entry'ler (144)

bob marley

dini bütün bir kişi.

roger waters ın ölümü

(bkz: her canlı ölümü tadacaktır)

19 mayıs 2013 adana demirspor manisaspor maçı

30 dk içinde biletlerinin tükendiği maçtır. gerçek taraftar dediğin böyle olur.

metin yeğin

http://www.facebook.com/metinyegin

2010 u anlatan şarkı

coverdale-page - take me for a little while
dokken-alone again
pink floyd-high hopes
pink floyd-comfortably numb
mehmet güreli-sen ve ben
bulutsuzluk özlemi-doğduğun gibi
fikret kızılok-gidiyorsun

2010 u anlatan 3 kelime

bok, bok, bok.

türkiye komünist partisi

insan öğütmek konusunda üstüne olmayan parti. bildiğin alıyorlar adamı soldan soğutup bırakıyorlar. misal, hepsi gençtir bunların üniversiteden sonra mücadeleye devam edenine pek sık rastlanmaz.

kürtlerden alışveriş yapmayınız

düşünenlerinin beyinsiz başlarına şu hadisenin gelmesini istediğimdir;

mevsimlerden kış, soğuk bir ayaz günü, bilmediğin bir yoldan geçiyorsun kıçın dona dona, burnunu çeke çeke, hastasın da zaten burnundaki sümükler durmuyor aniden selpağının bittiğini farkedersin, sümük de ağzına girmek üzere, hemen bir bakkal gördün gir içeri ama dur ya kürtse neyse önce bi'sor bakalım kürt müsün selpak alacam ona göre diye, sonra siksin seni bi'güzel, hakettin.

rakı sofrasında dinlenecek şarkılar

sigaramın dumanına sarsam saklasam seniii...

kaliteli insanlar kaliteli müzik dinler

doğru önerme, mesela ben hiç pink floyd dinleyen kalitesiz görmedim.baştan oksimoron olurdu zaten. led zeppelin, deep purple, black sabbath üçlüsünü dinleyen adamdan zarar gelmez. valla bak. heavy metale doğru geçmeye başladığında azıcık endişe edebilirsin.

kızlar artık daha erken olgunlaşıyor

(bkz: küresel ısınma)

onsekiz yaşında olup kafam kadar memeleri olan kız

(bkz: besili kız)

içindeki 900 milyonla cüzdanı kaybetmek

tarifsiz duygular bırakan, mallığın alası olmaya aday hadisedir.
(bkz: evlat acısı)

hem gay hem ateist olan adam

bu tercihi yapmış tip hakkında olumsuz düşünen insanlara "ee nolmuş yani" dedirten adamdır.**
ayrıca;
(bkz: adam homofobik beyler)

sözlük yazarlarının vasiyetleri

david gilmouru getirtin mezarımda smile çalsın. yapın bunu lan n'olur.

sikeyim bütün kökten dincileri

(bkz: çok doğru düşünmüşsün aferim)

erkeklere yakışmayan şeyler

alınık kaş, valla bak.

türk kızı ile türk erkeği öpüşüp barışsın

o barışma süreci, türk toplumunda yüzyıllardır bastırılan cinselliğin açığa çıkmasıyla, uzunca bir süre seks faaliyetlerine dayanacak, doyuma ulaştıktan sonra normal seviyede cinsel dürtü içeren kadın-erken ilişkisine erişecektir. velhasıl, baya uzun bir süreçtir.

taksim bu yöndeki son istasyondur

her sabah duymaktan bıktığım, bitsin artık bu çile dediğim anonstur. bir de ingilizce dilinde ayrı bir azap çektirir. taksim is the törmınıl steyşın. sonrasında gelen, yine iki dilde işkence eden "kabataş yönüne geçmek isteyen yolcular, finükiler hattını kullanabilirler" cümlesi kusmukların son noktasını getirir. en azından kayıt değiştirilse, ses tonu daha değişik insanlar tarafından seslendirilse, ne bilim arka fona müzik konsa, hüzünlü mod için final cut, neşeli mod için the final countdown gibi...ulaşım sistemi çok monoton, hiç entegre değil zaten, kentler çok monoton, hayat zaten zor...neyse kent pilancısı çıkınca halledecem bunların hepsini.

emrah serbes

--spoiler--
insan en az üç kişidir. kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. en sahicisi de bu üçüncüdür. olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar hayalidir o. yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın.

ve o zaman anlarsın hayatının uzun zamandır neden başka birinin hikâyesiymiş gibi gözükmeye başladığını. sokak lambalarının ölgün ışıkları karanlık odalara vurduğunda, duvar saatinin tik taklarından başka ses yokken yanında, sanki bir tek sana açıklanmayan bir sır varmış gibi beklerken anlarsın aslında boşa beklediğini. tünelde sana yol gösterecek rehberin, karanlıktan başka bir şey olmadığını anlarsın. anne diye ağlayan çocukların aradığının çoğu zaman şefkatli bir baba olduğunu anlarsın. Çekip gitmek isterken görünmez bir elin seni nasıl durdurduğunu anlarsın.

kırk yaşında ama altmış gösteren adamlara daha dikkatli bakarsın o zaman. kahvelerin dışarıyı göstermeyen isli camlarına. berduşlara ve kör kedilere bakarsın. gözbebekleri kaymış esrarkeşlere. suyun üstüne çıkmış ölü balıklara. havada asılı gibi duran yırtıcı kuşlara daha dikkatli bakarsın.

Çabalarının sonuç vermediğini gören umutsuz insanların bakışlarıyla ancak o zaman buluşur bakışların. bir yağmur çaktırmadan dindiğinde. bir gün çenesi ağzının içine kaçmış dişsiz ihtiyarlardan birinin de sen olabileceğini bilirsin artık. bir gece ansızın, yapayalnız ölmekten korkarken, cesedimi komşular mı bulacak yoksa sayım memurlarımı diye düşünürken hissedersin göğüs kafesinde her gün biraz daha büyüyen, kimsenin kapatamayacağı o boşluğu. bir kokuya sarılma isteğini. bir ömür gibi geçmiş zor, uzun günlerden sonra anlarsın ruhunu zehirleyen karmakarışık düşünceleri. büyük heyecanlardan sonra çöken bitkinlikleri. kimsenin bulutlara bakmadığı bir şehirde bir lafı döndürüp dolaştırmadan anlatmanın imkansızlığını. belki de insanın ne anlatacağını bilemediğinde şair olduğunu anlarsın.

gözyaşların kurumadan gülmeye başlarsın o zaman. Çünkü bilirsin ki seni artık kimse kandıramaz kolay kolay. mutsuz insanları kandırmak zordur çünkü. hayata her zaman kuşkulu gözlerle bakan, mutsuz insanları kandırmak, herkes bilir bunu, çok ayıptır çünkü.
--spoiler--