20 dakkadır yazıya başlayamadım. ofiste "ya ya ya şa şa şa façalı façalı çok yaşa" diye tempo tutarak dans ediyorum. hayatı yiğit özgür karikatürlerindeki deliler gibi yaşamam seni aldatmasın; aslında zekiyim ama çalışmıyorum.

ee normal aga. bu ülkede yaya geçidindeki yaya yol verdiği için arkadaki aracın şöfeerinden dayak yiyen insanlar var. artı yayalar da alışık değil. "hassiktir ya bana yol verdi. allah allaa yürüyo mu lan bu gavat bana" diye düşünen 50lik amcalarımız var.

yaya görüldüğünde durulur. sağ el hafif yatık "lütfen biyrooon" hareketi yapılır. evet, ışıklar sizin üzerinizdedir artık, benim diyen ingiliz centilmeninin ağzını kırarsınız o an. derhal arabadan inip dans edersiniz. yok bu son kısım olmadı yine di mi?

edit: işte öyle ufak tefek yazım yanlışları. yoksa ciddi bi şey yok inan.
otobüste yer verince de hissedilir.
Bir de yağmur yağarken yaparsanız bunu, o zaman istanbul'u fethetmiş fatih gibi olursunuz.
sadece gerçek kahramanların yaşadığı ruhtur.
hissedilmesi normaldir.
bakın arabam var, ayfonum var, marlboro içerim, evim var. Taliplerimi bekliyorum demek.
yol verdiğin yayaya yanlayarak gelen eski kasa şahinin çarpması ile vicdan azabına dönüşecek eylemdir.
(bkz: teşekkürler süperman)
son cezalardan sonra gel de verme dedirtir.
bizim mahallede g.t kalkması olarak tabir edilmektedir. hakikatten de öyle ama inkar etmeye gerek yok. daha yarım saat önce işe gelirken 300-400 metre içerisinde ayrı ayrı 2 gruba yol verdim. az önce yaptığım "kuru tostu" yerken ingiltere veliaht prensi gibi hissediyordum kendimi. siz coşmayın bu kadar..