bugün

hadi bir şeyler yiyelim dedi adam.
derin bir sessizlik çöktü odaya.
ve sonun da biri patladı .
-bulaşıklar.

acıktım lan ne yesek diye düşündü bir grup.
batak oynayalım yemeğine diye söylendiler hep bir ağızdan.
biri üçüncü elde çiz dedi. oyun bitti.
ve mutfağa giden elemanın acı sesi duyuldu.
-bulaşığına oynayalım lan.

öğrenci evindeki bulaşıklar küflü, barlı mutfakta devam ediyorlar. normal bir aile evinden farkı yemek yemeden önce yıkanırlar.
mutfağa sığmadığı için küvette yıkayanlar tanıyorum.
rafta duramayı sürekli gezide olan bulaşıklardır.

bu bulaşıklar kesinlikle ama kesinlikle raf denilen, dolap denilen o kapalı alanda duramazlar birkaç günden fazla.

artık iş öyle olur ki, toptan yıkayıpta bunları tek seferde oraya hapsetmenin zalimlik olduğunu düşünen şahıslar bunları özgür bırakırlar.

mesela ben öğrencilik dönemlerimde bir süre sonra toptan yıkama olayını bitiridm kafamda. gidiyordum mutfağa, ne lazım mesela? 1 adet tencere, birkaç çatal kaşık bardak tabak filan, hemen iki daikada yıkıyordum, kullanıyordum. *
ohh be dedim, ha dolaptan almışın ha pisi yıkamış kullanmışsın.

çok rahat ettim ondan sonraları. *
bir batak oyununa bakar.

ya da nöbet sistemi gayet uygundur. *
yıkamaktan nefret edilen bulaşıklardır.
yemek yemeden önce yıkanır.
batakla çözüme kavuşan hadisedir.
küçük dağları öğrenciler yaratıyorlarmış.