bugün
- icardi190527
- hamas bir terör örgütüdür15
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım15
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (95)
top sizde değil iken pas tuşu ile pres yapıp pazara giden ya da faul yapanların pres+r2 yi denemesi gereken oyun.
- oyunun bilinmeyen tuş kombinasyonları için mesaj atabilirsiniz. ya da maça başladıktan sonra starta basıp komut listesini a'dan z'ye inceleyin. türkçe'ye yanlış çevrilen şeyler var ya deneyin öğrenin ya da mesaj atabilirsiniz.
- oyunun bilinmeyen tuş kombinasyonları için mesaj atabilirsiniz. ya da maça başladıktan sonra starta basıp komut listesini a'dan z'ye inceleyin. türkçe'ye yanlış çevrilen şeyler var ya deneyin öğrenin ya da mesaj atabilirsiniz.
'ç' harfini söküp 'c' nin yerine takmasına sebep olmaktır.
aksı taktirde... ççç reyizz ççç
aksı taktirde... ççç reyizz ççç
fetullah hakkında babalar gibi bağıra bağıra eleştri yapılan bir ilim irfan yuvası. dört senedir yapıyorum.
ayrıca okulun bulunduğu semtin şehir merkezine çok uzak olması hariç hiçbir eksik yönüde yoktur.
ayrıca okulun bulunduğu semtin şehir merkezine çok uzak olması hariç hiçbir eksik yönüde yoktur.
motorhead'in bobiler eşliğinde yaptığı tülay nolursun dööönnn cover'ını dinlemek.
-açın perdeleri millet 'kar'ı görsün!
hayallerde yarattığın, seni bulmasını beklediğin insana aşık olmaktır. onu bulduğunuz zaman hissedersiniz ilk bir araya geldiğiniz anda sanki yıllardır sizinleymiş gibidir. sadece ve hep!...
asılsız olan önerme. bir beşiktaşlı olarak; biz hiç bir takımlı olmayız ama türk takımlarını avrupada ''destekleriz''. sekiz sıfır isterse onsekiz sıfır olsun kendinizle bizi karıştırmayın lütfen biz beşiktaşlıyız ayrıcalıklıyız renklilerden çok ama çok farklıyız.
elini nah yapıp iki parmağı arasından çıkan baş parmağının ucunu öpen futbolcudan daha terbiyelidir. *
kıçı başı yer değiştirmiş senaristtir.
kapımın önünde gürültü yapan 12 yaşındaki bir çocuğa nedir? diye sorsam din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması der oyununa devam eder. istiklal caddesinde ki kuru bir kalabalık arasına karışsam, herhangi bir 10 kişiye sorsam gene aynı cevabi aldıktan sonra, kapımın önünde gürültü yapan 12 yaşındaki bir çocuktan farklı olup olmadığını anlamak için yorumlamasını, açıklaması ve ya ne anladığını öğrenmek istesem elde tutulur doğru bilgi edinemeyerek o malum çocuktan farklı olmadığını, olmaya çalışmadıklarını anlamama sebep olan beni umutsuzluğa boğan, insanları yönetenlerin ''kendi fikirleri ile harmanlaştırarak bizlere sunmaya çalıştığı'' ve yüzde 95 oranında bunu başararak içine ettiği, atatürk'ün ise devlet içinde din konulu fikir ayrılıklarının oluşmasını önlemek amıcıyla, türk halkının ileriki yaşamında beraberce sorunsuz ve rahat yaşaması için bizlere sunduğu ilkedir.
günümüz yaşananlar itibari ile laiklik ile ilgili bir kaç görüş oraya çıkmakla birlitkte bu görüşlerin nerdeyse elle tutulur mantıklı bir yanı yok denilecek kadar azdır. görüşlerden bir tanesi şuan laiklik adı altında bir takım kurallara göre uygulananın, doğru olduğu bunun önüne asla geçilemeyeceğidir. bu görüşle tamamen ters düşen başka bir görüş ise diğer görüşte olduğu gibi laikliğin tanımını, yaşadığı zaman dilimindeki (şuan) uygulamalara göre kabul ederek tamamen karşı çıkmaktadır. bu bildiğimiz iki karşıt görüş tartışa dursun biz bu görüşlere göre daha az bir kesimin arkasında durduğu daha farklı bir görüşü konuşalım.
türkiye şuanda laik değil ama biz laikliğin tanımını tam olarak yapamadığımız ve anlayamadığımız için laik sanıyoruz!
kısaca laikliğe bir göz atalım. ilk önce tek kelimeyle laikliği açıklayalım dersek en uygun kelimenin '' özgürlük'' olacağını hemen hemen hepimiz biliyoruz * ?
o zaman biraz daha açalım bunu; laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve birbirinden bağımsızlaşması, din ve vicdan özgürlüğü demek! bu da allahın insanoğluna koyduğu kurallar ve kısıtlamalar ile devletin yönetelimesinin pek sağlıklı olmayacağı için ''bütün düşünce ve kurallardan tamamen arınmış'' * ,daha şeffaf ve genel bir hukuk sisteminin kurulmasını amaçlamıştır. bu hukuk sisteminin kuruluş amacının en büyük etkisi ise; aynı coğrafyalarda, biraz daha indirgersek; birbiri ile aynı mekanlarda, aynı ortamlarda yaşayan farklı inanışlı, farklı kültür öğelerini benimseyen insaların bütününü ''genel şeffaf olmayan ve kısıtlayıcı'' kurallar ile yönetmenin şahısların benliklerinde hoşnutsuzluk oluştururken bunun akabinde bu kısıtlanan benliklerin birbirleri arasında çekişmeye başlamasına zemin hazırlamasıdır. (çok basit mantık ile; allah insanlara dinler, peygamberler göndermiş ve insanlara seçim hakkı sunmuş! serbest bırakmış!. 'inanan için'. her hangi bir devletin bu hakkı kısıtlaması vaya inanaç olarak kabul ettirmeye calışması inanan kişi için allahın kurallarını, allah için çiğnemek gibi bir saçmalıkla eş değerdir, inanmayan için ise zorbalıktan hiç bir farkı yoktur!. işte bu ufak parantez arası laiklik fikrinin mükemmeliyetini ortaya koyuyor * ? işte ilk önce olay çift taraflı bakmaktan kaynaklanıyor. laiklik kişisel özgürlüklerin devlet ile din boyutunu birbiri açışından tarafsızlaştırılmasıdır.)
laikliğin tanımı iyice hazmettikten sonra türkiye'de ki laikliğe bir göz atalım: teorik olarak laikliği ele aldığımızda yukarıda da açıkladığımız gibi türkiye'de teoride var olan ama yaptırımlarla ve uygulamalarla bakıldığında, ''olmayan'' yılların etkisiyle değişen, hükümetlerce ve çıkar ilişkisi içerinde olan haber yayın organlarınca ''yıpratılan'' bir kanun, bir ilke olarak karşımzıa çıkmaktadır. konunun sapmaması için iki tuaf örnek ile yazıyı bitirmek istiyorum:
laikliğin olduğu: din kurallarından tamamen sıyrılmış (ne yandaş ne de karşıt tamamen tarafsız olarak) seffaf bir hukuk sisteminin bulunduğu, özgürlüklere değer veren bir ülkede devlete bağlı bir diyanet işleri başkanlığı bulunması, benimsediği laiklik anlayışına tamamen terstir. tanımında din ve devlet işlerini birbirnden ayırırken uygulamada din ile ilgili devlete bağlı bakanlık kurumu açıyoruz ve bunun maliyeti ve giderleri de milli eğitim bakanlığı ile kafa kafaya... bu demek oluyorki teorikte ayırdığımız din ve devlet işlerini bu kurumla bütçe ayırara uygulamalı olarak tekrar ve yandaş bir şekilde birbirine bağlıyoruz. sonra biz laik bir ülkeyiz diye boş boş konuşuyoruz. ikinci bir örnek ise seffaf olduğunu kabul ettiğimiz hukuk sistemimizde baş örtüsü yasağı koyarak teorik olarak ayırdığımız din ve devlet işlerini bu sefer uygulamada karşıt göruş mayetinde gene birbirlerine bağlayıp ilişkiye sokuyoruz.
kısacası her hangi bir din konusunda kişinin kendi vicdanı ve kendi tanrısı ile yüzleşmesini, muhattap olmasını engelleyip, muhattap olarak devleti karşısına almasına sebep oluyoruz. sonrada laiklikten bashetmeye devam ediyoruz.
bu durumdan anladığımız türkiye cumhuriyeti devletinin teorik olarak değişmez yasaları arasında laikliği görüyöruz, ama pratikte çoktan değiştirildiğini ve asimile olduğunu pekte görmek öğrenmek istemiyoruz. şuan ki durum türkiyede laiklik adı altında bir takım ''islam yandaşı ve bir takım islam karşıtı kuralların bir arada harmanlanarak'' bizlere sunulduğunu ve bizim bunu hiç sorgulamadan kabul ettiğimiz gerçeğini anlıyoruz. bu da benim kafam da iki soru belirmesine sebep oluyor birincisi laiklik te komünizm gibi asla tam olarak uygulanamayacak bir düşünce tarzı ya da biz türkler birbirimizi yemekten galiba hiç bıkmayacağız.
edit: (bkz: #10004684) numaralı entyme eksi vererek beni bu yazıyı yazmaya iten cahal arkadaşa el sallayarak selamlarımı iletiyorum.
günümüz yaşananlar itibari ile laiklik ile ilgili bir kaç görüş oraya çıkmakla birlitkte bu görüşlerin nerdeyse elle tutulur mantıklı bir yanı yok denilecek kadar azdır. görüşlerden bir tanesi şuan laiklik adı altında bir takım kurallara göre uygulananın, doğru olduğu bunun önüne asla geçilemeyeceğidir. bu görüşle tamamen ters düşen başka bir görüş ise diğer görüşte olduğu gibi laikliğin tanımını, yaşadığı zaman dilimindeki (şuan) uygulamalara göre kabul ederek tamamen karşı çıkmaktadır. bu bildiğimiz iki karşıt görüş tartışa dursun biz bu görüşlere göre daha az bir kesimin arkasında durduğu daha farklı bir görüşü konuşalım.
türkiye şuanda laik değil ama biz laikliğin tanımını tam olarak yapamadığımız ve anlayamadığımız için laik sanıyoruz!
kısaca laikliğe bir göz atalım. ilk önce tek kelimeyle laikliği açıklayalım dersek en uygun kelimenin '' özgürlük'' olacağını hemen hemen hepimiz biliyoruz * ?
o zaman biraz daha açalım bunu; laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve birbirinden bağımsızlaşması, din ve vicdan özgürlüğü demek! bu da allahın insanoğluna koyduğu kurallar ve kısıtlamalar ile devletin yönetelimesinin pek sağlıklı olmayacağı için ''bütün düşünce ve kurallardan tamamen arınmış'' * ,daha şeffaf ve genel bir hukuk sisteminin kurulmasını amaçlamıştır. bu hukuk sisteminin kuruluş amacının en büyük etkisi ise; aynı coğrafyalarda, biraz daha indirgersek; birbiri ile aynı mekanlarda, aynı ortamlarda yaşayan farklı inanışlı, farklı kültür öğelerini benimseyen insaların bütününü ''genel şeffaf olmayan ve kısıtlayıcı'' kurallar ile yönetmenin şahısların benliklerinde hoşnutsuzluk oluştururken bunun akabinde bu kısıtlanan benliklerin birbirleri arasında çekişmeye başlamasına zemin hazırlamasıdır. (çok basit mantık ile; allah insanlara dinler, peygamberler göndermiş ve insanlara seçim hakkı sunmuş! serbest bırakmış!. 'inanan için'. her hangi bir devletin bu hakkı kısıtlaması vaya inanaç olarak kabul ettirmeye calışması inanan kişi için allahın kurallarını, allah için çiğnemek gibi bir saçmalıkla eş değerdir, inanmayan için ise zorbalıktan hiç bir farkı yoktur!. işte bu ufak parantez arası laiklik fikrinin mükemmeliyetini ortaya koyuyor * ? işte ilk önce olay çift taraflı bakmaktan kaynaklanıyor. laiklik kişisel özgürlüklerin devlet ile din boyutunu birbiri açışından tarafsızlaştırılmasıdır.)
laikliğin tanımı iyice hazmettikten sonra türkiye'de ki laikliğe bir göz atalım: teorik olarak laikliği ele aldığımızda yukarıda da açıkladığımız gibi türkiye'de teoride var olan ama yaptırımlarla ve uygulamalarla bakıldığında, ''olmayan'' yılların etkisiyle değişen, hükümetlerce ve çıkar ilişkisi içerinde olan haber yayın organlarınca ''yıpratılan'' bir kanun, bir ilke olarak karşımzıa çıkmaktadır. konunun sapmaması için iki tuaf örnek ile yazıyı bitirmek istiyorum:
laikliğin olduğu: din kurallarından tamamen sıyrılmış (ne yandaş ne de karşıt tamamen tarafsız olarak) seffaf bir hukuk sisteminin bulunduğu, özgürlüklere değer veren bir ülkede devlete bağlı bir diyanet işleri başkanlığı bulunması, benimsediği laiklik anlayışına tamamen terstir. tanımında din ve devlet işlerini birbirnden ayırırken uygulamada din ile ilgili devlete bağlı bakanlık kurumu açıyoruz ve bunun maliyeti ve giderleri de milli eğitim bakanlığı ile kafa kafaya... bu demek oluyorki teorikte ayırdığımız din ve devlet işlerini bu kurumla bütçe ayırara uygulamalı olarak tekrar ve yandaş bir şekilde birbirine bağlıyoruz. sonra biz laik bir ülkeyiz diye boş boş konuşuyoruz. ikinci bir örnek ise seffaf olduğunu kabul ettiğimiz hukuk sistemimizde baş örtüsü yasağı koyarak teorik olarak ayırdığımız din ve devlet işlerini bu sefer uygulamada karşıt göruş mayetinde gene birbirlerine bağlayıp ilişkiye sokuyoruz.
kısacası her hangi bir din konusunda kişinin kendi vicdanı ve kendi tanrısı ile yüzleşmesini, muhattap olmasını engelleyip, muhattap olarak devleti karşısına almasına sebep oluyoruz. sonrada laiklikten bashetmeye devam ediyoruz.
bu durumdan anladığımız türkiye cumhuriyeti devletinin teorik olarak değişmez yasaları arasında laikliği görüyöruz, ama pratikte çoktan değiştirildiğini ve asimile olduğunu pekte görmek öğrenmek istemiyoruz. şuan ki durum türkiyede laiklik adı altında bir takım ''islam yandaşı ve bir takım islam karşıtı kuralların bir arada harmanlanarak'' bizlere sunulduğunu ve bizim bunu hiç sorgulamadan kabul ettiğimiz gerçeğini anlıyoruz. bu da benim kafam da iki soru belirmesine sebep oluyor birincisi laiklik te komünizm gibi asla tam olarak uygulanamayacak bir düşünce tarzı ya da biz türkler birbirimizi yemekten galiba hiç bıkmayacağız.
edit: (bkz: #10004684) numaralı entyme eksi vererek beni bu yazıyı yazmaya iten cahal arkadaşa el sallayarak selamlarımı iletiyorum.
kimseye verilmemesi gereken samimiyetin oluşturduğu bir durum.