bugün

50-60 yıl sonra olacakları tahmin etmeden ya da tahmin ederek alınan karar.
halkın cumhuriyete sarıldığı yıllardır.bir devletin kendisini içerde ve dışarda kabul ettirmeye çalıştığı dönemdir.
uygulanmayan bir çok partili demokrasi ne anlam ifade ederdi ki o zaman saddam'ın dönemi ve hatta şimdi ki iran'da çok partili bir sistemde oluyorlar.ataturk bunun için zaman gerektiğini biliyordu ve düzenli bir çok partili döneme geçmek için bütün sorunların hallolması lazımdı yanı sunu demek istiyorum, 1946'da geçilen bu çok partili dönem için zemin tamamen hazır değildi zaten hazır olsaydı bu kadar darbe olmazdı bu sebepten inönü'nün yaptıgı ataturkun gerceklestıremedıgı bir devrim değildir bence.
ümmet olmaya alışmış bir toplumun gerçekleştirmeye çalıştığı en önemli hareketlerden biridir... ilkinde başarı sağlananmamıştır ki tekrar tek partili döneme geçilmiştir!
aslında yaratılmaya çalışılan amerika'daki cumhuriyetçiler ve demokratlar gibi aynı amaca gitmekte farklı yöntemler kullanan iki kutuplu bir demokrasidir. lakin chp'nin kötü yönetilmesi, özet olarak 'nasıl olsa tek partiyiz, buraların ağası biziz' politikası, 2. dünya savaşı'ndaki saldırmazlık politikasındaki yaşanan kıtlık gibi nedenler halkı da, aydınları da chp'den soğutmuştur. öyleki, dp'nin ilk seçimlerine katılanlara bakıldığında dönemin komünist partisi'nin üyelerinden bazıları, atatürk'le zamanında görüş ayrılıklarına düşen halide edip gibi isimler bile dp'den aday olmuştur. chp de bundan tırsıp baskı politikası izlemiş, dp ve dp'nin seçim tabanını baskı yoluyla sindirmeye çalışmış (bkz: acik oy gizli tasnif/#3320369), muhalefet basınına sansüre varan uygulamalara geçmiş, en sonunda ikinci seçimlerde(1950) güç el değiştirince bu sefer de dp aynı politikayı chp ve chp'nin tabanına yapmaya başlamıştır.

hülasa iki tarafın da 'gücü elimize aldık, güçsüzü s.kme hakkına sahibiz' yani günümüz adıyla çoğunluk baskısı tutumu özgürlükçü demokrasiyi değil, herkesin tuttuğu kendisine demokrasisini getirmiştir ülkeye. 50 yıl sonra hala da çok birşey değişmemiş durumda burdan baktığımda.

ek/düz: kodumun imla'sı.*
hükümetin denetlenmesi için muhalefet partilerin kurulmaya başlandığı dönemdir.
resmi tarih okuyucusu pek bilmez de, türkiye'de bu geçiş 1908 ylında yaşanmıştır. (o zamanlar türkiye yoktu osmanlı vardı diyecek ahmaklar çıkacak elbette)

yani siyasal tarihimize baktığımızda bilinenin aksine tek partili dönemden çok partili döneme geçiş yoktur. öncelikle çok partili dönemden tek parti diktasına geçiş, daha sonra çok partili döneme dönüş vardır.

mustafa kemal atatürk çok partili döneme geçiş çalışmalarını rüyasında görüp uydurmamıştır elbette, bizzat çok parti dönemini yaşamış olan ve gerekliliğini bilen bir şahsiyettir.

bir bilgi olarak verelim; 1908'de ikinci meşrutiyet'in ilanı ile cumhuriyet'in ilanı arasındaki dönemde 75(yetmişbeş) civarında siyasi parti kurulmuştur...
türkiye cumhuriyeti siyasi tarihinde iki defa denenen 1946 da demokrat parti ile başlayan ve 1950 seçimlerinde demokrat partinin meclis çoğunluğunu alarak 27 yıllık chp iktidarını devirdiği vaziyettir.
türkiye cumhuriyeti nin demokrasi tarihinin en önemli kırılma noktalarından birisini 1950 seçimleri ile chp nin iktidarı kaybetmesi ve günümüze kadar gelen süreçtir.
59 yıllık süreçte ise demokrasi adına büyük gelişmeler olsa da sık sık darbeler ve parti liderlerinin hataları genlşde demokrasimizi yerinde saymaktan başka bir şey yapmamıştır.
(bkz: ak partili döneme geçiş)
sovyet tehdidine karşı nato'ya girmemiz ve bir nato ülkesinin de tek partili olamayacağı için iktidar sahiplerince mecbur kalınan geçiştir.
tabi giderken bürokrasi ve askeriye içinde gereken önlemler alınmıştır.
Hükümetin denetlenmesi, demokrasi olsun diye, seçin istediğinizi gibi CHP yalanlarının yanı sıra Türkiye nin tek partili döneme geçmesinin tek sebebi "birleşmiş milletler" e üye olmak için demokrasi ve çok partili dönem zorunluluğudur.

Aksi takdirde CHP saltanatı devam edecekti.
bu döneme olaysız geçen tek ülke türkiye.