entry'ler (95)

pro evolution soccer 2012

top sizde değil iken pas tuşu ile pres yapıp pazara giden ya da faul yapanların pres+r2 yi denemesi gereken oyun.

- oyunun bilinmeyen tuş kombinasyonları için mesaj atabilirsiniz. ya da maça başladıktan sonra starta basıp komut listesini a'dan z'ye inceleyin. türkçe'ye yanlış çevrilen şeyler var ya deneyin öğrenin ya da mesaj atabilirsiniz.

bölücülük

(bkz: insanların üzerinde fikir ayrılıkları oluşturulmak)

başlıkları alt alta okumak

(bkz: paint it black)
(bkz: back in black)

sevgiliye sarılmak

uğruna yapılmayacak fedakarlık yoktur.

(bkz: özlem gidermek)*

bir ülkücünün klavyesinden c harfini sökmek

'ç' harfini söküp 'c' nin yerine takmasına sebep olmaktır.

aksı taktirde... ççç reyizz ççç

gençler ne istiyor

(bkz: zannedersem tek eksiginiz yaraktı)

hep aynı rüyayı görmek

(bkz: sen tam bir hayvansın)
(bkz: oldu mu şimdi)*

fatih üniversitesi

fetullah hakkında babalar gibi bağıra bağıra eleştri yapılan bir ilim irfan yuvası. dört senedir yapıyorum.

ayrıca okulun bulunduğu semtin şehir merkezine çok uzak olması hariç hiçbir eksik yönüde yoktur.

sevgiliden ayrıldıktan sonra yapılacak ilk şey

motorhead'in bobiler eşliğinde yaptığı tülay nolursun dööönnn cover'ını dinlemek.

age of empires

(bkz: age of empires ta kurtlarla savaşa giden ülkücü)

herkesin bir anda wikileaks çi oluvermesi

(bkz: wikileaks çi) *

öğretmen esprileri

-açın perdeleri millet 'kar'ı görsün!

kutsala dil uzatan veledi zina

(bkz: veledi zina)

hiç tanımadığın birine aşık olmak

hayallerde yarattığın, seni bulmasını beklediğin insana aşık olmaktır. onu bulduğunuz zaman hissedersiniz ilk bir araya geldiğiniz anda sanki yıllardır sizinleymiş gibidir. sadece ve hep!...

beşiktaşlılar ın bursa ya karşı valencialı olması

asılsız olan önerme. bir beşiktaşlı olarak; biz hiç bir takımlı olmayız ama türk takımlarını avrupada ''destekleriz''. sekiz sıfır isterse onsekiz sıfır olsun kendinizle bizi karıştırmayın lütfen biz beşiktaşlıyız ayrıcalıklıyız renklilerden çok ama çok farklıyız.

attığı golden sonra yüzük parmağını öpen futbolcu

elini nah yapıp iki parmağı arasından çıkan baş parmağının ucunu öpen futbolcudan daha terbiyelidir. *

götüyle senaryo yazan senarist

kıçı başı yer değiştirmiş senaristtir.

laiklik

kapımın önünde gürültü yapan 12 yaşındaki bir çocuğa nedir? diye sorsam din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması der oyununa devam eder. istiklal caddesinde ki kuru bir kalabalık arasına karışsam, herhangi bir 10 kişiye sorsam gene aynı cevabi aldıktan sonra, kapımın önünde gürültü yapan 12 yaşındaki bir çocuktan farklı olup olmadığını anlamak için yorumlamasını, açıklaması ve ya ne anladığını öğrenmek istesem elde tutulur doğru bilgi edinemeyerek o malum çocuktan farklı olmadığını, olmaya çalışmadıklarını anlamama sebep olan beni umutsuzluğa boğan, insanları yönetenlerin ''kendi fikirleri ile harmanlaştırarak bizlere sunmaya çalıştığı'' ve yüzde 95 oranında bunu başararak içine ettiği, atatürk'ün ise devlet içinde din konulu fikir ayrılıklarının oluşmasını önlemek amıcıyla, türk halkının ileriki yaşamında beraberce sorunsuz ve rahat yaşaması için bizlere sunduğu ilkedir.

günümüz yaşananlar itibari ile laiklik ile ilgili bir kaç görüş oraya çıkmakla birlitkte bu görüşlerin nerdeyse elle tutulur mantıklı bir yanı yok denilecek kadar azdır. görüşlerden bir tanesi şuan laiklik adı altında bir takım kurallara göre uygulananın, doğru olduğu bunun önüne asla geçilemeyeceğidir. bu görüşle tamamen ters düşen başka bir görüş ise diğer görüşte olduğu gibi laikliğin tanımını, yaşadığı zaman dilimindeki (şuan) uygulamalara göre kabul ederek tamamen karşı çıkmaktadır. bu bildiğimiz iki karşıt görüş tartışa dursun biz bu görüşlere göre daha az bir kesimin arkasında durduğu daha farklı bir görüşü konuşalım.
türkiye şuanda laik değil ama biz laikliğin tanımını tam olarak yapamadığımız ve anlayamadığımız için laik sanıyoruz!

kısaca laikliğe bir göz atalım. ilk önce tek kelimeyle laikliği açıklayalım dersek en uygun kelimenin '' özgürlük'' olacağını hemen hemen hepimiz biliyoruz * ?
o zaman biraz daha açalım bunu; laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve birbirinden bağımsızlaşması, din ve vicdan özgürlüğü demek! bu da allahın insanoğluna koyduğu kurallar ve kısıtlamalar ile devletin yönetelimesinin pek sağlıklı olmayacağı için ''bütün düşünce ve kurallardan tamamen arınmış'' * ,daha şeffaf ve genel bir hukuk sisteminin kurulmasını amaçlamıştır. bu hukuk sisteminin kuruluş amacının en büyük etkisi ise; aynı coğrafyalarda, biraz daha indirgersek; birbiri ile aynı mekanlarda, aynı ortamlarda yaşayan farklı inanışlı, farklı kültür öğelerini benimseyen insaların bütününü ''genel şeffaf olmayan ve kısıtlayıcı'' kurallar ile yönetmenin şahısların benliklerinde hoşnutsuzluk oluştururken bunun akabinde bu kısıtlanan benliklerin birbirleri arasında çekişmeye başlamasına zemin hazırlamasıdır. (çok basit mantık ile; allah insanlara dinler, peygamberler göndermiş ve insanlara seçim hakkı sunmuş! serbest bırakmış!. 'inanan için'. her hangi bir devletin bu hakkı kısıtlaması vaya inanaç olarak kabul ettirmeye calışması inanan kişi için allahın kurallarını, allah için çiğnemek gibi bir saçmalıkla eş değerdir, inanmayan için ise zorbalıktan hiç bir farkı yoktur!. işte bu ufak parantez arası laiklik fikrinin mükemmeliyetini ortaya koyuyor * ? işte ilk önce olay çift taraflı bakmaktan kaynaklanıyor. laiklik kişisel özgürlüklerin devlet ile din boyutunu birbiri açışından tarafsızlaştırılmasıdır.)

laikliğin tanımı iyice hazmettikten sonra türkiye'de ki laikliğe bir göz atalım: teorik olarak laikliği ele aldığımızda yukarıda da açıkladığımız gibi türkiye'de teoride var olan ama yaptırımlarla ve uygulamalarla bakıldığında, ''olmayan'' yılların etkisiyle değişen, hükümetlerce ve çıkar ilişkisi içerinde olan haber yayın organlarınca ''yıpratılan'' bir kanun, bir ilke olarak karşımzıa çıkmaktadır. konunun sapmaması için iki tuaf örnek ile yazıyı bitirmek istiyorum:

laikliğin olduğu: din kurallarından tamamen sıyrılmış (ne yandaş ne de karşıt tamamen tarafsız olarak) seffaf bir hukuk sisteminin bulunduğu, özgürlüklere değer veren bir ülkede devlete bağlı bir diyanet işleri başkanlığı bulunması, benimsediği laiklik anlayışına tamamen terstir. tanımında din ve devlet işlerini birbirnden ayırırken uygulamada din ile ilgili devlete bağlı bakanlık kurumu açıyoruz ve bunun maliyeti ve giderleri de milli eğitim bakanlığı ile kafa kafaya... bu demek oluyorki teorikte ayırdığımız din ve devlet işlerini bu kurumla bütçe ayırara uygulamalı olarak tekrar ve yandaş bir şekilde birbirine bağlıyoruz. sonra biz laik bir ülkeyiz diye boş boş konuşuyoruz. ikinci bir örnek ise seffaf olduğunu kabul ettiğimiz hukuk sistemimizde baş örtüsü yasağı koyarak teorik olarak ayırdığımız din ve devlet işlerini bu sefer uygulamada karşıt göruş mayetinde gene birbirlerine bağlayıp ilişkiye sokuyoruz.
kısacası her hangi bir din konusunda kişinin kendi vicdanı ve kendi tanrısı ile yüzleşmesini, muhattap olmasını engelleyip, muhattap olarak devleti karşısına almasına sebep oluyoruz. sonrada laiklikten bashetmeye devam ediyoruz.

bu durumdan anladığımız türkiye cumhuriyeti devletinin teorik olarak değişmez yasaları arasında laikliği görüyöruz, ama pratikte çoktan değiştirildiğini ve asimile olduğunu pekte görmek öğrenmek istemiyoruz. şuan ki durum türkiyede laiklik adı altında bir takım ''islam yandaşı ve bir takım islam karşıtı kuralların bir arada harmanlanarak'' bizlere sunulduğunu ve bizim bunu hiç sorgulamadan kabul ettiğimiz gerçeğini anlıyoruz. bu da benim kafam da iki soru belirmesine sebep oluyor birincisi laiklik te komünizm gibi asla tam olarak uygulanamayacak bir düşünce tarzı ya da biz türkler birbirimizi yemekten galiba hiç bıkmayacağız.

edit: (bkz: #10004684) numaralı entyme eksi vererek beni bu yazıyı yazmaya iten cahal arkadaşa el sallayarak selamlarımı iletiyorum.

sevgilisiyle buluşana yiyiştiniz mi diye sormak

kimseye verilmemesi gereken samimiyetin oluşturduğu bir durum.

din ve vicdan özgürlüğü

kısacası laikliktir.

(bkz: laiklik)

edit: oha eksileyen çıktı vay 'cahal'