bugün

ömrünüzde hiç görmediğiniz ve belki de bir daha görmeyeceğiniz insanlarla aynı koltukta, aynı mekanda en azından bir 12 saat beraber olur, yer, içer ve uyursunuz. bu yolculuklarda illa tuhaf, yolculuğu kabusa çevirecek şeyler olur, yapacak bir şey yoktur. örnek vermek gerekirse;

iyi niyetli ama geveze yaşlı teyzeler
sapık muavinler
sapık yolcular
mola verildiğinde tüm aranın wc kuyruğunda beklemekle geçmesi
eğer en önde oturuyorsanız şöförün müzikleri ve karşıdan 4lüleri yakmış gelen arabalar
özellikle en arkada ve ortada oturmak
otobüsün klimasının çok veya az çalışması, akıtması, aksırması, tıksırması

ve diğer tüm kabuslarınız için;
(bkz: metro turizm)
- yanda oturanın soğanla karışık sigara kokması.
- akşam otobüse binildiğinde herkesin mis, sabaha karşı herkesin aksine pis kokması.
- yanda oturanın üzerinizde uyuması , uyarı karşısında anlamsız trip atması.

gündüz yolculuğu, gece yolculuğuna nazaran daha rahat geçer. gece yolculuğu tercih edilmemelidir.
(bkz: lanet yağlı börek kokusu)
yüzotuz kiloluk birinin yanına oturması ve sürekli terlemesi.
(bkz: sürekli konuşan dede)
ön koltukta oturan şahsın ani hareketle koltuğu dibine kadar yatırması
yan koltukta oturan yolcunun uyumak için sizin koltuğunuzu işgal etmeye başlaması
muavinin ikramları neden alıyorsunuz der gibi dağıtması
moladan beş dakika sonra çişinizin gelmesi
saatlerce uyumaya çalışıp son anda uyumuşken yanınızdakinin uyanıp haşırt huşurt birşeyler yemesi
en bilindik kabuslar.
mola yerinde aynı firmanın geldiğim yöne gidecek olan otobüsüne yanlışlıkla biner miyim?
arkada oturan kadının kusması.
ve kamyon devrilir...
yanımda, arkamda, önümde bebek olmasıdır. bebek ağlamasından nefret ederim.
yanınızda oturan yolcunun ağzının fena kokuyor olması ve derin hırıltılı nefeslerle aromasını atmosferinize nüfus ettirme kararlığından yolculuğun sonuna kadar asla taviz vermiyor olmasıdır. mola yerinde bir koşu alıverdiğiniz fresh sakızları şekerleri de kesin reddetmesi psikolojik olarak da yıkıcıdır.
yanınıza iki adet küçük çocuğu olan bir teyzenin olması ve de çocuklardan birini resmen sizin dizinize oturtması.
kesinlikle çocuklu bir yolcudur.
isal olup onu tutmaya çalışmak o sürede sürekli saate bakıp acıyı defalarca katlanında aralarında bulunduğu kabuslardır.
yanınıza oturan ve konuşmaktan büyük keyif alan teyze/ amca' dır. bütün hayat hikayenizi yolculuk sona erinceye kadar öğrenmeye yemin etmişleridr sanki.
önünüzde oturan yolcunun koltuğun yatma kapasitesini sonuna kadar zorladığı yetmezmiş gibi birde arkasına dönjüp acaba dizini flan koltuğa mı koyuyor diye bakması en nefret ettiğim şeylerdendir. birde yanınızdaki mahlukat telefonunuzu veya kitap not her neyse özel bir eşyanızı çıkarır çıkarmaz kafasını çevirip ters tes bakar ya.. işte o ne kabustur o... Alla akıl fikir versin diyorm sözlük...
bir gün boyunca uyumamışsınızdır nasıl olsa otobüste uyuyacaksınızdır, otobüs kalkar, aradan yarım saat geçer gözler ağırlaşır uyku kendini göstermeye başlar ve o anda o ses... bir bebek ağlamaya başlar... büyü bozulur... uyku tutmaz...
uzun boydan dolayı, öndeki yolcunun koltuğunu geriye yatırmasından korkmak.
ön koltuğun altında battaniye üzerinde uyuyan 3–5 yaşlarındaki çocuk yüzünden ayakları uzatamamak.
(bkz: bebek ağlarken kulaklığı unuttuğunu fark etmek)
Mola yerinden ayrıldıktan 5 dakika sonra tuvaletin gelmesi.
görsel
kendi adıma ön koltukta oturan davarın koltuğu sonuna kadar yatırmasıdır.
Telefonla konuşan salak kızlardır.
sürekli vicdansızca ağlayan bebektir telefonunu aldım o bebek büyüsün bulucam oğlum onu emziği ağzına verip susturacağım. yoldaki tesislerde yenen yemek bozulan mide bir daha yememeye tövbe. koltuğu ağzıma sokmak için köküne kadar indirilenler otobüsü yapana mı giydirilmeli yoksa malum otobüs firmasının muavini gibi sperm saldırısı mı düzenlenmeli.