bugün

yabancı ülke vatandaşlarının davranışı belki anlaşılabilir ancak türkiye'de yaşayanların anlaşılması zor eylemidir.
40 milyon yoksulluk sınırı altında yaşayan insan olmasına, zamların otomatiğe bağlayıp cebi sikmesine tahammül etmemektir. Bu bi siktirip gitsin ekonomisini siktiklerim.

Ayrıca,

(bkz: Zorla küfür ettirmek)
(bkz: akepenin sudan da pamuk arazisi kiralaması)
halkın alımgücünün azalmasını ekonomik başarı olarak tanımlayan zihniyet.
alımgücü azalan halkın çıkan en yeni telefona hücum etmesi , alışveriş merkezleri kasalarında kuyruk oluşturması.
chpli kızın türbanlı kızın başarısını kıskanması gibidir.
götünden ekonomik başarı uyduranlara bile tahammül edilen bir ülkede olanaksız.
sigara zammının yol açtığı durumdur.
nick değiştirip değiştirip başlık uplayan ışık evi sermayesi pembişlerin ıslak düşü...

ekonomi düzgünmüş, herkes de kıskanıyomuş... sevsinler.

kapının önüne ev eşyalarını yığıp nisbete yeltenen çingen karıları gibi

"tencerem var tavam var, kasımpaşaılıyım avam var" (h bilerek düşürülmüştür.)

bu karılar çekyat, halı, battaniye, tencere tava bitince en son kocalarının aletinin uzunluğuyla övünürler...

seninkinin ki kaç santim?
olmayan ekonomik başarıyı, sanki gerçekten varmış gibi göstermeye tahammül edemiyorum.
asgari ücret:739 tl... 5500gün işçi emeklisi maaşı 890tl... evet haklısınız, ekonomi çok iyi diyen (bkz: kodumun malları)
Elde ne var ne yok yabancilara ozellestiriliyor, geliriyle gecici cozumler yaratiliyor ve buna tahammul edemeyenler suclaniyorsa guzel turkiyem siki tutmussun be. Herkeste bir stockholm sendromu almis basini gidiyor. Elde satilacaklar tukensin ozaman gorcem sizi.
Paradoksal bir durumdur.

Ortada ekonomik başarı olmadığı için, bu noktada tahammül edilecek veya tahammül edilmeyecek bir şey de yoktur.

Imf'den borç almıyoruz, evet.
Merkez Bankası'nın kasasında daha çok para var evet.

Ama soruna şu masal üzerinden de bakabiliriz.

"Bülent'in yönettiği şirketin 50 evi, 35 arabası, 20 arsası olmasına rağmen piyasaya 2 milyon lira borcu vardı. Bülent borçlarını ödemek için mal varlıklarını satmayı düşünmemişti. Yeni bir şeyler üreterek sorunu çözme arzusu mal varlıklarını satmasının önünde en büyük engeldi. Derken, Bülent yönetimden uzaklaştırılarak yerine Recep getirildi. Recep şirketin tüm mal varlığını satarak 2 milyon lira olan borcu ödedi, üstüne şirketin kasasına da 1 milyon lira para koydu. Şirket sahipleri ilk zamanlarda çok mutlulardı. Çünkü borçları bitmiş, hatta kasalarına büyük miktarda para girmişti. Günler, aylar, hatta yıllar geçti. Şirketin rakipleri üstün teknolojili ürünler üretip bu şirket yeni bir şey üretemediği için zarar etmeye ve şirketin kasasındaki para da erimeye başlamıştı. Bu sırada işlerin kötüye gittiğini gören Recep istifa etti. Artık satacak bir şey de yoktu, şirket kaynak arayışına girdi ve kredi çekebileceklerini düşündü. Ama hiçbir kuruluş kredi vermiyordu, çünkü şirketin kredi için teminat olarak gösterebilecek hiçbir mal varlığı kalmamıştı. En sonunda yöneticiler Bülent'e haksızlık ettiklerini, Recep'in sadece günü kurtardığını anladılar, ama iş işten geçmişti."
ekonomiden anladığını sanan yazarın ödediği vergilerden haberi olmaması durumudur. bi siktirip gitsindir.
http://www.haber5.com/eko...nin-borcu-dudak-ucuklatti tam bir başarı örnegi.
atalarımız boşuna dememiş deveye diken insana siken yaranır diye.

hangi beyinle hangi ekonomi iktisad hesabı yapıpta büyüttünüz ekonomiyi. bu büyümeler maille mi geliyo size anlamadım ki.

bordroya bakıyorum askeri ücret gene yediyüz küsür. ne kime göre büyüyor???
yüzde 9,2 , yüzde 8,5 büyüyen ekonomiye başarısız demek.
Üretime dayalı ekonominin yüzde yirmiyi geçmediği, çok çok büyük bir kısmının dolaylı vergilerden alındığı ve olası bir tedirginlik durumunda 2001 krizinden pekte farklı bir konuma düşmeyecek ekonomiden bihaber olan insan beyanıdır.
hangi ekonomik büyümeden bahsediyoruz, ben orayı kaçırdım da.
ekonomik büyümenin, insani gelişmişlik indeksi ile alakası olmadığını anlamayanların tespitidir. insanlarda öyle bir algı oluşturmuşlar, öyle bir enformasyon ortaya koymuşlar ki ekonomik büyüme eşittir iyi bir şey gibi düşünüyorlar ve bunun bir yanılgı olduğunu söyleyenlere tahammülsüz gibi ilkel, bilgiden yoksun yakıştırmalar yapıyorlar. neyse burası çok ayrı bir konu yazıldıkça yazılır biz konumuza dönelim. türkiye bütün dünyada orta az gelişmiş ülke seviyesindedir. dünya ekonomisinde 17 büyük ekonomi oluyor oluşu ithalata dayalı bir ekonominin olmasından kaynaklanır. ve bu 17. olma durumu sanıldığı gibi iyi bir şey değildir. çünkü kapanamayacak genişlikte ve büyüklükte bir cari açık mevzu bahistir ! bu durum gelir dağılımında net bir şekilde görülmektedir.

hee şu var fiziğin, biyolojinin muhafazakarlığını yapanların bırakında iktisatın muhafazakarlığının kralını yapsınlar, öyle değil mi efenim. adamlar aşmış ya.
artan vergiler, harçlar, rantlar, cumhuriyet döneminden kalan fabrikaların satılması, köprü ve otoyolların satılmasıyla üretmeden büyüyen tek ülke olmuştur.
olmayan şeye tahammül etmek nasıl ola ki. genç akp liler açıklasın lütfen.
boş konuşmak.
asgari ücretle ev geçindirenlerdir sanırım. gerçekten türkiye'de mi yaşadığını sorgulamaya başlarlar.
tam tahammül edicem bi gülme geliyo...
(bkz: hedef 2023)