bugün

dede ile torun trende bir yatakta yatmak durumunda kalmıştır. gecenin yarısı;

dede- lan bana bak varır varmaz bi karı bul baa
trn- tamam dede hallederiz...
dede- baa bak trende karı var midur?
trn- dede uyu artık yaw!
dede- kalk bi bak bakalım etrafta vardır belki..
trn- dede elindekine güveniyorsan benim zikimi tutuyorsun!
bir arap emirinin oğlu almanya ya eğitime gider. bir ayın sonunda ailesine şöyle bir mektup gönderir ;

" berlin süper bir yer, insanlarda sempatik ve burayı çok seviyorum ama profesörlerim okula tramvay ile gelirken ben mercedes im ile gelmekten biraz utanıyorum. "

aradan birkaç gün geçer ve çocuk bir mektup alır, mektupta 2 milyon dolarlık bir çek ve şu not vardır :

" artık utanmana gerek yok, git ve kendine bir tramvay al. "

kaynak : hürriyet gazetesi.

edit : yazım hatası düzeltildi.
(bkz: hayatında hiç makatına aynayla bakmamış insan) haliyle götün nasıl bir biçimde olduğunu bilmiyormuş bu 30 lu yaşlarına kadar devam etmiş bi ara bi kavgaya karışmış ve adamın biri götüne tekmeyi vurmuş ama nasıl bir vuruş adam 3 4 gün götünün üstüne oturamamış gel zaman git zaman bu böyle olmuyor demiş (bkz: hayatında hiç makatına aynayla bakmamış insan) utana sıkına aynadan makatına bakmış ve götün (bkz: iki loptan olusan uzuvlar) dan birisi olduğunu götmüş ve demişki vay o. çocuğu nasıl vurduysa ikiye yarmış. demiş.
Karı koca boşanmaya karar vermişler. Hakimin karşısına çıkmışlar. Kadın ilk sözü almış:

-Ben onu 9 ay 10 gün karnımda taşıdım. Onu bana verin, benimle kalacak.

Sonra adam eski karısının lafını bölmüş:

-Ben de 28 yıl t*şşağımda taşıdım hakim bey! *
baba kızın yolu kesilir ve soygun yapılır.

baba- aaaaa uuuuuu foşşş( ağlıyor)
kız - babacığım ağlama bileziklerimi vajinama koydum farketmediler.
baba- huaaaauuuauuuuauauuuauuaa;
kız- baba neden ağlıyorsun?
baba- anan olsaydı arabayı da kurtarabilirdik.
Temel'in karısı domuz gribine yakalanmış hastaneye kaldırılmış.
Aradan geçen zaman içinde karısı hastalıktan kurtulmuş.
Geçmiş olsun ziyaretine gelen Dursun Temel'e sormuş
-Karin nasil oldi Temel, tamamen iyileştu mi?
Temel kafasını iki yana sallayarak
-Grip geçtu da, domuzluk devam ediiy...
Sarışın, yeşil gözlü afet-ü devran Emniyet Müdürlüğünde işe giriş için sınavda imiş.
Sınav görevlisi sormuş;
- 2 kere 2 kaç eder?
- Dört.
- Güzel. Peki Abraham Lincoln'ü kim öldürdü?
- Bilmem....
- O zaman bugün git, evde biraz düşün. Yarın tekrar geleceksin. O zaman cevap verirsin.
Sarışın, yeşil gözlü çıkmış, o arada komsusu aramış.
- Ne oldu senin bu Emniyette iş durumu?
Sarışın heyecanla cevaplamış;
- Işe alındım. Daha ilk günden bir cinayeti çözme görevi verdiler!..
birgün bir padişah / kral sokakta meyve sebze satılmasını yasaklamış. sebze meyve satanlara da ceza veriyormuş. birgün sokakta erik satan birini yakalamışlar. saraya getirmişler ve erikleri adamın g*tüne sokmaya başlamışlar. adam da sürekli gülüyormuş. padişah ise bu duruma sinirlenmiş ve "niye gülüyosun lan?" diye sormuş. "adam da arkadan karpuzcu geliyordu ona olacaklara gülüyorum" demiş.
Bir gün ahmet aga ve köy ahalisi kahvede otururken televizyon izliyolarmış. Televizyonda da Abdullah gül konuşma yapmaktadır ahmet aga der ki
-ulan apo hiç değişmedi bu adam..küçüklükte de böyleydi.
kahvedekiler der atma ahmet aga nerden tanıyosun. Ahmet aga da der ki:- inanmıyorsanız ankaraya gidelim yarın görürsünüz.
ertesi gün ankaraya giderler abdullah gül kapıda karşılar oo ahmet aga hoşgeldin nasılsın diye.
Başka gün bunlar yine oturup haber izlemektedirler kahvede Recep Tayyip erdoğan'ı görürler. Ahmet Aga gene der.
-Ulan reco küçükken ne haylaz bi çocuktu bu çok keraneciydi.
Ahali gene der hadi ordan atma ahmet aga. ahmet aga gene der yarın ankaraya gidelim görürsünüz diye.
Giderler ankara'ya tayyip kapıda karşılar oo ahmet aga seni görmek ne kadar güzel.
Yine televizyon izliyorlar kahvede bush çıkar bu sefer.
Ahmet aga der ulan bush sen ne kadar gerizekalı bi adamdın şimdi dünyayı etkiliyosun.
Ahali der tamam ahmet aga gül ü erdoğanı tanıdın da biraz ufak at artık.
Ahmet aga iki kişiyi yanına alıp beyaz saraya gider. baştan içeri almazlar bunları ahmet aga der siz burda bekleyin biz bushla çıkıp balkondan el sallıcaz size neyse gider bi süre sora bushla ahmet aga balkondan el sallamaktadır.O sırada yoldan Papa geçiyodur (ne alakaysa fıkra işte) bizim köylüler sorar papa bu el sallayanları tanıyo musun.
papa da der ki:
-valla şu beyaz saçlıyı çıkaramadım ama yanındaki bizim ahmet aga.*
100 katlı bir bina vardır ve her katında bir adam fıkra anlatmaktadır.
100 katın sonunda gülmeyene 1 milyon dolar ödül verilmektedir.
sarışın, esmer ve kumral 3 kız bu yarışmaya katılmaya karar verir.
esmer 20. kattaki fıkrayı duyunca kahkaha atmaya başlar ve elenir.
kumral kararlıdır 72. kata kadar gelir ama o da gülmeye başlar. sarışın ise 100. kata kadar gelmeyi başarır.
adam tam fıkrayı anlatmaya başlayacakken sarışın kahkalarla gülmeye başlar.
adam sorar ''buraya kadar geldin daha ben fıkrayı anlatmaya başlamadan güldün, neden? ''
sarışın ''ya ilk fıkrayı şimdi anladım ahahaa''
iki adam kazı yapıyomuş kaz ölmüş.
Müslümanın biri yabancı ülkenin birinde yatacak yeri olmadığından kiliseye sığınmak ister ve kapıyı çalar. rahip kapıyı açtıktan sonra müslüman ben tanrı misafiriyim beni kabul eder misiniz ama ben müslümanım der. rahipte büyük bir hoş görüyle içeriye buyur eder. müslüman adam içeriye girdikten sonra sana yatacak yer ve yiyecek vereceğim fakat bir şartım var der rahip. müslüman da nedir diye sorar. rahipte akşam saat 9 dan sonra kilise içinde gezmeyecesin der ve müslüman kabul eder ve rahibin gösterdiği odasına gider. saatler geçtikten sonra bizim müslaman adamın bu saat olayı aklını kurcalar ve gezmeye başlar ve kilisenin üst katına çıkar ve 3 odadan birine girer ve gördüklerine inanamaz. odada bir yatak yatağın içinde güzeller güzeli bir kadın çırılçıplak uzanmış yatıyor şaşırır ve kapıyı kapatır çıkar. diğer odaya girer bir de ne görsün bütün rahipler çüklerini* kaldırmışlar öylece bekliyorlar çok şaşırır ve kapıyı kapatır. son odaya bakmaya gider. son odanın kapısını açtığında gördüklerine inanamaz. adamın tekini çükünden* tavana asmışlar bağırıp duruyor müslüman bunu görünce hemen odasına kaçmış ve uyumuş. rahip müslümanı sabah olduğunda kahvaltıya çağırır ve kahvaltıda müslüman dayanamayıp sorar. siz bana gezmeyin demiştiniz fakat ben dayanamadım gezdim ve gördüklerime inanamadım demiş.rahipte demek herşeyi gördün o zaman sana anlatayım demiş. biz her gece çüklerimizi* kaldırırız odanın içinede bir arı salarız o kimin çüküne* konarsa o diğer oda da gördüğün güzel kadınla yatar demiş.müslüman tamam her şeyi anladım da diğer oda da çükünden* asılmış biri var onu kim astı demiş. rahip te o orospu çocuğunu hiç sorma her gece o yatıyordu kadınla geçen gün çüküne* bal sürerken yakaladık.

baya uzun sürdü lakin anlatırken çok kısa sürüyor.hadi bakıyım anlatın arkadaşlarınıza.**
bir arap emir inin oglu almanya'ya egitime gider.

bir ayin sonunda ailesine soyle bir mektup gonderir:
"berlin super bir yer, insanlar da cok sempatik ve burayi cok seviyorum, ama profesorlerim okula tramwayla gelirken ben mercedes'imle gelmekten biraz utaniyorum."

birkac gunun sonunda cocuk bir mektup alir, mektupta 2 milyon dolarlik bir cek ve su kelimeler vardir:

"utanmana gerek yok, git sen de kendine bir tramway al"
Temel'in karısı domuz gribine yakalanmış hastaneye kaldırılmış. Aradan geçen zaman
içinde karısı hastalıktan kurtulmuş. Geçmiş olsun ziyaretine gelen Dursun Temel'e sormuş
-- Karin nasil oldi Temel, tamamen iyuleştumi?
Temel kafasını iki yana salayarak
-- Grip geçtu da, domuzluk devam ediiy...
paraşütçü bir genç gece rüyasında ölen annesini görür. rüyasında annesi oğluna yarın paraşütün açılmayacak oğlum sakın atlama der. genç sabah uyanır gördüğü rüyayı düşünür ve sonra hocasıyla konuşarak; bugün paraşütüm açılmayacak der. rüyada ölen annem dedi der. hocasıda;bir rüyayamı inanacaksın boşver gel sen der .uçağa binerler genç çocuk tekrar hatırlatır ve atlamayacağını söyler. hocasıda, tamam öyleyse paraşütleri değişelim der. genç kabul edeer ve atlar. bir süre sonra paraşütünü açar. paraşütü açılmıştır. sonra hocasıda atlar arkasından ama onun ki açılmaz. hoca düşerken gençle karşılaşır ve şu diyalog geçer:
- hocam nereye?
- öbür dünyaya, ananı s.kmeye!
bir gün babasi çocugunu eczaneye gönderir ve viyagra almasini söyler. çocuk kosar adimlarla eczaneye gider ve eczaneciye der ki :

-"babam beni viyagra almam için yolladi.."

eczaneci de ona bir paket viyagra verir ve siki siki tembihler:

-"babana söyle, bundan günde bir taneden fazla kullanmasin!."

cocuk aldigi ilaci ablasina verir,

-"abla babama söyle bundan günde iki taneden fazla kullanmasin."

ablasi aldigi ilaci annesine verir ve der ki:

-"anne, babama söyle bundan günde üç taneden fazla kullanmiyacakmis."

evin hanimi da kizindan aldigi ilaci esine verir ve

-"herif bundan günde dört taneden fazla kullanmiyacakmissin ." der.

evin herifi de daha iyi olsun diye bes adet ilac yutar ve sonra film kopar. ertesi gün eczaneci isyerine giderken kaldirimda oturan çocugu görür ve merakli bir sekilde sorar.

-"eee ufaklik, ne oldu verdigim ilaç ise yaradimi?"

çocuk aglayan gözleri ile eczaneciye bakarak der ki:

-"evet çok ise yaradi, annem öldü, ablam hamile, benimde kiçim agriyor, babam ise damda kedileri kovaliyor..."
bir uçakta ingiliz fransız alman ve türk varmış. uçağın pilotu gelip onlara 'ulan yinemi siz' demiş.
pir-i fani nin biri gece mum ışığında bir kiyafetname okumaktadır. sakalı uzun olan bu adam tevafuk olarak sakalı bir tutamdan uzun olan ahmaktır diye bir bölüm okur. hemen sakalını tutar bir tutamdan uzun olduğunu görür. görür görmez hemen kurtulayım da bende ahmak olmuyayım der. şamdanı alır ve eliyle tuttuğu sakalının uzun olan bölümüne doğru götürür ve bütün sakalı saçı başı yanar. sonra okuduğu bölümün kenarına not düşer : tecrubeyle sabittir.
super kahramanların katıldığı büyük toplantıya katılması gereken süperman toplantıya 1 saat geç kalmış. ve toplantı odasına girdiğinde de hali perişanmış. batman sormuş:
- hey, süperman, ne oldu sana böyle?
süperman: - bir saat kadar önce buraya doğru uçuyordum, ama kumsalın üzerinden geçerken wonder woman'ın çırıl çıplak ve yalnız yattığını, ileri geri seksi hareketlerle sallandıgını gördüm.
batman: - ohaaaaa! peki sen ne yaptin?
süperman: - tabii ki, ben bir erkeğim, doğal olanı yaptım. fermuarımı indirdim, vaziyetimi aldım ve oraya mümkün olduğu kadar hızla pike yaptım.
heyecanlanan, batman bağırmış : - wonder woman kızmadı mı!!!
superman kaşını kaldırmış ve birazda utanarak: - wonder woman kızmadı ama görünmez adama çok ayıp oldu...
apartmanin birinde bir dede oturuyormus. bir gun dedenin ust katindaki daireye metalci gencler tasinmislar. dede hergun yapilan cilgin partiler ve yuksek seste dinlenilen metal muzikten delirecek duruma gelmis ve genclerin evine cikmis. iceriye giren dede adeta sok gecirmis. her yer bira, ciplak kizlar, elektro gitar calan uzun sacli siyah giyimli genclerle doluymus. dede saskinligini gizleyememis ve "ne oluyor burada, bu gurultu de ne?" diye sormus. gencler de "yarin konser var , ona hazirlaniyoruz moruk, kusura bakma." demisler.
ertesi gun yine ayni olay olmus ama dede gelmemis. dedeyle eglenmek isteyen gencler dedenin neden gelmedigini merak edip dedenin dairesine inmisler. bakmislar dede 31 cekiyor, "hayirdir babalik, ne is?" diye sormuslar. dede de "bugun hazirlik yapiyorum, yarin ananizi sikicem." demis.
uzun zaman önce ağızdan ağıza yayılmış enteresan türk fıkrasıdır.

Şöyle ki;

4 türk otobüs kazasında vefat eder ve 2 si cennete 2 si de cehenneme gönderilir.
cehennemdeki 2 türke ne olduğunu merak eden diğer ikili özel izinle cehenneme gider.
bir de bakarlar herkes davul zurna eşliğinde halay çekmektedir. biraz daha yanaşıp arkadaşlarına ne olduğunu sorarlar.
-ne bu hal yahu burası cehennem değil mi, ne yapıyorsunuz hergün burda?
-burda hergün yenmesi gereken 1 kova bok veriyorlar bize...
-ee peki niye halay çekiyorsunuz?
-allahtan burası türk cehennemi imiş. Birgün bok olur kova olmaz, birgün kova olur bok olmaz, birgün ikiside olur kaşık olmaz. bizde sıkıntıdan halay çekiyoruz işte.
türk cenneti

yine 2 türk arkadaş kaza sonucu vefat ederler.
yine 1 tanesi cennete bir tanesi cehennem gider.
cehennemdeki türk cenneteki arkadaşını merak eder ve özel izinle cennete arkadaşını ziyarete gider.

arkadaşını bir ağacın altında kucağında huri elimde bir şişe şarapla görür ancak arkadaşı mutsuzdur.
sorar;

-neden mutsuzsun arkadaş? baksana herşeyin var ben cehennemde yanıyorum sen burda üzülüyorsun hayırdır?
-meğerse burası türk cenneti imiş. elimde şarap şişesi var dibi delik, kucağımda huri var dibinde delik yok.ben böyle cennetin.............
Fransız, ingiliz, Alman, Rus, iranlı, Hollandalı, bir de bizim Temel barda sohbet ederlerken sıra gelmiş memleketlerini övmeye..
ingiliz, "Arkadaşlar" demiş "Bizim biramız çok meşhurdur.. içmeye kıyamazsınız." Fransız hemen girmiş konuya.. "Bizim kızlarımız öyle güzeldir ki" demiş,
"Öpmeye kıyamazsınız" Alman içini çekip "Hey gidi memleketim" demiş, "Biz öyle arabalar üretiriz ki binmeğe doyamazsınız."
Hollandalı hemen atılmış, "Evlerimiz" demiş, "Bizim dünya şirini evlerimiz meşhurdur.. işe gitmek istemez canınız." "Bizim en meşhur şeyimiz KGB' dir" demiş Rus, "Dünyanın bir ucunda sinek havalansa haberdar oluruz."
Sıra iranlı'ya gelmiş.. "Halılarımız" demiş, "Yumuşacıktır ve çok meşhurdur.." Sonra hepsi birden suskun oturan Temel'e dönmüşler.. Sakin sakin bakmış onlara bizimki ve gülerek başlamış lafa..
"Bizim delikanlılarımız meşhurdur. Öyle ki; Alır Fransızın kızını , içer ingilizin birasını, atar Almanın arabasına, götürür Hollandalının evine , yatırır iran halısının üzerine, değil kocasının, KGB' nin bile ruhu duymaz.."
4 rahibe ölmüs ve cennet cehennem sınırında sorgulamaya alınmışlar.
Sorgulama meleği demiş ' şimdi herkes sırayla dünyadayken işledigi en büyük günahı anlatsın.
1. rahibe ben hayattayken bir kere penise dokunmustum parmağımın ucuyla demiş.
melek hangi parmağınla diyince, sağ elinin isaret parmağını göstermiş. Melek: Tamam yavrum şimdi git ve günahı işlediğin o parmağı yan taraftaki kutsal suyla yıka ondan sonra sağdan sağdan cennete git demiş.
2. Rahibe ben hayattayken bir kere penisi tutmuştum Melek: hangi elinle demiş. Sag elini kaldırmış 2.rahibe, melek onada gidip kutsal suyla elini yıkayıp cennete geçmesini söylemiş.
Bu sırada 3. rahibeyle 4. rahibe aralarında fısıldaşıyolarmış. Sonra aniden yer değiştirmişler.
Sorgulama meleği bunu farkederek: 'Bir Dakika ne oluyor, siz niye yer değiştirdiniz ' diye sorunca
daha önce 4. sırada olup 3. sıradakiyle yer değiştiren rahibe: ' izin verirseniz, bu kancık kutsal suyla g.tünü yıkamadan ben bi ağzımı çalkalayıp çıkayım efendim...
Kendisi de karadenizli olan (bkz: Kerim Pamuk)'tan dinlediğim temel fıkrası:
Temel dünya turuna çıkmış, dönüşte arkadaşı Dursun'a bir hediye almak istemiş. Temel bir paket Orkid'i Dursun'a hediye olarak verir. Dursun, "Ula Temel haçen bu nedur ki?" diye sorar; Temel, "Haçen Dursun bu öyle bir şeydir ki bununla ata binebilirsin, yüzebilirsin, tenis oynayabilirsin" der.

Hatırladığım kadarıyla aktardım, idare edin.