 yıldır yaşıyorum. sevmediğim bir meslekte üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. ama inanılmaz derecede mutsuzum. yaptığım işten hiç memnun değilim, beni kesinlikle mutlu etmiyor ama madem okuduk mecburen çalışacağız mantığı ile hala hata yapıyorum. bakalım nereye kadar bu bana işkence gibi gelen iş hayatını sürdüreceğim?

beklenti

üzücüdür. kişiye göre değişir beklentiler. kimi sınavlarının iyi neticelenmesini bekler, kimi sorunlarını aşabilmeyi,kimi eski iyi olan sağlığına kavuşmayı, kimisi ise sevdiğini bekler. bildiğim tek şey beklentilerin insanı yormasıdır. bekleme süreci zordur, sancılı geçer. sabretmek lazım gelir. ama gösterilen sabır da beklemek de ziyadesi ile üzer ve yorar insanı.

meslegini sevmemek

her günün işkence gibi geçmesine sebep olandır. nadirdir ülkemizde yaptığı işi seven kişiler. gönlüm isterdi ki yaptığı işi seven kişilerin grubunda olsaydım ama ne yazıkki olamadım. yıllardır yalnız yaşamanın verdiği bıkkınlıkla artık hiçbir şeyden keyif almamaya başladım. her şey sıradanlaştı. ailemi daha çok özler oldum. eve geldiğimde sadece dört duvarla sohbet etmekten, her gün sabahın 06:00 da uyanıp, yoğun, kıymet bilinmeyen ama türkiye'nin en büyük fabrikalarından birinde çalışıyor olmanın bezikliği ile güne başlamaktan ve artık yaşımın da 30 a yaklaşıyor olmasından dolayı kolay yorulmaktan, mücadele ve sabrımın eskisi gibi olmamasından kaynaklı kolay demorilize olmaktan sıkıldım.
yaptığınız işi seviyorsanız inanın hayat her zaman çok daha güzel olur. naçizane tavsiyem; istemediğiniz bölümde okumayın, istemediğiniz işi yapmayın. hayat cidden çekilmez hale geliyor.

vestel city

bir işletmenin çalışanına verdiği değer, elemanlarına sunduğu imkanlardan ve yedirdiği yemekten anlaşılırmış düşüncesine bakılırsa çalışanına zerre değer vermeyen avrupanın en büyük fabrikasıdır. işe girene kadar türlü sınav ve mülakatların yapıldığı, durmadan çalışılan, işin hiç sakinleşmediği, normal, insani boyutlara gelmediği, insanın huzurunu bozan, sinir stres sahibi yapan en büyük fabrikadır. bazılarına göre burada hayat çok güzelken bazılarına işkence gelir. bu da çalışılmış olan bölümden ileri gelmektedir. eğer zamanla yarışılan, herkesin işinin acil olduğu ithalat ve ihracat bölümündeyseniz gerginlikten ikiye ayrılacak kıvama geliyorsunuz. daha 3 aylık eleman olmama rağmen istifa ettim ama kabul edilmedi. bakalım nereye kadar gidecek. gittiği yere kadar diyoruz efendim.

ayrıca eklemeden geçemeyeceğim en önemli nokta ise işe alındıktan sonra belli bir eğitimden geçmeden direkt olarak sizi işin içine atarlar burada. tıpkı yüzme bilmeyen bir insanı denizin ortasında en derine atmak gibidir. ciddi ölçüde deneye deneye öğrenirsin burada işi.
hem başımıza icat çıkarmayın eskiden eğitim mi varmış değil mi efendim?

sınavda üçüncü kağıdı isteyen öğrenci

doğduğundan bu yana başına gelenleri yazan öğrencidir. hiçbir zaman üçüncü kağıda ihtiyaç duymadım. kısa ve öz yazardım.

öğrenciliğin keyifli yanları

öğrenciyken farkına varılmayan yanlardır. mezun olursun, işe girersin anlarsın o zaman öğrenciyken ne kadar rahat olduğunu. hele iş yerinde rahat değilsen, işini severek yapmıyorsan sık sık anarsın o günleri.

pazar günü evde yalnız oturmak

sıkıntıdan patlatır insanı. sıklıkla içinde bulunduğum durumdur. nefret ederim pazar günlerinden.

yazarların hala izlerini taşıdıkları yaraları

beş kere tekrarlanan beyin ameliyatından kalma kafanın birkaç yerinde yer edinen dikiş izleri.

erken evlenen insanlar

belli bir zaman beklenince bir haltın olmadığını bilen insanlardır.

yazarların bugün düşündükleri

bugün neden böyle mutsuzum? neden bir şeylerin eksik olduğunu düşünüyor ve o eksikliğin ne olduğunu bulamıyorum. bu farklı düşünceler neden mütemadiyen beni bulmakta? sıfır düşünceyle sadece günümü yaşayabileceğim zamanlarım sadece geçmişte mi kaldı, geriye gelmeyecek mi o günler?

kızların ondan zarar gelmez dediği erkek

kızların genellikle yanlış tespit yaptığı erkeklerdir.

sözlük yazarlarının düşünceleri

kariyer, ilerlemek, para ve pul hayatını belli standartlarda sürdürebilmek olması gerekenlerin arasında. ama tüm bunların hayatın ta kendisi olması, sağlıktan, huzurdan üstün tutulması normal mi? önemli olan önce mutlu ve sağlıklı olmamız, huzur içinde yaşamımızı sevdiklerimizle sürdürebilmemiz değil miydi?