bugün

basaginsessizligi nickini; bas agrisinin sessizligi olarak okumak.

gozlerimi baktirsam iyi olacak.
aldatan birine tekrar tekrar şans vermek. üstüne birde unutamamak.
Cekip gittigi ilk gunde herseyi koparip atamamak. Hala sevmeye devam etmek sana inanmayan bi insani.
kırık ayağına rağmen dükkan dükkan dolaşıp arkadaşlarına hediye almak. sonra o arkadaşların seni görmemek için ellerinden geleni yapsınlar. ne güzel, değil mi?
(bkz: sevgili bulunca mutlu olacağına inanmak)
aşık olmak.
iddaa oynamaya yeni başladığım dönemlerde 2 kupon yapıp fener gs maçını her ikisinede yazmıştım.
buraya kadar bi sorun yok.
fakat tahminleri yaparken birine gs kazanır birine fener kazanır işaretlemiştim.
bunu yaparken nası bir algoritma kurduğumu 5 sene geçmesine rağmen çözemedim hala.
Henuz yapilmayandir. *
okulu birakip askere gitmek.
bu ülkede adalet olduğuna inanmak...
bir defa yapmıştım.
Akp'yi iktidara getirmek.
çek/at fotoğraf makinalarının arkasındaki "içini açmayın, yüksek voltaj" uyarısını sallamamak, 'ne olabilir ki küccük makinada lan' diyip açmak ve kurcalamak, öküz gibi elektrik çarpması, saçların dikilmesi, gece yarısı çığlık atarak herkesi başına toplamak sayılabilir sanıyorum.
sanıyorum dün yaptığım iş buna bir örnektir.

son bi kaç gündür geceleri bütün tayfa toplanıp sabaha kadar muhabbet ediyoruz. ama öyle şeyler konuştuk öyle şeyler tartıştık ki artık sohbet edecek konuşacak bir konu kalmadı. bol bol saçmalıyoruz. herkes sahibinden.com a girip hiç bir zaman alamayacağımız, memleketlerinde ki en pahalı eve bakmadan, mahallelerinin adını google a yazıp çıkan fotolara bakıp bizim ki daha güzel pehh pehh yapmaya kadar saçmalıklardan bahsediyorum(ama şunu da söyleyeyim mahalle adını google yazınca genelde mahalle deki cinayet haberleri veya hırsızlıklar çıkıyo haberiniz olsun) .

konular bitince ucu bucağı olmayan en saçma muhabbet başladı. şunu şunu kaç paraya yaparsın muhabbeti. yok şu kız için şunları yapar mısın da, kaç paraya çıplak koşarsın da, şuraya sıçsalar kaça.. neyse daha neler neler. ve ne iğrençlikler şuraya yazmayacağım kadar.
ama bir anda hiç alakasız herkes birbiriyle iddialaşmaya başladı. seni şunda yenerim bi yemeğine filan.
bizimkiler iddia olayını abartınca bende gaza geldim haliyle. aslında şu zamana kadar pek iddia kaybetmiş değilimdir. en azından fiziksel iddia değilde emin olduğum şeyler üzerine iddiaya girerim. normalde çok iddialaşmam aslında da ama nedense o gün çok pis gaza geldim.

bizimkilerin arasında bir arkadaş var ki en çok onunla samimiyim. üç yıldır tanıyorum. hem aynı yerde çalışıyoruz hem de bölümler yakın olduğu için ders çıkışları, aralı filan beraberiz hep. yani ben onu iyi tanıyorum o da beni. ya da ben en azından öyle biliyodum.

neyse ortamda iddialar havalarda uçuşurken milletin boğazı kurudu tabi. birinin mutfağa gidip su alması gerekti. haliyle kimse almayınca en küçüğe kitlenecek iş. ortada en küçük benim ama anlamsız bir şekilde direniyorum. ve benim samimi olduğum arkadaş bir anda bana laf attı;

-abisi hadi getir şu suyu.
+ ne abisi lan ay var aramızda!
- la sus 2 yaş büyüğüm senden.
+len sen sus aq biliyom heralde aramızda 2 ay var.
-la mal 2 ay var ama 2 yıl 2 ay.
+saçmalama aq gel iddiaya girelim ay var aramızda.
-malsın aq gel girelim.

ve biranda duble iskenderine iddiaya girdik. ben kendimden emin şekilde kolada da dahil haaaa, derken tamam mal dedi. ben şebelek şebelek gülerken, herkes sanki kanı çekilmiş gibi bana bakıyodu. millete tip tip hayırdır bakışı atarken ben durumu çaktım.
len adamın doğum günü üzerinden iddiya mı girilir. ben mi bilecem omu bilecek doğum gününü. len onun doğduğu gün o bilecek mal. ne diyo giriyon iddiaya bide iskenderi ben söyledim kola bile olsun dedim. arkadaş bu kadar da olmaz yav. bide üç yıldır tanıyodum aq.

ahlar vahlar arasında getirdi bizimki kimliğini adam harbi benden 2 yıl 2 ay büyük aq. aptallığıma mı yanayım duble iskender kolaya mı. arkadaş nedir bu yav.
ama suç bende değil herkes atıp tutarken iddialara tutuşurken ben öylece kalamadım. o bütün kötülüklerin anası çekti beni içine. o kötülüklerin anasına var ya... neyse.
Birbirine bağlı 4 anahtarlık ve bunlara bağlı 5 anahtarım olması sebebiyle, kaybolursa diye numaramıda ekledim anahtarlıklardan birine, bulan olursa arar beni düşüncesiyle. Bunu gören xxl zeki arkadaşımda anahtarlığına evinin adresini yazmış. Olurda kaybederse bulan kişi telefondan rahatsız etmesin diyeymiş. E artık eve bi çayını içmeye gelir sevgili dostum...
Biricik Sevgilimle yürüyen merdivenlerden aşağı iniyorduk. Nedense bir gerginlik var aramızda sebebini hatırlayamadığım. Ben de sırnaşıyorum buna. Neyse bu suratıma bakmıyor falan hafiften gülmeye başlamıştı ki tam ağzımdan şu sözler çıkarken: " aşkım senden başkasına asla bakmam ben" yanımızdan dünyanın en güzel kızı geçti. Kız arkadaşım tam ben bunları söylerken o kızı farketti ve daha cümlemii bitiremeden gözümün içine baktı. Benim gözler hatunda tabi ve dibimizden geçiyor. Ağzım öyle açık kaldı ki cümleyi ağır çekime aldım söyleyemiyorum. Karşıdan gelen kız güldü halime vın diye geçti yanımızdan.

Peşinden metrelerce koştuğum sevgilim ağlıyordu iyi bir tokat yemiştim milletin önünde. Ah güzel suratlım özlemişim seni..
Sarhoşken bile sevdiğim kıza açılamadım evet.
Sözlükte yazar olan biriyle ciddi düşünmektir.
Kişiye göre görecedir.
kimi için sevmektir
kimi için okumamak
bir başkası için ise yapılması gerekeni o an yapmamaktır.
Bana göre aşık olmak.
Gördüğüm, bildiğim tüm yanlışlarını zamanla düzelir diye bertaraf etmek.
bir gözüm kapalı saat gece 3'te "uyuma canım, biraz daha konuşalım" dememdir galiba.
değmiyorlar,
hiçbirine,
hiçbir şeye değmiyorlar..
Hayallerimden vazgeçmek olmuştur. Şimdi ise tutunabileceğim bir şeyim kalmadı. Rüzgarda savrulup duruyorum.
gelecekte daha büyükleri yapılacağı için erkenden yazmak istemiyorum.

saygılar sunuyorum azizim...
Oradan çıkmayacaktım...
küçükken pamukta fasulye yetistirdigim zamanlar. ögretmen yumurta belli bir sicaklikta ayni fasulye gibi gelisir gibi bir sey demisti. ben de yumurtayi pamugun arasına koyup her gün sulamıstım civciv çıksın diye.