bugün

şeriatın uygulanibilirliğinden değil şeriatı uygulayacabilecek kişilerin türkiyede bulunmasından şüphe etmektir.
şeriatı uygulayabilecek kişi ; tıpkı hz. ömer adaletine ve sahabe ahlakına sahip olmaldır. nasıl bir şeriat ? arabistandaki ve irandaki gibi sahte şeriat mı ? iş bu sebeplerden ötürü türkiyede şeriatı uygulayacak bir kişi yoktur.
şeriatın türkiye'ye uymadığını, en azından cumhuriyetle yetinmesini bilen insanlardan şüphe etmektir.
şu ortamda önüne geçilmesi pek de mümkün olmayan hareket. allah'ın dininden, kitabından soğutulan, ezanıyla oynanan bir milletin yaşadıkları göz önüne alınırsa böyle islam'dan uzak yetişen neslin şeriati de tanımaması normaldir. öyle ya da böyle biiznillah allah'ın kitabında belirttiği hükümlerin uygulandığını görecektir bu millet, tıpkı 1000 sene islam'a hizmet ettiği dönem gibi...allah yardımcımız olsun.

not : şeriat ile cumhuriyeti karşıt olarak kavrayanlar, şeriat cumhuriyet karşıtlığı değildir, cumhuriyet yine muhafaza edilir fakat apo'lar imralılarda beslenmez, cezası kesilir.
elbette ki islamiyet sadece ibadet dini değildir. müslümanlık sana sadece namaz kılmasını ya da oruç tutmasını emredip öğretmez. dinin sosyal ve devletsel tarafı vardır. ama sosyal ve devletsel tarafında da aslında temel noktada hakkaniyet, adaleti sağlama vb.dir.

şeriat denilince insanların aklına hemen hırsızlık yapanın eli kolu kesilir zannediyor. insanların serbest günah işleme durumunun kısıtlanacağı geliyor.

ama durum sadece bu değil ki. bugün ülkemizde kim mirasını allah'ın kur'an da tarif ettiği ve isteği şekilde dağıtıyor?
başlık açan arkadaşa şu şekilde katılıyorum; müslümanız diyor ve bundan taviz vermiyoruz belki ama müslüman gibi de yaşayamıyor, yaşatılmıyoruz.

bugün herkes kanun koyucu allah'ın kanunlarına değil, kanun koyan insanların mecline tabi.
ki insanlar allah'ın helal kıldıklarını haram, haram kıldıklarını ise helal kılıp serbest bırakıyorlar.
söyleyin bakalım rabbiniz kim?
Gereksiz eylemdir. herkes kendi müslümanlığından şüphe etse, ibadetini daha iyi yapmaya çalışsa ve ahlak anlayışını geliştirse kendine ve herkese daha faydalı olur.
allah ın emrinden şüphe içinde olmaktır. gayrımüslimleri anlarım zaten inanmıyordur. ancak müslümanlar arasında "şeriat gelmesin" demek; islam ı ibadetten, imanın şartlarını 6 dan ibaret sanmaktır.

müslüman odur ki; allah ın kendisinden razı olması için, yaptığı her işte allah ın rızasını gözetir. islam o derece insanla iç içe ve kuşatıcı bir dindir ki lavaboya gidişinizden, devlet yönetimine kadar her konuda referans ve düzeltici olma özelliğindedir. işte her noktaya islam ı yaydığımız zaman, hayatımızın her alanını islam a göre dizayn ettiğimiz zaman, allah ın rızasını kazanmış oluruz. bu açıdan şeriat ı da salt devlet yönetim biçimi olarak algılamamak gerekir.

şeriat bütündür ve her müslüman bu şeriata göre yaşantısını idame ettirmelidir.
şeriat en adil hukuk sistemidir. ancak ülkede hukuki adalete sahip olamıyorken insanımız şer-i adalete nasıl ayak uyduracağız. şimdi şöyle düşünün çok çok çok ünlü bir devlet adamının yeğeni yıllar önce bir bayana arabasıyla çarpmıştı. şarkıcı bir hanımefendiye. bu devlet adamı o zamanlar belediye başkanı idi. yeğeni merhume ablayı metrelerce sürüklemişti. bu ablanın kocası dava etmiş idi bu yeğeni. ama nasıl olduysa rahmetli hanım abla 8 de 8 hatalı sayıldı mahkeme sonunda.

şimdi söyleyin hukuk-i adalet uygulanamaz iken şer-i adaleti kim sağlayabilecek. ki hangi devlet büyüğü fatih sultan mehmet gibi "kadı" nın hançerinin önüne kolunu koyabilecek kesilsin diye. daha yeğenimizi yargılatmıyoruz.
(bkz: şeriatı isteyenin akıl sağlığından şüphe etmek)
kuran'da yer alıp da insan yorumuna hacet bırakmayan tüm hükümleri kayıtsız şartsız kabul etmeliyiz. bunun adı şeriat olur ya da başka bir şey olur. çok önemli değil. önemli olan soru şu; biz allah'ın bizim sahibimiz olduğuna inanıyor muyuz, inanmıyor muyuz? eğer cevabımız evet ise, kitaba göre yaşamak zorundayız.