bugün

(bkz: el yazısı hakkında fikri olmayan meb bakanı)
milli eğitim bakanlığında ne işi olduğunu bir türlü anlayamadığım şahıs, şey(!)

işletme mezunu adamı milli eğitim bakanlığına getirirsek neler olurun en iyi kanıtı.

derlerdi ki gelen gideni aratır. ey atalarım rahmet canınıza ne güzel söylemişsiniz vakti zamanında.

gelir gelmez güya icraatlerde bulunmuş fakat ne halt yediğini kendisi hariç hiç kimse anlayamamış.

---atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı öğrenci yetiştirme ile cumhuriyetin temel niteliklerini benimseme görevleri yasadan çıkarmış.

---yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda yazılı sınavın yanına "performans kriterinin" de getirmiş. sınavdan yeterli not alamayan embesil yandaşlarına güzellik yapma şansını sekiz kat daha arttırmış.

--- devamsızlık yapan ilkokul öğrencilerinin evine gönderilecek heyetin içine din adamlarını, imamları katmış.

--- özre bağlı atamaları sadece yaz ayına indirmiş, yaz aylarında atamaların yapılacağını bildirmiş.

ve daha nicecleri. küfür etmemek için kendimi zor tutuyorum. ne yapıyorsun arkadaşım?

"milli eğitim" denince aklına ne geliyor senin? "müfredat" hakkında en ufak bir bilgin var mı ?

ailesinde hasta bulunan öğretmen, yeni çocuğu olmuş evli öğretmen çiftler, rahatsızlığı bulunan fakat tam teşekküllü hastanelerde tedavi görmesi önerilen öğretmen, bunlar senin keyfin için yaz ayını mı bekleyecek?

--yeni doğmuş bebeği annesinden babasından bir sene ayırıyorsun ya sen mi emzireceksin yada baba şevkati göstereceksin?

--en kısa zamanda kanserli annesinin yanında bulunması gereken öğretmen kızı, sivas'ın köyünde sen mi teselli edeceksin?

--iki de bir kisti patladığı için daha büyük bir hastanenin olduğu bölgede görev yapması gereken öğretmeni sen mi tedavi edeceksin?

bu durumda ki insanların atamalarına tayinlerine karşı çıkıyorsun ya, çocuğun bozulan psikolojisini, annesine birşey olması durumunda yanında olamayan o öğretmenin ruh halini, kisti patladığında, sikimden bir sağlık ocağında tedavi göremediği için geberip gidecek eğitimcinin sağlığını sen mi düzelteceksin. vijdansız, ruhsuz adam??

o kadar çok küfür etmek geliyor ki bazen içimden tarifi imkansız. bir gün şu sağda solda patlayan bombalardan birini sarıp belime, şu heriflerin yanında artık patlamak istiyorum.

arkadaş bu milli eğitim bakanlığı yapıyorya. bir meşe odunundan neler yapılmaz bu ülkede onu düşünüyorum.
öğretmenlerin 1 ay seminerlerinin olduğundan haberi olmayan yaz tatillerini 3 ay sanan bakan.
bilgi üniversitesi'nin düzenlediği "siyasal iletişim danışmanlığı sertifika programı" kapsamında bir seminerde yanına gelen bir ingilizce öğretmeni, "verilen söz tutulmuş olsaydı, şu an benim atamam olmuştu" diyerek sitemde bulunmuştur.
diyarbakır'a bağlı lice'nin baharlar köyü ilköğretim okulu'nda görev yapan mehmet gözbaşı'nın teröristler tarafından kaçırılmasına ilişkin soruşturmada yeni bir gelişme olmadığını belirterek, "gereği neyse yapacağız" demiştir.
''okullaşma oranında, ilköğretimde yüzde 100, ortaöğretimde ise yüzde 90'ın üzerine çıkmak istiyoruz'' diye tespit ve açıklamada bulunmuş milli eğitim bakanı.
Üniversite Konseyleri Derneği, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in intihalini sayfa sayfa raporladı. Ayrıntılı raporu internet sitesinde yayınlayan dernek, Dinçer'in istifa etmesi gerektiğini açıkladı.

Üniversite Konseyleri Derneği AKP hükümetinin “ustalık” döneminin yeni Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, Doç. Dr. Yahya Fidan’la birlikte yazdığı “işletme Yönetimine Giriş (1995)” ve “işletme Yönetimi (1996)” kitaplarında intihal yapıldığını geniş bir incelemeyle ortaya koydu ve akademik unvanının geri alınması için bir açıklama yayınladı.

Ömer Dinçer, intihal gerekçesiyle 2005 yılında YÖK tarafından öğretim üyeliğinden çıkarılma ile cezalandırılmış ve bu karara karşı Ömer Dinçer’in temyiz istemi Danıştay tarafından reddedilmişti. YÖK’ün yapısı AKP’yle daha uyumlu çalışacak şekilde değiştikten sonra 2010 yılında Yusuf Ziya Özcan başkanlığındaki YÖK öğretim üyeliğinden çıkarma kararını kaldırdı. Ömer Dinçer Milli Eğitim Bakanı olduktan sonra intihalin yeniden gündeme gelmesi üzerine “intihal suçlamasının arkasında Ergenekon var” demişti.

ÜKD tarafından yapılan açıklamada Dinçer’in açıklamalarının aksine yapılan intihalin arkasında bilim etiğini hiçe sayan, bilim hırsızlığını kutsayan, bilimsel değerlerini umursamayan zihniyetin olduğu vurgulanıyor.

Ayrıca açıklamada 29 Aralık 2010 tarihli YÖK Müşterek inceleme Raporu’nda her iki kitapta da bazı usul, gösterim biçimi, ifadelendirme yetersizlikleri olduğu fakat eserlerin intihal açısından değil, bilimsel yazım ve alıntı yapma kurallarına uyum kalitesi açısından değerlendirilebileceğinin belirtildiğine ve bilimsel yazım ve alıntı yapma kurallarına uyulmamasının başlı başına intihalin tanımı içinde yer aldığına işaret ediliyor.

ÜKD, Ömer Dinçer’in intihale konu olan kitabının ilgili sayfalarını, intihal yapılan Tamer Koçel’in kitabıyla karşılaştırmalı olarak internet üzerinden yayınladı. Raporda, intihal yapıldığı görülüp eşleştirilen, Dinçer'in kitabından 34 sayfa, Koçel'in kitabından ise 72 sayfa yer alıyor.

intihal gerçekleştirilirken kullanılan dört yönteme yer veren açıklama Ömer Dinçer’in ve Yahya Fidan’ın akademik unvanlarının geri alınması çağrısıyla sonlanıyor.

(solhaber)
(bkz: milli eğitim bakanı fikir hırzısı olan ülke)
kktc'nin hürriyet ve eşitlik konusundaki haklı ve meşru mücadelesinin türkiye tarafından her zaman desteklendiğini söylemiş milli eğitim bakanı.
zavallı öğretmenlerin baş belası. taktı kafayı, iyileştireceğine kötüleştiriyor, müjde vereceğine var olanları elden alıyor. '150 bin açık var' diyordu, şimdi ise 'boş ders yok ücretli öğretmen istihdam ediyoruz' diyor. sömürüyü meşru görüyor, hükümeti ise seçim ayağına 2011 kpss'ye girenleri mağdur etti. 230 bin kişinin girdiği sınavda 10 bin kişi atandı.... çok şey var, buraya yazmakla bitmez.

biz sanki kendisine bütün öğretmenleri ata diyoruz. öyle bir çarpıtıyor ki biz de kendimizden şüpheye düştük. sadece bize söz verilen 44 bin atamayı istiyoruz. ama tık yok, yazıklar olsun..
http://gundem.milliyet.co....2011/1454326/default.htm
önümüzde ki seçimlerde kadro vaadinde bulunup yan çizmekten ötürü babayı alacak milli eğitim bakanıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı iken şilili madencileri üç günde çıkaran bakan.
(bkz: http://www.haberturk.com/...lsaydi-3-gunde-cikarirdik)
bu dönem milli eğitim bakanı olması van için büyük kayıplara neden olmuştur.
(bkz: 23 ekim 2011 van depremi)
(bkz: evli çiftleri birbirinden ayıran meb)
Van depreminde ölenlerin %10 u öğretmen ve bu adam pariste eyfeli turluyor.birinin cenazesine dahi katılmıyor,geçmiş olsun demiyor
eyfelin altında kalasıca.
ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen varken, milli eğitim sisteminin de nerden baksan 150 bin öğretmene ihtiyacı varken, 2011 kpss'ye giren öğretmenlere 55 bin sözü verilmiş iken,on binlerce öğretmen seçim uğruna kurban ve mağdur edilmiş iken;
kendi 'atanamamış öğretmenler diye uyduruk bir sorun çıkardılar' demiş.

şimdi ne desek bu sözlere bir karşılık olabilir. neler geçiyor bu adamın kafasından.
(bkz: lan ben neyse bir şey demiyorum)
Depremde kaybedilen öğretmenlerini unutan adam. Yalandan da olsa bir iki kelime bir şey söyle, yağmasan da gürle. ilk gün yaptığı şu kadar öğretmen kaybettik allahtan rahmet diliyoruzdan başka bir şey söyle. Öğretmenlerden nefret eden milli eğitim bakanı.

--spoiler--
26.10.2011 gecesi saat 23.30 Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer bir TV kanalında yardım toplama kampanyasına telefonla bağlanıyor. işimi bırakıyor; dikkatle izlemeye geçiyorum. Ömer Dinçer açıklamalarda bulunuyor. Yıkılan bir(1) okulumuz var diyor, öğrencilerimizi mağdur etmeyeceğiz diyor, tatili uzattık diyor. Spiker soruyor öğretmenlerimiz? Ama Milli Eğitim Bakanı her şeyi sayıyor, söylüyor ama ağzından öğretmen kelimesi de, ölen öğretmenlerimizin ailelerine başsağlığı mesajı da çıkmıyor. Onların yanındayız, maddi ve manevi olarak destekleyeceğiz söylemi de. Maalesef Öğretmenin ö'sü bile çıkmıyor öğretmenlerin Bakanı Ömer Dinçer'in ağzından Öğretmenlerim gerçekten çok üzgünüm, sahipsizliğinize, şartlarınızın kötülüğüne, ölümünüzde bile anılmamanıza Ömer Dinçer yıkılan bir(1) okulumuz var diyor ama yıkılan binlerce öğretmenin ve ailelerinin yüreğini düşünmüyor, görmüyor!
--spoiler--
öğretmen sevmeyen milli eğitim bakanı.*
ayrıca (bkz: güzel öldüler)
recep akdağ'ın milli eğitim modelidir. o doktor sevmez, bu öğretmen.
karamanlıdır.
tuhaf olan durum bu değildir.
ondan önceki milli eğitim bakanı nimet baş (çubukçu) da karamanlıdır.
çalışma bakanıyla kabiliyet birliği etmişlerdir. ortaya bir fikir atıp sonra yan çizmek konusunda üstlerine yoktur.
(bkz: kadro)
(bkz: atama)
(bkz: taşeron hakkı)
(bkz: vekil öğretmenlik)
öğretmen düşmanıdır kendisi.
nasıl bunları çok çalıştırsam, nasıl bunlara az para versem, nasıl bunları olabildiğince az atasam diye düşünürde düşünür.
200 bin öğretmen başka iş bulsun demiş zat-ı şahane!
(bkz: #13809690) şu yazıyı eksileyebilen bir zihniyetin, milli eğitim bakanı olabilir ancak.

yanlış anlaşılmasın hayatta eksi aldım diye ağlayacak adam değilim fakat bazen aklım almıyor, ulan hadi seni geçtim hiç mi yakının falan yok açıkta atama bekleyen? boşuna 4 yılını heba eden?

ha doğruu senin ve senin gibilerin yakınları hiç açıkta kalırmı, başımızda böyle bi müsibet

varken!!
özür grubu şubat atamasını kaldıran adam.

nimet ablayı bile özledik.
çarpıtma, sümen altı etme, bile bile yalan söyleme, samimiyetsizlik gibi konularda şu an açık ara önde.. tebrik ediyoruz kendisini..