bugün

abaküs'ümün yazarı.
13 aralık 2009 yazısı çok güzel olan yazar.
bişey anlamayanlar okumaya devam etsinler, belki bir gün anlarlar.
köşe yazarı olduğu iddia edilen insan. yazılarındaki derinlik ve bilgi birikimi sıfır iken nasıl olurda bu adamı ciddiye alabilirim?

bir de üstelik sevenleri tarafından "abi yazılarını halk diliyle yazıyo çok sadeeee" şeklinde diyerek savunulan halbuki ilkokul 3 türkçesiye yazan bir adam bu adam.
tam bir "dilinin kemiği yok, bari omurgası olsa" yazarı.

mesele enter meselesi de değil. göründüğü kadarıyla hedef kitlesi memleketi kahve köşelerinde kurtaran abilerimizdir. bişeyler karalar, yazar... baba içi dolu-boş bişeyler yazdın da, seçim zamanlarından sonra kendine seçtiği hedef kitleye ne demeye "bidon kafalı", "göbeğini kaşıyan adam" dersin ?

memleketimizde köşeden doldur boşalt yapıp, kendince rakip gördüğü takıma gol atmadığı için salya sümük bağıran defans oyuncusu profili. daha önce ortaları emin çölaşan açıyordu, bundan sonra transfer edebilecekleri bir nihat genç kalıyor.
(bkz: azalarak bitsin)
15/12/2009 tarihli hürriyet gazetesindeki köşe yazısı aşağıdaki gibi olan yazar kişisi

Olmaz ilaç sine-i sad pareme

Sine-i millete dönülür mü?

Hiç kafayı yormayın...

Döndürmezler.

¡

Sille-i millet bekliyor çünkü.

¡

istatistiklere göre, her seçimde TBMM'nin yarısı değişir, bazen yüzde 80'i bulur... DTP'lileri
sine-i millete döndürürsen, kapatılan DTP, milletvekili boşalan şehirlerde oy patlaması yapar, bu nedenle ara seçimi göze alamazsın, komple erken seçim olur, komple erken seçim olursa, sille-i tokat yeme ihtimalin var... Türküsü bile
var, giden gelmiyor
acep nedendir?

¡

Ayrıca, 300 küsur arkadaş hakkında “Milletvekilliği düşse de, yargılasakdosyası var. Sille-i yargı yani... Sen olsan döner misin milletin sinesine?

¡

Sineye çekmektir
tek çare.

¡

Dolayısıyla ne yaparsın? Timsah gözyaşları dökersin, üzülmüş gibi yaparak, kapattığın DTP'nin haklarını savunuyormuş ayaklarına yatarsın,Avrupa'da en çok parti kapatan ülke biziz, bu ayıptan kurtulmamız lazım, Anayasa'yı değiştirmemiz lazım filan dersin.

¡

Avrupa'da en
çok parti kapatan ülke biz miyiz? Biziz... Niye? Çünkü, Avrupa'da kapatılan bir partiyi,
hem de aynı kadrolarla, bi daha açtırmazlar adama...
Yok öyle bile bile lades.

¡

Bizde ise, TBMM'ye çaycı alırken bile savcılıktan temiz kâğıdı istiyorlar... Ama, parti kurmaya kalk, tescilli PKK'lı bile olsan, ver dilekçeyi, kur partiyi, sorun yok.

¡

Sonra?

Aç-kapa.

Aç-kapa.

Nasıl olsa soran yok...

Kardeşim, devlet mi yönetiyorsun, musluk reklamı mı çekiyorsun?
(bkz: son mohikan)
senden benden iyi düşündüğü kesin olan yazar.
iyi düşünebilseydik şimdiki hükümeti defalarca başa getirip, yine yeniden ağlanmazdık orda burda! ***
70 bin vuruşla değil, 70 kelimeyle anlatmaktır aslolan. yılmaz özdil tam da budur işte. rahat okutur kasmadan, çok şey anlatarak.
16/12/2009 tarihli hürriyet gazetesindeki köşe yazısı aşağıdaki gibi olan düzgün yazar... öpüyoruz kendisini...

:(

Ağzının tadı olan var mı?

Keyfi yerinde olan?

Bi mutsuzluk...

Bi bezginlik...

Bi keder hâkim ortalığa.

Havada hüzün asılı sanki.

Gülümsemiyor kimse...

Veya, patlar gibi gülüyor.

Olur olmaz ağlıyor sonra.

Bak mesela, grizudan ölen 19 gariban madenciyi emekli etmişler, ödül olarak Bursa'da... Halbuki, 6 tanesi zaten emekli... Emekli maaşı yetmediği için inmiş taa 220 metre aşağıya.

Dramımız komik.

Komedimiz trajik.

Vicdanlar sağırlaştı.

Duygular kataraktlı.

Bi bıkkınlık, bi güvensizlik...

Ve, kesif korku.

Molotof mu yiyeceğiz otobüste?

Şu herif canlı bomba mı yoksa?

Bir yandan terk edilmişlik hissi...

Yalnızlık tarifsiz.

Bir yandan garip bir merak...

Aleviymiş Ayşe.

Duydun mu, Kürt'müş ibrahim.

Bi taraftan geçmişe özlem.

Bi taraftan gelecekten endişe.

Çocuklarımız n'olacak filan.

18 yaşında karamsar.

78 yaşında huzursuz.

Şeytan diyor...

Tası tarağı topla, çek git!

Gitsen, gidemezsin.

Kalsan, manasız.

¡

Hiçbir yere giden oyuncak trenin yolcuları gibiyiz, dön dolaş, aynı yer.

Aynı çaresizlik.

¡

Ne Anayasa Mahkemesi çözebilir bu işi, ne savcı, ne polis, ne de bana göre işlevini yitirmiş olan Meclis... Ne seçim tarihi kimsenin umurunda, ne de rekor ikramiye ve şıkırtılı hayaller vaat eden piyango.

¡

Yılbaşına, taze umutlara 2 hafta kalmış ama, sanırsın 2 asır ötede... Psikiyatra ihtiyacı var Türkiye'nin. Toplu terapiye.
bugünkü yazısında çıkmaz yola girdik "tek yol darbe" imasında bulunan tescilli faşist.
okduğunu anlama özürlülerin şekline takıldığı yazar.
mana dünyasını anlayamayıp şekilde kalmaları da sırf bu yüzden zaten!
bugünkü yazısıyla oto boka faşist diyen toplumu tahrik eden pkk'yı ve dtp'yi yüceltmeyi demokratlık zanneden, osursan darbe zanneden beyinleri ortaya çıkarmış köşe yazarı.
bugunku yazisinda "cikmaz yola" girdik demeyen ve darbe ima etmeyen, "Yılbaşına, taze umutlara 2 hafta kalmış ama, sanırsın 2 asır ötede... Psikiyatra ihtiyacı var Türkiye'nin. Toplu terapiye." diyen yazar. askeri darbeyi terapi sanmak aptallik olur yoksa.
bugünkü yazısını çok beğendiğim yazar. baksanıza sagopa gibi yazmış.tekrar okuyun ve söyleyin, tekrar, tekrar.
22/12/2009 tarihli yazısının linki aşağıda olan yazardır. tekrar öpüyoruz...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13270954.asp
23/12/2009 tarihli hürriyet gazetesindeki köşe yazısı şöyledir zat-ı muhteremin.

Ağzında lokma varken suikast yapılmaz...

Suikast krokisi subayın ağzında.

Albay krokiyi çiğnerken basıldı.

Binbaşı krokiyi yutmaya çalıştı.

Isırırken kroki koptu.

Krokiyi boğazından çıkardılar.

Suikastçı krokiyi yedi.

*

Yersen...

*

Valla biz vurduk demelerine rağmen, şakır şakır asker vuranların PKK'lı olduğuna inanmıyorlar, suikastla suçlanan yarbaylar onuruna yediremeyip kendi kafasına sıkıyor... Bunlar hâlâ mahalleden geçen subayların peşinde.

*

Bakın, neymiş o suikastçının adı?

E.Y.B.

Olsa olsa, Embesil Yani Bu'nun kısaltılmış hali herhalde!

*

Çünkü, sanırsın, Mısır piramitlerinin gizemli dehlizlerinde yaşıyor Bülent Arınç, nerde oturduğu bilinmiyor... Halbuki, o mahalleye her gün önünde arkasında vaiyynn diye bağıran eskortlar, korumalarla geliyor, kapısının önünde de polis kulübesi var, anaokulundaki
çocuğa sor, aha şurası diye göstersin... Ama bizim albay suikastçı, elinde krokiyle
adres arıyor iyi mi!

*

(Kestane ağacına sırtını ver, 20 adım yürü, pastane var orda, dön ordan, ver sırtını pastaneye, 20 adım yürü, kestane ağacı göreceksin, arkasına sotalan filan.)

*

Üstelik, manifaturacıda Kalaşnikof var, sokağı tarıyor; bu arkadaş albay olmuş, suikast yapacak, tabancası bile yok.

*

Şöyle bi diyalog mesela...

- Kimi vurcaz komtanım?

- Arınç'ı.

- O kim?

*

Reflü olduk gari, her Allah'ın günü gazete mutfaklarına kurulan darbe marbe ziyafetlerini kimse yemiyor... N'aapsınlar, tatlı niyetine, mahalleden geçen subayları Kroki yiyen suikastçı diye servis etmeye başladılar... Yerseniz artık.
takunya united, olympic lorke(yeni isim atletico lorke), club liboj, dinomo altıok, sporting hareket isimlerini dağarcığımıza kazandıran yazar:

http://hurarsiv.hurriyet....=249&tarih=2009-12-22
forward mail hastası çoluk çocuktan başka pek okuyanı olmayan, bir gün dünyanın en uzun akrostisini yapmasını beklediğim köşe yazarı...
allah islah etsin.
taraf ve zaman okuyan çoluk çocuğun ben sevmiyorum bu admaı dediği adam.
niye diye soruyorsun çok enter kullanıyor diyor.
enterlar bir tarafınıza mı battı? asittir diyorum asittir!*
kendisini sevmeyenler taraf ve zaman okuyucusuymuş, hatta biraz daha zorlasan sorosçu falan da çıkar bunlar, vay adiler! halbuki enter kullanmasa büyük adam olurmuş, büyük adam olsa yazar da olurmuş, o parayla ona buna laf batırmaya kalkan dansözleri de kötü yoldan kurtarırmış. kötü yoldan kurtulan ergenlerin ağız ishali de geçermiş belki, kim bilir?

ve hatta,

kim

bilir? *
bügünkü yazısında genelkurmay'a bağlı özel harp dairesinin aranıp, gizli belgelere el konulmasını, devletin güvenliğini tehlikeye atacağı gerekçesiyle karşı çıkan yazar:

Kozmik odadan ne çıkar?

Kars demiryolunu imha planı çıkabilir mesela...

Bolu Tüneli'ni dinamitle havaya uçurma, Bolu Dağı'nda baskın krokisi çıkabilir. Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerine gelen iki viyadüğü patlatarak, Trakya ile Anadolu'nun karayolu irtibatını kesme talimatı çıkabilir. Zigana geçidini geçilemez hale getirme emri çıkabilir. Veya, bölgeyi tahliye edip, baraj kapaklarını açıp, sınırı bataklığa çevirme haritası çıkabilir.

*

Savaş halinde, Türkiye işgal edilirse...

Ne yapılması gerekiyorsa, o çıkar.

*

Bakın, geçen hafta izmir'de Yunan casusu yakalandı, fırıncı... Çünkü o fırıncı, insan kaçakçılığı için kime, ne kadar ekstra ekmek lazım olduğunu biliyor. Normalden fazla ekmek talep edildiğinde, anlıyor ki, normalden fazla insan gelmiş oraya... Ve, anında Yunan'a ispiyonluyor ki, bu normalden fazla biriken insan, bugün yarın Yunan adasına geçmek üzere!

*

Hayatidir ekmek... Savaş sırasında kaçıp saklanmak yerine, çoluğunu çocuğunu bırakıp, ekmek çıkarmakla yükümlü olan yurtsever fırıncıların listesi çıkar, o kozmik odadan... Sen bilmemne hastanesinde sıradan doktor sanırsın, o aslında, savaşta yeraltına inen ve vuruşurken yaralanan kahramanların gizli gizli ameliyatına girecek doktordur. isim isim bellidir; eczacılar... Tamirci sanırsın, TIR'dan söker, tanka takar. Taksici zannedersin, bakkal bilirsin, çiçekçidir, elektrik kesik, telefon kesik, kim yapacak gözünü karartıp kuryeliği?

*

Her ülke işgale karşı hazırlık yapar; israil'i ele al... Neden bütün devlet birimlerini Kudüs'te toplamışken, bi tek Savunma Bakanlığı'nı Tel Aviv'de tutar?

Ya da şöyle sormalı belki...

Neden başkentimizi Sinop'a, Antalya'ya filan kurmadı da, coğrafyanın tam göbeğine, yumruk mesafesinin dışına, Ankara'ya kurdu Mustafa Kemal?

*

Haysiyetsiz arkadaşlar uçağa, gemiye atlayıp, vınn, yurtdışına kaçtığında kime tutunacak bu ülke? Kapı numaraları, adresler, isimler, kodlar... işte, onların listesi çıkar o kozmik odadan.

*

Mesela, Susurluk kazasının yaşandığı o yol, neden durup dururken 30 metre genişler ve havaalanına benzer? Stepne havaalanıdır çünkü... Özellikle Ege sahillerinde, hepsi sıkış tepiş, daracıkken, bazı yazlık sitelerin içinde, şaşırtıcı şekilde, otoyol benzeri yollar vardır, ki, karşıdaki adaya çıkarma söz konusu olursa, kullanılabilsin... Listeleri sizce nerededir?



*

Özetlersek:

Adı üstünde, kozmik...

Sır'dır, sızmamalıdır.

*

Aksi halde...

"Vay vay vay! Hükümete karşı kaos çıkarmak isteyen Genelkurmay, Boğaz Köprüsü'nü havaya uçurmak için hain plan yapmış, aha bu da krokisi" şeklindeki manşetlere hazır olun.

Bu da yazısının linki: http://www.hurriyet.com.t.../13332983.asp?yazarid=249
apolitize olmuş genç nesile memlekette olan biteni aktarmanın doğru yolunu yapmaktadır. istese eminim şu an anlattıklarını çook daha ağır içerikli yazılarla da yazabilirdi. ancak internetteki yazıları okumak yerine resimlere bakmayı tercih eden bir neslin onu anlaması imkansız olurdu. kendisi bu gençlerde bir ulusal bilinç oluşturmaktadır. taktire şayandır. haa bu durum herkesin işine gelmez o ayrı.
ercan saatçi yüzünden kıl olduğum hürriyeti sırf bu adamın hatrına alıyorum. o derecede severim kendilerini.
güncel Önemli Başlıklar