bugün

başlıkla anlatılacak bir şey gibi durmuyor evet. konuya hemen kısadan dalıyorum. mazhar alanson un sözüdür , ben ünlü olduktan sonra acaba kadınlar beni ben olduğum için mi mazhar alanson olduğum için mi seviyorlar diye düşündüm. bunu asla bilemeyeceğim.

etrafımdaki kızlara bakıyorum. kız arkadaşlara, çoğu düzgün helal süt emmiş aklı başında kızlar. televizyon da bir ünlü erkek görüyorlar allah için yakışıklı da olabilir çocuk hatta bana göre bile. (yani benden yakışıklı değil bana görede yakışıklı )

ve işte o ünlü erkeği gören kızlar aa ne yakışıklı adam. işte buna hayranım diyorlar. buraya kadar sorun yok. bir şekilde insan beğenir bir başkasını. işte bu erkekler arasına son dönemdeki bütün bebek yüzlü erkek oyuncu , şarkıcı vs ekleyin.

ve işte o erkeklere birde laf ettirmiyorlar. x popçu diyelim. kaslı yakışıklı vs. kız içine düştü düşecek. hayır kıskanmak değil benimkisi. sadece başka bir şeye dikkat çekmek.

diyorum ki o kız arkadaşa , bak ben o popçuyu tanıyorum. seni de tanıyorum. ya o adam iki lafı bir araya getirip konuşamaz bile. emin ol. üstelik salağın teki. hadi onları geçtim, ya adam egoist ve üstelik iyi bir insan değil.

hayır başlıyor bir atışma. söylediğime pişman oluyorum.

ve şunu söylüyorum ona. sen şimdi arabanla gidiyorsun. araba bozuldu ve girdin bir tamirhaneye ve orda çalışıyor bu popçu , oyuncu , şarkıcı vs.

ve sen gördün bunu ( tamirci arkadaşlar alınmasın teşbihte hata olmaz). üstü başı kara, eller is, saçlar bir yerde. aynı adam yahu.

bazıları ben yine de beğenirdim diyor. bazıları bilmem belki de biz mevkiine bakıyoruz diyorlar.

evet bende örneğin liv taylor u beğeniyorum. ama onun gibi birisini aramıyorum.körü körüne bir bağlılık değil. hatta liv le tanışsak ne kadar belki de iğrenç bir insan olduğunu göreceğim. havalı huysuz.

yeni nesil kızlar da bu hep var. o yüzden kıçlarını başlarını yırtıyorlar. yazık ediyorlar. insan önce ne istediğini bilecek.
davulun sesi uzaktan hoş gelir.
bir insan ünlümü evet o yakışıklıdır, güzeldir. erkekler içinde geçerli bu. hayır ünlülere karşı falan değilim. başka bir şey burada anlatılan.

illa kızlar değil evet. herkes için söylüyorum . herkes için farklı bir açıklaması olabilir evet genelleme yapılıyor burda.

işte o baby face öyle diyorlar ya son dönemde bebek yüzlü mü ne . ha ha bende buna ölüyorum. yada direkt yusuf hayaloğlu gibi " anası kılıklı parlak tipli çömezlere" desek .

neyse, işte bunun arkasında yatan sebep şu, başkasına hava atma isteği. evet benim sevgilim oyuncu. popçu zart , zurt. bebek yüzlü. yakışıklı. ha bunda bir şey yok. bu kötü bir şey değil. evet değil. herkes ister sevgilisi önemli biri olsa. yada yakışıklı güzel olsun.

sorun o kişiye o fikre saplanmak. sonrada ortada kalmak. illa ünlü insanlar mı yakışıklı olan. güzel olan.

ünlü ise yakışıklı, lan adam eskiden kamyon şoförüymüş ya.(teşbihte hata olmaz ). onu gördün kamyon başında .ya ben anlatmıyorum hayal edin işte.

ama yok şimdi çok yakışıklı. çok güzel. lan adam berbat birisi, konuşmayı bilmez, kavgacı, alkolik . hayır çok yakışıklı.
sapla samanı karıştıran kızlardır.
aslında popülariteyi yakışıklı gören kızlardır.
yakı$ık olduğunu dü$ündükleri erkeklerin tamamiyle yenilmi$ calippo kadar bo$ olduğunu bilmeyen kızlardır, çünkü bu herifler o kadar yakı$ıklı gözükmektedirler ki, kızlar ekran ba$ında mallar, mavi ekran verir.

örnek olarak burak kut. $arkılarına bakın, ne dediğimi anlayacaksınız.*
bu yurdum kızlarına da bir önerim var. televizyon izlemeyin lan. oturun evinizde zerdü$t'ü falan okuyun.
"ay cok tatluiaa" nidalari esliginde tv. ye, ya da gazetelerin magazin sayfalarina burunlarini yapistiran kizlardir. simdi burada isim verip kimseyi rencide etmek istemiyorum ama kimi kepce kulakli, kemcuk agizli, koca kafali tiplere sirf unluler diye yilismaktadirlar. buradan kendilerini bu gaflet uykusundan tez zamanda uyanmaya ve biz duz erkeklere*** hakettikleri degeri vermeye davet ediyorum. aksi takdirde unlu erkeklere "atmadik bok birakmama" konusundaki kararliligimiz ve eylemlerimiz artarak surecektir.*
para, şöhret, pahalı kıyafetler, her yerde ayrıcalıklı muamele görme ve lüks bir yaşam.
yakışıklı gelen şey bunlardır.
vitrine aldanan kızlardır. sahne, televizyon bir vitrindir. nasıl ki, vitrinler, özenle düzenlenir, göz alıcı renkler yanyana konur, ünlüler de böyledir. düşünelim ki, o ünlü erkek, bir elektrikçi, bir memur ya da başka bir şey. aynı şekilde düşünecekler miydi? tabii ki, hayır. elde etme hayaliyle, hava atma isteğinin, başka şekilde vücut bulmasıdır bu.
hoca nasreddin'in ''ye kürküm ye'' hikayesinde bahsi geçen duruma kendini kaptıran kızlardır. onları suçlamak akıl dışıdır çünkü bütün mesele ambalaj ile ilgilidir. doğada her zaman bu kanun geçerli değil mi? iyi kamufle olan avın en güzelini kapar, kendini olduğu gibi gösteren ise havayı alır.
çok yakışıklı görmelerinde bir problem yoktur, zira yakışıklı görmekle aşık olmak arasında fark vardır. yakışıklı bulmak sadece beğenmektir, aşk, hayat bağlama anlamına gelmez. * * * *