bugün

bir de bunların tm'de bile ilk 2 bine girip ankara hukuk tutturabilenleri vardır ki tutumayın küçük enişteyi.
daha güzel olmaları anlamına gelmediği için bir getirisi olmayan davranıştır.
okurken havalı oluyorlarsa bir de mezun olduktan sonraki halleri var ki henüz bir sıfat bulunamadı.
erkekleri de böyle bu tıpçıların ama. hepimizden daha fazla insan olduklarını düşünüp tıp okumamış cümle alemi küçük görürler.

ben ömrümü çalışmakla geçirmek istemedim ey tıpçılar. ben kendimi tanıya teşhise operasyonlara vermek istemedim. zevk meselesi, hedef meselesi. tıp okumayanlar sizden daha az zeki veya salak ya da sizden daha aşağıda değildir.
neyse ki hayat var sizin de burnunuzu sürten ve de cakanızı birden üstünüzden alıveren.
en nihayetinde siz de tıp okumayanlar gibi sadece bir "insan"sınız.

fake süper herolar sizi!

editovski: çok alınanlar oldu. insanlığını ve görgüsünü kaybetmemiş, kendini bilen her doktor yazımda hedef dışıdır.
tıp okuyan kızın ya da erkeğin bir havası yoktur sadece toplum tarafından fazla pof poflanırlar.

nasıl başardın, maşallah sözlerine garip bakışlarla karşılık verirler, çünkü bilirler ki tıp kazanmak için 24 saatin günde 4 saatini ayırmanın yeterli olduğunu, bitirmek içinse komiteye 2 hafta kala oturup 24 saatin 4 saatini ayırmanın gerektiğini. hiçbir tıpçı insan üstü çaba göstermez bunun için, sanıldığı gibi sabah akşam ders de çalışmazlar. dil kursuna, tenis kursuna, müzik kursuna giderler. okul çıkışı alışverişe giderler, haftasonları film, dizi izler maket yaparlar.
türk kızlarındaki genel havaya bir de tıpçı havasını katan kızlar için cidden doğru önermedir. tipleri bir görseniz dünyayı yeniden keşfetmiş sanırsınız bunları. hayır bir şey daha söyleyeceğim aşağılamaya girecek merak eden sorar.

edit: sormayın amk unutmuşum.
6 sene okuduktan sonra şalterlerin atmasının getirdiği bi davranış bozukluğudur.
bir de bunların önlükle kampüste dolaşan ve otobüste ders çalışma ayağına akjbsgkfj gibi latince terimler kullanma çabası gösterenleri vardır. aldığın 6 nefesten birinin ders çalışırken olduğunu düşünürsek 4 saat çoktur. sınav akşamı bir iki saat idealdir.
bu ülkede sıfırdan varolup isterse ayda 50 milyara kadar maaş alabilen yegane meslektir doktorluk.. itü mezunu müyendislerle dolu etrafım, hepsi maksimum 7-8 milyara talimler 40 yaşında..

e şimdi şu gerçeği de görelim, işletmeci sigortacı sağlık personeli öğretmen mühendis mimar gazeteci bankacı vs vs vs. bu mesleklerin hiç birisi ölüm kalım anında bi doktor kadar etki nrol oynamaz.. bu mesleklerin hiç birindeki hatunlar bi kalbi ellerinin arasına alıp onu mıncıklayamaz, hastanın bütün vital fonksiyonlarını durdurup, yeniden diriltemez, kan revan içinde çalışıp yine de sağlam bi psikolojiyle hayatına devam edemez.. yanınızda bi doktor hatun olmasının size verdiği güven de cabası..

e yani doktorluk mesleği zaten karizmadır.. kadınına bi de kadın olmasının verdiği narsisizmle birleşince bu karizma cidden antipatik oluyo..

ama şöle bakmak lazım, ben ayda 2 milyara talim sikik bi sigortacı kadının ya da alalade somurtuk bi ssk memurunun ya da kendi kompleksini öğrencilerden alan nevrotik bi öğretmenin nazını havasını çekeceğime; bakımsız ama hayat kurtaran hadi kurtarmadı diyelim kurtarabilitesi her daim elinde olan bi hatunun nazının alayını çekerim..

kimi doktor olur parayı kırar karizmanın allahını yapar, kimileri m. masseter çalıştırır.. bu işler maalesef böyle..

büdüt: 50 milyara kadar maaş alabilir demek, her doktor 50 milyar alır demek değildir.. 50 milyar maaş alan nerde lan diyenlere, taksi paraları varsa cihangir taksim nişantaşı mevkiine gitmelerini öneririm !

büdüt2 : eheh tıp da bi furyadır doğru mamahif tıp furyası, gucci ya da dkny furyasına kıyasla ancak, insanlar hasta olmayı bıraktığında geçecektir..
insanların hasta olmasından yararlanan bir meslekle övünmek garip olsa gerek.
hasta olan insanlara yardım eden bir meslekle övünmek garip olmasa gerek.
çok yanlış olan bir davranıştır öncelikle. ama bu insanların kadınlı erkekli insanların hayatlarını kurtarma sorumluluğunu kabullenebildikleri için de orda olduklarını aklımızdan çıkarmamamız gerek. bir kişinin hayatını kurtaran insan onun sülalesinin hayatını değiştirir öncelikle bırakın sadece bir kişiyi... bu kadar büyük sorumluluğun, bu kadar hata kaldırmayan bir mesleğin mensuplarına saygı duyalım önce.
insanlar takmışlar bir öss puanına, tutturup gidiyorlar. lakin unuttukları bir şey var ki: o doktorluğun sorumluluğunu kabullenemeyeceklerini düşünüp bu mesleği yazmayan nice insan var tek neden çok çalışıyor olmaları değil. bu insanlar her gün sizin annenizi babanızı sevgilinizi kurtarıyorlar. daha saygılı olalım önce.
nispeten mi? sorusunu akla getirir.

not:erkeğim

not2:makine mühendisliği okuyorum.
E biyoloji ve kimya okuyanlara ne demeli? beyaz önlüğü giydiler mi, tıp okuyandan bile daha havalı oluyorlar.
tıp okuyanın kızı erkeği olmaz her zaman daha havalıdırlar.düşünsene ilerde sana emanet ettikleri can,insan sonuçta.
not:tıp okumuyorum.
(bkz: tıp okuyan kızların çirkin olması sorunsalı)
kıstas olarak neyi aldığımıza bağlıdır. mühendislikteki kızlardan daha havalıdır şüphesiz de, hukuk okuyandan daha havalı diyen hala öss ye girmemiş, pek hastaneye gitmemiş insanlardır.
edit: ne okuyordum ben unuttum, arada okula uğramam lazım yoksa uzayacak. ama 4 yılda bitirenin 4 yılını, 5 yılda bitirenin ise 1 yılını kaybettiği bir fakültede okuyorum, uzarsa mesele olmaz. buldum ne okuduğumu.
tıp okuyan kızlar sürekli fakülte hemşirelerinin dedikodusunu yaptıkları, giydiklerini, makyajlarını konuşup, güzel ve bakımlı olanlarını özellikle gün be gün takip ettikleri kızlardır öncelikle. bugün ne giydi diye o gün hangi bölümde olduğunu öğrenip gelip bakıp sonra hemşire odasında dedikodusunu bile yaparlar. çünkü vakitleri öyle boldur ki süslenmeye püslenmeye. ama güzellikleri tıp öğrencisini geçmeye yetmediyse o öğrenciyi sürekli röntgenlerler her gün. zaten fakülte hemşirelerinin her gün muntazam yaptıkları tek iş de budur. sınav zamanı yaklaşınca da tıp öğrencisi için, çok mutlu olurlar bu kadınlar. çünkü o beğenip çekemedikleri doktor adayı süsü püsü bırakıp makyajsız gelip gitmeye başlar birkaç gün boyunca okula. bundan mutluluk duyup makyajsız da şöyle çirkinmiş falan diye mutlulukla aynaya koşarlar ama aynaya baktıklarında bile kendileri de farkındadırlar makyaj kendilerinde de olmasa bir boka benzemediklerini aslında. genellemek istemezdim ama çoğu böyledir bunların. sonra tıp öğrencisinden üstün olmalara çalışırlar kıskandıkça. bir havalara bürünürler ki sormayın normalde diğer hastanelerde hemşirelerin yapması gereken işleri fakültelerde asistanlar ve inturnler yaptığı için. onlar bizim kölemiz düşüncesine kapılırlar.

şimdi ben bu hemşireleri düşününce diyorum ki: yirim sizin havanızı kuzu doktorlarım beniiiiim! sizdeki hava ne kadar da masummuş aslında. bir de sizin "yardımcımız" dediklerinize bakın, sizinle aynı hastaneyi paylaşıyorlar diye sırf, o nasıl bir hava öyle...
(bkz: odyologların doktorlara nispeten havalı olması)
sebebi toplumundan gelir efendim. toplum bi farklı davranır bu insanlara.

(bkz: tıp öğrencisi ve veteriner fakültesi öğrencisi) *
havaları 4. sınıfa kadardır. 4. sınıftan sonra kendinden yaşça büyük veya yaşıt başka fakültelerden adam pek kalmayınca kendi bölümlerindeki yağız doktor adaylarına yavşamaya başlarlar. bir diğer sebep de kızlarda başlayan evlenme telaşı ve kendilerine uygun statüde eş bulamama korkusudur.

velhasıl kelam tıp fakültelerinde 5 ve 6. sınıflar aşk patlamalarının en yoğun dönemidir. şu an evli olan pek çok doktor çiftin evliliklerinin temelleri bu döneme dayanmaktadır.
insanın yaşamında üç temel taş vardır. özgürlük, sağlık ve gençlik. bunlar, kaybetmeden değeri anlaşılamayan şeylerdir. kaybettiğinizde de geri almak için tek başınıza bi sikim yapamazsınız. birincisini elde etmek ve koruyabilmek için askere ihtiyacınız vardır. ikincisi içinse doktora. üçüncü üzerinde de kim uğraşıyor bilin bakalım?
zekilikleriyle alakalı olan bir durumdur. boru değil, tıp kazanmak zor iş..
daha çok ders çalışmakla, argo tabiriyle inek olma özelliğiyle öne çıkan kızların neyin havasını yaşadıkları sorunsalını akla getiren davranıştır.
Her nasıl havalı olurlarsa olsunlar benden tavsiye ki; Sosyal bir yaşamları olsun (bu dışarı çıkıp arkadaşlarla takılmak harici) spor yapsınlar, hobileri olsun. Tabiiki eğitim, kariyet çok önemli ama hayatı körü körüne yaşayıp ileride geçmişe baktığınız da "ya keşke şunuda yapsaydım" diyip üzülmemek için hayatınızı imkanlarınız doğrultusun da dolu dolu yaşamaya çalışın...
her şeyde olduğu gibi kişiden kişiye ddeğişir. bu kız en dandik bölümde okusa hatta lise mezunu olsa bile bir şekilde havasını atardı. ne tıp mezunları tanıyorum bu kadar alçak gönüllü olamaz bi insan. biraz kişinin karakteriyle alakalı yani. aslında tıp mezuun aldığı eğitimle orantılı olarak alçakgönüllü olmalıdır da zaten. öbür türlü olursa buna görgüsüzlük denir.