bugün

derslere yeterince çalışmayıp giden eski sevgililerin arkasından yas tutmak ve tabi derslerin göte girmesi.
hayır sevdanın yasını tutma demiyorum, hobi olarak yine tut ama ders çalış be last rhymer.
hocaların adını verdiği tüm kitapları almak...

ondan sonra hiçbiri kitaba "şu sayfada ayrıntılı değiniliyor" demenin dışında başvurmuyor, tüm konuları slayttan veya fotokopiciye bıraktığı notlardan anlatıyor; sizin de aldığınız o canım ve yepisyeni kitaplar da dönem sonunda tertemiz ve bir çizik dahi atılmamış halde elinizde kalıyor. dönem sonunda kitapları aldığınız yere dörtte bir fiyatına geri satıyorsunuz. (bkz: based on a true story)

sakın gençler kitap falan alayım demeyin daha ilk haftadan. şöyle 2-3 hafta derslere girin, baktınız olmuyor kitapsız, o zaman alın. cebinize yazık. o parayla ps kafede kaç saat pes atarsınız amına koyim.
üniversitede yapılmış en büyük salaklık sen işteyken vize notuna arkadaşının bakmasıdır. daha da büyük salaklık o arkadaşın isim kaydırıp 50 aldığın final notunu 90 görmesidir. mega salaklık ise "nasılsa finalden 90 aldım ilk vizem de 60 ortalamam 50nin üzerinde" deyip büte girmemek ve o embesil arkadaşın 3. sınıfa devam ederken sınıf tekrarı yapmaktır.
sevgiliyle -mezun olunca biz evlencez ki- kafasında yaşamak.

hele bi mezun ol sonra görürsün.
daha ilk senende üst sınıflardan birinin ilişkisine kanmak. bekle azıcık, sabret. sonra tüm seneleri hep aynı tiple geçir. salaklıkmış.
Belkıde en kolay dersi en kolay hocadan almak vizeye de 3 gün aralıksız Çalışıp 100 alma hedefiyle sınava gıttıgınde sınavın 2 gün önce oldugu öğrenmek , bu aptallık 1 yılımı bıle alabılır benden
konuyla alakalıdır. onumara tespit
http://www.youtube.com/watch?v=_eT8BGSqXnw
ingilizce dersinde cümleyi çevirirken "eat" kelimesini 100 kişinin önünde bir anlık dalgınlıkla "et lokantası" olarak çevirmek,
yemekhanede sessiz düşündüğünü zannederken bağırarak "kendimi iftar çadırında gibi hissediyorum" demek ve sonrasında karşı masadaki çocukla göz göze gelmek,
hoca hakkında ağza gelen ne varsa söylemek ve arkaya dönüldüğünde hoca ile karşılaşmak akabinde final kağıdına "-20 puan" yazmak zorunda kalmak.
yanıma kadar gelip yılışan, kedi gibi sürtünen kızı götürmemek evet budur net.
sevgilimin olduğu ünide olmamak.
Kendini bir yabancı gibi hissettiğin arkadaşlıklar içinde bulmak, sevdiğin bir kaç insan hatrına hayallerindeki aşkın yerine bir yabancı koymak.
iki ay önce verilmiş ödevi teslim edileceği günün sabahı yapmak.
Bizzat yaptığım olaydır.

Birinci sınıfız ilk hafta daha. Uz-em* dersleri vardır malum. Ders programında da sınıf olarak e101 yazıyor. Yaklaşık bi 20 kişi filan tam o ders saatinde e101 sınıfına girdik ve iki saat boyunca hocanın gelmesini bekledik.

Şimdilerde muhabbetini açmaya utanıyoruz o olayın o derece.
bazen sadece bırakmamaktır...
yurtta sigara içerken yakalanmak. 70 lira bok yoluna gidecek iyi mi.
yarısı dolu bir amfide ders öncesi girilen bir iddaa üzerine hocanın ders anlattığı mikrofonla şarkı söylemek. sonrasında tivorlu ismail gibi hissetmek.
derse çay ve eti cin ile girmeme izin vermeye hocaya; "o zaman size de vereyim 1 tane" diyerek rüşvet teklif etmem. sonra dersten de kalmıştım zaten o yıl.
hayatımda ilk kez ders çalışma eyleminde bulunmaya karar verip, ertesi gün finalimin olduğu bir gün, gece 2'den sabah 5'te kadar fotokopiler kucağımda oturup (fotokopiler kucakta olunca bilgiler beyne giriyor, tabi), 6'da uyuyakalıp, 9'da ev arkadaşımın çığlıklarıyla uyanmak.

salaklık bunun neresinde kısmına gelince, sınav sabah 8 buçuktaydı ve ders istatistikti.

sonra ne mi yaptım?
kahvaltı keyfi yapıp, akşam konsere gittim. gün içinde de bir adet arkadaşımın baskısıyla hocayı arayıp uyuyakaldığımı söyledim, hocam da seneye uyuma bence dedi.

(bkz: okul nasıl uzatılır)
Okul servisine binip "bu servis okula mi gidiyor?" demek.

Servis 11 dakikalik yolu 40 dakikada gidince sorma geregi duyduk ne yapalim yani. *
ertesi gün hem alttan hem de üstten aldığım dersten final'e girecek olmamıza rağmen içki sofrası kurmak.
ilk üniversite günü derslikte ve amfide ders işleme olayını bilmediğimden mütevellit harıl harıl 1-a sınıfı nerede diye aradığımı bilirim.sonunda çok rezil olmadan yurttan 3. sınıf bir arkadaş hacı burda sabit sınıf yok ders programı bölümün panosunda orda her dersin sınıfı yazar dedi ve aydınlattı.2. soruyu sormasam aslında basitçe geçip gidecekti.''peki hacı bu program her derste değişiyomu nasıl takip edicez ?''.

aynen olay bu.ayrıca daha fenaları var kınamayın bbeni dostlar.ne zaman zil çalcak hocam diyen bir arkadaş vardı sınıfta.
selçuk üniversitesi alaaddin keykubat kampüsü der geçerim. polemiğe girmem.
haftalarca gidilmeyen dersin saatini karıştırıp yanlış derse gitmek. uykusuzluktan ölmek.
geçen sene geçtiğim dersin sınavlarına tekrar girmek ve sınavın kötü geçmesi. sonrasında hocanın odasına gidip sınav kağıdımı görmemesi için rica etmek. neyse ki anlayışlı çıktı adam.
Erasmusa gitmemek.