bugün

sessizlik nasıl çöker insanın üstüne üstüne ve karanlık ne kadar ağır gelmeye başlar, öğrendim bu gece.. ve sustum her zamanki gibi, daldım kendi sessizliğime.. neden mutlu olamaz insan? neden boş kalır uzatılan eller hep? neden mahkum olur kopkoyu yalnızlıklara insan, evde bir başına, sabaha karşı, karanlıklar içinde? hayat ne yanda acaba? ne tür bir can çekişmedir ki bu, ölemez insan? işte böyle sorular sorular.. sabahı ediyorum.. alkol bünyeye fazla gelmiş, dünya hiç olmadığı kadar hızlı dönüyor, durduramıyorum, yetmiyor gücüm.. gücüm yetmiyor artık yaşamak zorunda kaldığım sessizliklere.. hiçbir şey istemek gelmiyor içimden artık hiçkimseden ve hayal kurmaktan öyle çok korkuyorum..

durmadan şiir kuruyorum.. yazıyorum durmadan.. sigaralar yakılıyor birbiri ardına, ağzım zehir gibi, her tarafta ağır kan kokusu ve hiçbir şeyi istemiyorum senin gelişini istediğim kadar.. bi gece çalsa diyorum telefonum, geldim ben dese ucundaki ses, inanmasam baksam camdan.. bir sen dursan öylece.. alıp yüreğime koysam, ısıtsam orda, mevsim kış, soğuk olur buralarda rüzgarlar.. sadece düşünüyorum işte öylece.. düş kırıklığı yaşamaya alışmış bünye.. etkilemiyor artık pek.. susuyorum sadece, doldurup bir kadeh daha, geceye gömüyorum hissettiğim ne varsa..

şimdi söylenecek ne var bilmiyorum.. cümle kurmak işte bu kadar zor ilk defa olarak.. ve ben ilk defa olarak kahretmiyorum yaşadıklarıma.. her defasında zor gelse de alışmak, bastırıp çığlıkları fısıltalara, öylece susmak lazım diyorum.. evde bir ben, masanın diğer ucunda yalnızlığım.. ve yine karanlık..

aralık-06, bursa
(bkz: hep karanlik)