bugün

(#117500 )e ek.* *
bilgisayar almışsanız ve üstünüzü çıkarmadan karanlıkta sağa sola çarparak bilgisayara koştururyorsanız gene yalnızsınız...
osurduğunuzda size kimse kızmıyorsa yalnızsınızdır. acı verici..
sıkça karşılaştığım bir andır,
etrafın bomboş, yapacak bir şey yok. esasında varda içinden yapmak gelmiyor*. konuşacak birini arıyorsun, ama etrafın bomboş. telefonu eline alıyorsun, bunu şimdi ararsam meşguldür, şu şimdi şununladır, o beni ne zamandan beri aramıyor diye diye bir bakarsın, ne arayacağın, ne de konuşacağın kimse var. bunun yanında seni arayan soran kimsede yoksa açarsın bilgisayarı, geçersin internetin başına, sürekli f5*e basmaya başlarsın. bir zaman sonra bu basmaların bile otomatik olduğunun farkına varırsın ve acı acı artık sana pek fazla bir şeyin zevk vermediğini görürsün. işte o an yalnızlığını anlarsın.
özellikle kalabalık şehirlerde kimsenin kimseyi tanımadığı büyük sitelerde oturuyorsanız bayramda kapınızı şeker almak için bir çocuk bile çalmadığında...eski cıvıl cıvıl günlerin özlemini en derinde hissettiğinizde fark edersiniz yalnızlığınız.
iç seslerinin çoğaldığını farkedersin... Dışarına inat, için git git kalabalıklaşır. Yalnızlıkta nefes alamama hali de buradan kaynaklanır...
evinizde tadilat yapılacaktır. ve dünyanın en süpersonik ebeveynleri olan ana-babanız o tadilatı sizin sınav döneminize denk getirirler. odanızdaki çimentolardan ve mütemadiyen çalışan hilti adlı sikik aletin sesinden tiksinirsiniz. kendinizi kütüphaneye atar ve saatlerce çalışırsınız. ta ki beyniniz amcıklamaya başlayana dek. sonrasında kütüphanedeki beleş bilgisayardan sözlüğe saçma saçma şeyler yazarsınız. yatmak için babaannenizin evine gidip herkes uyuduğu için kapıyı anahtarla açar ve yatakta oturursunuz. gerçekten de çok yalnızsınızdır...
telefonununza gecenin bir yarısı gelen mesajı, gsm operatorü mesajından başkasına yoramamak!
okulu erken, daha doğrusu normal süresinde bitirip dönmüşken, arkadaşların anadolunun dört bir yanında geride bıraktığınız öğrencilik hayatına devam etmesi. evden çıkıp telefonu elinize aldığınızda arayacak, buluşacak çok az insan olduğunu anlamak. telefonu usulca yerine koyarken vazgeçilemez sanılan bir yaşam biçimini geride bıraktığınızı kabullenmek. eve geri dönüp çay suyu koymak..
istiklal caddesinde yürüdüğüm anlar
söyle bir etrafınıza bakıp yanınızda hiçkimsenin olmadığını gördüğünüz andır. veyahut yalnız başınıza oturuken birkaç arkadaşın sarmaş dolaş, şen şakrak, mutlu mesut, cıvıl cıvıl, bıcır bıcır oynaşmasını gördüğünüz andır.
bütün arkadaşlarının sözleşmiş gibi o günü sevgilileriyle geçirdiği,arkalarından melül melül bakılan anlardır. bir de yeni ayrılınmışsa ve hiç takmıyorum diye yürürken, karşıdan gelen birbirine sarılmış bir çift görüldüğünde farkedilir yalnızlık. *
kalabalığın içindeyken seslerin boğuklaştığını, hareketlerin silikleştiğini hissettiğiniz ve yok olmak istediğiniz an
gri sözlük ekranı, sürekli karşınıza çıkıp sizi bezdirdiği halde, yanınızda konuşucak kimse olmadığından ısrarla entry girmeye çalışmak...
gri sözlük ekranının, sizi taciz etmesine izin verircesine, bugün butonuna basıp durmak.
soğuk kış akşamlarında o ışıltılı sinema salonlarının rengarenk afişlerine bile bakmayı canının çekmemesi.
(bkz: askerlik)
kardan yolların kapandığı, evden bile çıkılamayan, elektrikler kesildiği için sözlüğe girilip entry yazılamayan, bitmez zannedilen dakikalar, saatler hatta günler.
geyik muhabbetlerinde size katıla katılşa gülen ve yanınızdan ayrılmayan arkadaşlarınızın, siz bombok bir haldeyken ve anlatacak sürüyle derdiniz olduğunda şeker gibi erimeleri, ortandan kaybolmalarrı.. (bkz: cok yalnızım be atam) (bkz: komik değil lan bu! sıvısalım)
gece bekçisi olduğun an.
(bkz: in ve cinin top oynamasını bile kıskanır hale gelmek)
aldığınız nefes odada yankı yapar hale geldiğinde...
(bkz: yalnizlik omur boyu)
eğer eve geldiğinizde sobayı yakma gereksinimi duymuyorsanız,
eğer bilgisayar başındayken kimse rahatsız olmasın diye alınan kulaklıkları kulağınız üşüyor diye takıyorsanız,
eğer yemek yerine sıvı şeyler tüketmeyi tercih ediyorsanız,
eğer evde bilgisayar koltuğundan başka hiçbir yer dağınık değilse,
eğer canın sıkıldığında kordona içmeye eğlenmeye diye çıkıp deniz kenarında iki tur etıp eve dönüyorsan,
eğer yolculuğa çıkarken otobüse 30 dakika önceden binip yerinize oturuyorsan,
eğer telefonunun bataryasının kalitesini anladıysan,
eğer dışardayken telefonun çalıyorsa ve sen başkasının telefonu sanıyorsan,
eğer telefonunun diğer ucunda aramak konuşmak istediğin kişi yoksa,
eğer en son gittiğin film cd marketlerde bile bulunamıyorsa,
eğer turkcell 20 ytlden az faturan geldiği için sana hediye dakika bile vermiyorsa,
eğer kullandığın diğer operatörlerin kontörlü hatları kapandıysa,
eğer öldükten 5 6 gün sonra bulunacağını anladıysan,

acı ama gerçek olan şey şudur ki yanlızsın...

eğer bunları yazarken gözünden bir damla yaş geldiyse bunun farkına varmışşındır.
doğum günüzde beklediğiniz kişilerin doğum gününüzü kutlamaması ve çevrimiçi olduğunuzda msn listenizdeki 60-70 kişiden kimsenin selam vermemesi...
takımın gol attıkça yanında beraber sevinebileceğin boynuna atlayabileceğin bir kişinin bile olmaması...
yalnız değilim dediğin andır.
- sürekli dalıp gidiyorsan,
- hapşurduğunda kimse çok yaşa demiyorsa,(öleceğinden değil ya)
- anlık sinir harbi geçiriyorsan,
- anlaşılamadığını düşünüyorsan,
- anahtarı içeride bırakarak kapıyı çarpıp uzaklaşmak istiyorsan,
- telefonuna gelen mesaj arayanı bil mesajıysa,
- sözlükte zabıta irfan gibi ayar vermek için çaylak ararken kendini buluyorsan,
sonuç ortada
y a l n ı z s ı n .
ağladığınız her an..