bugün

zorunlu tanım: tıp fakültesi' nde okuyan öğrencilerdir.

bu enry' ye zaman harcayıp harcamama konusunda kararsız kaldım. okuyup okumama konusunda sen de kararsız olabilirsin. ama işin menbaından bir şeyler dinlemek istiyorsan oku bence.

az önce tıp fakültemizin çalışma salonu(çs)' ndan geldim. temizinden 3 saat kadar çalıştım. bu entry' nin son noktasıyla beraber tekrar çs ' ye gidilecek.akşam 9 gibi döneriz. bugünlük yeter diye düşünüyoruz ama yetmeyebilir de.

yazar kardeşiniz 4. sınıf öğrencisi. eylül' ün ilk haftasıyla beraber, stajlarımız başladı. ilk stajımız 6 günlük "çocuk psikiyatrisi" stajıydı. sınavı ne zamandı dersiniz? 2. haftanın ilk pazartesi' siydi.
yani eylül' ün ilk haftasının pazar günü gece uyumadık ve ders çalıştık. ardından bir 6 gün için de sabahları "akılcı ilaç" stajı, ve öğleden sonra ise "alerji" stajlarımız vardı. yine bu 6 günün 5. ve 6. günü bunların sözlü ve yazılı sınavları yapıldı. o gecelerde yine uyunulmadı tabi ki. yani etti 12 gün; biz 3 sözlü ve 3 yazılı olmak üzere toplam 6 sınava girmişiz, daha eylülün ortaları. neyse ardından başladık 12 günlük staj olan nöroloji stajına. işte tam bu stajın ortalarında ankara' nın öğrenci ağırlıklı yerlerinde ellerinde valizleriyle o toz kondurmadıkları nadide fakültelerinin yine o ellerinde tutacakları nadide "bilmem neye giriş" kitabıyla ilk derslerine girmenin heyecanı içindeki güzel öğrenci arkadaşlarımız türemeye başlamıştı.

bu kardeşiniz 4. stajını yapıyor, 3 yazılı, 3 sözlü sınavdan çıkmış, onlarca hastadan anamnez almış, onları hocasına sunmuş; nöroloji stajı için acaba nereden çalışsam da geçsem hesapları yaparken bir bakmışız ki, öğrenci arkadaşlar harıl harıl(!) çalışacakları fakültelerine başlama heyecanı içindeler.

başka bir örneğe ihtiyaç duymuyorum, sırf bu durum bile bir şeyleri anlatmaya kafii.

doktoru, doktor adayını eleştirirsin, hepimiz eleştiririz, mesele o değil, ama daha götündeki bok kurumamış ergen beyinliler eleştirince insan sabredemiyor işte, e haliyle bu kardeşinize de "bi siktirin gidin" demek düşüyor.
(bkz: ben mühendislik okudum dersileri cafede işlerdik)
(bkz: ben mühendislik okurken tek sayfa ile vize final yapardık)
(bkz: 7000 mühendis hakkı değildir doktor hakkıdır)*

edit:
(bkz: doktorlar)
valla bu dizi de hiç öyle göstermiyordu, yani millet sadece birbirini düdüklemekle uğraşıyordu. ben hiç elinde bir kitap olan öğrenci görmedim orda. *
lisedeyken vardı bir sevgilim tıp öğrencisi, gayet aklı başında bi kızdı. hiç de öyle kasan bir tarafı da yoktu.
ileriki yıllarda, üniversiteyi bitirdikten sonra Türkiye şartlarına göre sağlam para alacak olan öğrenci adaylarıdır.
her türlü bürokrat ve milletvekili maaşının 10 milyar civarında gezdiği şu ülkede kıçındaki kılları ağartarak 7 milyarı alırken bu bile çok görülen mesleğin adaylarıdır. ve tabi doktor olduklarında bunların hepsi hastayı kanına kadar sömürecek diye bir şey de yoktur maalesef. tamam içlerinde çok götelekler de var her meslekte olduğu gibi lakin bu, bütün doktorların paranın kölesi olduğu anlamına da gelmemekte ki gelmiyor da zaten. "paramızla tedavi ediyorsunuz" diyenler de var. adam devlet memuru ve devlet de adama görevini yaptığı için para veriyor. doktorun görevi de maalesef karşılığında para aldığı için utanması gerektiği "hastaları tedavi etmek". kimse de öğretmene demiyor ki "sen hayrına bu işi yapmıyorsun, para alıyorsun bu işten pezevenk" diye. ayrıca bu ülkede doktorların hastaları dövdüğü çok sık görülen bir olay değildir, lakin her gün bir yerlerde bir doktor hastaya iyi bakamadığı, onu tedavi edemediği gerekçesiyle tekme tokat dövülüyor, tartaklanmak değil bildiğiniz dövülüyor yani. cerrah ameliyathanede hastayı kurtaramayıp hasta yakınlarına haberi vermek için çıkamıyor hasta yakınlarının korkusundan. bu adam 6 sene tıp en az 4 sene de uzmanlık okumuş, insan vücudu gibi değerli bir organizmaya milimetrik kesikler atarak onu ayağa kaldırmanın ilmini almış adam sen kim oluyorsun allahın dağ ayısı ki cerraha laf edebiliyorsun? hangi doktor hastasının ölmesini ister, paragöz doktor da istemez, hayırsever doktor hiç istemez.

özetle: çok orospu çocuğu var.
bazılarının götleri o beyaz önlüğü giyince tavana ulaşmaktadır. işte onların ağızlarının orta yerine geçiresim geliyor.

fakülte olarak bir bassak 7000 lira maaş falan dinlemeyiz ona göre.

(bkz: mühendislik mimarlık fakültesi)
televizyon reklamlarını özleyen öğrencilerdir. çalışmaktan kendine bakamayan öğrencidir.
diş hekimliği fakültesi öğrencilerine göre bölümünü daha rahat okuyan öğrencilerdir.
komiteye 1 hafta kalaya kadar tıp öğrencileri yatarlar. biz diş hekimliği öğrencilerinde yatmak gibi bir durum söz konus değil çünkü komitemiz yok vize ve finallerimiz var. bunlar 2,5 aya yayılır. bu yayılma döneminde her hafta yeni işler teslim edilir. tedaviden protezden ortodan endodan vs. ve bu işleri teslim edemezsek ceza alır fazla fazla yapmak zorunda kalırız. bir yandan da en az bir tıpçı kadar biyokimya anatomi vb. dersleri s*ke s*ke bilmek ve sınavlarda bunları da vermek zorundayız.

(bkz: diş hekimliği öğrencisi olmak)
Büyük bir çoğunluğu hala yaz tatiline giremeyen öğrencilerdir.
(bkz: türkiye de doktorların fazla önemsenmesi)
öğrencillik hayatı süresinde bir gün mutlaka delirecek, kafayı oynatacak olan insanlardır.(tabi bir müddet sonra düzeliyorlar)
neyse efendim yazıktır, günahtır, allah kolaylık versindir.
tüm mesleklerde olduğu gibi iyisi de kötüsü de vardır doktorların ama nedense en çok konuşulan, en çok üstüne gelinen, kötüsü en çok batandır.
dahiliye ve patoloji çalışırken türkçe'yi unutan öğrenciler bütünü diye tanımlanabilir madem öyle.
doktorluk zor meslektir, kabul. herkesin belki de tek ihtiyacı olan sağlık, bu insanların elindedir, kabul. dolayısıyla mevcut ülke şartlarına oranla daha iyi maaş almaları gerekir, kabul. ama!;
1) konuşulan paralar, türkiye şartlarına göre çok yüksektir.
2) yapılan nedir? anlaşmalı ilaç firmalarının ilaçları öncelikli yazılıyor mu, yazılmıyor mu? hastaya, "eczacının önereceği eşdeğer ilacı kabul etme sakın, iyileşemezsin" diyor mu, demiyor mu? bu şekilde, zaten yüksek olan kazancını katlıyor mu, katlamıyor mu? mesai saatlerine riayet ediyor mu, etmiyor mu? sabahın köründe hastaneye gelip sıra bekleyen hastaları, kendi şahsi keyfine göre istediği kadar bekletiyor mu, bekletmiyor mu? hastalara zengin-fakir ayrımı yapıyor mu, yapmıyor mu?
3) gözü doymayan bu kişiler, ekstra gelir için gereksiz tahliller talep ediyor mu, etmiyor mu arkadaşım?
4) veteriner hekimler, hayvanları tedavi eder. bu hayvanlara öyle nazik davranırlar ki inanamazsınız. evcil hayvan sahipleri bilir. bizim doktorlarımız, hasta insanlara, hayvandan beter muamele ediyor mu, etmiyor mu? peki bu okumuş hayvanlar, her türlü hakareti, küfrü hakediyor mu, haketmiyor mu?
5) hastalara, saygılı davranıyorlar mı? yoksa "sen gel, sen geç kaldın siktir git" edasıyla mı hitap ediyorlar? bana cevap verin!
6) kıçıkırık 2 ilaç yazacaksınız diye, bu ihtiyaç ve hak sahibi insanlar üzerine ego tatmin etme hakkını size kim veriyor lan?
7) evet, size ihtiyaç var. siz olmasanız anamız, babamız, eşimiz, dostumuz, hepimiz yakalandığımız hastalığa teslim olur, ölürüz. ama sizin gibi diploması 7 bin lira eden ama ciğeri para etmeyen tiplere teslim olacak değiliz. bu işi sanki hayrına yapıyormuş gibi de havalanmayın. paramızla tedavi ediyorsunuz bizi. artistlik yapmayın. zira senin yediğin ekmek de fırıncının elinden çıkıyor. unutma; fırıncı olmazsa, sen de aç kalırsın. herkesin bir işi var ve doğru şekilde yapmaya çalışıyor. sen de doğru şekilde yap işini. yarın, senin tavırlarına sinirlenen bir hasta, ağzının üstüne öyle bir yapıştırır ki, o hastanın ailesi seni öyle bir araya alır ki; bak o zaman o diploman işine yarıyor mu, yaramıyor mu?

: eksileyip kaçmayacaksın sevgili doktor bozuntusu. bana cevap ver, verebiliyorsan. çalıştır cerebrumunu!
gayet de düzgün normal insanlar olabilmektedirler. hem sosyal hayatları hem de ders çalışma hayatları iyi gidebilir. kendimden örnek vermem gerekirse son 3 gün çalışarak komiteden 80 almıştım ki benim için gayet yeterli. ha daha bunun 3'ü 4'ü var ama olsun.
allah kolaylık versin onlara. intihar etmiyorlarsa yeridir yani. not :bir mühendis.