bugün

Ülkücülük, Türk milliyetçiliğinin özel adıdır. Türk milleti varoldukça ülkücülük de olacaktır. Herkesin ülkücü olması beklenemez. Ama Türk milletini milletler mücadelesinde birinci sıraya yükseltme hedefine ulaşmak isteyenler, kesinlikle Türk milliyetçisi olmak zorundadır. Türk milliyetçiliğinin siyasi, kültürel ve sosyolojik olarak kurumlaşmış haline ülkücülük adı verilir.
O halde, her ülkücü önce Türk milliyetçisidir. Türk milletinin hizmetindedir. Türk milletinin milli ve manevi değerlerine sahip çıkarak, bu değerleri layık oldukları en yüksek doruklara yükseltmek, her ülkücünün birinci öncelikli görevidir.
Ülkücüler, mensubu bulundukları Türk milletini layık olduğu maddi ve manevi zenginliklere kavuştururken, birlikte yaşadıkları her insanı kutsal bir emanet olarak korur, geliştirir ve mutluluğuna katkı sağlar. Ülkücülük, kesinlikle ayrıştırıcı değil, birleştiricidir. Ülkücülük sonu izm le biten her türlü yabancı ideoloji ve sistemlere karşıdır. Türk milletine uygun olan en doğru yönetim sisteminin şahsiyetçiliği destekleyen demokrasi olduğunu kabul eder.
Ülkücü, Türk milliyetçiliğini kültür milliyetçiliği temelinde algılar.Kendini Türk hisseden ve Türk milletinin gelişmesine hizmet etmeyi şerefli bir görev sayan herkesi şefkatle kucaklar. Etnik ırkçılık ve ayrıştırıcı tuzaklara karşı, Türk milletinin milli ve manevi değerlerine sarılarak kenetlenebileceğine inanır.

Milliyetçilik; milletini sevmek, onun yükselmesi için çalışmak demektir. Fakat milliyetçilik, âlem şümûl bir fikir, bir düşünce sistemi, dünyâ görüşü de değildir. Millî varlığını, istiklâlini, vatanını, devletini koruyan bir milletin insanlık câmiasına bunlardan hareketle verebileceği hiçbir şey bulunmayabilir. Çünkü bir milletin varlığı, istiklâli ve diğer hususları bir başka milleti hiç ilgilendirmeyebilir. Milliyetçilik için tehlikeli olan iki tavır mevcuttur. Bunlardan birisi: Milliyetçiliği lüzumsuz gören ve inkar eden kozmopolitizm, diğeri bütün değerleri millet esâsına bağlayarak milliyetçiliği aşırı bir ırkçılık olarak mütalaa eden şovenizmdir. Türklerde din ve millet mefhumları birlikte mütala edildiği için bu tür aşırılıklara rastlanmamış, bu tipteki bâzı hareketler de rağbet görmemiştir. Hatta Müslümanlık ve Türklük bir kumaşın iki yüzü gibi olmuştur...