bugün

derse git veya gitme mutlaka notunu finalden önce bul. not önemli.
Henüz üniversite kazanamamış olanlara verilen tavsiyelerdir.
Bi durun kazanak önce.
Yine de tesekkurler tabi.
ipimi kopardım istediğimi yaparım kafasında olmayın.

edebinizle ahlakınızla okuyun.
güzel çevre edinin

çok çalışın demeyeceğim, çok çalışan da çalışmayan da kpss ye bakıp atanıyor neticede
okulu uzatmayın yeter.

aileniz oraya okuyasınız diye yolluyor;
eve kız atayım, eve atılan kız olayım kafasızlığı yaşamayın.
Ayın 7'sin den 7'sine arkadaşlarınız olacaktır. Sigara için allah'ın selamını veren oruspu çocuklarıyla haşır neşir olacaksınız.
lise boyunca size hayatta en önemli şeyin "üniversite kazanmak" olduğu anlatıldı muhtemelen ve siz de üniversiteyi kazandınız. hayırlı olsun öncelikle. ama bu yaptığınız şey aslında hayatınızla akalalı hiç bir şey..

öss sınavına hazırlanırken yurtta kampta kalmıştık, bi gece 2-3'e kadar uyumadığımızı görünce yanımızda kalan efsane kimya hocası gelmişti. o gece 1-2 saat sohbet ettik, sohbette genel olarak "üniversite kazanmak" olgusunun aslında çok ta önemli olmadığını anlatmıştı hoca. o yaşlarda söylediği şeyler bize çok çok uçuk geliyordu. ne demek lan kazansak bi bilgisayar mühendisliği of of daha ne falan diye düşünüyorduk, ama bilgisayar mühendisi olmuş ve biraz da hayatı anlamış birisi olarak hocamın o gece söylediği noktadayım. üniversite kazanmak hayatınızı şekillendirmek için çok çok önemli bir dönüm noktası değil.

öncelikle şunu bilmek gerekiyor, hangi bölümü kazanmış olursanız olun, diplomayı verirken size sihirli değnekle dokunup, evet siz harika bir bilgisayar mühendisi oldunuz, evet harika bir kamu yöneticisi oldunuz falan gibi bir şey yok. o 4 yılda siz kendi hayatınızı şekillendireceksiniz. herşeyi ile, sadece dersler değil. dünyaya bakış açınız olsun, ufkunuz olsun, yetenekleriniz olsun, mesleğinizle alakalı olsun tüm konularda siz hayatınızı inşaa edeceksiniz o 4 yılda. o yüzden üniversite hayatı gerçekten çok önemli.

muhtemelen arkadaşınızdan en büyük kazıkları o yıllarda yiyeceksiniz, muhtemelen en sağlam dostluklarınızın temelleri o yıllarda atılacak, muhtemelen yemek zevkleriniz değişecek cebinizde para olmadığından aslında o hiç sevmediğiniz yemeği "ulan aslında fena değilmiş ha" diyeceksiniz, muhtemelen hayatınızda ilk defa çamaşır yıkayacaksınız, muhtemelen hayatınızda en çok gezeceğiniz yıllarınız olacak, muhtemelen hayatınızda en bağımsız seneleri yaşıyor olacaksınız... saymakla bitmez. hele öğrenci evindeki arkadaşlarınızdan birisinin horlaması evi inletiyorsa, gece kalkıp evin içinde bağırarak dolaşıyorsa falan evinizdeki o temiz, sessiz, huzurlu yatağınızı özleyeceksiniz.

çok neşeli zamanlarınız olacak, parasızlıktan sefil olduğunuz zamanlar olacak, sana para geldiği zaman o para grubunuzun ortak parası olacak, başkasına para geldiği zaman kendine gelmiş gibi sevineceksin falan. hayatınızın geri kalan yarım asırlık döneminde askerlik anıları anlatır gibi "üniversitedeyken.." gibi anlatılacak onlarca, yüzlerce anı birikecek.

dikkat etmeniz gerekenler şunlar bence (acizane),

birincisi ailenizi, hayat felsefenizi, yaşam çizginizi aşmamaya gayret gösterin. üniversite ortamı sizin o güzel hayatınızı bozmasın.

ikincisi, özgür olacağım derken hayatınız boyunca pişman olacağınız şeylere bulaşmayın. özgürlük güzeldir, fakat sınırlarınızı kontrol altında tutmaya çalışın. sınırsız özgürlük yoktur.

üçüncüsü, okulunuzu mutlaka 4 yılda bitirin. kesinlikle 1 dönemden, bir seneden bir şey olmaz gibi bir düşünceye girmeyin. "aa kanka bende hiç çalışmadım ya" diyen arkadaşlarınız, muhtemelen o kitapları yutmuş olacak ve onların mezuniyetini izlemeye öğrenci olarak katılacaksınız ki bu adama öyle bi koyar ki anlatamam. okul hayatınızı gereksiz bir şekilde kafanızı kitaptan kaldırmadan geçirin demiyorum. ben final dönemlerinde son gece 1-2 saat çalışarak okulu bitirmiş, not ortalaması da 2,4'lerde olan birisiyim.

dördüncüsü, kendinize vakit ayırın. kendinizi geliştirmeye çalışın. dil konusunda mutlaka bir adım atın. filmler izleyerek olur, kurslarla olur mutlaka kendinizi geliştirin. mesleğiniz konusunda da özellikle okuyabildiğiniz kadar kitap okuyun. okul bittiğinde peşinden koşulan insan olun.

beşincisi, düşünün. okul döneminde geleceğinizle ilgili vereceğiniz kararları "üniversite öğrencisi" olarak değil, ilerdeki konumunuzu göz önünde bulundurarak, düşünerek verin.

altıncısı, kesinlikle çekingen olmayın. tanışabildiğiniz kadar çok insanla tanışın, tartışın. farklı fikir ortamlarına girin. insanların düşüncelerini dinleyin, düşüncelerinizi söyleyin. insanları tanımaya çalışın.

şimdiden hayırlı olsun. çok güzel bir yoldasınız ve çok çok güzel günler sizi bekliyor.
namuslu olun ki ilerde karılarınız/kocalarınız da namuslu olsun. üniversite hayatına kanıp da kimsenin canını yakmayın. çıkar acısı.
Tercih yapmayın, yatı iseniz kayıt yapmayın.
kardeş ayağa göt ayağı herkese güvenmeyin hatta kimseye.
diplomayi rulo yapip ustune oturmak istemiyorsaniz bosuna gitmeyin. zira universite diplomasina sahip olup gerçekten bi seyler bilen insan sayisi cok azdir.
birkaç gün önce bu yazımı üniversiteyi kazanan kıza verilecek tavsiyeler bölümünde yazdım; şimdi aynı yazıyı burada paylaşmak istiyorum, özellikle üniversiteyi henüz kazanmış ya da öğrenimi devam eden kız kardeşlerimi birkaç konuda uyarmak/bilgilendirmek içindir bu yazım...

* madem moderatör zall'ın sözünü ettiği gibi bizler yazarlar olarak insanların hayatlarına yön verebiliyoruz....daha önce yazılmış entryler den farklı bir tavsiye vereceğim ve inşallah rabb'im üniversiteyi kazanan genç kızlardan birkaçının bir şekilde burayı okumasını nasip eder ve ben de vesile olmuş olurum.

üniversiteyi yeni kazanan genç kızlarımızın birçoğu 17-18-19 yaşlarındadır muhtemelen...tabi daha geç kazananlar da vardır; onlar da üzülmesinler, inanın her şey olacağına varıyor.

* 25 yaşına girmesine ramak kalan ve 3 yılını endüstri meslek lisesinde çalışan ve şimdi de bir Anadolu lisesinde görev yapmaya başlayacak bir öğretmen ve ablanız olarak veriyorum bu tavsiyeyi...

siz üniversiteye başlayacaksınız ve artık sosyal medyanın etkisiyle gerek internetten gerekse gerçek yaşamdan birileriyle tanışacaksınız. ve ne yazık ki bunların içinde 25-26 yaşını geçmiş beyefendiler (!) de yer alacak. artık sosyal medyanın etkisiyle bu çok daha kolay oluyor zaten.

bu beyefendiler (!) bir anda bazılarınızın etrafına üşüşmeye başlayacak ve sizinle sevgili olmaya çalışacak. sanmayın ki bu adamlar sizi sevdiklerinden etrafınızda...hayır, sizi zerre kadar sevmiyorlar. onların sevdikleri o lanet olası nefisleri...bir türlü köreltemedikleri o lanet nefisleri. o adamlar (!) şu şekilde düşünüyorlar :

"bu kız 4-5 yıl her neyse okul okuyacak, o süre zarfında benden evlilik vs. talep etmeyecek, ailesiyle de tanışmayacağım, okulu da bittikten sonra 1 yıl iş güç, sınav derken öyle de geçiririm biraz vakit, nefsimi tatmin etmiş olurum"

inanın, düşünce bu...senden yaşça büyük olan işi gücü olan adam inan seni sevdiğinden yanında değil...sen sadece gençsin diye sadece vakit geçirmek için ve nefsini tatmin etmek için yanında...kendi yaşına yakın eğitimini tamamlamış işi gücü olan bir kızla takılmıyor mesela; çünkü o kız ondan evlilik talep eder ve nefsini tatmin edemez diye...

öğrenciyken ben de göremiyordum bu durumu...hakikaten gözüm kapalıydı. arkadaşlarım vardı o yaştaki adamlarla takılan ve inanın hiçbiri ev-len-me-di; okul bitince kızı da bıraktılar artık kız ondan evlilik ister diye...

şimdi bir öğretmen gözüyle bakıyorum, endüstri meslek lisesinin kapısının önü 25+ adam(!)larla dolu ya...kızlara nasıl yanaşırız diye...kene gibiler mübarek. ve ben gerek kız öğrencilerimi gerekse velilerimi devamlı uyarıyorum, ömrümün 3 yılını kızlarımız heba olmasın, duyguları sömürülmesin diye uğraşarak geçirdim ben...üniversiteye geçtiğinizde de sömürtmeyin duygularınızı, kullandırmayın kendinizi, gençliğinizi en güzel günlerinizi böyle adam(!)ların nefislerini tatmin ederek geçirmeyin.

gidin dersinizi çalışın. kendi yaşınızda olan sizin gençliğiniz için sizinle birlikte olmayan öğrenci olan ve gerçekten beyefendileri bulun. inanın, öyleleri daha çok. gidip kendinizden 7-8 yaş büyük ya da daha da büyük olan sözüm ona adam(!)larla takılmayın. yazık günah...yapmayın sakın. asla...
1 2 sene tadını çıkarın. sonra iş bulma stresi okulun uzamaması için yaşanılan stres çekilmez oluyor ki okuduğunuz bölümün iş imkanları sınırlıysa o daha vahim.
Kazandığın bölümün mezunlarının (kaliteli) iş bulma oranlarını tekrar gözden geçir (keza bunu tercih yaparken yapman gerekirdi) eğer vardığın sonuç "neyse ya bitirince bakarız, illa ki yaparız birşeyler " ise yapma evladım. Yapma canım benim. Ya adam akıllı tekrar hazırlan, (Kayıp olarak görme 3. Sınıfta sınava tekrar hazırlanandan tut mezun olduktan sonra ikinci universite okuyanlarını biliyorum) ya da ben bundan iyisini hayatta alamam diyorsan, iş hayatına bir yerlerden giriş yap. Herkes üniversite mezunu olacak diye bir şart yok. Ülkece buna çılgınlar gibi inandığımız için şu an kocaman bir üniversiteli işsiz ordumuz var.
He bir de, atlanmaması gereken şey : bir bölüm vardır, ahım şahım iş imkanları yoktur ama ilgi alanının dibidir, boş kaldığında bile o alanla ilgili bir şeyler okumaktan/araştırmaktan zevk alıyorsundur, hiç düşünme sonuna kadar oku derim. Ama bu ihtimali biraz zayıf tutuyorum çünkü bu sistemde bir lise öğrencisinin kendini bu denli iyi tanıması, hangi mesleğe ilgi duyabileceğini bile bilmesi zor.
Hayat zor kardeşlerim. Şansınız bol olsun.
erkekler kizlarin pesine cok fazla takilmayin. dersler daha onemli. kizlar sizde 2 gun tanidiginiz erkekler icin onsuz yapamam moduna girmeyin. ders calisin ders. sonra yaz okullarinda surunursunuz benim gibi.
ilk gün, hoca" ders bitti" dedikten sonra " ama daha zil çalmadı ki" demeyin. Mezun olana kadar unutturulmaz.
üniversiteyi bitirmek, kazanmaktan daha zor.
hem derslerinizin iyi olması için, hem de sosyalleşebilmeniz için aşağıdakileri mutlaka uygulayın:
1- mutlaka derslere girin. (hem derslerinize faydası olacak hem de en iyi sosyalleşme alanıdır dersler)
2- kütüphane vazgeçilmeziniz olsun, haftada en az 3-4 gün kütaphaneye uğrayın.
3- asgari 3 tane topluluğa üye olun.
4- mutlaka ama mutlaka ders dışı kitap okuyun. (örneğin klasikleri ve kült kitapları bitirmek için muazzam vaktiniz olacak, alamıyorsanız kütüphaneden yararlanın, çoğu üniversitede istediğiniz kitabı bulabilirsiniz. kitap okumanın size katacağı şeyleri bir bilseniz elinizden kitabı düşürmezsiniz.)
5- bol bol gezin, okulun düzenlediği geziler, arkadaşlarınızla takılmalar vs.
bazı sayısal bölümler hariç üniversite hım hım ezber yapılacak yer değildir. araştırma, gözlemleme ve düşünme becerisi kazandırmalıdır insana. yukarıda yazdıklarım da bunları yapabilmenizi sağlayacak şeylerdir.

not: hangi kitabı okuyacağına karar vermek de büyük bir sorundur. zira ne kadar bol vaktiniz olursa olsun, zaman kısıtlı. bu konuda da mutlaka seçici olun.
entelektüel kapasitenizi olabildiğince geliştirin. bunun için daha iyi bir fırsat olmayacak büyük ihtimalle ve bunun meyvelerini de öyle bir alacaksınız ki sorma gitsin...
Para biriktirin gençler. Çok ihtiyacınız olacak. Ayrıca kendinizi geliştirmeyi unutmayın. Arkadaşlar edinin, çok eğlenin evet ama unutmayın iş arayan eleman değil aranan eleman olun mezun olunca.
Samimi olucam diye sağa sola Mal mal sırıtmayın.
Sırf çevre yapacağım diye 10-15 kişilik gruplarla aşiret gibi takılmayın. En fazla iki ay sonra bir yada iki tane yakın arkadaşınız olacak.
Herkesle arayı iyi tutun kimseyi kolay silip atmayın bir merhabaniz naberiniz olsun cebinizde.
gitmeyin.
ders dışı faaliyetlere aktif olarak katılmak iyi not almak kadar önemlidir, ancak bunun getirisi iş görüşmelerinde ortaya çıkar.
ilk sene ortalama dahil hiçbir şeyi kasmayın, kendinizi de.

ilk başta üniversite içinde kaybolup ağlayabilirsiniz ama hepsi size güzel bir hatıra olarak kalacak.(kendimden biliyorum)

ayırca en önemlisi de vize haftası ders çalışmaya başlayın ondan önce dilediğiniz gibi gezip eğlenin vize haftasında yeterince çalışırsanız derslerden kalmazsınız çünkü hocaların birçoğu çıkmış soruları soruyor sınavda. kasmayın kendinizi.