bugün
- ankarayı öven tip19
- mert hakan yandaş29
- rusların en iyi olduğu şeyler26
- anın görüntüsü13
- manyak olmaya karar verdim10
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı21
- sokak köpeklerini isteyen evinde baksın8
- galatasaray15
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması15
- ismail kartal11
- sokak hayvanları uyutulacak29
- age of empires'in üstüne oyun var mı9
- kaza yerinin tespiti iran ihası tarafından yapıldı8
- bugün üike olarak resmi yastayız13
- şeriat ülkesinde bir kadın nasıl öldürülür8
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl20
- türk kızları neden gülümsemiyor9
- icardi190536
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak12
- fenerbahçe büyüklüğü11
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı14
- bir şarkı sözü der ki12
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi14
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz17
- icardi1905'i silip atmak20
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı15
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider9
- ellerim bos gonlum hos10
- karınızla gratise gider misiniz10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- karınız olsa döver misiniz9
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak10
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası35
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- dursun özbek19
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı12
entry'ler (17)
bu tipleri ömrüm boyunca hiç sevmedim. galatasaray'dan newcastle united'a gidip sonra da fenerbahçe'ye dönerek "ben doğuştan fenerbahçeliyim" açıklamalarını yapan emre belözoğlu'nu da sevmemiştim. colin kazım'ı da sevmiyorum. ezeli rekabetlerde takım değiştirmek yoktur. chp-akp rekabeti, akp-mhp rekabeti, mhp-chp rekabeti de transferler yapılmazsa güzeldir. şimdi kamer genç'i nasıl seveyim ben? para için, makam için davasından vazgeçen adamın para için, makam için yeni edindiği davadan vazgeçmeyeceğinin garantisi olamaz.
elindeki parayı kullanarak ortalama insanlardan üstün olduğunu göstermeye çalışan bireyin saçma davranışı. bir insan bilgisi, donanımı ile topluma faydalı olamıyorsa egosunu böyle şeylerle tatmin eder.
--spoiler--
Türkiye'de tutulan istatistiklere göre bu ülkeye 1946 ile 1968 yılları arasında 159.030 nüfuslu 41.950 aile gelmişti.
Türk bilimadamı Altan Deliorman, 1971 yılında Yugoslavya'dan Türkiye'ye 200.000 kişinin, bir diğer bilimadamı Cevat Geray ise 283.000 ila 500.000 arasında kişinin göç ettiğini düşünmektedir. Yugoslavya Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Dairesi'nin bilgilerine göre 1970 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nde savaştan sonra Yugoslavya'dan gelen ve "Göçmen" olarak tabir edilen kişilerin sayısı 300.000'dir.
Göçmenler istanbul, Adapazarı, izmir'in kenar bölgelerine yerleşip, orada kendi mahallelerini kurmuşlardır; Pendik, Beşyüzevler, Kartal, Küçükköy ve Yıldırım mahallesi gibi mahalleler bunlar arasında sayılabilir. Küçükköy 1958 yılına kadar şehre bağlanmamış bir köy olup, Yıldırım mahallesinde ilk göçmen evi aynı yıl yapılmıştır. 1970 yılında bu mahallede, Yugoslavya'dan gelen 20.000 Yugoslav Göçmeni Boşnak'ın yanında az sayıda Bulgar Göçmeni Türk'ün de yaşadığı biliniyor.
Aynı yıl Küçükköy'de 25.000 Yugoslavya Göçmeni vardı. istanbul'un Asya yakasındaki Pendik ve Kartal'a genellikle Yenipazar'dan gelen göçmenler yerleşmişti. istanbul içindeki Bayrampaşa, Sefaköy, Zeytinburnu, Yenibosna ve diğer mahallelerde de Yugoslav Göçmenleri oturuyordu. Burada da onları pek rahat bir hayat beklemiyordu. Sokaklar genellikle bakımsızdı ve sadece şehir dışına giden yollarla bağlantılı ana cadde asfaltlıydı. Yolları arazi sahipleri yaptırır ve Yugoslav göçmenlerine arazi satışı yaptıklarında, fiyata bu maliyeti de kadarlardı. Arsa fiyatları arz ve talebe göre değişiyordu.
1958 yılında arsanın metrekaresi 3 lira iken, 1968 yılında Yugoslav göçmenlerinin ani gelişleriyle bu fiyat 100 liraya kadar yükselmişti. 70'li yıllarda göç şiddetinin azalmasıyla bu fiyat 50 liraya kadar düştü. Göçmenler evlerini yaptırabilmek için bankalardan yüksek faizli kredi almak zorunda kalmışlardı. Çok ağır işlerde çalışıyor ve bazıları da çalışmak üzere batı ülkelerine gidiyorlardı. Zamanla çoğu kişi hayatını bir düzene koymayı başarmış ve göçmenlerin içinden tanınmış iş adamları, tüccarlar ve siyasetçiler çıkmıştı.
Bilimadamları ve araştırmacılar göçmenlerin yaşadıkları bu şehir, kasaba ve köyleri şöyle saptamışlardı:
Şehirler; istanbul, Ankara, izmir, Bursa, Edirne, Konya, Adapazarı, Adana, Eskişehir, Manisa, iZmit, Yalova ve diğerleri,
Kasabalar; Biga, Erdek, Karamürsel, inegöl, Söke, Burhaniye, Urla, Aydın, Bilecik, Arifiye, Kilikya, Kütahya, Turgutlu, Çanakkale, Denizli, Muğla, Ceyhan, Havza, Keşan, Gelibolu, Kuşadası, Ayvalık, Yenişehir, Balıkesir, Bergama, Efes, Kırıkkale, Sincan, Maraş, Çankırı ve diğerleri.
Köyler; Domaniç, Yeniköy, Kalafat (Bosnaköy), Yazlık, Karaman, Köseömer, Çavuşköy, Bahçeköy, Çataltepe, Samatlı, Tuzla, Karapınar, Çukurçeşme, Selçuk, Halilbey, ihsaniye, Balıklı, Poyrazlı ve diğerleridir.
Yugoslavya'yla Türkiye arasındaki anlaşma sebebiyle Yugoslavya vatandaşlığından çıkan tüm aileler, Türkiye'ye gelir gelmez soyadlarını değiştirmek zorunda kaldılar (istisnalar hariç). Tümü kendi "iç" ile biten soyisimlerini Türkçeleştirerek veya yeni soyisimler alarak değiştirmişlerdir. Çoğu aile geldiği yerin, bölgenin adını ve kısaltmasını almıştır; Akova veya Sancaklı soyadları bu duruma örnektir. Bazı göçmenler ise Deniz, Yıldız, Demir, Albayrak gibi yeni soyadlarını tercih etmişlerdir.
Ağagüllü'lerin önceki soyadı Hafızoviç'tir. Efsanevi Şemsi Paşa Bişeviç'in sülalesi Erik soyadını almıştı. Sancaklılar; Kalkan, Erden, Demirok, islamoğlu, Salpata, Öztürk, Koç, Atasever, Kahraman ve benzeri soyisimleri aldılar.
Yugoslavya Göçmen Dairesi'nin 1975 yılına ait belgelerinde Türk şehirlerinden;
- Ankara'da 5.805,
- Bursa'da 28.140,
- istanbul'da 95.197,
- izmir'de 55.871
Yugoslav Göçmeni yaşadığı belirtilmişti. Manisa Belediye Başkanı'nın söylediğine göre bu ilde yaşayan 86.000 vatandaştan 60.000'i Yugoslavya bölgesinden gelmişti. Göçmen Dairesi'nin kesin olmayan verilerine göre 70'li yıllarda Türkiye'de ilk Yugoslav göçmenlerinden ve yeni nesilden 2 milyon kişi yaşıyordu.
Bazı aileler yüzyıldan, hatta daha uzun zamandan beri Türkiye'de yaşamaktadır ve artık dördüncü göçmen kuşağı vermişlerdir. Kendilerini Boşnak olarak adlandıran bu insanlar Türkçenin yanında Boşnakça'yı da konuşabilmektedir.
En başarılı Yugoslav Göçmenlerden biri ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren ENKA Holding'in sahibi olan Şarık TARA göçmenler hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade eder:
"Türkiye'ye gelen gençler geri dönmeyecektir. Sancak'tan gelenlerin çoğu zaten memnun kalmışlardır. Eğer memnun kalmayan birileri varsa, bu onların kendilerinden de memnun kalmadıklarını gösterir."
20. Yüzyılda Bosna-Hersek'ten, Sırbistan ve Karadağ'dan Müslümanların Türkiye'ye göçü Balkanlar'ın yeni tarihindeki en büyük göç dalgalarından biridir. Demografik kayıpların yanında, göçmenlerin yokluğu, yaşadıkları şehir ve bölgelerde, kültürel ve manevi yapıyı da baştan aşağı değiştirmiştir. Böylece terk edilen şehir ve bölgelerde, yaşanan eski tecrübelerden hiç de farklı olmayan bir şekilde, Müslümanların maddi ve manevi değerleri, sayısız kültür hazinesi eserle birlikte, sistematik olarak yok edilmiştir.
işte bu göçler bizlere bir anlamda, tarihin bir tekkerrürden ibaret olduğunu da böylece göstermiştir.
devam edecek..
Hayri KOLAŞiNLi / Muhacirlerin izinde
--spoiler--
Türkiye'de tutulan istatistiklere göre bu ülkeye 1946 ile 1968 yılları arasında 159.030 nüfuslu 41.950 aile gelmişti.
Türk bilimadamı Altan Deliorman, 1971 yılında Yugoslavya'dan Türkiye'ye 200.000 kişinin, bir diğer bilimadamı Cevat Geray ise 283.000 ila 500.000 arasında kişinin göç ettiğini düşünmektedir. Yugoslavya Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Dairesi'nin bilgilerine göre 1970 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nde savaştan sonra Yugoslavya'dan gelen ve "Göçmen" olarak tabir edilen kişilerin sayısı 300.000'dir.
Göçmenler istanbul, Adapazarı, izmir'in kenar bölgelerine yerleşip, orada kendi mahallelerini kurmuşlardır; Pendik, Beşyüzevler, Kartal, Küçükköy ve Yıldırım mahallesi gibi mahalleler bunlar arasında sayılabilir. Küçükköy 1958 yılına kadar şehre bağlanmamış bir köy olup, Yıldırım mahallesinde ilk göçmen evi aynı yıl yapılmıştır. 1970 yılında bu mahallede, Yugoslavya'dan gelen 20.000 Yugoslav Göçmeni Boşnak'ın yanında az sayıda Bulgar Göçmeni Türk'ün de yaşadığı biliniyor.
Aynı yıl Küçükköy'de 25.000 Yugoslavya Göçmeni vardı. istanbul'un Asya yakasındaki Pendik ve Kartal'a genellikle Yenipazar'dan gelen göçmenler yerleşmişti. istanbul içindeki Bayrampaşa, Sefaköy, Zeytinburnu, Yenibosna ve diğer mahallelerde de Yugoslav Göçmenleri oturuyordu. Burada da onları pek rahat bir hayat beklemiyordu. Sokaklar genellikle bakımsızdı ve sadece şehir dışına giden yollarla bağlantılı ana cadde asfaltlıydı. Yolları arazi sahipleri yaptırır ve Yugoslav göçmenlerine arazi satışı yaptıklarında, fiyata bu maliyeti de kadarlardı. Arsa fiyatları arz ve talebe göre değişiyordu.
1958 yılında arsanın metrekaresi 3 lira iken, 1968 yılında Yugoslav göçmenlerinin ani gelişleriyle bu fiyat 100 liraya kadar yükselmişti. 70'li yıllarda göç şiddetinin azalmasıyla bu fiyat 50 liraya kadar düştü. Göçmenler evlerini yaptırabilmek için bankalardan yüksek faizli kredi almak zorunda kalmışlardı. Çok ağır işlerde çalışıyor ve bazıları da çalışmak üzere batı ülkelerine gidiyorlardı. Zamanla çoğu kişi hayatını bir düzene koymayı başarmış ve göçmenlerin içinden tanınmış iş adamları, tüccarlar ve siyasetçiler çıkmıştı.
Bilimadamları ve araştırmacılar göçmenlerin yaşadıkları bu şehir, kasaba ve köyleri şöyle saptamışlardı:
Şehirler; istanbul, Ankara, izmir, Bursa, Edirne, Konya, Adapazarı, Adana, Eskişehir, Manisa, iZmit, Yalova ve diğerleri,
Kasabalar; Biga, Erdek, Karamürsel, inegöl, Söke, Burhaniye, Urla, Aydın, Bilecik, Arifiye, Kilikya, Kütahya, Turgutlu, Çanakkale, Denizli, Muğla, Ceyhan, Havza, Keşan, Gelibolu, Kuşadası, Ayvalık, Yenişehir, Balıkesir, Bergama, Efes, Kırıkkale, Sincan, Maraş, Çankırı ve diğerleri.
Köyler; Domaniç, Yeniköy, Kalafat (Bosnaköy), Yazlık, Karaman, Köseömer, Çavuşköy, Bahçeköy, Çataltepe, Samatlı, Tuzla, Karapınar, Çukurçeşme, Selçuk, Halilbey, ihsaniye, Balıklı, Poyrazlı ve diğerleridir.
Yugoslavya'yla Türkiye arasındaki anlaşma sebebiyle Yugoslavya vatandaşlığından çıkan tüm aileler, Türkiye'ye gelir gelmez soyadlarını değiştirmek zorunda kaldılar (istisnalar hariç). Tümü kendi "iç" ile biten soyisimlerini Türkçeleştirerek veya yeni soyisimler alarak değiştirmişlerdir. Çoğu aile geldiği yerin, bölgenin adını ve kısaltmasını almıştır; Akova veya Sancaklı soyadları bu duruma örnektir. Bazı göçmenler ise Deniz, Yıldız, Demir, Albayrak gibi yeni soyadlarını tercih etmişlerdir.
Ağagüllü'lerin önceki soyadı Hafızoviç'tir. Efsanevi Şemsi Paşa Bişeviç'in sülalesi Erik soyadını almıştı. Sancaklılar; Kalkan, Erden, Demirok, islamoğlu, Salpata, Öztürk, Koç, Atasever, Kahraman ve benzeri soyisimleri aldılar.
Yugoslavya Göçmen Dairesi'nin 1975 yılına ait belgelerinde Türk şehirlerinden;
- Ankara'da 5.805,
- Bursa'da 28.140,
- istanbul'da 95.197,
- izmir'de 55.871
Yugoslav Göçmeni yaşadığı belirtilmişti. Manisa Belediye Başkanı'nın söylediğine göre bu ilde yaşayan 86.000 vatandaştan 60.000'i Yugoslavya bölgesinden gelmişti. Göçmen Dairesi'nin kesin olmayan verilerine göre 70'li yıllarda Türkiye'de ilk Yugoslav göçmenlerinden ve yeni nesilden 2 milyon kişi yaşıyordu.
Bazı aileler yüzyıldan, hatta daha uzun zamandan beri Türkiye'de yaşamaktadır ve artık dördüncü göçmen kuşağı vermişlerdir. Kendilerini Boşnak olarak adlandıran bu insanlar Türkçenin yanında Boşnakça'yı da konuşabilmektedir.
En başarılı Yugoslav Göçmenlerden biri ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren ENKA Holding'in sahibi olan Şarık TARA göçmenler hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade eder:
"Türkiye'ye gelen gençler geri dönmeyecektir. Sancak'tan gelenlerin çoğu zaten memnun kalmışlardır. Eğer memnun kalmayan birileri varsa, bu onların kendilerinden de memnun kalmadıklarını gösterir."
20. Yüzyılda Bosna-Hersek'ten, Sırbistan ve Karadağ'dan Müslümanların Türkiye'ye göçü Balkanlar'ın yeni tarihindeki en büyük göç dalgalarından biridir. Demografik kayıpların yanında, göçmenlerin yokluğu, yaşadıkları şehir ve bölgelerde, kültürel ve manevi yapıyı da baştan aşağı değiştirmiştir. Böylece terk edilen şehir ve bölgelerde, yaşanan eski tecrübelerden hiç de farklı olmayan bir şekilde, Müslümanların maddi ve manevi değerleri, sayısız kültür hazinesi eserle birlikte, sistematik olarak yok edilmiştir.
işte bu göçler bizlere bir anlamda, tarihin bir tekkerrürden ibaret olduğunu da böylece göstermiştir.
devam edecek..
Hayri KOLAŞiNLi / Muhacirlerin izinde
--spoiler--
barajı geçme şansları olmadığı halde sırf yeşillik olsun diye seçime giren siyasi partilerdir.
sayesinde 2011 yılı da kayıp bir yıl olacaktır. derhal rakiplerimizden birine transfer edilmeli üstelik bedava.
padişah kızlarını kakara kikiri yapan liseri serap gibi sıradanlaştıran dizi. padişahların kızlarının, padişahların, padişahların eşlerinin muhteşem yüzyıl'da bir ağırlığı, asaletten gelen bir asilliği vardı. tarihi piç etmede üstüne yok bu televizyonların. reyting gelecek diye tarihi bu kadar sallamasyon senaryolarla tersyüz etmeye ne gerek var? zaten dizi izleyicisi okumayı pek sevmez hatta hiç okumaz, atasını da onun gözünde bitirdin miydi tamamdır.
şükran ay'ın da dediği gibi, kahverengi gözleri.
ergenlerin siyasi konulardaki fikirlerinin, dünya görüşlerinin, düşünce yapılarının altyapısını oluşturma gayretlerine yavşaklık demek, ergenlerin siyasi konularda konuşma yavşaklığından daha büyük bir yavşaklıktır. siyasi konularda konuşurken kullandıkları araçlar eleştirilebilir, onlara konuşabilecekleri uygun ortamın sağlanıp sağlanmadığı tartışılabilir, bu ayrı ama onların konuşma hakkını eleştirme çok büyük yanlış. gerçi türkiye'de kimse kimsenin hakkını hukukunu o kadar da özemsemiyor.
türk insanının yılbaşı algılarını değiştiren dizi. noel ağacı, noel baba, hindi bu diziyle gelmiştir türkiye'ye.
102. madde tahliyelerinden faydalanarak halkın arasına karışan katil.
osmanlı torunu zaten cumhuriyet çocuğudur dolayısıyla inkar yersizdir.
futbol federasyonu başkanı mahmut özgener'in amcası. vefat etmiştir. allah rahmet eylesin.
eskiden güzeldi bu tarayıcı, şimdi hayırsızların gözünde tu kaka oldu.
malesef askerler böyle bir alışkanlığa sahiptir. sadece çetin doğan'la bağdaştırmak yanlış. bütün rütbeliler askerleri birer hizmetçi gibi kullanıyorlar. onun için demokratikleşmeye yanaşmıyorlar. hamile eşine posta ayarlayanlar bile var.
rakip savunmayı darmadağın eden forvet türü.
akşamcıların vazgeçemediği şarkı.
muazzez ersoy bu şarkıyı güzel yorumlar.
muazzez ersoy bu şarkıyı güzel yorumlar.
yapma denilen bir şeyi tekrar tekrar yaptığı andır.