bugün

babanın polis olmasından dolayı her polise baba diye bacağına sarılmak ve artık ekip arabalarının maskotu olmak.
komşunun saksılarına işemek en favorimdir. maksat yeşillik olsun.
Oyuncak tabancayla çalıların arasından evlerin camına ateş etmek. Evet.
arkadaslarla aramizda beyblade musabakasi duzenledigimizde gaza gelip topacima dragon, tiger gibi absurt isimler ile hitap etmem.
kolonya ile anneme özenip sözde yemek yapıyordum biraz su biraz kolonya biraz kağıt felen bunları çaydanlığa atıyorum içi boştu neyse sonra çaktım çakmağı ve feridun düzağaçtan alev alev parçası bana gelsin.

güzelim çekyat gittiydi. hala yasını tutarım.

şunuda yazmayı gerekli gördüm, bu olay bana nasıl dokunduysa meslek lisesinde aşçılık bölümü okudum.
bizim köylülerin ağızlarını oyun ederdim onların deyimiyle.
Bi ara galatasaray ı tutar gibi olmuştum. Çocuktum salaktım.
Babaya "babaaaa sen sünnet oldun muuu?" diye sormak, anneyi şikayet etmek için anneanneyi aramak, evdekilere sinirlenince küçük bir çantaya giyisileri doldurup evi terk etmek ve kapıda anneye yakalanmak, kaydıraktan kayarken kendini dünyanın en havalı insanı zannetmek, kuzenlerle birlikte halk otobüslerine erik fırlatmak, arabayla giderken diğer arabadaki insana dil çıkarmak. Bu son söylediğimi hala yaparım profesyonelleştim diyebilirim. Dil çıkarmanın yanında saçma sapan ne kadar hareket varsa hepsini sergiliyorum, mutluyum.
3. sınıftayken seneye ingilizce dersi göreceğimizi öğrendiğimde ya Türkçe konuşmayı unutursam diye çok korkmuştum.
japon balığımın Sapanca'da yetiştiğine inanıp, Sapanca pis diye balığımı diş fircasıyla yıkadım.
van Gölü canavarı var diye van golüne girmemiştim. zorla sokunca nefesimi tutup ölmeye çalışmıştım. salak bir insan olacağım o kadar açıkmışki.
Arkadaş etkisiyle kemalist olmak.
Çocuk işte.
boyumdan büyük bir bavul hazırlayıp evden kaçmayı denemişim.
amca oğluyla beraber amcayı arayıp işletmeye çalışmak. sonra çaktı tabi, yedik fırçayı. uzun süre atlatamamiştim bu olayı.
cocukken her gece yaslanmak istemiyorum diye agliyordum. simdi de daha fazla buyumek istemiyorum diye. yani salaklik baki cocukluk sahaneydi.
banyodaki çeşitli kimyasalları (sıvı sabun, çamaşır suyu, diş macunu, şampuan, cif deterjanı v.b) bir kapta karıştırıp banyoya saklardım. bir hafta geçtikten sonra bir şey olmuş mu diye bakardım.
çocukluk yapardım.
kibrit ucu yemektir.
karınca yiyodum . hemde ilkokulda sevdiğim kızın karşısında bi nevi artislik olsun diye .
pelüş bebekleri anadan üryan soyup göğüslerini yalamak.

çikolatayı tava da eritip mastürbasyon yapmak.

evi amaçsızca karıştırmak.

kibritin yandıktan sonra kalan barutunu yemek.

çakmaklara isim verip iyi ve kötü diye ayırarak kavga ettirmek ( cüneyt arkın filmleri çok yayınlanıyordu)
komşu ninemin masallarda bana anlattığı arap prensini bulmak için evden çıkıp arabistan' a gitmeye kalkışmak. iki sokak ötedeki bakkal teyzeye bunu anlatmak. bakkal teyzenin sana yolda yemen için yaş pasta getireceğim diyerek anama haber vermesi, bakkal teyzenin bana yaptığı yamuk yüzünden şu an arap kraliçesi olmak yerine eşek gibi ders çalışıyor olmak.
araçların otobanlardaki çizgileri ortalayacak şekilde gitmeleri gerektiğini düşünürdüm. Gel gör ki onların kesik kesik yada normal olmasının neyi etkileyeceğine dair zekice(!)bir fikrim yoktu.
Asla un veya irmik helvası yememek. Zira ikisinin de, ölülerin yaptığı tatlılar olduğunu sanmak.
bir öğle uykusuna yatacağım oğlum, kim gelirse gelsin evde yok de diye tembih eden anneme, kapı zili çalıp da kapıyı açtığımda ;
- anneeeee, fatma teyze geldi ne deyim ? diye sormamdır.
gerisi, annemin kıvırması ;
+ ne denir gelen misafire oğlum, hoşgeldiniz diyeceksin.
pencere kenarında bulduğum kanadı yamulmuş arıyı besleme girişimi.hayır beslediydim de.ama 2 gün sonra beni terkettiydi pezo.birbirimizi sevdiğimizi sanmıştım.