bugün

otobuste bos koltuk bulmak. hala soktayim.
Üst üste iki gün içinde 2 farklı kızdan çıkma teklifi almak. Şans işte şimdi kız arkadaşım yok olom.
sevgililer gününde sevgili olmaktır. >>> http://mbsadam.tumblr.com...ununde-gorusmek-dilegiyle
gece mezarlıkta koşarken güneşlenen fare görüyorum. normal değil gibi.
metrobüste oturacak yer bulmak. şaka gibi, rüya gibi, oha yuh.
Yıllar evveliydi sözlûk ben diyim 12 sene sen de 13 sene evveli tabi lise 2’de olduğuma göre demek ki 13 sene evveli vay be yıllar su gibi akîp geçmiş amk. Neyse şimdilerde hostes olan sevgili hayırsız arkadaşımla bir parkta oturuyorduk, park dediğim yer koşuyolu parkı, arkadaşım konuşuyor ben önûmûzden geçenleri izleyerek onu dinliyorum, 50-55 yaşlarında bir adam geldi. Etrafındaki insanlara aldırış etmeden elindeki kav kibrit kutusuna eliyle sihirbaz gibi kalk komutu verdi bunu yaparken elini dümdüz açmış ve parmak uçlarını yine karşımızdaki ağaca dayamıştı. Arkadaşıma dedim ki "zeynep adama bak napıyo o öyle" ama asıl şaşırtıcı tepki arkadaşımdan geldi sanki hiçbir şey görmemiş gibi davrandı.

Anlayamadım sözlük, hiç anlayamadım o adamın ne yaptığını.

Edit: kibrit kutusu kendi kendine ayağa kalktı. Adam da bunu yapıktan sonra hiçbir şey olmaış gibi kibrit kutusunu cebine koyup yoluna devam etti.
(bkz: (#26420808).
ocak ayının 3ünde sigara almak için markete gittim. 3 paket sigara alacaktım. sigara zammı geldiği için kasiyer 1den fazla alamayacağımı söyledi. ben de ilk paketi alır çıkarım, markete tekrar girerim 2.yi alırım sonra tekrar çıkıp geri girerim 3.yü alırım dedim. kasiyer 10 saniye düşündükten sonra ayrı ayrı fiş kessem olur dedi. madem böyle bir şey yapabiliyorsun ki mecbur yapacaksın, benim ağzımı niye yoruyorsun be adam?
olum dün akşam saat 10:30 gibi arabayı çektim sote bir yere %51 sevgilim olacak insanla konuşuyorum , sağım mezarlık(mış) solum cami enteresan bir ortam , arada 3-4 arabanın geçebileceği bir sokak var , sokağın ucundayım ben de meydan gibi bir yer var önümde ama mahallede neredeyse tüm ışıklar kapalı herkes pert durumda , ben de çektim sağa oturuyorum işte arabada , yağmur da yağıyor arada bi kontağı açıp silecekleri çalıştırıp geri kapatıyorum

ulan bi baktım amk meydanın yukarısından bir karaltı hızlıca geliyor sanki 2 insan ard arda yürüyormuş gibi , sokak da karanlık tırstım amk inceden , yaklaştıkça bu insan değil dedim , silecekleri çalıştırdım bi baktım at amına koyim , bildiğin at la koşturuyor sokaklarda , dedim acaba bizim sözlükçülerden biri mi koştursun dedi buna ne ayak gece gece , saate baktım 12 ye geliyor , hava yağmurlu sokakta in cin top oynuyor ve koşturan bir at , cenabetim bir de amk dua da edemiyorum daha çok günah olmasın diye

aradan yarım saat falan geçti bi baktım arabanın yanından bi teyze geçiyor amk önünde bebek arabası , lan o yaşta kadının 4.kuşak torunu olur amk kadın azraile hakaret ediyor aldığı her nefesle , yürüyüşünden belli yani , bebek arabası ne ayak dedim bu yağmurda , o da sonra ilerledi gözden kayboldu

kara kara kediler arabanın etrafında dolanmaya başladı ondan sonra , gecenin bi yarısı 2 3 tane kara kedi gezinip durdu arabanın çevresinde , hani inşallah 2-3 tanedirler 1 taneyse sıkıntı çok daha büyük amk o kadar seri gezmesinin imkanı yok

baktım gece daha ilginç bir hal alacak , dedim en güzeli yaylan olum sen yavaştan , ama bir gün sabaha kadar beklemeyi düşünüyorum orada , gerçekten çok garip şeyler göreceğimi düşünüyorum
Şimdi bilenler bilir. istanbul maltepe'de iş bankasının caddeye bakan tarafında işlem yapmak için bekliyorum. Caddeye bakan tarafta atm, kaldırımın tam ortasında bir ağaç ve yol başlıyor. sağlıklı bir şekilde sıraya geçmek mümkün değil. ben de yolu kapatmamak için bankanın duvarına doğru yaklaştım. öndeki kişi işlemini bitirince arkadan atm'ye dalan izbandut yapılı herif öne geçti. ben de beyfendi işlem sırasının bende olduğunu belirttim. ama bu kaba saba herif de sırada bekleseydin diye konuşmaya başladı. arka taraftan da beni destekleyen kişiler çıktı. ama bu iriyarı, kaba herif hem bir taraftan işlemini yaparken, bir taraftan da laf yetiştiriyordu. ben de ona sırada olduğumu, kaldırımda yolu kapatmamak için kenara geldiğimi belirttim. Istanbul'da sizin gibi kırolarla yaşamaktan utanıyorum. bu da sıra dışı yaşadığım bir olay.
geçen seneydi heralde.
odanın ışığını kapatıp çıkmıştım. 2 saniye sonra ışık açılıp kapandı. ister istemez bir hastır çektim ama inançsız olduğumdan şeytandır cindir gibi ruhani varlıklara bağlayıp olayı büyütmedim tabi.. kesin bir bilimsel açıklaması vardır deyip hiç kafama takmadan çıktım gittim.. 1 yıldır da aklıma bile gelmedi.. bu bir inançlının başına gelse herhalde ortalığı velveleye verir, anlatmadık kişi bırakmazdı.
1-

yer: istanbul süğütlüçeşme sene: geçen sene ( şaka ,çok eskiden)

hava sıcak yaz gecesi arkadaşımın ögrenci evinde uzanmış kitap okuyorum. beş kuruşumuz yok, sigara 3 saat önce bitmiş.kafam duman krizlerdeyim.arkadaşım içerde uyuyor bende tam uyuyacaktım karşı çapraz diye tahmin ettiğim komşu camlar açık müthiş bir sevişme gerçekleştirdi mahallece isyandayız. (kendimce isyandayım.tamam. )uykum kaçtı dedim kitap okuyayım bari.canım nası sigara istiyor. allahım dedim keşke bir tane sigaram olsa.içsem.(dua kabul anıymış o an devamı aşağıda) çok geçmeden kafamın üstünden bi gölge belirdi ve bir ses duydum dışarıdan.uzandığım camın önünden başımı kaldırıp dışarı baktım. zemin üstü birinci kattayım aşağıda 2 tane keko. ufo görmüş masum köylü gibi bana bakıyorlar. bir süre bakıştık. tabii anladım bunlar beni soymak istiyen hırsızlardı.(az önce bi tanesi camıma tırmanmış beni görünce aşağıya atlamıştı.) içlerinden uzun boylusu öbürüne göre 3-4 yaş büyük olanı sessizliği bozdu
-kardeş yaw burası neresi
-burası kadıköy istanbul
yüzüme baktı tedirgindi.tiyatrodan sıkıldım dedim ki

-sende sigara var mı?
-var abi
-at bana
kısa lm pakedini attı. içinden 2 tane aldım.sonra o da istedi
-yaw kardaş ben çok susadım su verir misin
-tabii içerden 2.5 litrelik pet şişeyi doldurdum ve attım.
-yaw kardaş kusura boakma ama bişey dicem. biz seni soyacaktığ
-biliyorum
elemanın gözleri fal taşı gibi açıldı. ellerini iki yana açarak buyurdu.
-yaw gardaş senin gibi insan ne türkiyesi dünyada yog. arkalarından bırakın bu işleri dedim karanlıkta kayboldular.onlarla birlikte hırsız fobimde gitti.

2*

yer: sakarya ünüversitesi kampüs sene: geçen sene (yok yok çok eskiden)

yeni yeni tanımaya başladığım sevgilimle tenhada göl manzarasına karşı oturmuşuz konu konuyu açar. inanç konusu gündeme gelir.
-ben inanmıyorum
-gerçekten
-evet
-nasıl inanmazsın, bu etrafında gördüğün doğa her şey bir tesadüf mü sence?
-işte evrim falan..

öyle üzüldüm ki çünkü kız çok tatlıydı ve inancıma göre inanmayan cennete giremeyecekti.
-o zaman şöyle yapsak
-nasıl
-ben bi dua etsem yağmur yağsa inanır mısın?
-bilmem
çok içten ve saf bir duyguyla tamamen inanmasını dileyerek içimden 3 ihlas 1 fatiha okudum. ve allahım yağmur yağdır diye dua ettim.aylardan mayıstı galiba bahar şenlikleriydi ve hava çok güzeldi.bulut yok sapsarı bir güneş tepemizdeydi. dua bitti 2-3 dakika geçmeden gök gürledi.birden sağanak yağış başladı.damlalar çok büyüktü kızla ben sığınacak ağaç arıyorduk yağıştan ve gürültüden dolayı konuşamadık bile.bir süre sonra her yer çamur oldu.yağmur durmuyordu kıza sordum.
-yağmur yağdı artık inanıyor musun? -tebessüm etti cevap vermedi -
-o zaman ben bi dua etsem yağmur dursa inanacak mısın?
- işte o zaman ben sana inanırım.
dedi.

(3. sü korkunçlu onu şimdi anlatmak istemiyorum. belki sonra eklerim.)
Gece yarısı benzinlikten sigara almaya gittim yürüyerek. Geri dönerken bir köpek havladı panik atak hastasıyım bende yüreğim ağzıma geldi. Tam saldırı pozisyonuna geçti, Allahım yardım et çıktı ağzımdan. Köpek oturur pozisyonda durdu.

2- kuzenimle şakadan boğuşuyoruz düşürdüm bunu yere ahahaha diye gülme fasılları tekmeyi bir yapıştırdı düşerken yatağın kenarında ki sandığın tam ucuna gözüm giriyordu şoka girdim bir an beyin reflexi falan da hiç olmadı, bir an da kendimi sağa atmış şekil de yer de buldum.
Beni her sabah cinler uyandırıyor.
Bir sabah uykumdan istemsizce titreyerek uyandım, ama nasıl titremek sanayi elektriği vermişler sanırsın. Bilincim yerinde lâkin bedenimi kontrol edemiyor.
otostop çektiğim arabadaki şöförün seyir halindeyken uyuması. ve yaklaşık yedi sesizyüz m direksiyonu tutmam. bana mı güvendin amk? dedim ve koydum dirseği.
yaşıyorum.
Dışkapı s.s.k'a gittim arabayla, annem de geleceğim dedi, neyse işte yola çıktık bende sinir hastasıyım. sakinleştirici verdiler annem de sordu etkisini ne zaman gösterir, arabayla geldik uyuya kalmazsa taksiyle gidelim fasılları işte, 30 dakika dedi. bizim ev de emek taraflarında 30 dk'a gideriz anne dedim. Her neyse ertesi gün oldu ben sabah kalktığımda gazi hastanesinin orada ki köprünün altından konya yoluna girdiğimi hatırlıyorum, park etme vesaire yok hafızam da.

bende çok sıra dışı.
Düşündüm de başıma hiç sıradışı bir olay gelmemiş. Ne monoton bir hayat, ne bohem bir dünya.
Bir gün amcamın oglu eren ile iş çıkışı yenibosna'da hürrem sultan cafe vardı oraya gitmiştik nargile içelim dedik gırgır şamata güldük eglendik 2 kız geldi merhaba oturabilir miyiz dediler eren tabi buyrun dedi neyse eren kızlarla muhabbeti baya arttırdı garson geldi birşey istemisiniz efendim dedi.

kızlar masaya çerez ve nargile istedi garson siparişleri aldı gidiyordu garsonu durdurdum kızlara dedigim laf buydu.

kızlar size masaya oturun diyen kim? kalkın siktir olun gidin gördünüz zengin 2 erkegi ortam kaşarlıgı yapıyorsunuz dedim hem amcamın oglu eren'i hemde kızların yüregini felç etmiştim kızlar buruk bir şekilde gitmişti o gün içtigimiz nargile bize zehir olmuştu yaşadıgım sıradışı olay budur.
O geldi , sonra da gitti
Sıra dışı bir olaydı
Hala etkisinden çıkamıyorum.
beni sevdiğini sandığım bir kadının aslında beni sevmediğini anlamam. sadece bir kişi için geçerli bu, yoksa sıra dışı bir şey yok ortada yani. işin ilginç yanı insan koskoca dünyada böylesine ilginç bir olayı sadece ve sadece kendi yaşamış gibi sanıyor. ama öyle yani. bence öyle ki hala inanamam mesela. bu yüzden sanmaktan öte biraz da gerçekten öyle sanki.
Şaşmaz yolunda arkadaşlarla seyir halindeyken bir tane çekici vardı, makas atıyordu bence çok sıra dışıydı, arkasında da 2 tonluk araba harbiden yürek işi.

2-3 makas'a girdi art arda.
yazarların yaşadıkları ve ilginç olabilecek olaylardır.

sanki herşey ayarlanmış gibiydi.

sene 97-98 yaz dönemi..

az sonra arka sokaktaki okulun bahçesinde başlayacak maça yetişmek için bağcıklarımı bağlamadan çıkmışım. tabii yola attığım ilk adımda kendilerini bağlamam gerektiğini hatırlattılar.

hemen kaldırımın başında ayakkabılarıma doğru eğilmiştim ki paket lastiği ile rulo haline getirilmiş bir tomar para,-hayatta bir çok şeyi sorgulamama neden olacak o 1-2 dakikalık uzun bir süreyi başlatarak- salına salına yuvarlanıp tam önümde durdu.

düşüren kişi hemen alır düşüncesiyle paraya elimi sürmeden doğruldum fakat etrafımda onu almak için hamle yapacak birisi yoktu. şaşkın bir şekilde parayı düşürmüş olma ihtimali olan birilerine bakınırken 2-3 adım ötemdeki tezgahın arkasında duran midyeciyle göz göze geldik, sinsi sinsi gülüp "hadi iyisin, kısa günün karı" anlamında bir jest yaptı bana. parayı yerden aldım, epeyce yüklü sayılırdı-ki babamın rahatsızlığı nedeniyle o günlerde geçirmiş olduğumuz maddi krizi atlatmaya yeter de artardı bile-. tekrar midyeciye baktım, ısrarla al götür dercesine bakıyordu. etrafa bir kez daha baktığımda koltuğunun altındaki gazetesiyle köşedeki yaya geçidinde yeşil ışığı bekleyen bir adam gördüm. midyeci dışında en yakın o vardı. bu kadar parayı düşürüp farketmemesi imkansız diye düşünürken isteksizce ama caddeyi geçmeden yakalayabilmek için hızlıca yanına gittim. bu sırada biri şakamı yapıyor diye düşünüp etraftaki apartmanların balkonlarına bile baktım. parayı arkamda saklayarak:

- abi para düşürmüş olabilir misin?

hemen koltuk altındaki gazete sandığım altılı bültenini açtı.

- evet abim, lastiğe sarılıydı üstte beş milyonluk falan vardı değil mi?

adam direkt tarif edince hemen uzattım parayı, lastiği açıp cebine koydu bu sefer. saçımı okşayıp teşekkür etti ve hızlıca caddeyi geçip gitti.

o an midyeci geldi aklıma, dönüp baktım ne yapacak diye. ellerini havaya açıp "allah seni bildiği gibi yapsın" der gibi bir hareket yaptı hafiften gülerek.

maç dönüşü midyecinin yanında durdum:

- abi paranın o adamdan düştüğünü gördün mü?

- lan oğlum gördüm tabii, adam çok zengin, altılı oynama hastalığı var, belki o düşürdüğü paranın bin katını kaybetmiştir atlarda ama koymaz ona. al git dedim sana, gittin elinle verdin geriye. sonra samimi bir şekilde gülümseyerek neyse bir dahakine alırsan sus payı isterim bak dedi ve işine döndü.

o günden sonraki günler durumumuz daha da kötüye gitti, evimizi, okulumuzu her şeyimizi değiştirmek zorunda kaldık. o parayı alsaydım belki de herşey çok farklı olacaktı.

işin özü şu ki "bok var iyi çocuk olmakta".
(bkz: doğmak)