bugün

genç kalemler dergisinin ilk sayısında yayımlanan, dilin osmanlıca kelimelerden kurtarılarak yalınlaştırılması gerektiğini öngören makalenin ismi. bu makale ve içerdiği fikirler bir süre sonra milliyetçi bir harekete dönüşmüştür. ömer seyfettin'in başını çektiği yeni lisan hareketi eski dili yapay bulur ve bu dilin gerçekleri yansıtmadığı görüşünü savunur.

yeni lisan makalesindeki belli başlı görüşler şu şekilde sıralanmıştır:

1. Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ile bazı istisnalar dışında bu kurala göre yapılmış tamlamaların kullanılmaması;

2. Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçedeki kullanılışlarına göre değerlendirilmesi, bu dillere ait kelimelerin yerine mümkün olduğu kadar Türkçelerinin kullanılmasına dikkat edilmesi;

3. Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçe telaffuzlarına göre yazılması;

4. Bilim dilinde kullanılan Arapça ve Farsça terimlerin kullanılmasına devam edilmesi;

5. Öteki Türk lehçelerinden kelime alınması;

6. Konuşmada, istanbul şivesinin esas olarak kabul edilmesi.
Yeni Lisan makalesi kişiye değil bir kitleye mal edilmek istendiği için imza yerinde büyük bir soru işaretiyle çıkmıştır.(bu makaleler derginin ilk 12 sayısı boyunca sürmüştür. ) ilk makalenin Ömer Seyfettin' e ait olduğunu Ali Canip açıklamıştır. ikinci Makaleyi Ali Canip ve Ziya Gökalp birlikte yazmışlardır.
Yeni lisan makalelerinden birincisini özetlemeye çalırsak:

Eski Lisan
Eski lisan artık asla konuşulmayan Latince ve ibranice gibi dillere denir. Bizim de Asya' dan Anadolu' ya geçmemizle dilimize Arabi ve Farisi kelimeler girmiştir. Bunun zararı olmamasına karşın zamanla bu dillerin fikirleri ve kaideleri dilimizi işgal etmiştir. Bu da dilimizi tabiata muhalif ve yapmacık bir hale getirmiştir. Ancak Türkçe fiillerimizi ve kiplerimizi saklayabilmişizdir. Onların sayesinde bugün Türkçemizi eski doğallığına getirme şansımız vardır.

Edebiyatımız
Eğer edebiyatımızı devrelere ayırmak istiyorsanız 1.Şarka doğru: iran' a 2.Garba doğru: Fransa' ya devrelerini görürsünüz. Dün nasıl şarka gidilmişse bugünde garba gidilmektedir. Eskiler sözde Türkçe yazdıkları divanlarının yanına şöhret kazanmak ve güç sahibi olmak için farsça divanlar eklerlermiş. Şairler, hâkimler Arapça yaza gelmişler. Padişahlarımızın Farisi bilmeleri şart gibiymiş hatta farsça divanlar düzüyorlarmış bazıları.

Milli Edebiyatımız
Yokmuş. Hala da yoktur. Olanlar da muharebe ve tasavvuf tasvirlerinden, şarkılardan ibarettir. Peki, niçin bizim milli edebiyatımız yok? Sebebi basittir. Edebiyat şiir ve hayal sanatıdır. Yazılan aşk şiirlerimiz peki ne kadar gündelik hayata uygundur? 15 yaşındaki bir kızı ebe beyinleri dışında kimse göremez. Aynı şekilde kocalı ya da dul bir kadını da kimse göremez. Bunları edebi gelişmemizin önünde ki engeller olarak görmek ise ukalalık olur. Bu yasaklar bizi zevk ve zaaf girdabına düşmekten alıkoymuş, başımızda hissi sersemlik fırtınaları kopmasını engellemiştir.

Şarka Doğru
Araplar çöl hayatından dolayı kadınlarla görüşme imkânına sahiptirler. Bu yüzden yakıcı ve etkili şiirler yazabilişlerdir. Bizim medeni islamiyetimiz kadınla erkeği birbirinden ayırdığından gerçek ve hastalıklı aşklara meydan kalmamıştır. Gerçek aşklar olmayınca şairler hayalleriyle sevişmeye başlamışlardır. Bu da şiirdeki hakikatin sade güzelliğini baltalamıştır. Samimi hareket edenler, gerçeği yazmak isteyenlerde ahlaksızlıkları kaleme almışlardır.

Garba Doğru
Şark devresini Muallim Naci ile bitirir. Fikret'le Cenab'ı güzel fakat milletimizin his ve zevklerine aykırı Fransızca şiirler meydana getirmekle itham eder. Halit Ziya'nın Fransız romanlarını sayfa sayfa naklettiğini söyler. Eser isimlerinin bile Fransızcadan çalıntı olduğunu söylemiştir. S.Fünun' u 35 sene evvel başlayan sadeliği öldürmekle suçlar. Eski edebiyatın yaptığının aynını S.Fünun' un da yaptığını belirtir.

Bugünküler
Yani Fecr-i Ati.. Bu grubuda S.Fünun taklitçiliği ve henüz eser ortaya çıkaramamakla suçlar. Tüm hatalarına rağmen yine de vatanın tüm ümidinin onlarda olduğunu söyler onlar gençtirler, zekidirler. Onların eskiyi taklit etmeyi bıraktıkları gün büyük işler başaracaklarına inanır.

Hastalıklar
Edebiyatımızın geçmişi hakkında kısa ama oldukça açık bir kroki yaptık. Görülüyor ki şimdiye kadar milli bir edebiyat meydana getirememişiz. Yeni bir döneme giren Türklere yeni bir lisan lazımdır. Milli bir edebiyata ancak milli bir lisanla ulaşabiliriz. Eski lisan hastadır. Hastalıkları taşıdığı lüzumsuz ve yabancı kurallardır. Bu hastalıktan ötürü ülkemizde kitaplar satılmaz, dergi satılmaz.

Tasfiye
Saflaştırmayı nasıl yapıcaz tabi ki Buhara' da ki kavimdaşlarımızın yanına dönerek değil. Bu büyük bir hata olur. 5 asırdan beri konuştuğumuz Arapça ve Farsça kelimeleri dilimizden atamayız hatta aruz yerine heceyi bile şairlerimize sevdiremeyiz. Konuştuğumuz lisan istanbul Türkçesi en doğal lisandır. Klişe terkiplerden başka lüzumsuz hiçbir deyiş ona girmemiştir. işte yazı lisanıyla konuşma lisanını birleştirirsek büyük iş başarmış oluruz. O zaman sanatımız ve zekâmızı kısıtlı bir edip kümesi değil büyük kitleler anlayıp takdir edebilecektir.

Nasıl?
Kolay ancak biraz fedakârlık istiyor. Türkçe kaidelerle her terkip yapılabilir o zaman Arabî Farisi kaideleri bırakalım. Süsten kaçalım. Fikre, hisse önem verelim. Sade, beyaz, muhteşem mermerden abideler üretelim. Bunu eskiler yapamaz onlar yeninin düşmanıdırlar.

Milliyete Doğru
Düne ve zevke aldanarak maddiyata düşmeyelim. Dilimizi böyle dağınık hale getiren bir ihtiyaç sonucunda dilimize gelen Arabî ve Farisi kelimeler değildir. Sırf süs sırf ziynet için dile eklediklerimizdir. Dilimizin üzerindeki yabancı kuralları kaldırmalıyız. Terkipleri Türkçe kurala uygun yaparsak bazı Arabî ve Farisi kelimeler kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

Dilbilgisinin Temizlenmesi
Arabî ve Farisi terkipler atılacak. Türkçe cem edatından başka katiyen ecnebi cem edatları kullanılmayacak. Diğer Arabî ve Farisi edatları da atacaksınız. Yalnızca Türkçeleşmiş olan kelimeleri kullanacaksınız.

isimler ve Sıfatlar
Farisi kelimeleri, Arapça mastarları, Türkçemizdeki manalarına göre isim veyahut sıfat kabul edicez. Lisanımızda yalnızca Türkçe kaideleri hükmedecek. Yeni lisana ilmi, fenni, edebi yazılar yazacağız. Hikâyeler, telif şiirler düzenliycez.

imla
Arabî ve Farisi kelimelerin imlaları şiddetle: dini bir taassupla muhafaza olunacak.

Gaye
Bu ırki hastalığı tedavi edelim. Bunu başaracak olan gençlerdir. Gayemiz milli bir lisan, milli bir edebiyat vücuda getirmek olacaktır.

Netice
Savaşları ordular yapsa da zaferi düzen kazanır. Düzen ve gelişme ise bilimin fennin edebiyatın yükselmesiyle olur. Dünü taklit etmek bize kötülük olur zekâmızı emeğimizi yeni lisan için harcayalım. Hedefimiz istikbaldir gençler. Sizden sonra gelecek nesil eskiye bağlı olduğunuzu görürse size lanet okuyacaktır.
yazı dilini konuşma diline yaklaştırmayı hedefler.
ömer seyfettin, ziya gökalp, ali canip, akil koyuncu gibi isimler 1911 yılında selanik'te Genç Kalemler adında bir dergi çıkarttılar. bu dergideki yayınlarında milli bir edebiyatın varlığını savundular.
amaçları dili ve edebiyatı doğu ve batı taklitçiliğinden kurtarıp, yaratıcı bir dil ve edebiyat oluşturmaktır.
her şeyin başladığı makaledir. evet.
(bkz: yenikonuş)*