bugün

unutulmayan okul anılarındandır. o öğretmen'e karşı ömür boyu nefret hissi duymanızı sağlar.
burda bilinmesi gereken iki şey vardır.

1. öğretmen kimdir?

2. neden dayak atar.?
kayıt işleminde " - hocam eti sizin kemiği benim.. ." şeklin de gerçekleşen diyologlarla birlikte çok düşük maaşlarla geçim sıkıntısı yaşayan ve pskolojik desteğe ihtiyacı olan öğretmen eylemidir.
bazen gerekli bazen kırıcı bazen de komiktir.
istiklal marşında hazır olda durulmadığında yenmesi muhtemel olgu.
ben yedim arkadaş bunu. ilk okuldaydım, derste herkes örnek yazarken ben dalmışım hoca baktı geldi
+sen niye yazmıyosun lan?
-yazıyo muyduk öğretmenim?
+bunlar süs mü lan (2 tokat çekti küçüktüm lan nevrim döndü zaten)
-hemen yazıyorum.

küçücük çocukken artistlik yapmak kolaydı yine beklerim.

edit: arkadaş dayağı yiyen benim bundan sonra eksiyide yiyen benim lan anlamadım ki düşene bizde vuralım psikolojisi mi?

edit 2:bi imla 1 değil.
Babalarımızın verdiği yetki sonucunda Etinide Kemiğinide kırma emelleri güden fakat eğitim adı altında yapılan yaygın bir eylemdir.
yememiş yoktur.
Öğrencileri hem küçük düşürüp hemde o dersten soğumasına neden olan şeydir.
sınıf yönetimine hakim olup cezaya alternatif yöntemleri deneyen fakat 2 çocuğa hakim olamayıp klavye başında ezik tabirini kullanan insanların düşüncelerinden çok farklı, 40 kişilik sınıflarda toplasan 10 kişiyle ders işlemek zorunda kalan, bari 10 kişiyi kurtarayım diye yırtınan dersin 20 dakikası sus demekten bıkan öğretmenin yaptığıdır.
ha iyi bir şey mi? değil...
çözüm ne. kitaplara bakarsak öğrenciyi derse katmak. tabi yersen....
ben velisiyim döverim de severim de diyen bir veli tutup da siz bunun öğretmenisiniz her şeyinden sorumlusunuz demesin...
(bkz: ilkokul öğretmeninden eşek yükü dayak yemek/#9955685)
bir öğretmenin öğrencilerine yönelik şiddet eylemi gerçekleştirmesi kadar iğrenç bir durum olamaz. hiç şöyle böyle demeden dava edeceksiniz. bu arada ben yemedimde yiyen arkadaşlar var tabi.
en acı olanı, senin olaydan bile haberin olmadığı bi durumda sıra dayağından nasibini almandır... hooop bi dakka daha dayağı hakedecektik, biraz ani olmadı mı?!
Sınınfın onunde oldugunda , rezil eden okulda olmaması gereken durumlardan biri .
50 kişilik sınıflarda çocuklara bir şeyler katmaya çalışan bu arada her türlü pisliği evde sokakta ve bilimum yerlerde öğrenmiş olarak gelen çocukların sapıklıklarına terbiyesizliklerine sabretmeye çalışan ama bir yerde patlama gösteren ve her dayaktan sonra saçma salak velilerle muhatap olmak zorunda kalan dövsen bir türlü dövmesen bir türlü deyimi ile ifadesini bulan öğretmen eylemidir.
(bkz: öğretmen olmadan anlayamazsın)
sindirilmesi gereken bir olaydır şayet gidip babana söylediğin zaman kesin bir şey yapmışsındır deyip bir de ondan dayak yeme ihtimali de var.
üçüncü sınıfta bana tokat atan arkadaşımı, yere yatırmışken; benim onu dövdüğümü zanneden ve beni yanına çağırıp, hiçbir şey sormadan tokadıyla dişimi kırmayı başarabilen nöbetçi öğretmenin eylemidir.
eğer çok sık dövüyorsa acizlik; sadece gerektiğinde, dayaktan başka çare kalmadığında dövüyorsa gerekliliktir.
sıkıysa gel sen 50 kişilik sınıfa bağırmadan ve dövmeden ders anlat denilesi durumdur.

(bkz: öğretmen olmadan anlayamazsın)
ilkokul yıllarımda düzenli olarak yediğim hede, ögretmenim'de alışmıştı düzeyli bir öğretmen, öğrenci, dayak üçlümüz vardı taki şiddetin sınırını aşıncaya kadar burnumu sıraya vurup da kanatınca:
ben öğretmene küfür edip okuldan kaçınca koptu kızılca kıyamet, babam öğretmenindir döver dedi, annem elleri kırılsın dedi sevgili amcam haketmiştir dedi, canı sağolasıca halamın eşi (eniştem) gidip hocayı bi güzel dövdü arabasının içine tükürmüşler arkadaşıyla öğretmenim tayinini alıp gitti ama benim markus talihim dönmedi her gelen hoca bu o mu dedi benim için allahtan eniştem vardı da bütün hocalar beni sıradan geçirmediler. babama kalsa eti benim, kemigini sen kır....
Öğretmen, kendi çocuğunu döven başka bir öğretmeni nasıl karşılar ?
Onunla ilgili neler düşünür?
Hangi davranışlar içine girer?
öğretmen, Önce bu konuyu düşünüp, sonra dayak atıp atmamaya karar vermelidir.
hiç tatmadığım dayak çeşidi*. öyle uslu da değildim ama başarılı idim biraz, belki ondan, belki de bana iyileri denk geldiği için hiç dayaklarını yemedim. yine hayatımda iz bırakan, yön veren bir öğretmenim de olmadı.

(bkz: hayat ne tuhaf vapurlar felan)
bu konu hakkında çok tartıştım çevremdekilerle. her ne kadar güven kaybına da yol açsa, disiplin için bazen gerekli olan hadise. bazıları cidden hakediyor çünkü.

örnek;
beden dersindeyiz. hava soğuk olduğu için salonda yapıyoruz. minder, ip filan var, takılıyoruz. beden hocası başımızda. kızın teki sakız çiğniyor. hoca da dalgaya alıyor. biraz şakalaştıktan sonra ''hadi bi ceza bulalım, sakızı kafana yapıştırırız bak burda'' diyip şakayı sürdürüyor.

neyse, aradan 10 dk. geçiyor, kız ağzında hala bişeyler geveliyor. hoca sinirli bi şekilde ''sakız mı ağzındaki?'' diyor ve kız yılışık bi şekilde ''hıhııı'' diyor. yani şimdi hoca buna n'apsın? sinirleri bozuluyor ve hırpalıyor. sakızı at diyor, kız kıpkırmızı bi şekilde gidiyor.

hayır, bu çok mu doğru? değil tabi ki. ama bu masumhane bir örnek. daha neleri var. sen geç hocaya küfret, dediklerini sallama, tahrik et, sonradan ''hoca dayağına karşıyız''

hiç uğraşmayıp disipline yollamak orta yoldur ama o an ki ruh halinin içinden nasıl bişey çıkacağı belli olmaz.
ilkokul 4. sınıftayken öğle arasında yemek dağıtılıyordu öğrencilere.yemeğin yanında portakal vardı.2 öğrenci(2 si benim arkadaşım dı) adı gökhan olan öğretmene "gökhan portakal" deyince öğretmen geldi yanlarına o öğrencilere öyle bir tokat attı ki öğrenciler sıranın altına girmişlerdi.hala unutamam o olayı 12 sene geçmesine rağmen.
fenadır. ara sıra ilkokul öğretmen denilen cadının suratıma vurduğunda kolundaki bileziklerinin sesi kulağıma hala gelmektedir.
sınıfın en zengin çocuğunun hiç yemediği dayaktır. ilkokul 5 değil 10 sene olsa azılı komünist olurdum anam avradım olsun.
güncel Önemli Başlıklar