bugün

tipik rte patavatsızlığının en belirgin örneklerinden.

sadece kaderinde var dese iyi , aynı zamanda "bölge halkı bunlara alışkın" da demiştir.

etrafında o kadar danışman falan var ama onların kontrolü dışında kaldığı zaman rte her an böyle skandallar patlatabilecek bir adamdır.
tevekkülden bir haber insan söylemidir.

sen üzerine düşeni yaptın mı da olağan olayları olağan görüyorsun.
söyleyen herhangi biriyse eğer söylediğindne utanmalıdır. söyleyen başbakansa eğer önce kendinden, sonra söylediğinden utanmalıdır.
tam da asker kaçağı oğlu olan ama askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyebilecek insan mantalitesinden çıkma sözdür. * * *
Doğru, bu kadar çok küfür ve beddua yemenin de sadece bu başbakana nasip olduğu gibi..
her canlı ölümü tadacaktır. hepimiz öleceğiz, hepimiz madenciyiz. buna dur diyelim!
(bkz: insanlık senin hangi hücrende var)
birkaç gün önce gördüm ki buna ciddi ciddi inananı var. dayanak noktasını sordum neden böyle düşünüyorsun diye? orda bütün tedbirlerin alındığını geri kalanında kader olduğunu söyledi. gerçekten içim acıdı bir partiyi savunmak için boşu boşuna ölen insanları görmemek gerçekten içler acısı, hele bunu söyleyen aşırı müslüman olduğunu söyleyen birisi ise.

konuyu aydınlatmak için, maden ocakları özelleştirilmiş ve taşeron firmalara bırakılmış, bu madenlerin denetimi ise taşeron firmada çalışan mühendisler tarafından yapılıyor, kendi çalıştığın yerde ne kadar objektif olabilirsin ki? ayrıca eksik işletmelere sadece cüzzi miktar para cezası veriliyor ve maden işlemeye devam ediyor, türkiye'nin hemen hemen bütün maden ocaklarında teknik eksikler mevcut bunlar görmezden geliniyor, ufak para cezalarıyla kapatılıyor. bunun sonucu olarakta türkiye de meydana gelen maden kazası sayısı dünya'ya göre 4,5 kat daha fazla.

bütün bunları düşündüğümüz zaman bu kazaların bu kadar fazla olması kesinlikle kader değildir, din ile insanları aldatmaktır.

edit: oldukça kaderci insan varmış, peki ölsün insanlarımız, allah dinimize zeval vermesin.
disk/genel-iş genel yönetim kurulu konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklama;

"maalesef bugüne kadar türkiye’de maden kazalarında binlerce işçi hayatını kaybetti, bir o kadarı da yaralandı. işçi sınıfının yalnızca zonguldak’ta verdiği ölü sayısı 3500’ün üzerindedir. tüm bu iş kazalarını tetikleyen başlıca faktör ise özelleştirme ve taşeronlaştırma’dır. bu sayede gözleri kar hırsı bürümüş sermayedar, çalışanları insanca çalışma koşullarından yoksun bırakabilmekte, işçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarını hiçe sayabilmektedir. burada görünen o ki tedbirsizlik, ihmal, denetimsizlik, göz yumma; sendikalaşmaya ve kurallı çalışmaya izin vermeme, taşeron firmalar aracılığıyla sağlanmaktadır. işte bu nedenle önlem alınmayan, insana yatırım yapılmayan işyerlerinin faaliyetlerine izin verildiği, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda mevzuatın piyasanın acımasız koşullarına terk edildiği, uzmanların, sendikaların ve meslek örgütlerinin etkisizleştirdiği müddetçe, yaşadığımız bu “cinayetlerin” sorumlusu sadece işletmeler değil bunlara göz yuman hükümet olacaktır" dedi.
Cilalı Taş Devri'nde söylense doğru olacak söz. Bu sözle başbakanımız rte halt etmiştir. dünyanın hiç bir yerinde artık grizu patlamasıyla işçiler ölmemektedir,çok nadir örnekler dışında. özelleştirme ve taşeronlaştırmalarının sonucu bu ilk işçi ölümü olayı değil.. yüzlerce işçiyi "iş kazası" adı altında ölüme gönderdi akp iktidarı. bu olaylar kaza değil, cinayettir.
her insanın kaderinde ölmek vardır.
(bkz: bu başlığı anca bir cimbomlu açmıştır)
bu olayı bile siyasete alet edecek kadar çirkefleşmişsiniz.
(bkz: lafı götüyle anlamakta ısrar etmek)
(bkz: iğrençsiniz ibneler)
madencilerin kaderlerinde ölmek yok! onları ölmeye mahkum edenler var!

öyle olsa, milli gelirinin %50sine yakınını uzun müddet kömür madenlerinden karşılayan belçikada madenciler haybeden ihmaller yüzünden ölürlerdi. keza ülke tarihinde 2 3 ölümlü kaza anca olmuştur. böylesine pis ve ağır bir işte çalışan, kazmalarla ekmeklerini çıkaran, çocuğunun süt parası için ciğerlerini heba eden onca madencinin çalışma şartlarına bakın bir. göz önünde tutulması gerek ki türkiyede işçilere sağlanan çalışma ortamları son derece sağlıksız, can güvenliğinden yoksun. taksim'i 1 mayısa açmakla olmuyor bu işler maalesef. hak aranmalıdır bu çok gerekli eyvallah da bir sene de bu işçi bayramını istanbulda değil zonguldakta kutlayın, hadi olmaz da taksim yerine tuzlada kutlayın. bir şekilde buna dikkat çekin pkk gösterilerine göz yummak yerine. işlerine gelmez abiler!

ben de bir işçi çocuğuyum ve işçilerin mecburiyetlerini öyle konaklardan yalılardan algılayabilmeleri de mümkün değil. işçi babanın getirdiği, isli elleriyle böldüğü ekmeği tatmadan onu tam olarak anlayamaz kimse.

hülasa, işçileri ihmallerle katleden devlet, olmaz olsun!
bölmek ise ismi lazım olmayanların kanında var.
acaba şu an mutlu olmuş mudur diye soruyor insan. onların çıkarttığı kömür sayesinde milleti kandırıyorsun tayyip efendi.
"Ölmek madencilerin kaderinde var.'' diyen bir Başbakan'ın kaderinde ne olduğunu düşündüm ve cevap hakkımı kullanıyorum: Sandığa gömülmek!
(bkz: idam edilmek ortaçağ dışkılarının kaderinde var)
adam gibi adam recep tayyip erdoğan'ın yine milletini ne kadar önemsediğini bariz eden cümlesidir.

yüce allah madencileri ölsün deyyü mü yarattı sayın rte?
ilginç bir açıklama olmuş. imam hatip mezunu olan birinin bunu söylemesi farklı. çünkü her insan bir şekilde ölecektir. kuran-ı kerim'de yazıyor.

kimi su içerken, kimi araba kazasında, kimi seks yaparken, kimi de madende ölecektir. ölümü engellemenin bir yolu yok yani. bunu herkes öyle ya da böyle biliyor. durum böyleyken başbakanın böyle bir açıklama yapması yukarıda da dediğim gibi ilginç. çok fazla şey söylenebilir aslında ama gg'ye inanmıyorum ama bir güç var.
maden in turkey .
aslında bir entry girmeme kararı almıştım sözlükte. ve bunun da sebebini son entrymde belirtmiştim. fakat başbakan'ın maden ocağında ölenlerle ilgili yaptığı açıklama o kadar zoruma gitti ki birkaç satır yazmadan edemedim. öncelikte sözlükte ki arkadaşlara hiç olmazsa bu konuda hükümet kanadına eleştirel yaklaşabildikleri için teşekkür ederim. orada ki ölen işçilerin yerine kendimi koydum, inanılmaz tuhaf bir duygu. bilirsiniz germinal adlı romanı, orada da maden işçileri ölüyordu ve orada göçük altında kalan maden işçilerinin psikolojisi inanılmaz anlatılmıştır. ama tabi bu roman yazılalı 125 yıl olmuştur. bizse bu tür vakaları bu dönemde yaşamaktayız! ve buna da kader demektedir başbakanımız! yazıklar olsun diyorum ve utanıyorum böyle bir başbakanım olduğu için. ve sonra da diyor ki başbakan; ' ben bu meseleyi kadere inanmayanlarla tartışmam' diyor. sen kimsin arkadaş, t.c.'nin başbakanı değil misin, ben dinsizim ve sen benim de başbakanım değil misin? sen bu olayı bana kader ile mi izah eeceksin, kadere inanmazsam bana 'senle bunu tartışmam mı' diyeceksin! sen içerisinde sadece kadere inanaların olduğu bir ülkede başbakanlık yapmıyorsun, bu ülkede kadere inanmayanlarda var ve sen onu sindirmek zorundasın. ve bütün kötü vakaları kadere yükleyerek bu işten sıyrılamazsın.
not: bu arada bizim halen germinal gibi bir romanımız yoktur. bu kadar önemli işçi hezeyanları yaşamamıza rağmen!
şaşırtmayan, üzen ve böyle bir ülkede böyle bir yönetime oy veren insanlarla aynı havayı soluduğuma kahrettiğim beyanat. söyleyeceklerimi içimden söyledim, sesli söyledim, bi tarafım yese burda da söylerim. ama yemiyor.
rte den beklenen tutum.ona göre askerlerimizin şehit olması da normal.
(bkz: askerlik yan gelip yatma yeri değildir)
(bkz: laf konuştu balkabağı koy tabağa ye sabaha)
biri rte yi durdursun canım.
ülkesinin ekonomik ve sosyal durumundan bihaber başbakan beyanatı. madencilik, kablo döşeme, kanalizasyon vs.. tehlikeli işler demi bunlar? peki o işi yapmayacak kişinin başka alternatifi var mı? sırada 10 milyon iş bekleyen var. size göre o olmazsa öteki olur ne de olsa. ekmeğin aslanın ağzında oluşunu siz konumunuz itibariyle anlamlandıramazsınız. bunu yadırgarım da yadırgamam. ama sömürünün bu kadarı yeter! size göre 30 milyon olmasında da sakınca yok iş sırasında bekleyenin. sonra da olayı kadere havale edelim. ne iyi ya. her şeyi kadere bağlamak, sömürmek.
sömürünün sınırı, haddi hududu yok neticede.