bugün

Edebiyat sınavının olduğu gün okula geç kalmıştım. Hoca geç kalanları sınıfa almazdı. Kapıyı yavaşça açtım. Baktım hoca arka sıralarda sınav kağıdı dağıtıyor. Emekleyerek ilerleyip sırama oturdum. Neyse ki sınava katılabildim. Hoca da farkına varmadı.
sene 2006, okul zeytinburnu 100. yıl ticaret meslek lisesi, lise 3 son sınıf, o zamanlar lise 3 seneydi. tüm dersler bok gibi ama muhasebeye kafa full basıyor. 14 tane muhasebe bölümü okuyan lise 3 şubesi var, her sınıf ortalama 40 kişi olsa, 560 kişi yapar, o 560 kişi içinden en iyi benim. artık okul bitti bitecek mezun olacaz, herkes muhasebeden dökülüyor, neredeyse okulun yarısı dersten kalmış, dersi veremezlerse mezun olamayacaklar, üniversite yalan. neyse hoca dedi ki son bir sınav yapacağım, sınavdan 50 alan geçer. okul mutluluktan zıplayan öğrenciler yüzünden yıkılacak neredeyse. neyse sınav günü geldi, sınava bir girdik herkesin yüzü düştü. hoca 3 yılda öğrettiği her şeyi sormuş, 1,5 saatlik muhasebe sınavı mı olur lan. benim için sorun yok, yevmiye kayıtlarını yazdım, kebir envanter girdim, kdv, muhtasar beyannamesi, ücret bordrosu hepsini 25 dakikada bitirdim, tam çıkacam arkamda okulun en serserilerinden mehmet ve murat oturuyor, mehmet tuttu kolumdan, çıkarsan seni gebertirim dedi, noluyor amk dedim içimden, tırstım oturdum yerime. neyse öyle böyle ikisinin de kağıtlarını 50-60 puan alacak şekilde yaptım, çıktım. sonraki dersi de diğer hocadan izin isteyerek kendisine almış muhasebe hocası. kağıtları derste okuyor, herkes kalmış yine, ben 95 almışım, 5 puanı nerden kırdı diye sordum millet üzerime atladı ne diyorsun sen amk malı diye, halbuki cidden merak etmiştim, toplamı almadım diye kırmış hoca. neyse, murat'la mehmet'e geldi sıra, hoca ikisine de 90 dedi, halbuki ben en fazla 60 alacak şekilde doldurmuştum ve el yazımı da değiştirerek yazmaya çalışmıştım hoca kıllanmasın diye, bunlar seviniyor ama ben hocanın farkına vardığını, işin içinde bir piçlik olduğunu anladım. hoca sıraların arasında gezerken kulağıma eğildi, farkındayım oğuzhan dedi, ben içime içime sıçmaya başladım, dedim beni kopyadan disipline yollarsa boku yerim, üniversite falan hayal olur. ders bitti hoca murat, mehmet ve beni öğretmenler odasına çağırdı, gittik. oda dolu, tüm öğretmenler orda, bu benim için iyiye işaret çünkü tüm hocalar onların serseriliğini ve benim çok çalışkan olmasam da efendi olduğumu biliyor. hoca murat ve mehmet'e kopya çektiniz mi dedi, çekmedim dedi ikisi de, bana sordu, cevap vermedim. sonra üçümüzün kağıtlarını da yan yana koydu, bu yazılar senin değil mi oğuzhan dedi, yine sustum. yazım zaten çok çirkin, değiştirmeye çalışırken iyice çirkinleşmiş. hiç benzemese çirkinliğinden anlar adam benim olduğunu amk. tamam oğuzhan dedi beni yolladı dışarı. dedim kesin murat ve mehmet beni sikecek okul çıkışı, hemen tüymem lazım. çantamı falan kaptım fırladım gittim, birdaha da yüzlerini görmedim piçlerin. disiplini yiyince mezun olamayız zaten diye okulu komple bırakmışlar. ben de okuldaki en iyi muhasebe öğrencisi ünvanımı korumuş oldum.
okulun ilk günü müdür bahçede konuşma yapıyordu baya uzattı konuşmayı birde hava sıcaktı uykusuz ve karnım açtı bir ara gözlerim karardı bayılmışım üç erkek öğrenci beden eğitimi hocam eşliğinde sandalyenin üzerine beni otutturup taşımışlar okulda adım bir dönem boyunca bayılan kız olarak kaldı.
ilk sene edebiyat hocasına bakmak için öğretmenler odasına girip o ders olacağımız sınav sorularını alarak sınıfa geri dönmüştük.
Karnenin sag tarafındaki boşluğa hocanın yazdığı notu unutamam . Iste boşu boşuna geliyorsun senden adam olmaz ananın babanın emeğine yazık üniversiteyi hayatta kazanamazsın falan filan. Sınıfın en çalışkanı ilan ettiği kızdan daha cok puan almıştım .
Fizik hocası senden bir bok olmaz demişti bir gün sınıfta. Adam haklıymış.
Lanet olası stajlar.
Arkadaşım kızın biri neden sevgilisinin yanında yürüdü diye kafaya takmıştı kızın sınıfına gidip neden onun yanında yürüdün demişti en saçma anım yani.
bi sınav öncesiydi çok önemliydi kalma geçme sınavıydı edebiyat dersiydi. batuhan diye sığır bir arkadaşım var önümde oturuyordu geldi sınavdan önce dedi: kutadgu bilig'in yazarı kimdir diye soru varmış cevabı yusuf has hacip onu yap 10 puan dedi. sınav başladı buda önümde. çıktı dediği soru ben yaptım tabii. bu arkasını dönüyo yarım bana gelmiş 4. soruyu soruyor az önce cevabını söylediği soruyu . bende şaşırdım batu lan leyla ile mecnun sorusunu mu soruyon dedim hocada buna bağırdı o sırada önüne dön diye. bu gitmiş cevabı leyla ile mecnun anlamış soruya bak cevaba bak: kutadgu biligin yazarı kimdir ? leyla ile mecnun tam sığır herif. neyse ben bunun söylediği soru sayesinde geçtim o kaldı dersten. sınav bitince anlattı ben gülmekten öldüm.
sınıfın en haylaz çocuğunu en öne alan iri yapılı edebiyat hocasının, bize sürekli kac dk kaldı diyen süleyman'ı tuttuğu gibi kapıya doğru firlatmasidir. çocuğu resmen hava da izlemiştim resmen. hoca da en son şimdi siktir git demişti.
Asi gençler olarak spor salonunun arkasında yedi sekiz kişi sigara içiyoruz. Bahçede nöbetçilik yapan edebiyat hocamız da bunu görmüş yanımıza geldi gençler hiç yakışıyor mu tarzı şeyler söyleyip bana bakarak sen de içiyor musun dedi, beklemiyor çünkü gayet mülayim ve sevimli bir tipim, hayır hocam dedim. Benim dışımda herkesin üstünü aradı ve evet, üstünde sigara olan yalnızca ben vardım * Özür dilerim yılmaz hocam size yalan söylediğim için.
Lise yıllarımız müdür yardımcısının odasında geçti be ani mi var.
Edebiyat dersinde canimiz cok sıkıldı diye sira arkadasimla birbirimizle kagit üstüne birseyler yazip, kendi kendimize gülüyorduk. Hic beklemedigimiz bir anda hoca dibimizde bitti, "zindiklar" diyerek bizi dersten kovdu, denyo. zindik ne demek bilmedigimizden acaba ne dedi diye düsünüyorduk cezada.
Önümdeki kızın sütyen kopçasını asılıp bırakmak. Ergenlik ve merak işte şimdi baktığında sadece çamaşır.
Lisede hepimizin sırası tekti. Bir arkadaşım sıraya kafasını koymuş uyumuş. Sıranın bacaklarından tuttum ve salladım. Kanka kalk deprem oluyor dedim. Birden fırladı.
bi gün hiç unuttum lan ne komıktı. hoca derse geldı yoklama aldı ve dedıkı nerde kalmıstık bende konuyu soyledım ders basladı lan hıc unutmam bu anımı oda oyle bır anımızdı .
Lise3 teydim. Ygs denemelerine sokuyorlar ta o zamandan. Girmek istemiyordum. Anneme okula gitmeyeceğimi söylemiştim. O da git diye zorlaşmıştı işte. Ben bir şeyi istemiyorsam yapmam. Yapmama imkanim varsa yapmam arkadaş. Okula diye çıkıp kafelerde oturmayı planlıyordum. Annem benden zeki, beni babamla okula kadar bıraktı manyak kadın. Sonra girdik işte deneme sınavına 15 dakika falan geçti ulan napsam diye düşünürken bayılmış numarası yapayım dedim. Kendimi nasıl hazırlıyorum ama şöyle düşsem, düştükten sonra şöyle davransam. Acaba anlarlar mı falan derken attım kendimi yere. Herkes başıma üşüştü filan yanlışlıkla gözümü açtım amk sonra acı çekiyor gibi yapmaya başladım. Sonra hastane falan derken evdeyim shdbdjdjj.

Biliyorum altın tarafı bi deneme sınavı diyeceksiniz ama inadım inattır işte.

Bu da böyle bir anım. Açıkçası biri bulur da beni rezil olurum falan diye korkmuyor değilim şu an sjxjdjd.

Neyse.
hoşlandığım çocuğun resmini panodan yürütmüştüm tam aldım kaçıyorum köşeyi döndüğüm gibi tarih hocasıyla burun buruna gelmiştim. adam sanki beni görmüş gibi imalı imalı nasılsın demişti. resim elimde top olmuş ecel terleri döküyorum adama cevap vermeden "hocam hemen geliyorum" diyip 2 sınıf ötede kitabımın arasına resmi koyup hocanın yanına gidip " iyiyim hocam sizden?" deme mallığını göstermiş türünün son örneği bir angutlukla sırıtmıştım bide.ama yüzümden bir haltlar çevirdiğim belli oluyordu ve o adam da bunun farkındaydı. şimdi düşündüm de acaba kamera var mıydı..
Çok gülüyorum diye haftada 12 kere müdürün odasına gittim. Komikti.
bizim lisenin eşkıyaları çok yakınımızda olan bir lisenin müdürünü rehin almıştı. haberlere bile konu olmuştu güzelim lisem.
birisi tuvalete sıçmıştı. ama nasıl sıçmak. kızlar tuvaletine. sifon olmasına rağmen kullanmaya üşenmiş bırakmış öyle. rezil bir şeydi.

çok sevdiğim ama kavga ettiğimizde yeri göğü inlettiğimiz bir arkadaşım vardır. en fazla yarım gün küs kaldık sanırım. birkaç kez hocalardan azar işittik bu yüzden.

okulun ilk zamanlarında belime gelen saçlarıma bir bardak meyve suyunun direk dökülmesi

iyi kalpli, inek, yakışıklı, asosyal, sporcu o çocuk. o kadar erkek içinde doğru düzgün ilgimi çeken birkaç tanesinden biriydi. küfür etmemesi, sakin tavırlı olması, okulda çalışan görevlilere diğerlerinin aksine saygılı davranması vs sebeplerden ilgimi çekmişti, olgun birisiydi. malesef biriyle ilişki yaşamakla ilgilenmiyordu.

müzik odasındaki anılarımız. sanırım en güzelleri onlar.

arkadaşlarımın önümde yiyişmesi sonucu kızarıp bozarmam. evet rahibe gibi takılıyordum.

bir arkadaşımla 40 yaş antlaşması yapmam.

bunun dışında birkaç iyi dost, kaşar kızlar bunlara ek olarak şekilci, örümcek kafalı idareci ve öğretmenler.
Arkadaşlarla sözlü notlarımı kendimiz verdiğimiz yıllardı hey gidi günler hey gidi eokul.
Bu arada o eokul sistemi ne öyle notları değiştirene kadar canım çıkmıştı.
Liseler arası resim yarışmasında birinci olmuştum.
Ama grafik hocası haricinde kimse tebrik etmedi.
7 lise görmüş olmak.
okula ne için geldiklerini anlayamayıp merak edemediğim gossip girller.

https://img-s1.onedio.com...6597fe6b718f8e766c8dd.gif