bugün

erkek olgusunun fitratindan gelen bir olgu.Kızı sahiplenme ve karsıdaki hoduge mesaj verip "acılın ulan yengeniz geciyor" tadında bir repliktir.
(bkz: errkek)
kalabalık içinde naif vücudu ile, kendine yol açamadığında, ona yardımcı olmak maksadıyla yapılan harekettir.
hatunun yürümesine odaklanmasını sağlamak için yapılan (genelde ayakları takılır yada kayar) harekettir. yön duygularınında sıfır olduğunu unutmamak gerek.
-aşkım sen aseletini göstererek yürü, ben gerisini hallederim...
kedilerin sürtünerek kişiyi işaretlemesine benzer bir davraıştır. dokunmuş olmak, inceden yönlendirmeye alışmak, çevreye sahip olduğu gerçeğini göstermek gibi çeşitli maksatlarda yapılsa da genel amaç sonuncusudur. aslında herhangi bir gerekliliği ve mantıklı amacı olmadığından "sıfatsız dokunuş" adı da verilir.
bahane ile sözkonusu arkadaşın ilk defa elini tutma...
-şurdan tatlım.... * *
hızlı yürümeyi severim. çocukken dahi ne zaman bir kaç arkadaş yanyana çekirdek çitleyerek yürümeye çalışsak, hem avucumdaki çekirdeği onlardan önce bitirir hem de az ilerde durup onların yaklaşmasını beklerdim. eskiden beri yani, hızlı yürümeyi severim.

bununla birlikte beklemekten de hoşlanmam. ben hızlı adımlarla ilerleyecem, yanımdaki aheste aheste salınacak. olacak iş değil. ama ne hikmetse dokunarak yönlendirilen yahut arkadan seslenilerek yönlendirilen kişi ben oldum. neden dersen; bir örnekle açıklamak en makbulü.

misal ki bir yere gidiyoruz yürüyerek. yanımdaki arkadaş değil, sevgilim. hem de ilk zamanlarımız malum gizlemeye çalışıyoruz kusurlarımızı. çalışıyoruz derken adam rahat, çabalayan benim malum noksan çok. yavaş yavaş yürüyorum yanından, bir şeye takıldı mı gözü bende aynı yöne bakıyorum, durdu mu bende duruyorum tek yumurta ikizi gibi dolanıyoruz sokakta.

yolu o biliyor, ben ise gideceğimiz yerden bihaberim. bugüne kadar gideceği her yeri kaybola kaybola bulmaya alışkın olan ben, arada dalıyorum tabi. adam; adam derken sevgili, mazi olduğu için adam diyorum neyse, şaşırıyor halime. hem yolu bilmiyorum ama tavırlarıma baksan sanarsın ben onu bilmediği bir yere götürüyorum. öyle emin adımlarla ilerlemekteyim yani. adam sağımda, biz soldaki sokağa gireceğiz. ben hala eminim kendimden hız kesmeden dümdüz yürüyorum. önce diyor " hey nereye gidiyorsun, soldaki sokağa gireceğiz". ben bozuntuya vermeden tıs tıs gidiyorum peşinden. az ilerde yol ikiye ayrılıyor. biz sağdan gidecekmişiz ben sola doğru saptım sapacam, garibim bozmakta istemiyor beni ben tam sola dönecekken o da sağa dönüyor aynı anda. afallıyorum önce ama mecbur dönüyorum bende sağa.

en sonunda varıyoruz istediğimiz yere. ben hala yürüyorum bilmiş bilmiş. tutuyor direğimden, geldik diyor usulca.

dönerken ise elimden tutuyor, ne zamann bir yere sapacak olsak ya da duracak olsak sıkıyor elimi, komut vermek ister gibi...
özellikle istiklal caddesinde yürüyorsanız er kişinin mutlaka yapması gereken eylem. çünkü kurdu var, çakalı var, sürtünme ile erektirikleneni var * ee ne yapacaksın, tabiki de çevresel tehtitlerin farkında olmayan ve sadece yürüdüğünü zanneden kız arkadaşı omuzlarından tutarak yönlendireksin. bu kadar basit bir durumdur bu.

ben bu durumdaki er kişilere, istiklal caddesinde yürürken kız arkadaşı sağa alıp yolun en sağından yürümeyi tavsiye ederim. bu sayede olası gereksiz sürtünmeleri minimuma indirip kafa sağlığı daha yüksek olan huzurlu bir gezmece ortamı sağlanmış olacaktır.

diğer bir yönden düşünürsek durumu;

kadın da sonuçta sahiplenilmekten hoşlanır. hele hele onu yönlendirdiğini, orada patronun sen olduğunu kadına gösterdiğin zaman hele ki bunu tatlı agresif tavırlarınla dısarıdan hissedilecek kadar gösterirsen kadın için değme ki gitsin. sana tepkisi "ne oldugu" ve "neden yolun sağından yürüdüğünüz" konularında olsa da tek derdi yolun sol tarafında olan golden rose'a giremeyişidir. yani korkmaya gerek yoktur sevgili er kişi. gün yine kurtarılmıştır.
yeni ilişkide çekingen erkek davranışıdır. muhtemelen erkeğin ilk sevgilisidir. olur gider ama büyük ihtimalle erkekteki bu masumiyet kızın hoşuna gider.. *
dokunmak için bahane arayan sevgili tipidir.