bugün
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- bik bik moderatör olsun14
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak13
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- anın görüntüsü15
- ülkeleri hükümetler değil kişiler kalkındırır8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- patiswiss15
- akp seçmeni15
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi10
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi18
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı8
- akrep burcu8
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi9
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası8
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
bir zamanlar ilk ilkokul müfredatındaki kitaplarda yer alan bir önermedir.
bu cümleyi gören bütün arkadaşlar koltuk kabartıp birbirimize ''vay bea coğrafyaya bak'' , ''kimde var olum böyle ülke'' der dururduk. o dönemler ülkemizle ilgili övünebileceğimiz birkaç şeyden biriydi bu.
o yüzden, şimdi müfredattan çıkartılmış olsa da unutmam.
verimli topraklarımız ve müthiş iklimimiz sayesinde yalnızca tarımla uğraşsak bile kendimizi besleyebilecek düzeye sahiptik, öyle diyordu kitaplar. bir zaman sonra bozulan ekoloji yüzünden tarımsal ürünlerimizin azaldığı ve artık kendi kendimize yetemeyeceğimiz söylenmeye başladı. daha sonra daha da acısı... aslında hiçbir zaman kendi kendimize yeten bir ülke olmamışız.
bu fiyaskodan sonra kitaplardan bu ibare kaldırıldı. övünülecek bir özellik daha azaldı. hayallerimiz yıkıldı.
elveda kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olma hikayesi, yalan da olsan güzeldin.
bu cümleyi gören bütün arkadaşlar koltuk kabartıp birbirimize ''vay bea coğrafyaya bak'' , ''kimde var olum böyle ülke'' der dururduk. o dönemler ülkemizle ilgili övünebileceğimiz birkaç şeyden biriydi bu.
o yüzden, şimdi müfredattan çıkartılmış olsa da unutmam.
verimli topraklarımız ve müthiş iklimimiz sayesinde yalnızca tarımla uğraşsak bile kendimizi besleyebilecek düzeye sahiptik, öyle diyordu kitaplar. bir zaman sonra bozulan ekoloji yüzünden tarımsal ürünlerimizin azaldığı ve artık kendi kendimize yetemeyeceğimiz söylenmeye başladı. daha sonra daha da acısı... aslında hiçbir zaman kendi kendimize yeten bir ülke olmamışız.
bu fiyaskodan sonra kitaplardan bu ibare kaldırıldı. övünülecek bir özellik daha azaldı. hayallerimiz yıkıldı.
elveda kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olma hikayesi, yalan da olsan güzeldin.
ilk söylendiği günden beri kocaman bir palavra olan sözdür. kendi kendine yeten ülke tek kalem mal ithal etmez. ithalatımızın sıfır olduğu bir tek yıl olmuş mu?
yeten yerine yetebilecek denilmesi daha makul olan önermedir. efendim hemen uzak diyarlara gidiyoruz: taa japonya'ya... adamlarda ekim yapacak toprak yok. ama azim var, çaba var... taşı kırıp metrelerce kazıyorlar, toprağa ulaşıyorlar(ki kalitesiz ve verimsiz bir yapısı var toprağın), tarım yapıp ihraç bile ediyorlar ürettiklerinin az da olsa bir kısmını... sonra o kırdıkları taşları da ayrıca satıyorlar dünyanın bir çok yerine. hemen dönüyoruz "tohumu atsan ağaç veren" yurdum topraklarına... ekiyoruz, biçiyoruz ve çürütüp çöpe atıyoruz. metan gazı üretimi açısından anlamlı ama işimize yaramıyor o da çok fazla... velhasıl 3 tarafı denizlerle çevrili olan, toprak kalitesi yüksek, iklim olarak tarıma elverişli bu toprakları kullanabilmek mühim mesele. bunu yapabilirsek bir çok şeyi becereceğiz diye düşünmekteyim. ama japonya'dan bahsederken dediğimiz gibi biraz azim, ve biraz da çaba lazım...
türkiye her açıdan kendine yeten bir ülkedir.
zora geldiğinde bir bütün olup vatanını savunur.
doğal kaynakları açısından da yeterlidir.
türkiye kendini mahfedebilmek için bile kendine yeten bir ülkedir. kendi sisteminden kendi asilerini çıkarır. onlarla kendi kolluk kuvvetleriyle savaşır. kendi mafyasını yaratır. onları yok etmeye çalışır.
kendi cumhuriyetine kendisi elleriyle verdiği oylarla zarar bile verebilir.
ve zamanı geldiğinde yine tek vücut olup kendini kurtarır. türkiye gerçek anlamda kendine yeter bir ülkedir. birincisidir be birincisidir.
zora geldiğinde bir bütün olup vatanını savunur.
doğal kaynakları açısından da yeterlidir.
türkiye kendini mahfedebilmek için bile kendine yeten bir ülkedir. kendi sisteminden kendi asilerini çıkarır. onlarla kendi kolluk kuvvetleriyle savaşır. kendi mafyasını yaratır. onları yok etmeye çalışır.
kendi cumhuriyetine kendisi elleriyle verdiği oylarla zarar bile verebilir.
ve zamanı geldiğinde yine tek vücut olup kendini kurtarır. türkiye gerçek anlamda kendine yeter bir ülkedir. birincisidir be birincisidir.
"kendi kendini yiyen" olması gereken cümle.
buralar eskiden dutluktu lafını anımsatan iddiadır.
(bkz: büyük türk yalanları)
son 20 yıldır gerçekliği kalmamış önerme.
tarım ürünlerinde kota koyuyorsun ve kendin en kalitelisinden üretebilmene rağmen yurtdışından buğday-çay ithal ediyorsun
elinde geliştirilebilir halde onlarca kurum ve fabrika varken sen onları yok pahasına satmayı yeğliyorsun
devletin elinde bulundurması gereken en kritik sektörlerde ortalığı yabancı firmalara bırakıyorsun...
bunlar elbetteki son yıllarda olmadı bu bir akımın sonunda ortaya çıkan şeydi. sağolsun darbelerle politikacılar el ele vererek bu ülkeyi bu hale getirdi. kurtaracak olansa çiftçisinden öğretmenine yine halkı olacaktır. ne zaman uyanacaklar diye bekliyoruz bakalım.
tarım ürünlerinde kota koyuyorsun ve kendin en kalitelisinden üretebilmene rağmen yurtdışından buğday-çay ithal ediyorsun
elinde geliştirilebilir halde onlarca kurum ve fabrika varken sen onları yok pahasına satmayı yeğliyorsun
devletin elinde bulundurması gereken en kritik sektörlerde ortalığı yabancı firmalara bırakıyorsun...
bunlar elbetteki son yıllarda olmadı bu bir akımın sonunda ortaya çıkan şeydi. sağolsun darbelerle politikacılar el ele vererek bu ülkeyi bu hale getirdi. kurtaracak olansa çiftçisinden öğretmenine yine halkı olacaktır. ne zaman uyanacaklar diye bekliyoruz bakalım.
yan anlamda çok geçerli bir önermedir. türkiye kendi kendine yeten bir ülkedir. birbirimizi yiyerek, suçlayarak, hortumlayarak, aşağılayarak, bölerek kendi kendimize yetmekteyiz. dış güçlerin ayrıca girişimler yapmasına gerek yoktur.
benim değil babamın babasının babasının zamanında bile olmayan durum. türkiye kendi kendine değil dünyaya bile yetmiyor hattı zatında yani ye ye yetmiyor hatta bitmiyor bile sayın seyirciler.
(bkz: şaka gibi)
(bkz: at yalanı sikiyim inananı)
Eğer varsa böyle bir durum, heralde en son Kanuni Sultan Süleyman zamanında görülmüştür.
Evet evet. Zaten ben de Einstein'dan sonraki en zeki insanım diye bir cümle sarfetmeme sebebiyet veren komik ifade. Daha kendi etimizi üretemiyoruz ithal ediyoruz biz ne yetmesinden bahsediliyor anlamadım.
kadınları hariç. onları rusyadan ithal ediyoruz.
(bkz: muhahahhaha)
isterse yetebilcek olan yedi ülke olabilir.
şöyle ki; topraklarımız elverişli, dört mevsim yaşıyoruz. üretime daha fazla önem verdiğimizde yetebilceğine inanıyorum.
ama ortada şöyle bir şey var; borçlarımız.
bir ülkenin ekonomik durumu diğer ülkeler sayesinde kalkınıyorsa tabiki dışarıya bağımlı oluruz.
şimdi AB süreci sayesinde bağımlının yerini köpekleşme alsada asıl gerçek kendi kendimize yetebileceğimizi bilip hiç birşey yapmak istemeyen acizliğimizdir.
şöyle ki; topraklarımız elverişli, dört mevsim yaşıyoruz. üretime daha fazla önem verdiğimizde yetebilceğine inanıyorum.
ama ortada şöyle bir şey var; borçlarımız.
bir ülkenin ekonomik durumu diğer ülkeler sayesinde kalkınıyorsa tabiki dışarıya bağımlı oluruz.
şimdi AB süreci sayesinde bağımlının yerini köpekleşme alsada asıl gerçek kendi kendimize yetebileceğimizi bilip hiç birşey yapmak istemeyen acizliğimizdir.
Doğru önermedir. Diğer 6 ülke bilinmemekle birlikte, Türkiye'nin bu özelliğini kullanamadığı çok açıktır, ortadadır. ithal edilen ürünlerin çokluğu bunu kanıtlar.
(bkz: eski çamlar bardak oldu)
evet kendi kendine yetmektedir. düşmana, dış tehtite gerek yoktur, biz zaten millet olarak kendi kendimize yetiyoruz.
güncel Önemli Başlıklar