bugün

entry'ler (48)

amerika birleşik devletleri

Herşeyin en süperine sahip olduğu gibi derin devlet yapılanmasının da en efsanesine sahip olan ülke.

barack obama

Ateist bir baba ve agnostik bir anneden olmasına rağmen muslim-like havalarında sunulması gözden kaçmayan bir abd başkanı.

israil askeri istemiyoruz

nispeten yontulmuş, kenarı köşesi düzeltilmiş bir antisemitist propaganda söylemi.

internet sitelerindeki açıklama aşağıdaki gibidir;

"Hem israil hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar, israil'de askerlik yapıyorlar, savaşa çağrıldıkları zaman gidiyor ve Türkiye'ye döndüklerinde Filistinli çocukları öldürmemiş, Gazze'de pazar yerlerini vurmamış ve Nablus'ta işgali reddeden gençleri gerçek mermilerle hedef almamış sıradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.

Biz, katillerle aynı mahallede oturmayı, aynı sokakları paylaşmayı, aynı okullarda okumayı ve aynı işyerlerinde çalışmayı kabul etmiyoruz. Çünkü, Filistinli çocukları "israil Ordusu" üniforması giyerek ve ABD silahı kullanarak öldüren katillerle taammüden adam öldüren katiller arasında fark görmüyoruz."

atatürk geri dönse söyleyeceği ilk söz

“Bundan sonra kupon arazileri benden habersiz satmayacaksınız.”

ayakkabı kutusu yalanına kimsenin inanmaması

bir aktrol argümanı.

brooklyn

Buradan geçerken çıkışta size "leaving brooklyn fuhgeddaboudit" tabelası eşlik eder. Forget about it anlamına geliyor. Rap müziğin kalbi tabi burda atar.

https://www.flickr.com/photos/jag9889/5483202296/

sabah akşam akp ye sövüp sinpaş tan ev almak

"Kul istedi, Allah belasını verdi" dedirten olaydır.

Sağda solda, twiterda facebookta ahkam keserek, bir de sandıkta muhalif bir partiye oy vererek "ben görevimi yaptım, bu halk bunu hak ediyor demek ki" bıdı bıdı konuşur bu tipler. Yeri geldiğinde vatanseverdir, yeri geldiğinde mustafa kemalin askeridir, yeri geldiğinde "diren gezi" der ve hatta yeri geldiğinde sosyalizm bile diyebilir. Bu vatanı sattırmaz asla. Gel gör ki 250 bin lira kredi çekip, sadık bir türgev bağışçısı olan sinpaş holdingin süper lüx konutlarından bir adet edinir, evin ortasındaki havuzu övünerek anlatır. ama o bu konulara girdi mi keyfini kaçırmamak gerekir, kafa sallayıp "aynen kezo aynen" deyip geçmek evladır.

kanada ya göç etmek

“Türkiye'de yaşanılır mı yav” diyen yurdum insanının (genellikle genç mezunlarımızın) niyetlendikleri fiziksel aktivite.

Kanada yılda 250.000 civarında göçmen alan ve gerçekten bunu nizami bir devlet politikası olarak yürüten bir ülke olması itibariyle farklı ve düzgün bir gelecek peşinde olanların hayalini süslemekte. “Kanada vay efendim şöyle güzeldir böyle iyidir” tarzı epey yazı dolaşıyor etrafta. Ben biraz farklı yönlerine değineceğim durumun.

Kanada yüzölçüm olarak ciddi bir büyüklüğe sahip olmasına rağmen 30 milyon civarı nüfusa sahip. Eğitim seviyesi gayet iyi. Çiftler çocuk yapmayı pek sevmiyor. Dolayısıyla genç nüfus oranı giderek düşüyor. Devlet bu açığı kapatmanın yolunu “3 çocuk yapın sevgili vatandaşlarım” demek yerine dışarıdan genç nüfus ithal etme yoluyla çözmeyi tercih etmiş. Diğer göçmen alan ülkeler gibi.

Yılda 250.000 civarı göçmen girişi var ve bunun 1500 kadarını Türkler oluşturuyor. Bundan 50-60 sene önce Kanada’ya göçen Türk profili ile nispeten daha sonraki göçmenler arasında ciddi farklar var. Şöyle ki ilk göçmenler eğitimli insanlardı ve Kanada vatandaşı oldular. Literally. Onlar için Türkiye artık hiç bir şey ifade etmiyordu. Nitekim 1980’lerde başlayan göç dalgası ile köyünden kopan, dil bilmeyen insanımız Kanada’da kendilerini Türkiye’den soyutlamadılar ve camilerin, derneklerin vs. açılışları da bu gruplarla başlıyor.

2000’li yıllar itibariyle duruma bakacak olursak, üniversite mezunu olup düzgün bir hayat yaşamak isteyenlerin Kanada tercihi yaptığı görülüyor. Göçme niyetinde olanlar belli başlı kriterleri sağlamaları halinde yeterli puana sahip oluyor ve göçmenlik başvurularını yapabiliyorlar. Tabi başvuru yapılır yapılmaz kimse buyur demiyor. Bir kaç yıl beklemek zorunda kalınıyor. Bağımsız başvurulardan bahsediyorum. Bir kaç çeşit başvuru yolu var. Örneğin “ben yatırım yapmak için gidiyorum” derseniz işiniz kolay. 500.000 Kanada dolarını hibe etmeyi göze alıyorsanız tabi. Para uçmuyor korkmayın. Devlet size borçlanıyor özetle. Ya da öğrenci olarak gidip eğitim bittikten sonra bir süre daha kalınabilir.

Kanada’ya göçecek kişi kendine sormalı; “ben neden gidiyorum?” Eğer kısa yoldan köşeyi dönmekse bu yanlış bir girişim olacaktır. Yok ben Türkiye’nin havasından, trafiğinden, AKP’sinden bıktım diyorsanız doğru karar olma ihtimali yüksek. Ama orada el üstünde tutulacağınızı sanmayın. Kanada sizi eğitiminizden, yüksek tahsilinizden, süper iş tecrübenizden dolayı kendi vatandaşı yapmak istemiyor. Sizin çocuklarınızı birer Kanada vatandaşı olarak yetiştirmek istiyor. Sizi bir anlamda kayıp nesil olarak görüyor. Yok olan aile kavramını bir şekilde canlandırmaya çalışıyorlar. ikinci çocuğu yapana maaş bağlanıyor.

Sığınmacı olarak gidenler de ciddi sayıda. 9/11 olayları sonrası baskıdan bunalan 300 bin müslüman Amerika’dan Kanada’ya iltica talebinde bulunmuş. Halen ortadoğu ve uzakdoğudan 10 binlerce kişi Kanada'ya iltica ediyor. 1900’lerin başlarında Çin’den göçmen alımını durduruyorlar. Sebebi basit, Çinliler gittikleri yerde hemen bir China Town oluşumuna giriyorlar ve kolay kolay asimile olmuyorlar. Bu hala böyle. Kanada o dönemi utanç verici olarak görüyor ve kabul ediyor. Ancak halen Çin başvurularında aşırı seçici davrandıkları biliniyor. ırkçılık kelimesinin kullanımı bile yasak ama yersen tabi.

Kanada göçmenliği için danışmanlık yapan avukatlara para yedirmeye gerek yok. Gayet standart bir prosedür var. Konsolosluk sitesinden bilgi almak yeterli. Tabi ki avukatın faydaları var fakat 3000 – 4000 doları gözden çıkarmanız gerekebilir. Avukat sizin başvurunuzun sonuçlanması hiç bir şekilde hızlandırmıyor. Size Kanada’da hazır iş bulmuyor. Sadece yardımcı oluyor ve internet bu kadar hayatımıza girmişken yeterli ingilizcesi olan birinin danışmana, avukata filan ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.

Kanada, göçmenlerine en az 6 ay burada yaşayabilecek kadar nakitle gelin diyor. Bekarlar için 7 bin, evliler için 12 bin Kanada doları deniyor. Yani tek başınasınız. Orada asgari ihtiyaçlar ve basic bir hayat kuracak kadar birikiminiz olmalı. iş başvurusu yaptığınızda Türkiye'de ne kadar tecrübeli olduğunuz pek bir işe yaramıyor. Kanada tecrübesi isteniyor. Ya da Kanada'da bir iki sene eğitim görmek. Artık beyaz yakalı göçmen alımı yapılmıyor meselesi bir şehir efsanesi değil. Kanada vatandaşı olarak 10 dolar kazanabileceğiniz bir işten 7 dolar kazanmayı göze almanız gerekebilir. işsizlik oranları tabi ki bizdeki gibi %10’larda değil fakat işsizlik var. bilgisayar yazılım konularıyla ilgili iş imkanı fena değil denirdi ama o boşluğu hintliler çoktan doldurmuş gibi görünüyor.

Yeni bir hayat derken ciddi ciddi yeni bir hayata başlamayı göze almak gerekiyor. Hani Ukrayna'da Tıp okuyup gelip burda başka başka işlerde çalışanları görürüz de şaşırırız ya, işte tam olarak böyle bir şeyden bahsediyorum. 2500 - 3500 dolar civarı bir parayla ortalama bir hayat sürülebilir. 500 - 1500 dolar civarı ev kiraları. Hava soğuk. Ottawa, toronto -20lerde gezer kışın. Önemsiz bir ayrıntı gibi görünse de mevsim şartlarına alışamayıp geri dönenler olmuyor değil.

british colombia, quebec, ontario eyaletlerinde epeyce türk var. fransızca bilenlerin quebec için şansları daha yüksek olabilir, fransızca konuşuluyor quebec’te. burası biraz daha özerk bir yapıda diğer eyaletlere göre.

Trafik yok, siyaset yok, gürültü patırtı yok.. Tercih meselesi. Alışma safhasında sıkıntı çekileceği muhakkak. No pain no gain. Niyeti olan yaş geçmeden başvurmalı. Burda bir düzen kurayım sonra bakarız dendiği an tren kaçmıştır diye düşünüyorum doğrusu.

logic pro

Pro tools ile karşılaştırılan apple üretimi daw.

Bir daw sonuç olarak bir daw'dur derim sonuç olaraktan lakin şöyle bir durum var ki logic pro bir müzisyenin üretmek için ihtiyacı olan herşeyi paket olarak emrine sunuyor. Logic pro x'ten bahsedecek olursak 80 gb civarında plugin, virtual instrument, amp simulator vs programı yükler yüklemez download edilebiliyor. Pro tools 11 ise isteğe bağlı olarak 4gb civarı bir dosya sunuyor.

Arayüz olarak bakıldığında logic pro gayet sıcak, bildiğimiz apple hatlarında bir tasarım. Logic daha standart bir görünümde. Daha serious diyelim.

Fiyat olarak nedir durum bakıyorum biri diğerinin bir kaç katı malesef. (Hangisi olduğu bellidir herhalde)

Peki bu durumda neden pro tools kullanayım? Şöyle ki pro tools gerçekten standartlaşmış bir yazılım. Müzik endüstrisinde ciddi olarak kariyer yapacak biri kanaati acizanemce pro tools der yoluna bakar. Ancak kendi müziğini oluşturacak, kaydecek, mixleyecek biri hiç düşünmeden logic pro x'ten yürür.

He birinin yapıp da birinin yapamadığı bir şey var mıdır, hiç görmedim duymadım.

uğur darıveren

Genç bir müzisyen.
Steve vai'nin yolundan uzun bir süre gittiği anlaşılıyor genel olarak. Youtube'da baya sükse yaptı zamanında. Cover mecraında epey yol katetmesine rağmen orjinal materyal olarak pek bir şey göremedim internet ortamlarında. Sanırım kariyerini iyiden iyiye prodüksiyon tarafına kaydırdı. Şu aralar dizi reklam müziği, mixing vs işleriyle uğraşıyor diye biliyorum. Aria müzik ile de bir irtibatı var sanırım. Gitarist olarak izlemek isterdim ama bilemezsin tabi. Şu an bu işten ekmek yiyorsa Allah bereket versin der geçerim. Ne diyeyim yolu açık olsun.

beşinci nesil yazar

Olduğum şeydir.

Ne sebeptendir bilmem bir hevesle kaydolup 20 - 25 entry girmişim yazarlığı almışım. O aralar idealist bir üniversite öğrencisi formatında olduğumu anlıyorum girdiğim entrylere tekrar bir bakınca. Elektrik gitar çaldığım zamanlar.. “Bu gün 7 saat çalışmışım, bu kadar çalışmayla iyi gitarcı olunmaz napıyorum ben" havalarında olduğum zamanlar * Mezun olup kariyerimi müziğe yönelik çizerim dediğim yıllarmış, belli. Armoniden, meşhur gitaristlerden, penalardan vs bahsetmişim. Şöyle bir imkan verseler bir geri gidip 10 dakika konuşabilsem keşke o genç halimle diyorum. Ne olacaksa..

Esasında kaç yıl olmuş ki? 7 yıl. Uzun bir zaman mı bilmiyorum. 30 oldum. Saçımda beyazlar var. Evliyim. Ofisimizin bahçesinde palmiyeler var, havuz var, kırmızı balıklar var filan. Sonra bir kızım var..

Okulu bitirip önce biraz para kazanalım sonra müziğe devam tam gaz derken bir yerleşik düzene geçelim baba parasına muhtaç olmayalım hadi bir de askerliği aradan çıkaralım hadi bir de evlenelim derken hoop sabah 8 akşam 5 olmuşuz bile çoktan *

Şimdi napıyorum diyecek olursak hamdolsun geçinip gidiyoruz. Arada bir babam soruyor işini seviyor musun, yok diyorum. Milletin açlıktan nefesi kokuyor sen işini sevmiyorsun, ne biçim adamsın diyor. Gitarı 3 senedir elime almamışım. iyi çalan herifleri dinliyorum canım sıkılıyor. Diyorum göçelim gidelim Kanada’ya Amerika’ya baştan bir hayat kuralım, yemiyor. Az kazanalım ama mutlu olalım diyorum, çocuğun kreşi 650 lira. Bir ara twitter'a sardım biraz takipçi yaptım o da olmadı bana göre değil bu goygoy işi dedim kapattım hesabı. Neyi sonuna kadar doğru dürüst yaptım bilmiyorum zaten. Olmuyor yani senkronlayamadık hayatla frekansları. Bu 2010'lar bir başkaymış dostum.

işin garibi istediğin kadar sorgula hayatı, sonuç olarak ermiyorsun yani bir derviş filan da olmuyorsun. 3 kuruş para biriktirip dolara yatırdım. Kriz olsa da dolar yükselse diye bekliyorum. Özel sağlık sigortam var. Arabam 1.6 dizel. Hanım ikinciyi ne zaman yapsak diye soruyor. Tosin Abasi diye bir herif var 8 telli gitar çalıyor. Ve ben hala analog setup mı yoksa prosesör mü daha iyi acaba diye düşünüyorum açıkçası. Google’dan aratıyorum Türkiye’de müzik yaparak geçinilir mi diye, düğüncülerin forumuna yönlendiriyor beni ahlaksız site. Burda iş yok aklını başına al diyor düğüncü abiler..

Bunları yazarken de efkarlandım şimdi. Sigaram içkim de yok ki, yakamayacağım maalesef. Gideyim bir bardak ılık süt içeyim, kindle’dan iki sayfa birşeyler okuyayım güncel, uykum gelir zati.

Ayrıca ÖSS'den hayvan gibi puan almışım, gidip konservatuara kaydolacak halim yoktu ya?

tune up

2-5-1 standartında olan bir miles davis parçası.

blue bossa

bossa nova formatında bir klasik caz parçası. joe pass ve j.j. johnson pek güzel yorumlarlar.

türlü

akın eldes'in kaf'i'den sonra çıkardığı 2. albümü.

ukw

akın eldes'in kaf'i albümünde bulunan, bas ve gitarın bizzat akın eldes tarafından çalındığı hissiyatlı parça. akın eldes bu parçayı marmara depreminde ölenlere ithaf etmiştir.

coil tap

humbucker'ın single coil olarak çalışması olayı. bir manyetiğin bu şekilde çalışması için 4 kablolu olması gerekir. push-pull potans ya da başka bir switch ile bu coil tap olayı aktive edilebilir. manyetiğin paralel bağlanması olayı ise daha farklı bir iştir ve coil tap'le karıştırılmaması gerekir.

nurhan cangal

rahmetli olmuş bir müzisyen ve eğitmen. armoni adlı bir kitabı vardır. ilk 70 sayfası herkese hitap eden temel bilgileri içerir. daha sonraki kısımları ise daha çok klasik armoni üzerinedir. caz armonisi için (bkz: nail yavuzoğlu caz müziğinde akor dizileri)

pentatonik

rahat ve basit bir gam gibi görünse de, iyi ve anlamlı emprovize solo atmak için üzerinde bayağı emek harcanması gereken gamdır.

phrygian dominant

armonik minör'ün 5. derecesine verilen isim. bu durumda "a armonik minör", "e phrygian dominant"a karşılık gelir. "wherever ı may roam, home, war gibi parçaların soluları bu gamdan çalınmıştır.

splendido sundance

al di meola'nın bir parçası. mediterranean sundance'e benzer biraz. aşağıdaki videoda örneği görülebilir.
http://www.youtube.com/watch?v=tDwm5gAttW4