bugün

daha önce ilaç prospektusu okumak dışında -ki ondan da hiç birşey anlamayan- hiç bir tıbbi bilgisi, becerisi olmayan evde yattıkları yerden birden bire profesör kesilmeleri durumudur. hem de öyle böyle profesör değil, organ transplantçısı.

editle karışık not: başlık "tıbbi olarak hiç birşey bilmeyenlerin birden profesör kesilmesi" olacaktı ancak malum sınır var.
26-27 şubat günü sözlükte gerçekleşen durumdur. çıkışta diplomalarınızı almayı unutmayın...

(bkz: kol bacak takarken adam öldüren doktor)
tıbbi bir terim olarak (bkz: kol bacak takmak)
(bkz: beyin takılması unutulan insanlar)
annelerdir teyzelerdir ebelerdir.

+al al bu ilaç bana çok iyi geliyor.
-öylemi ver içiyim bi.
+hık hık hık.
-ilahi takdir.
musalla.
*nası bilirdiniz.
bu kişiler:
tıp eğitimi ile uzaktan yakından alakası olmayan kişilerdir.
o en az altı yıl boyunca analarından emdiği süt burnundan gelmemiş kişilerdir.
hayatı boyunca 36 saat çalışıp 12 saat dinlenme periyodunu bu kadar sık yaşamamış kişilerdir.
eğitim hayatında kafayı sıyırmayı yaşamamış ve ya görmemiş kişilerdir.
ayrıca son dönemde malpraktis davaları ile insandır hata yapar olayını kaybetmiş doktorlara istinaden daha şanslı kişilerdir.
özetle:eğitimi ve icra etmesi en zor meslek olan hekimlik göreviyle uzaktan yakından alakası olmayan kişilerdir.
demek ki sözlükte çok saygın doktorlar falan var ki hastalarını bırakıp başlık falan açabiliyorlar.
bu da buna delalet olmalı.

kimse kusura bakmasın da kol bacak nakli yapılacak hastanın kol bacakları karton kutudan düşme raddesine gelmiş ise,
o ekibin başındaki doktor isterse tıpı yeniden keşfetmiş olsun bir arpa boyu ilerleyemez.
doktorlara saygım sonsuzdur.
3 haftadır doktor peşinde koşturuyorum ne zorluklar çektiğini biliyorum az çok doktor arkadaşım da var, fakat daha en başında titizliği sağlayamamış bir ekibin başındaki doktora elbette fatura kesilecektir.

vay efendim o hasta kağıt imzaladı da ölüm risklerini biliyordu falan geçin bu ayakları.
ben de anestezi oldum ben de kağıt imzaladım neyse ki 2 el 2 bacak yaşıyorum şu an. her kağıt imzalayan risklerini biliyordu diye top taca atılacaksa sikeyim öyle mantığı afedersin.
doktorlar dizisinden alınan cesarettendir.
Hastaliklarin bizzat kendi patobiyolojik seyrinden, ilaclarin toksik etkilerinden, operasyonlarin dogurdugu doku hasarinin sonuclarindan, zamanin insana yaptiklarindan, kazalardan, kanserlerden, mikroplardan, viruslerden, immun sistem saldirilarindan veya yetmezliklerinden, genetik bozukluklardan, zehirlenmelerden, intiharlardan, meslek risklerinden, damar bozukluklarindan, allerjilerden, idiopatik hallerden, ve bilumum komplikasyonlardan dolayi DOKTORLARI SORUMLU GOREREK SUCLAMAK ZALIMLIKTIR.
(bkz: profesör)

Sözcük, "bir sanat ya da bilim dalında en yüksek düzeyde uzman" anlamına gelen Latince professor'ün karşılığı olarak Türkçeye girmiştir. Uzun yazım biçimi "profesör" ile bir unvan olarak ilk kez 1706 yılında, kısa yazım biçimi "prof." ile ise 1838 yılında kullanılmaya başlanmıştır.

denilebilir ki, profesörlük sadece tıp fakültesi mezunlarına verilen bir ünvan değildir. çıkarılabilir ki, bir sosyoloji mezunu bir akademisyenin prof kesilmesi gayet normaldir ve tıbbi bir şey bilmesine de gerek yoktur.

edit: bu entry bilgi amaçlıdır, başlıktaki anlam eksikliğini gidermek amacıyla girilmiştir, **
(bkz: kol bacak takarken adam öldüren doktor)

sadece gövde ile bir insanın 5 sene bile yaşamasının çok düşük bir ihtimal olduğunu ve yapılan operasyonun ''hastanın arzusu ve onayı'' ile yapıldığını bilmeyen adamların saçmalamasıdır...

ayrıca her ameliyatta belli bir mortalite riski vardır..anestezi uygulanan her ameliyatta %0,8 oranında bir ölüm riski zaten mevcuttur ayrıca..

kimse bilip bilmeden abuk sabuk yorum yapmasın...

kolu bacağı olmayan bir adam,sadece gövde ile 10 sene kadar yaşayamaz..

bunun nedeni;

** hareketsizlik,

** akciğerin aerobik kapasitesinin azalması,

** d vitamini eksikliği,

** hareketsizlikten dolayı kilo artışı,

** hareketsizliğe bağlı gelişen diabetes mellitus(şeker hastalığı)

** uzuvların olmamsına bağlı olarak damar bütünlüğünün ve kan dolaşımının bozulması

ve bu olumsuz faktörlere bağlı gelişen komplikasyonlardır..

hastanın hayatını kurtarmak amacı ile bu operasyon yapılmıştır..

operasyonun başarısız olması ve hastanın kaybedilmesi çok üzücüdür..allah(c.c) rahmet eylesin..

ama bu girişim bile takdire şayandır..bir zamanlar siyasetten,ahlaksızlıktan ve sağ-sol kavgalarından geçilmeyen türk üniversiteleri yavaş yavaş ''bilim ve teknoloji üretmeye'' ve dünyada adını duyurmaya başlamıştır..

doktorlarımızla,bilimadamlarımızla ve mühnedislerimizle gurur duymalıyız..

bir ülkenin gelişmesi,üniversitelerden başlar çünkü..
aslında olay türkiyedeki güven sorunun bir sonucudur.
tv programlarının yüzünden oluşan durumdur. kimse laf etmesin türk halkı olarak hepimiz artık birer doktoruz.
türk tıbbının başarısızlığına bakarsak pek de şaşırılmaması gereken durumdur.
eğer bu işin eğitimini alıp toplumsal kaynakları sömüren doktorlar ettikleri yemine sadık kalıp hastaları para makinesi olarak görmese elbette kimse karışmaz işlerine...
pratik çözümlerin daha kolay ve ucuz geldiği gerçeğine rağmen işin bokunu çıkarıp her derde rezene çayı tavsiye eden insanların halleridir.
yalnızca tıp alanında degil diger alanlarda da böyledir maalesef.buda türkiyede profluk diplomasının ne kadar kolay alındıgını gösterir.
profesörlüğün sadece hekimliğe ait birşey olduğunu zanneden kişi söylemi. belki de ahkam kesen makine mühendisliğinde profesördür.
Prof yapilmadan once bence bu insanlara test yapilmalidir.