bugün

hepsini birden, unutmak istiyorum.
Benim 4. sınıfta bir platoniğim vardı biz çok konuşmuştuk derste hoca bizi tahtaya kaldırıp elimize cetvelle vurmuştu, o sümsükte ağlamıştı. Tam bir hayal kırıklığı yaşamıştım.
küçükken külot giymezdim ta ki o güne kadar.

4. sınıftayız beden dersi var herkes soyuncak tabi bende külot yok. soyunuyor herkes ben bekliyorum arka sırada biryerde. neyse herkes külotlu falan gördüm böyle "lan ne yapıcam şimdi" dedim kendi kendime. bana bi ara bir cesaret geldi anlatamam. yiğidin malı meydandadır felsefesiyle amk çıkardım pantolonu hızlıca. tam şortumu giyiyordum ki yakalandım bir arkadaşa. demezmi "aaa azmankedi külot giymemiş bakın" diye herkes bi toplandımı yanıma. amk zaten şişkoyum zor toparlandım giyemedim heyecandan şortu. yüzüm bir kızardı bir kızardı hayatımın o ana kadarki en utanç verici olayıydı. o günden sonra tabi sike sike sevmesemde külot giymek zorunda kaldım. hayatımın dönüm noktası diyebilirim; belki o gün olmasaydı hala külotsuz dal daşak meydanda olabilirdim. facebooktan eklediğim ilkokul arkadaşımda "aaa sen külot giymemiştin dimi beden dersinde soyunurken" demesiyle unutmak istediğim ilkokul anımdır.
arkadaşıma kızıp mancınık gibi elimle ideal büyüklükteki taşı arkadaşıma nişan alıp fırlatmak ve akabinde arkadaşımın köşeyi dönmesiyle olaydan sıyrılıp köşeden hedefe giren liseli kızın burnunun kırılması. bu olayı kesinlikle unutmak istiyorum.
1.sınıftaydım oturduğum sıraya işemiştim. bi de nasıl işediysem eteğim hiç ıslanmamış, ama sırada kocaman bir ıslaklık var. kesin birileri çok güldürmüştür beni,ne zaman çok gülsem işerim, hala.. * * *
kendini bilmez sınıf arkadaşımız ile girdiğimiz tartışma* sırasında söyledikleri ve söylediklerinin özetini çıkarışımın akabinde yediğim tokattır.
cuma günüydü ana okulu denen illete gidiyordum hani tam ilkokul olmaz ama ilkokul gibi neyse. istiklal marşı okumak için bahçede sıraya dizilmiştik. okurken baktım bir ıslaklık ama hareket edemezdim. çünkü istiklal marşı okurken hareket edilmezdi. neyse böyle bi huzursuzlukla sonlandırdım marşı. sonra bi baktım önlüğüm ıslanmış örtmenimiz gördü bir sürü kızdı oysa mataram su sızdırmıştı. hiç anlamadı birde rezil etti beni herkesin önünde ondan sonrada facebookta ilkokul arkadaşlarımı arayamaz oldum*.
çok dandik bir çantam vardı. annem pazardan almıştı. ben de hiç iyi kullanmıyordum onu. çok pisti. bir gün boş bir derste öğretmen yere bir tane çanta koyup üzerinden atlamamızı isteyecekti. götoş benim çantamın pis olduğunu görüp onu koydu tahtanın önüne. üzülmüştüm. piç kadın.
kızı sınıfa kapatıp öpmüştüm, sonra o yaşta filmlerden etkilenip biraz ileri gitmiştim. O anları unutmak istiyorum. Hiç güzel değildi.
tamam anlatıyorum. eyvah şimdiden korktum bi dur bakalım hadi bismillah.

şimdi, benim ilkokula gidene kadar pek böyle sokaklarda oynayan çocuk olmuşluğum yoktu. ailem salmaz, zaten ben de gitmek istemezdim. zira gidecek arkadaşım da yoktu.

neyse, okula başladım babam beni bıraktı. abartmıyorum 1 ay rahat her gün ağladım. düşünün, kimseyi bilmediğiniz bir yer. azıcık da uzak okul.

neyse, ağla ağla haraptım. her gün babam okula gelemezdi çalıştığından; ama ben de babannemi çağrırdım. babannem her gün okuldaydı. bir gün öğretmen öğlenden sonra gitti(tam gündü okul). o gün babaannem yine okulda. o öğretmen gibi oldu. oturdu masasına. mert diye bir arkadaşım var hala görüşürüz, **, o, baya bir yaramazlık yaptı. babannem de tuttu bunu, büzdürdü ağzını tuttu ve sıkmaya başladı (babaannemde fanteziye gel) çocuğun dudaklar mosmor. hala konuşuruz da, utanır babannem. şaka gibim. neyse

asıl ağlama sebebime geliyorum bir ay, ama gülmeyin lan.

okulda iki kız vardı, ikizler. birbirilerininin aynıları. bilmem ne yumurta ikizi. aynı olanlardan. amk bunlar okula geç yollanmış tamam mı, fenalar. böyle ergenliğe girmişler, koca karı gibi memeleri falan bile var. ben bunları bir gördüm. amk nasıl korkuyorum ama. hayatımda ilk defa ikiz görmüşüm. bunu babannem de annem de bilmez, içime gömdüm acısını. işte, şimdi söylüyorum ilk defa. ikizlerden korkmuştum lan. unutmak istiyorum, hemen hem de!
ev dışında tüm tuvaletlere sıçamama gibi bir alışkanlığım vardı. sanırım nereye sıçtığım birinci cümleden anlaşıldı.
altıma işemiştim 1. sınıfta. ama benim bir suçum yok hoca tuvalete gitmeme izin vermemişti.
her beden eğitimi dersinde, arkadaşlarla tamamen kendi ürünümüz olan süperkahraman takımı "eşofmen" kostümlerine bürünüp, bahçedeki dut ağacına tırmanmaya çalışmak.
arkadaşın yere tükürmek istemesi, akabinde tükürüğün yüzüme gelmesi. bildiğin balgam yumağı yüzüme geldi.arkadaşın yere tükürme yöntemi ise ayrı ilginçtir; bir insan, yere tükürmek için gerilir mi ya.
hocaların attığı tokatlar.
bütün okulun önünde koşu yarışı yapılıyordu ve ben de tazı gibi koşardım o zamanlar, arayı bayağı açmıştım ve bitiş çizgisine doğru şımarık bir şekilde ilerliyordum, birden bir ayağım diğer ayağıma takıldı ve o kadar insanın önünde mal gibi düştüm. toparlanayım edeyim derken 5. bitirdim yarışı. yarış sonrası bahanem de "tümsek vardı orda." olmuştu, hey gidi günler...
Net hatırlıyorum. Okulun ilk günü son dersti galiba.ilk tenefüsüme çıkmıştım. işte okul bahçesini filan dolandıktan sonra zil çaldı ve sınıfa girdim.Tam sırama oturuyordum ki 2. bir zil daha çaldı. Öğretmenler ziliymiş. Tabi ben de nerden bileyim işte bi daha tenefüs olduğunu sanıp çıktı dışarıya. Ama bu sefer bahçede benden başka kimse yoktu *. Dersin bitmesini bekledim ve amcam geldi okuldan aldı beni. Öyle bir anımdır işte bu da benim.
ilkokul üçüncü sınıfta üst üste iki ders olan bir türkçe dersinin, birinci dersi bitmişti, biz de hemen hemen her teneffüste yaptığımız gibi ip atlamaya çıkmıştık. ikinci derste, birinci derste okunan parçanın okuma- anlama soruları cevaplanacaktı. öğretmen benim kitabımı aldı ve sayfaları çevirirken kitabın arasından, kırmızı kurşun kalemle boyanmış, üzerinde kalpler çizili, kalplerin içinde adım yazan bir mektup yere düştü. hala düşündükçe utanıyorum biraz, çünkü sınıf başkanı, mektubu yazan çocukla benim ismimi tahtaya yazıp dalga geçmişti bir müddet . hayatımda ilk defa, yer yarılsa da içine girsem ne demekmiş, anlamıştım.
ilkokuldayken kütüphanede iki arkadaş, yan masada tahminimce üniversite okuyan bir abi wc için gittiğinde kitaplarına sik, göt gibi kelimeler yazmıştık. bunlar bizim için en ağır küfürlerdi o zamanlar. abi döndüğünde durumu kısa sürede fark etti, bizde sanki biz yazmamış gibi davranıyorduk. kütüphane müdürü ile bir şeyler konuştular akabinde müdür bizi odasına davet etti ve bizde mecburi bir şekilde davete icabet ettik. odaya girer girmez müdür şerefsizi sorgu sual bile yapmadan tekme tokat daldı bize. beş dk soluklandıktan sonra bizi evlerimize yolladı, biz yoldayken evlerimizi aramış ve konuyu anlatmış. eve gittim pederin surat bir değişik. bana az önce kütüphane müdürü nün aradığını söyledi, daha ağzımı açtığım, savunma yapacağım sırada ( savunma derken diğer arkadaşın üzerine atacaktım sucu) çat çut ağız burun daldı. ertesi sabah bir güzel sopamı yemiş ve rahatlamış bir şekilde okula gittim. ilk derse girdiğimde sınıf öğretmeni manidar bir şekilde yüzüme bakıyordu. teneffüs zili çaldı ve benim sınıfta kalmamı söyledi. meğerse şerefsiz kütüphane müdürü okulada gammazlamış bizi. dün kütüphanede ne bok yediğimi sordu sınıf öğretmenim daha ben kem-küm yaparken 3-5 tokat yedim ve müdürün odasına götürdü beni müdürde kulaklarımı çekerek 2 tokatta o asıldı. ben bu olaydan sonra 10-15 gün sersem sersem gezdim ortalıklarda. ilkokul a dair unutmak istediğim en büyük anımdır bu.
O zamanlar daha ingilizceden tek tuk seyler ogrenmistim what, you gibi kelimelerin anlamini. 2. Sinifta bir yildir hayran oldugum sarisin kiza I love you demem, kizin bunu anlamamasi, ustune ogretmenin bunu duymasi. Ne gunlerdi lan..
ilkokul 1. Ve 2. Sınıftaki öğretmenim derse geldiğinde yalnızca ayağa kalkmazdık, ayrıca onu alkışlardık da. Kendiliğimizden değil, bu onun özel isteğiydi. Tabii biz bunun yalnızca bizim öğretmenimizin isteği olduğunu bilmiyorduk. Tüm sınıflarda aynı uygulamanın var olduğunu düşünüyorduk. Velhasıl 3. Sınıfa geçtiğimde başka bir yere taşındık, yeni bir okula başladım. Ve yeni öğretmen sınıfa geldiğinde onu coşkuyla alkışladım. işte tam da bu anımı, öğretmenimin ve sınıf arkadaşlarımın o anki şaşkın bakışlarını hafızamdan silmeyi gerçekten isterdim.
ters bir hareket yaptıktan sonra pantolonun acı bir ses çıkararak yırtılması ve çevredekilerin %90'ının bu sesi duyması, unutlumak istenen ilkokul anılarındandır.
kızların külotunu görebilmek için silgiyi bile isti ye yere atıp arama bahanesiyle yerlere yatardık.*
olum var ya külotunu gördüm bilmem kimin diye anlatırdık.
rezillik amk.*
sözlük yazarlarının hepsinin işemeyle ilgili bi' anısının olduğunu görmemizi sağlayan anılardır.*
unutulmak istenen anıları hatırlatan önermedir.
güncel Önemli Başlıklar