bugün

Yalnızlık mı?
Yalnız kalmalısın bazen. Ama sadece düşünmek ve kendini sorgulayabilmek için. içindeki "ben"i düşünmemelisin. Yaptıkların ve yapacaklarını sürekli sorgulamalısın "yalnız" kaldığında. Yaptıkların ve yapacakların hep iyiden, doğrudan, güzelden yana olmalı. Ve de hiçbir şey beklememelisin, yaptıkların ve yapacakların adına. Böylesi bir "yalnızlık" seni, bizlerle birleştirecektir. Bölmesin ayrılıklar/ dilindeki hasret dizeleri çoğaltsın seni/ diline sen koyma yasağı/ büyütsün seni; içindeki "ben"le hüzne, acıya, kedere daldığında, boğulursun. Yükselmek, hep yükselmek olmalı uğraşın. Biz martıların bir özdeyişi vardır. "En yüksekten uçan martı, en uzağı görendir." Yüce hedefler koymalısın kendine, içindeki "ben"i aşabilmek için. içindeki "ben"le yalnız kalma, sınırlar çitler örersin kendine. "Ben"i aşamama korkusudur, çitler ve sınırlar. içindeki korku; çitler, sınırlar ve "ben"le içiçeyken hep "ben ne olacağım?" sızlanmasıyla "bizler"den, insanlardan uzaklaşırsın. "Bizler"i biz, insanı insan yapan, içindeki bencillikten soyunmuş insan sıcaklığıdır. insanı sevimsizleştiren, sevgisizleştiren içindeki bencil "ben"e aşık olmaktır. Kendinden başka kimseye hayrı olmaz, sadece kendine aşık olanın. Yalnızlıktan sızlanmak istemiyorsan içindeki "ben"i öldür.
Yükselmek, en uzağı görebilmek için içindeki "ben"den soyunmalısın. Çıplak olabilmelisin. insana karşı insan ilişkisinde hep çıplak ol. "Bizler"e inandırıcı olmayan inançsız "ben", istese de çıplak olamaz. Zorlama inanç olamayacağı gibi, zorlama çıplaklık da olamaz. Hep "ben"in dayatıldığı, eski dünya ilişki ve davranışlarında çıplak olabilmek, "ben"den soyunabilmek, iradi bir müdahale gerektirir. Yaşadığın, yaşayabildiğin her şey için geçerli bir doğa-canlı yasasıdır bu. Çıplaklığı, bu bilgi ve duyguyu geçici-harcanan bir şey olmaktan çıkarıp, sonsuz kılmaya çalış. Çıplaklık, bir kırılganlık, bir savunmasızlık durumu değildir. Tam tersine çıplaklık, yaşama karşı güçlü olmayı seçişin ifadesidir.
sıcak kahve
bir parça çikolata
Ve yalnızlığa, merhaba...
insanlık hallerinden en sıkıcı olanı.

de hali
den hali
sap hali
çoğu kez kendi kendine konuşmaktır.
sönük sigara tablosu.
bazen aşkla, bazen aranız limonu, bazen de laf olsun diye takılırsınız onunla başbaşa. yalnızlığınızla takılınca yalnız olmadınız yine. bu ne yaman çelişki haci. *
üşüyorum.üşüdükçe tedirginleşiyorum. tedirginleştikçe yalniz olduğumu hissediyorum. çok şükür çayı şekerli içiyorum da kaşık ses yapıyor...
Masaya iki bardak koyuyorsun. Biri onun biri senin için. Bi ondan bi bundan içmeye başlıyorsun, bardağa yansıyan suretine bakarak: Yalnızlık..
sunay akın çok güzel anlatmıştır yalnızlığı.

şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan

daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı

ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna.
bazen gereklidir.
yalnızım…
gönlüm sonbahar, yaprak, yaprak dökülüyor!
benim için her mevsim kış, her günüm gece
sonu belli olmayan yolların, bu günü yarını olmayan saatlerin
ve sen yokken, ben biraz daha ölüyorum.

kokusu yok hiçbir çiçeklerin, anlam ifade etmiyor.
olmuyor eskisi gibi, aşkın ateşi yok.
baharda bile rastlamadım, deniz mavisi gibi yok gözlerin
gözlerin her yanda, ne yana baksam senin gözlerin.

dostu olmaz gecelerin, çok uzun bitme bilmiyor
ömür ise sayılı nefes, ne zaman biter bilinmiyor
bense sana biraz daha hasret, sensiz çekilmiyor
gözlerin gözümün önünde, içimde ateş sönme bilmiyor.

yokluğun acılar içinde, boğazımda düğümlenmiş
sana açılan tüm kapılar kör düğüm olmuş
anahtarı sen oldun, sense kayıplardasın
kaçtın insafsızca, sen vefasızlardansın.
cemil biraz daha sana hasret, yok kesin umudu
bir aşk ateşiydi, rüzgâr vurdu yerden yere savurdu
inanmıştım sana tüm yüreğimle, cemil kibarca kovuldu
yalan dünya yalansın, beni tatlı rüyalara soktu.
öğleden sonra saat 2 gibi sahile inip şarap şişelerinde boğulmayı düşünmektir.
"tek bir kişiyi özlersiniz ve her yer ıssız gelir"
*
konuşacak birini ararken telefon listende tur atıp kimseyi bulamamaktır, hep kaybetmektir bazen naparsan yap kazanamamak, insanlara ihtiyacım yok diye kendini kandırmaktır, evin kapısını hep kendin açıp karanlık eve girip yerini ezberlediğin ışığı açmaktır. o ışığı açsanda karanlıkta olmaktır yalnızlık.
"bir boşluk ki nasıl insanla dolsun..."
(bkz: çamaşır ipinde tek başına sallanan don)
sanki suçluymuş gibi üzerine gidilen olgu ya da yokluktur; halbuki her insan evladının farkında olup gözardı etmek için zevzek olduğu, insanın en gerçek parçasıdır, ruhtur..
bazen öyle zamanlar vardır ki, normal dozunda alındığında ilaçtır. ölçeğini biraz kaçırdığınızda, tedavisi uzun süreli olan depresif bir hastalıktır.
seri katil olma sebebi. ***
evin ziline basamamak, anahtarınla kapıyı açmaya mahkum olmak
her gün yeniden, yeniden ve yeniden,
bir güneş doğsun beklerim, ötelerden.
--spoiler--
cepte paraların kıpraşmasını telefonun titreşimi sanmaktır aq

çift kişilik biletinin olduğu maça gitmeye adam bulamamaktır

türkselden mesaj gelince heycanlanmaktır

msn de tek başına olmana rağmen durumunu meşgule almaktır

peste hep vs.Com'u seçmektir

kendi sesine yabancılaşmaktır..
--spoiler--
http://inci.sozlukspot.co...-ciddi-ciddi-cevap-verin/
yaşlanmaktan korkanlar için, henüz gençken bile korkutucu olabilen.
otobüste giderken telefonla msjlaşıyo havası verip sosyal biri olduğunu göstermektir.
Bir olay, olgu, durum veya konu hakkında düşünürsün... Tespit yapar hislenirsin... işte o an; bu fikrin her neyse paylaşmak zorundasındır. Çevrene bakarsın ve onu anlatacak kimse yoktur. Kendi kendine söylersin ve kafanın içinde biri varmış gibi uzlaşarak yada muhalefet ederek bi geribildirim oluşturursun. Döngüler böyle sürer gider! Bu sürecin uzun süreli tekrarında kendi kendinle konuşmaktan sıkılırsın ve hayali kahramanlar sana eşlik etmeye başlar.. Şanslıysan atlatırsın şansızsan beyaz önlüklülerde arkadaşın olur!