bugün

Daraltır can kafesini
Yarım koyar hevesini
Keser birden nefesini
Dünya fani, ölüm ani !

Seçkin Erdoğan
Ölüm anlık bir olay o yüzden hayatın film şeridi gibi gözlerinin önünden geçemez.

Hiçbirimiz o kadar kısa ve o kadar boş hayat yaşamadık. En azından ben..
er ya da geç yaşanacak an. lao tzu' nun dediği gibi yapmalı ve '' hayata daha çok bağlanmak için günleri ve saatleri saymayı bırakmalıyız ''.
Hayatımız film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçiyormuş.
Adam askerde sehid oldum diyor buraya nasil yaziyor.
Dedemin Din ile hiç ilgisi yoktu. Hatta zamanında başını kapattığı için halamı evden atmışlığı var.

Dedem ölmeden önce uzunca bir süre yatalaktı ve alzheimer oldu. Sonra ölüm döşeği dedikleri aşamaya geçti. Arada bilinci geliyordu ancak genellikle bilinçsizdi. O günlerde çok ilginç şeylere şahit oldum; 1. Hiç dua bilmeyen Dedem bir çok ayet okudu. 2. Cehenneme gidecek insanlara ölüm döşeğinde kötü şeyler gösterirler derlerdi, Dedem de "bana sidik içiriyorlar" diyordu. 3. Özellikle evden kovduğu halamı yanına çağırttı helallik almak için. 4. ise öleceği gün "sırtıma vuruyorlar" demişti ki bizim dinimizde böyle de bir şey var ; "öyleyse melekler yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak?" (Muhammed suresi)

Dedem 1.80 boyunda bir adamdı ve ölüm anında 1 metre gibi kalmıştı. Can vermek çok zordu gerçekten de bunu birebir izledim diyebilirim.
"Nasihat istersen ölüm sana yeter."
Herkes bir gün görecek.
Zor derler.

En iyi insan bile, boğazına bir kambak batışının birden çekildiği kadar acı yaşarmış.

Bu allah ın cennet karşılığında canları satın alması durumu. Ayette var.

Neyse ölürken görürüz paşalar.

Ne genç tanıdığım insanlar öldü. Hayat ne garip.
ölüm bu kadar yakın

(bkz: ) http://video.haber7.com/v...um-ani-boyle-goruntulendi
perdenin kapandığı andır. evet.
https://www.youtube.com/watch?v=sLUUSmgWbXY
allah cc hepimize o anda iman selameti nasip eder inşallah .
Herkesçe yaşanan ya da yaşanacak ama kimsenin bilemediği ve de bilemeyeceği yegane fenomen.
aslında hep istediğim boşluklardan birinde çıkıp çarşıyı gezebilmek gibi bir vaktim varken donanımsızlığımın beni kendime bir şeyler katmak için söz geçirme uğraşıyla baş başa bırakmış olmasından nefret ediyorum. kitap oku, film izle, sohbet et...

1 saat sonra ölebileceğimizi düşünmek gibi bir kaygıyla, "tutmayın beni intihar edeceğim" diyen kıçı kırık bir major depresifin arasında çok ince bir çizgi var. 

henüz cevaplanmamış sorular, yaşanmamış hayaller ve yerine getirilmemiş onca söz arasında kıçımıza takılacak pamuğun yeri yok kabul edilir. oysa öldüğümüzde, yaşamla ölüm arasındaki o çizgide dışkımızın içerde çürümeye bırakılması kadar belirgin bir fark vardır.

1 saat sonra ölebileceğini düşünen biri için cevaplanması gereken temelde bir soru vardır; ve üstüne kurulu diğer sorular... herkesin zaman zaman kendine sorduğu "neden ahlaklı olmalıyız?" "neden bir düzen olmak zorunda ve neden hep bilgili ve kültürlü ve asil olmamız gerekiyor? sosyal inceliklere sahip iyi eğitimli insanlar arasında mıyız?" diye henüz sorabiliyorken bu sorular ve dışkısını çıkarabilecekken bunun değerini bilmek yerine daha da donanımlı ve daha da ahlaklı insanlar onlar..

oysa major depresiflerin farklı bir tarzı var. cır cır konuşan ve geçmişinde yaşadığı saçma ve gördüğü gereksiz ayrıntılarla bezeli garip tesadüfler ve örüntülerle dolu rüyalarında var olurken, içinde çürüyüp kalanlarla yaşamayı kabul ederken, çok da farklı bir şey değildir onlar için ölmek.

ölmek sempatik sistem etkisiyle dış sfinkteri gevşeyemeyen bizler için sıkıntılıdır. oysa rahat insanlar çoktan bazı şeyleri kabullenmişlerdir.
Hayatın gözünden film şeridi gibi geçmesi, degişik duygudur.
en güzel "resulullahla aramdaki farklar" adlı şiirde anlatılan konudur. (bkz: resulullahla aramdaki farklar)
Perdelerin kapanıp perdelerin açıldığı anlardır.
Marifet, o demde azraile hoş geldin diyebilmektir.
geri dönüşü olmayacak kadar kısa, ölümü hissedip algılayacak kadar uzun olmalı.
hem en hüzünlü ayrılık hem en sevinçli buluşma olsa gerek , öyle olmalıydı en azından.
boğulma tehlikesi geçiren bendenizin gözünün önünden o film şeridi geçti. ne gördün diye sorarsanız; ilk olarak kardeşimin yüzü geldi, bilmiyorum belki de onunla birlikte yüzdüğüm içindi, daha sonra şerit hızlandı, en az yirmi dakikalık slayt gibi düşün, zihnin hızlı bir şekilde scan/copy/paste yapıyor heralde.
yorgun düşer.
herkesin tadacağı fakat buraya yazamayacağı andır.
sesimi duyan yokmu diye bağırır ama kimse duymaz.
ölüm ki ah kar tanesi
ölüm ki ah yalnızlık
ölüm ki ah çıkmaz sokak
ölüm ki ah son durak...