bugün

Hakemli bilimsel dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan araştırmada bir dizi deney yapıldı.

Deneye katılan kişiler yalancı ve masum olmak üzere iki gruba ayrıldı. Suçlu grup, bir dolaptan sınav sorularını çalmakla görevlendirildi ve daha sonra bu konuda yalan söylemek zorunda kaldı. Masum grup ise yalnızca kampüste vakit geçirdi.

Soruların çalınmasıyla ilgili soruşturmada iki grubun da ifadesine başvuruldu ve bu ifadeler ayrı bir katılımcı grubuna izletildi. Bu katılımcılar, hangi grubun yalan, hangisinin doğru söylediğini anlamaya çalıştı.

ilk olarak katılımcılara herhangi bir ipucu değerlendirmekte özgür oldukları söylendi. Bunun sonucunda katılımcıların tahminlerinin neredeyse şansa dayalı olduğu tespit edildi.

Daha sonra da katılımcılardan yer, kişi, zaman ve konum gibi ayrıntılara odaklanarak ifadeleri yeniden değerlendirmeleri istendi. Bu durumda yalanları gerçeklerden daha iyi ayırt edebildikleri görüldü.

Denemelerden birinde, tüm ipuçlarını göz önüne alan katılımcıların yüzde 59 oranında başarı gösterdiği saptandı. Sadece ayrıntılara odaklanıldığında ise oran yüzde 66'ya yükseldi.

Verschuere bulgularla ilgili şu açıklamada bulundu:

Doğruyu söyleyenler, olayı bizzat yaşadıkları için zengin tarifler verebilirken, yalancılar ayrıntılar kurgulamış bile olsa yakalanma riskleri artıyor.
Doğrusunu bildiğiniz sorular sorarak.