bugün

3. katta, otomatik kapıyı açması için zile basıp, kapıyı açan anneme "kimoooo!" diye bağırmak.
(bkz: bir anlık dalgınlıkla aşık olmak)
doktor randevusundan ayağında galoşlarla dışarı çıkıp metroya hatta otobüse binmek.
üstelik insanların dik ve anlamsız bakışlarından da durumu çakmamak
durumu eve geldiğinde fark etmek. *
aşık olmak.
boşandıktan sonra, ilk evliliğini ve evliliğin nasıl bir şey olduğunu unutup, dalgınlıkla bir kez daha evlenebilmektir herhalde. sonuç olarak ocakta unutulmuş bir çaydanlık, içerde unutulmuş bir anahtar ne kadar kötü olabilir ki? (bkz: beterin beteri var)
bilgisayarda çok dikkatli bişey izlerken birden telefonun çalması ve sen gözlerini ayırmaksızın izlemeye devam ederken fareyi kulağına götürüp konuşmaya çalışmak. sonrada yanında ki arkadaşına dönüp çağrıymış meğerse deyip izlemeye devam etmek. ancak arkadaşın kahkahasıyla kendine gelmeye sebep olabilir.
tirende yolculuk ederken su içmek ve bir anlık dalgınlık ile camdan boş şişe yerine telefonu fırlatmak.
teknosada kardeşle gezerken bilgisayarlara bakıyorum yanyana dizilmiş bidolu bilgisayar tabi fantezi hepsini elliyorum tuşlarına dokunuyorum kurcalıyorum falan öyle giderken bi baktım bilgisayarın tekinin klavyesi yok dedim ulan nerde bu tabi çokbilmiş kardeş hemen orda monitöre dokunarak dokunmatik bilgisayar olduğunu göstermesiyle ayarı veriyo bana tamam olur öyle dalgınlıklar diyorum bi yandakine geçiyorum artık öğrendim tabi dokunmatik bunlar dokunuyorum monitöre abanıyorum ama hareket yok tabiki yine kardeş sahneye çıkıp aslında onun dokunmatik olmadığını göstererek bi dakkada iki ayar vermiş oluyo rezil oluyoruz.
hasta baba ilaçlarıyla birlikte bir tane kaşık ve bir bardak su istemiştir, dalgın evlat ise ilaçlar, bir bardak su ve kaşık yerine bir tane de boş su bardağı götürür *
Staja giderken telefondan müzik dinlemek için kulaklıkları takıp bir süre sonra aniden başka yere dönüş yapan minibüsçüye "aaaa siz bilmem nereye gitmiyor muydunuz?" diye bağırdıktan sonra "e biz sorduk hanım kızım bilmem nereye giden var mı diye cevap vermedin bizde döndük" cevabının alınması.meğer en yüksek sesle dinlediğim müzik yüzünden duymamışım.o ara romantiğe bağlayıp pencereden dışarıya bakan ben etrafta neler olduğunu da farketmemisim tabi.
sabah okula gittim. derse girdim bi baktim ki her kes haril haril calisiyor. birisine sordum. ne var lan boyle her kes calisiyor. dedi ki sinav var. o an aklima geldi ki gecen hafta hakikaten de hoca sinav yapicam demisti. eyvah sictik. vize zaten 20 mi ne. en yakindaki kisinin yanina yaklastim hemen notlara ortak oldum, dersin baslamasina yaklasik 5 dakika var, gordugum her kelimeyi ezberleme calisiyorum. aradan bir kac dakika sonra gecti hoca geldi ve erken cikmasi gerektigini ve sinavin haftaya ertelendigini soyledi. derin bir oh cektikten sonra dagildik.
bir hafta sonra
sinifa geldim bi baktim her kes haril haril calisiyo. sordum birine ne var lan her kes calisiyo dedim. sinav var ya abi dedi. ehyvah gene hatirladim. hoca geldi. ben zaten sicmisim. kagitlari dagitti. 5 soru ve hepside klasik. sorulari falan okumaya basladim. bi baktim her kes kitap defter aciyor. megerse notlar acikmis sinav. gene de 30 almistim sinavdan.
okul yeni başlamış ve bir kız ile tanışılmış fakat internet üzerinden. görüldüğü vakit selam verilecek ve ilk yüz yüze görüşme gerçekleşmiş olacak. okuldan çıkılıyor ve tesadüf müdür kader midir kısmet midir bilinmiyor, en görülmek istenen kişi çıkışta yan tarafta tek başına ve otobüs bekleme pozisyonu almış durumda. heyecanlanılıyor, iki tane iç ses türüyor birden. birincisi diyor ki: git konuş hadi lan! ikincisi ise tırsak bir ses: gitme, ya terslerse! birinci ses tekrar araya giriyor: madem tersleyecek, internet üzerinden seninle niye konuştu. birinci ses haklı bulunarak ikinci sese koca bir siktir çekiliyor ve kızın yanına gidiliyor. kibar bir şekilde ''iyi akşamlar'' deniliyor fakat bir de ne görülsün! bu kız o kız değil! saçların kıvırcık olmasından ötürü diğer kıza benzetiliyor ama ilgisi yok! tabi kendisine iyi akşamlar denen kızın da suratı şaşkınlık dolu ve onun içindeki bir ses de muhtemelen ''kim bu salak'' diyor ve haklı da. utançtan renk değiştiriliyor ve arkaya bakılmadan uzaklaşılıyor oradan. daha sonra o kız her gördüldüğünde eldeki kitap defterle kamufle olarak geçiliyor, bir kere girdik sonuçta itin gözüne dimi canım.
attırılan peçeteyi cebe koyup sonrada agzını burnunu silmek, bu kokuda ney dediginde allah kahretsin yazamayacagım...
msnde sevgili ile sohbet edilmektedir. yaklaşık 1 aydır görüşülmemektedir ve sevgili özlenmektedir. web cam açılır. mal mal sevgili izlenir. sonra farkedilir ki sevgili kahve içmek için ısıttığı suyun içine kahve atmayı unutmuştur ve sadece sıcak su içmektedir. tabi bu phobeartemise söylenince baya poposu kalkar.
şef ile aynı isme sahip olan en iyi dostla, şefi msn de çekiştirirken aslında şefle konuştuğunu çok sonra farketmek. yerlebir olmak. bir daha yüzüne bakamamak.
dolmuşta şöföre uzatılması için verilen parayı uykusuzluğunda vermiş olduğu bir salaklıkla cebe koymak. arkadakinin size attığı bakışları görmek dahi istemezdiniz.

ve ben o dakikadan sonra hayatın akışına bıraktım kendimi...
cok yakin arkadasin dugunune gitmek uzere yaklasik 3 dakika icinde pek giymege alisik olmadigim kumas pantolon ve gomlegi giyip biraz parfum siktiktan sonra ayakkabilarimida soyle hizlica bi silip giydim. kapidan ciktim taak diye kapiyi kapadim. bir iki merdiven indikten sonra durdum. elimi cebime goturdum. ne telefon var, ne cuzdan(dolayisiyla bukart ve para) nede anahtar. ev arkadasim dugune direk gidecekti. mahallede falan bi kac saat takilmistim. hatta kahveye bile gitmistim. donene kadar.
evden cikmadan once anahtar telefon cuzdan uclusunu kontrol etmeyi aliskanlik haline getirsem de bazan unutuluyor.
körlerin sağır olmadığını bir an unutup , zevzeklik yapıp , az daha bastonu kafaya yemek.
(hala utanıyorum kendimden)
(bkz: yanlışlıkla sevgiliye giden mesaj)
biraz klasik olacaktır belki ama üstüne yeni sarı boya sürülmüş banka oturmak. eve kadar kıçım sarı bir şekilde koşmuştum.
Varolduğunu zannetmek, inanmak, soyutluktan uzaklaşmaktır en sık yapılanı, takriben bir insan ömrünce..
sol frame' de kartal stad projesi görülmüş linkteki video izlenmeye başlanmıştır ancak acil bi şekilde bilgisayar kapatılır, tekrar gelip detay aradan kartal yazılır ve aynı link bulunur, tam bu noktada dalgınlığın kralı başlamakta, detay aradan kartal yazdığımı unutan ben sol frame' de kartal ile ilgili başlıklara bakarak böbürlenmektedir ancak durum fark edilince ekrana koca bir hassiktir çekilmiştir.
dikkat dağınıklığından kaynaklanan, trajikomik olaylardır.
sınavda, hayal kurmakla meşgul olan efe' nin, önündeki inekten nasiplenememesidir.
laptopta film izlerken sesini kumandayla açmaya çalışmak
ya da yolda hem yürüyüp hem mesaj atmaya çalışırken önünde duran 2 metrelik ağaca toslmak sora mal mal etrafa bakınıp gören oldumu acaba lan rezil olduk diye söylenmek yaran dalgınlıklara örnek olarak verilebilir bence aslında dalgınlık değilde salaklık mı desem
gece geç saatlere kadar oturulmuş gecenin*sabahında*kalkıp balkondan baktığında arabayı kapı önünde görememek.korku içinde aşağı inerken akşam park edicek yer olmadığı için yan sokağa park ettiğini hatırlamak.
*
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar