bugün

ilkini microprose'un 94-95'te çıkardığı,daha sonra ilkinin tutmasıyla bir seri olarak devamı yapılan,her bölümü farklı bir ufuk açan gözümde en güzel sc-fi rpg'dir.Konu belki klasik bir konu olan kötü uzaylıların dünyayı istila etme çabası olsa da hem stratejik hem de taktik haritanın ve tüm oyunun satranç gibi sürekli farklı açılımlara gebe olması oyunu tekrar tekrar oynattırır.
Xcom 1 de, 1990'da yavaş yavaş başlayan ufo istilasını marsa kadar geri püskürtüp, ordaki uzaylı sömürgesinin ana beynini patlatıyoruz,

xcom 2 de, marsta dayak yiyen uzaylıların rlyehten çıkma lovecraft vari ordularını su altında boğup, rlyeh, aman tleth i havaya uçuruyoruz,

xcom 3 de, ilk iki savaşın yağmasıyla zenginleşmiş, serpilmiş, ama tleth patladı diye ozon tabakası gitmiş bir dünyada cyberpunk ortamlarda şirketlerin arasında yeni boyutlardan akan organik enfeksiyonlu ürkünç uzaylılarla boğuşuyoruz, ağızlarına ağızlarına vuruyoruz, bu sırada şirketlerimizin çıkarlarını koruyoruz,

xcom 4 de xcom 1 de ağzına tokadı yemiş uzaylıların imparatorluklarının oralara kadar yanaşıyoruz, sayısız yıldızların arasında kafa göz boğuşuyoruz allahsızlarla, kendi şirketlerimizin maden gelirlerini koruyoruz, uzaylıların dünyaya tuttuğu gezegen patlatıcı silahı havaya uçuruyoruz,

xcom 5 de xcom 1 in hemen sonrası dünyaya saldıran dev bir uzaylı gemisini ve kustuğu sayısız uzaylıyı tek bir cyborgla kırıp döküyoruz.

Uzaylı düşmanı oyun. Çok güzeldir emin olun.
sokakta uzayli kiliginda gezen ufo dernegi reklamcisi görünce, "lan benim megapol autocannon'um nerede?ahanda yanici mermi süreyim" dedirten oyun.

xcom 3 ü bir haftada bitirmisligim vardir, performans 78000 puan.
(bkz: xcom enemy unknown)
xbox'da oynamayi beceremedigim ama pc'de bagimlisi oldugum strateji oyunudur.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar